ABD Büyükelçiliği’nin resmi X (Twitter) hesabından
yapılan paylaşımda, “Bugün Ekümenik Patrik Bartholomeos I ile bir araya
gelmekten onur duyduk. Kendisiyle, önümüzdeki dönemde Amerika Birleşik
Devletleri’ne yapacağı ziyareti konuştuk” ifadelerine yer verildi.
Barrack’ın “Ekümenik” ifadesini kullanması dikkat çekerken
gönderi tepki çekti.
Patrik Bartholomeos’un ABD ziyaretinde dini liderler,
diplomatik yetkililer ve diasporayla temaslarda bulunması bekleniyor.
EKÜMENİKLİK KELİMESİNİN ANLAMI
Ekümeniklik daha çok Hristiyan aleminde kullanılan bir
kelime. Farklı din grupları ve mezhepler arasında birlik kurmayı hedefler.
Ortodokslar, Katolikler ve Protestanlar Ekümeniklik ve Ekümenizm kavramlarını
farklı şekilde yorumlamakta. Örneğin, Protestanlar için temel anlamda bir dini
birliğin sağlanması yeterliyken; Katolikler tüm kiliselerin kendi çatıları
altında toplanmasını talep eder. Ortodokslar ise Ekümenizme karşı çıkarak tek
kilisenin kendileri olduğunu ve tüm kiliselerin kendilerine bağlanmasını
istemekte.
Dünya Patriği anlamına da gelen 'Ekümen' kavramı, tarihte
ilk kez Yavuz Sultan Selim (Osmanlı İmparatorluğu) döneminde ortaya çıkmıştır.
Sultan Selim'in Mısır'ı fethinden sonra İskenderiye ve Antakya Patrikleri
İstanbul'daki Patrikliğe bağlanmış ve buradaki yönetim de kendilerini 'Dünya
Patriği' yani; 'Ekümen' olarak ilan etmiştir.
Ancak günümüzde 'Ekümen' veya 'Ekümenik' diye bir kavram
yoktur.
Fener Rum Patrikliği'nin himaye ettiği alan Gökçeada,
Bozcaada ve İstanbul ile sınırlıdır. Hukuki anlamda da Fener Rum
Patrikhanesi'nin 'Ekümenik' iddiasının geçerliliği bulunmamaktadır.
LOZAN’A AYKIRI
Lozan Barış Antlaşması'nın azınlıklarla ilgili hükümleri
incelendiğinde azınlıklara özel bir imtiyaz verilmediği görülür. Türk
uyruğundan sayılan gayrimüslimlerin kanun ve hukuk düzeni önünde eşitliği esas
alınmıştır. Azınlıklar meselesi Lozan Konferansı'nda ciddi, tartışmalı
geçmiştir. Azınlıkların Türk kanunlarına tabii olduğu, hiçbir ayrıcalıklarının
olamayacağı ve Türk Milli Hükümeti'nin korunmasının yeterli olduğu kayda
alındı.
Antlaşmanın 42. maddesi ile gayrimüslim azınlıklar yararına
olarak kabul edilen şahsi haklar ile aile hakları, Medeni Kanunumuzun yürürlüğe
girmesi ile önem ve anlamını yitirmiştir. Böylece Patrikhanelerin dünya
işlerinde ve azınlıkların şahsi muamelelerinde hiçbir yetkileri kalmamıştır.
Lord Curzon'un 13 maddelik teklifi İsmet Paşa tarafından reddedildi.
Antlaşmanın maddelerinde, Birinci Meclis’in en çok tepki gösterdiği noktalardan
biri, “Batı Trakya Türklerinin Yunanlıların eline bırakılması ve Patrikhane’nin
İstanbul’da kalmasının kabul edilmesi” olmuştur.
Lozan Antlaşmasının “Azınlıkların Korunması” başlığı
altındaki maddelerinde, Rum Patrikhanesi ne ismen, ne de özel bir şekilde
zikredilerek yer almıştı. Söz konusu maddeler, Müslüman olmayan Türk
vatandaşlarının din ve ibadet hürriyetleri, din ve ibadet yerleri ile
ilgilidir. Ortodoks Patrikliğinin bir dini kurum olarak Antlaşmada herhangi bir
teminat ve koruma altına sokulmamıştır.
İLK SKANDALI DEĞİL
ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, Türkiye için
“Osmanlı millet sistemi en iyi modeldir” sözleriyle tartışma yaratmıştı.
Büyükelçi Barrack, yaptığı açıklamada Osmanlı dönemindeki
gayrimüslim ve Müslüman toplulukların kendi dini liderlikleri altında idare
edildiği “millet sistemi”ni övgüyle anarak, “Türkiye için en uygun yönetim
biçimi” olarak değerlendirmişti.
Açıklamanın ardından ilk tepki CHP Genel Başkanı Özgür
Özel’den gelmişti.
Özel, sözleri “ipe sapa gelmez” olarak nitelendirerek,
“Türkiye’yi istikrarsızlığa sürüklemek isteyen bu sorumsuz sözleri
reddediyoruz” demişti.
Odatv