1- Sizce Beşar Esad hükümetinin düşmesine neden olan
faktörler nelerdir?
ABD ve İsrail’in klasik yöntemi şu: Yaptırımlarla
ekonomileri bozma. Halktaki hoşnutsuzluğu arttırma. Arkasından iç savaşı
kışkırtma. Suriye’de uygulanan taktik de bu oldu. Halk geçinemez hale
getirildi. Vatandaşın yönetime tepkisi yönlendirildi.
İsrail ve Amerika Gazze’de amacına ulaşamadı. Lübnan’da
Hizbullah karşısında yenildi. Ateşkes imzalamak zorunda kaldı. Ateşkesin
yürürlüğe girmesinden 2 saat sonra terör örgütü HTŞ’yi Halep’e saldırttı.
Suriye’yi çökertme planı devreye sokuldu.
Öncesinde uzun süredir hazırlık yapılmıştı. HTŞ gelişmiş
silahlarla donatılmış, İsrail uçakları İdlip-Halep yolunu sürekli bombalamıştı.
Aslında Halep’e, Şam’a giren HTŞ değil. HTŞ sadece kullanılan bir aparat.
Halep’e Şam’a giren ABD ve İsrail.
Dört bir taraftan saldırı oldu. Kuzeyden HTŞ ve diğer
gruplar. Doğudan PKK/PYD, Ürdün sınırından Amerika destekli muhalifler, Batıdan
doğrudan İsrail harekat başlattı. Hepsi tek merkezden ABD-İsrail karargahından
yönetildi.
Bu arada Şam yönetiminin zafiyetleri de vardı. Halkla
ilişkilerde zayıf kaldı. Çatışmalar sürerken yönetim halkı direnişe
yöneltemedi. Ordunun cepheden kaçması ABD ve İsrail’in işini kolaylaştırdı.
Rusya havadan destek veriyordu ama karada savaşan bir Suriye ordusu yoktu.
Suriye ordusu direnmeyince desteğe gelenlerin etkisi olmadı.
Bu arada Esad yönetiminin bir anlaşma yaptığı ve kan
dökülmemesi karşılığı yönetimi teslim etme kararı aldığına ilişkin bilgiler de
geliyor.
2- Beşar Esad sonrası Suriye'yi nasıl senaryolar
bekliyor?
Şimdi Suriye’nin bölünmesi gündemde. Saldırıyı
gerçekleştiren ABD ve İsrail bunu açıkça söylüyor. İsrail yetkilileri “Tek bir
Suriye devleti gerçekçi değil. Etnik gruplar özerk bölgeler oluşturmalı. Belki
gevşek bir federasyon olabilir” açıklaması yapıyorlar.
Şu anda hiçbir şey belli değil. Yakında iç savaş devam
edecek, gruplar alan mücadelesine başlayacaktır. Suriye’nin petrol sahaları,
tarım alanları, suyun kontrolü ABD’nin “kara gücü” PKK/PYD’nin elinde.
Suriye’de fazla bir üretim yok. İşgali örgütleyen devletler Suriye’de geçici
bir ferahlama sağlayabilir. Ama bu uzun sürmez.
ABD ve İsrail’in 40 yıldır uygulamaya koymaya çalıştığı
“Büyük Kürdistan” projesi var. Bundan vazgeçmiş değiller. Süreci bölge
ülkelerinin tavrı belirleyecek.
Türkiye en başta ABD ve İsrail’in tehdidi altında. PKK/PYD
gibi örgütler onların kullandığı aparatlar. DEAŞ da aynı. ABD’nin yeni Başkanı
Trump önceki başkanlığında “DEAŞ’ı Obama ve Hillary kurdu” demişti. Aslında
oyun çok açık. Suriye’de yaşanan otorite boşluğu Türkiye açısından risk
oluşturuyor. 1. Körfez Savaşı sonrasında 36. Paralelin üstünde bilerek otorite
boşluğu yaratıldı. Kukla Kürt Devletçiğinin temelleri atıldı. Aynı durum Suriye’de
gerçekleştirildi. Suriye ordusu nüfus yoğun bölgelere çekilmek zorunda
kaldı. Fırat’ın doğusu boş kaldı. ABD
hemen oraya PKK/PYD’yi yerleştirdi. Ağır silahlar verdi. Binlerce TIR silah.
Petrol bölgesini işgal edip petrol parasıyla terör örgütünü finanse etti. Üsler
kurdu onları korumaya aldı. Şimdi Suriye’de yapılmak istenen anayasa.
PKK/PYD’ye de önemli görevler verilecek. Terör örgütü sadece Fırat’ın doğusunda
değil Şam’da da etkili olacak. Bu durum sadece Türkiye için değil tüm bölge
için tehdit. Bunu önlemenin yolu Türkiye-İran-Rusya-Irak-Lübnan’ın birlikte
hareket etmesidir. Bu gerçekleşmezse herkes zarar görecek.