Tanınmış Rus düşünür ve teorisyen Alexander Dugin, Siyonist
rejimin İran'a yönelik son saldırısını geçici bir olay olarak değil, “Büyük
İsrail” projesinin gerçekleştirilmesinde bir aşama olarak nitelendirdi.
Ona göre, bu projenin nihai amacı bölgedeki direniş
eksenini, özellikle de Şii İslam'ın kalbi olan İran'ı yok etmektir.
Alxander Dugin, Press TV'ye verdiği röportajda, Gazze'nin
bombalanmasından Suriye'ye saldırı ve askeri komutanların suikastına kadar Siyonist
rejimin bölgedeki son eylemlerinin direniş cephesini zayıflatmak için
hesaplanmış bir zincirleme olduğunu belirterek, bu hareketlerin İran'a doğrudan
bir saldırının habercisi olduğunu vurguladı.
Dugin, analizinin bir bölümünde, hedefli suikastların önemli
rolüne dikkat çekti ve bunu İsrail'in direniş cephesini zayıflatma
stratejisinin ayrılmaz bir parçası olarak nitelendirdi ve “Beni şaşırtan şey,
İslam ülkelerinin liderlerinin sessizliği ve pasifliğiydi” dedi.
Dugin, İsrail'in planlarını uygulamada başarısız olması halinde
alışılmadık silahlara başvurabileceği konusunda uyardı ve “Samson” doktrinine değinerek,
“İsrail bölgeyi ateşe vermeye hazır” dedi.
Dugin, açıklamalarının devamında şunları söyledi: ‘Böyle bir
senaryoda, bölgesel güçlerin zincirleme tepki vermesi kaçınılmaz olacaktır.
Dugin, özellikle Pakistan'ın Müslüman dünyasına yönelik herhangi bir nükleer
tehdide yanıt verme konusundaki uyarılarına değinerek, “Küresel bir felaketin
eşiğine yaklaşıyoruz” dedi.
Dugin'in bakış açısına göre, İsrail’in saldırılarına karşı
ciddi ve aktif bir duruş sergileyen tek grup Yemen Ensarullah Hareketi’dir.
Dugin, Yemenlileri “sahadaki tek mert ve yiğit güç” olarak nitelendirmiştir.
Alexander Dugin, Siyonist rejimin saldırıları karşısında
İslam dünyasının ya sessiz kaldığını ya da siyasi hesaplara ve geçici çıkarlara
kapıldığını ve bu sorunun tüm İslam ümmeti için daha derin sonuçlar
doğurabileceğini düşünüyor.
Dugin, bölgedeki mevcut savaşı yalnızca askeri veya siyasi
bir çatışma olarak görmüyor ve direniş ekseni ile Siyonist rejim arasında
yaşananların metafizik boyutları olduğuna inanıyor.
Dugin, konuşmasının bir başka bölümünde Filistin, Ukrayna vb.
ülkelerdeki savaşları ilan edilmemiş bir dünya savaşının parçası olarak
nitelendirdi ve bunu Batılı güçlerin tek kutuplu dünya düzenini istikrara
kavuşturma girişimi olarak değerlendirdi. Dugin'e göre, bugünkü çatışma
uluslararası sistemde dengeyi yeniden sağlama mücadelesidir ve İran bu yolda
ana aktörlerden biridir.
Dugin şunları söyledi: ‘Dünyanın çok kutuplu hale gelme
süreci, ulusların Batı hegemonyasına karşı direnişiyle bağlantılıdır ve Orta
Doğu bölgesindeki direniş ekseni bu süreçte belirleyici bir rol oynamaktadır.’
Dugin ayrıca ABD’deki siyasi duruma da değindi ve Donald
Trump'ın içinde bulunduğu ikili durumundan bahsederek şunları söyledi: ‘Trump bir
yandan İsrail'in stratejik bir müttefiki, ancak diğer yandan toplumsal tabanı
ABD'nin Orta Doğu'da yeni bir savaşa müdahil olmasına karşı çıkıyor. Bu durum,
ABD iç siyasetinde derin bir ayrışmanın ve ABD merkezli küresel düzenin
zayıflamasının bir işaretidir.’