Selçuk Geçer, “Yatırımcılar piyasa faizini kullanarak dolara
yönelmeye devam ediyorlar. Risk almamak adına ufak ufak altından çıkmalar
oluyor, işte o dönemlerde dolar endeksi biraz daha toparlanıyor ve dolar fiyatı
yukarıya doğru giderken altın fiyatında gelişmeler oluyor.” dedi.
Geçer, 8.55’ten kapanan dolar fiyatı için ise, “Bir süre
daha bu seviyelerde yatay hareketlerini devam ettirir, 8.55, 8.65, 8.70, 8.80,
8.60 tekrar bu seviyelerde gidip gelir. Ancak şunu söyleyeyim Türkiye'de
enflasyon yükselmeye devam edecek. Önümüzdeki dönemde Merkez Bankası üzerinde
faiz baskısı artacaktır. Eğer ki Merkez Bankası bu beklentileri karşılamazsa o
durumda biz dolardaki sert hareketleri görmeye başlarız.” değerlendirmesinde
bulundu.
Selçuk Geçer’in dolar kuru hakkında değerlendirmeleri şöyle:
“Eğer ki tarımı doğru düzgün kullanıyor olsaydık şu anda en azından
halk ekmek yüzde 25’lik ekmek zammı yapmak zorunda kalmazdı. Türkiye
potansiyelini kullanmadığı için, Eskişehir ovasını, Konya ovasını, Ankara
ovasını kullanıp tahıl üretmediği için biz yurt dışından, Rusya'dan
Bulgaristan’dan balkan ülkelerinden tahıl ithal ediyoruz ve dolayısıyla
pahalıya getirdiğimiz için de bu fiyatlarla da ekmek fiyatlarını artırmak
zorunda kalıyoruz. Sadece bu bir örnek. Doğalgazından elektriğine kadar her
şeyi ithal eden bir ülke olduğumuz için de artık sat sat politikalarıyla ayakta
durmaya çalışıyoruz.
Nitekim en son TEDAŞ'ın da özelleştirilmesi konusunda
düğmeye basıldı. Allah sonumuzu hayretsin. Peki, biz potansiyellerimizi
kullanılmazken gelişmiş olan ülkeler ne konuşuyor? Biraz buna bakmak gerekiyor.
Aslına bakarsanız bakın dünyanın en gelişmiş iki bölgesi ya da ülkesi bunlardan
birisi Avrupa Birliği ülkeleri. İkincisi elbette Amerika. Avrupa Birliği
ülkelerine bile Kuzey Avrupa ülkelerini ekleyelim. Çünkü Kuzey Avrupa
ülkelerinin önemli bir kısmı Avrupa Birliği'ne üye değil ama müthiş bir
potansiyel barındırıyor ve vatandaşlarına her türlü sosyal imkânları vermeye
devam ediyorlar. Onlar bunu nasıl başarıyor ve nasıl başarmaya devam ediyor
sorusunu soran, hem Kuzey Avrupa ülkeleri hem Amerika hem de Avrupa ülkeleri iş
gücü, istihdamı ve ekonomideki canlanmayı önde tuttukları için diyorlar ki yok
biraz daha bekleyelim. Bakın Avrupa Merkez Bankası'ndan şu bekleniyor, 22
Temmuz'da biliyorsunuz bir toplantı yaptı ve orada şöyle bir açıklama yapacak
diye piyasalar tarafından bekleniyordu. Politika değişikliğine gidecek, varlık
alımlarının azaltılması sürecini öne çekecek. Hatta belki faizlerin
artırılmasıyla ilgili bir sinyal verecek diye yoğun bir beklenti vardı ama
hayır kardeşim, şu anki koşullar içerisinde hele ki pandemi etkileri devam
ederken yüksek enflasyon olsa bile yüzde 2’ye kadar belki yüzde 3’e kadar
enflasyonu serbest bırakmaya devam edeceğiz. Önceliğimiz istihdam piyasası
olacak, iş gücü piyasası olacak. O nedenle de biz varlık alımlarını azaltmayı
düşünüyoruz dedi. Aynı zamanda faizleri artırma ile ilgili de bir beklenti
içerisine girmeyin mesajı verdi. Tam bir ters köşe yaptı. Aslında ters köşe
yapmadı. Yani varlık alımlarını azaltmayı planladıklarını ifade etmiyordu ama
piyasa ısrarlı bir şekilde durumu ya da konuşmaları bu seviyeye çekmeye
çalışıyordu. Keza FED ilgili beklentiler de o yönde olmasına rağmen Powell her
seferinde çıkıp hayır varlık alımlarını azaltmayacağız ya da faizleri
artırmayacağız açıklamaları yapmaya devam ediyor. Nitekim bakın Powell’a
Biden’de katıldı ve dedi ki, enflasyondaki yüksek ortam geçici, üstelik
Amerika’daki şirketlerin pek çoğu şu anda enflasyonun düşmeyeceğini, düşünüp
söylerken bu ifadeleri kullandı. Bakın bir taraftan Powell öbür taraftan Biden
şunu söylüyor, evet, şu anda yüksek bir enflasyon ortamı var. Şu anki
enflasyonumuz yani yüzde 5.4’lük enflasyonumuz neredeyse 2008 yılına dönmüş
durumda. Rekor seviyelere doğru gelmiş durumda. Ancak bizim önceliğimiz
enflasyon değil işgücü piyasası dediler. Nitekim haklı oldukları noktaları
olduğunu da görüyorsunuz. Rakamlarla birlikte dün Amerika'da işsizlik maaşı
başvuruları açıklandı ve işsizlik maaşı başvuruları son 2 ayın zirve noktasına
çıkmış durumda. Bir anda kendisini tekrar 400 binin üzerine attı. Yani rakamlar
dengeli değil, işsizlik sürekli olarak azalmıyor. Ekonomiyle ilgili veriler her
zaman iyi gelmiyor. Bir bakıyorsunuz bakıyorsunuz işsizlik maaşı başvuruları
çok iyi geliyor. Sürekli düşüş eğiliminde. Hemen sonrasında tekrar artan bir
işsizlik maaşı başvuru süreci var ya da pandemi ile ilgili konuşalım işte bütün
dünya aşılamaları tamamlıyor ve diyorlar ki oh rahatladık. Sorunlar bitti artık
bu saatten sonra pandemi başımıza bela olmayacak. Sonrasında bir bakıyorsunuz
delta varyantı çıkıyor, beta varyantı çıkıyor, alfa varyantı çıkıyor, o aşı
olmuş ülkelerin başına bir kez daha bu hastalık bela oluyor. Mesela ekonomi ile
ilgili büyük bir soru işareti ortaya çıkıyor. O nedenle arkadaşlar yetişmiş
ülkeler varlık alımlarını azaltmayı bir süre daha bekletiyorlar. Bekletip
önlerini görmeye çalışıyorlar.
Türkiye'ye dönüp bakıyorsunuz Türkiye'deki vaka sayısı son
bir ay içerisinde tekrar iki katına çıkmış durumda. 5 binlere gelen vaka
sayıları tekrar on binlerin üzerini zorlamaya başladı. İsrail Türkiye'yi
kırmızı listeye aldı. İsrail'in Türkiye'yi kırmızı listeye alması Avrupa
Birliği'nin de Türkiye'ye temkinli yaklaşmasını beraberinde getiriyor ya da
Rusya'nın da Türkiye'ye temkinli yaklaşmasını beraberinde getiriyor. Onlarda
çünkü bu hastalığın bir kez daha başlarına daha fazla bela olmasını istemiyorlar.
Bütün bunlar toplamda Türkiye'nin işinin çok zor olduğunu gösteriyor.
Türkiye mümkün olduğunca vatandaşın sırtına daha fazla nasıl
yüklenebilir meselesini koyuyor bir taraftan. Öbür taraftan da ne yazık ki
değerlerini satmaya devam ediyor. En son TEDAŞ’I yani Türkiye'nin elektrik
dağıtım şirketini satmaya karar verdiler. Özelleştirme İdaresi de bu konuyla
ilgili onay çıkarttı dedi ki, özelleştirebilirsiniz. Bazı kişiler ya da bazı
tüzel kişiler TEDAŞ alabilir dedi. Hayırlı uğurlu olsun. Yeni elektrik
zamlarına hazır olun, problemlere hazır olun. Aynı Türk Telekom’da olduğu gibi
nasıl en pahalı fiyatlarla dünyanın en yavaş internetini kullanıyorsak bu
saatten sonra da en çok parayı vereceğiz ve en verimsiz elektriği kullanmaya
devam edeceğiz.
Dünyada çok ciddi bir kuraklık, kıtlık durumu söz konusu.
Kuzey Amerika ve Avrupa'da yaşanan iklim sorunları nedeniyle buğday fiyatları
bir anda tepe noktalara çıkıverdi. Türkiye eğer ki bu da üreten bir ülke
olsaydı, mesela bu sıkıntılarla uğraşmak zorunda kalmayacaktı ama biz bunları
söylediğimizde ya ne alakası var kardeşim diye saldırıp, üstünü örtmek dışında
bir şey yapmıyorlar. Bakın bütün dünya bunları hazırlanırken Türkiye sadece
olayların üzerini örtmeye çalışıyor.
Türkiye'de Merkez Bankası küresel enflasyon oynadığımız
artırıyor dedi. En azından doğru bir şey görüyorlar, görüyorlar ama doğru bir
şey yapıyorlar mı sorusunun cevabı ne yazık ki hayır. Türkiye'de vaka sayısı
hızla artıyor dünyada vaka sayısı hızla artıyor, ekonomiler bir canlanıyor, bir
yavaşlıyor, tam bir belirsizlik hâkim. Yaz aylarının da ufak ufak sonuna
geliyoruz. Peki, bu koşullar içerisinde piyasalarda neler yaşanıyor? Rakamlar
bize neleri ifade ediyor. Bir de onlara bakalım isterseniz önce borsanın
kapanışının sizlerle paylaşayım. 1351 puan seviyesinden kapandı, yüzde 0.86’lık
bir düşüş var, düşüş devam edecek mi? Valla bu seviyelerde kalması bile bence
büyük bir mucize. Türkiye ekonomisi bu kadar sıkıntılı bir durumda. Eğer ki
borsa hala bu seviyelerde ise oturup bir kez daha düşünmek gerekiyor.
Aynı konut sektöründe olduğu gibi bir arz fazlalığı var
Türkiye'de. Konut sektörü neredeyse durmuş durumda ve buna rağmen konut
fiyatları almış başını gidiyor. Çünkü korkunç bir manipülasyon var. Konut
sektöründe korkunç bir balon oluşturuyorlar. Bu balon patladığında da her zaman
olduğu gibi küçük yatırımcı büyük zararlar etmeye devam edecek. Keza bunu
borsada da görüyoruz ve görmeye devam edeceğiz.
Dolar 8.55 seviyesinden yine kapanışını gerçekleştirdi.
Orada da yüzde 0.08’lik bir kayıp söz konusu. Euro’da da 10.06 seviyesine
görüyoruz. Euro dolar paritesi bence çok kritik 1.17. Uzun zamandır ilk defa
1.18’in altına inmiş durumda. Elbette orada dolara olan talebin yoğunluğu var.
Niye dolar talep ediliyor sorusunun cevabı para güvenli limanlara doğru
gidiyor. Avrupa Birliği ülkeleri güvenli değil mi? Elbette güvenli ancak genel
itibarıyla güvenli liman olarak finansal cephede ya dolar ya da altın
görülüyor. Faiz artırımları beklentisi varken ama faiz artırımları bir türlü
gerçekleşmezken yatırımcılar piyasa faizini kullanarak dolara yönelmeye devam
ediyorlar. Risk almamak adına ufak ufak altından çıkmalar oluyor, işte o
dönemlerde dolar endeksi biraz daha toparlanıyor ve doların fiyatı yukarıya
doğru giderken altın fiyatında gelişmeler oluyor. Keza buna birde kripto para
cephesi eklendi. Kripto para cephesinde yukarıya doğru hareketler olduğu zaman
altın fiyatlarında düşüş oluyor. Altın fiyatları yukarıya doğru gittiği zamanda
kripto para cephesinde düşüşler oluyor. Yaz aylarını aslına bakarsanız,
yatırımcılar böyle kısa paslaşmalar da ufak tefek karlarla geçiriyorlar. Ancak
şunu söyleyeyim, sizlere o büyük yatırımcılar her türlü kar elde ederken, küçük
yatırımcının da canını okuyorlar. Son dönemde özellikle kripto para piyasasında
yüzde 20 yukarı yüzde 20 aşağı hareketler var. Gerçi dar bir bant gibi
görünüyor ama çok büyük para kayıplarını da beraberinde getiriyor. Onun için
dikkatli olmanızda fayda var. Mümkün olduğunca günlük işlemlerden uzak durun.
8.55’den kapanan dolar ne olur bundan sonraki süreçte, bir
süre daha bu seviyelerde yatay hareketlerini devam ettirir, 8.55 8.65 - 8.70
8.80 - 8.60 tekrar bu seviyelerde gidip gelir. Ancak şunu söyleyeyim Türkiye'de
enflasyon yükselmeye devam edecek. Merkez Bankası'nın artık faizleri sabit
tutma imkânı her gün biraz daha azalıyor. Önümüzdeki dönemde faiz baskısı
artacaktır Merkez Bankası üzerinde.
Eğer ki Merkez Bankası bu beklentileri karşılamazsa yani
faizleri yükseltmezse o durumda biz dolardaki sert hareketleri görmeye
başlarız. Ağustos ortası itibarıyla bir başka konu. Eğer ki Amerika'dan ya da
Avrupa'dan, FED'den ya da Avrupa Merkez Bankası’ndan bir şekilde varlık
alımlarını azaltma ile ilgili bir sinyal çıkarsa işte o bizim için çok daha
büyük bir tehlikeyi beraberinde getirir.
Dolar düşecek, 3 olacak, 5 olacak falan bu hikâyelere çok
fazla kulak asmayın derim. Çünkü Türkiye'nin koşulları gereği dünyanın
koşulları gereği Merkez Bankası'nın açıklamaları gereği doların düşeceği falan
yok. 9 lira hedefine adım adım ilerliyoruz. Her an bir develüasyon kırılmaya
karşı karşıya kalabiliriz. O nedenle dikkatli olun.
Diğer bir nokta Euro/Dolar paritesindeki bu hareket çok
dikkat çekici 1.18’in altında bu şekilde kalmaya devam ederse bu ilk etapta
1.15 bir sonraki etapta 1.08 seviyelerini bize işaret eder. Böyle bir tabloda
da doların yükselişi hızlanacaktır. Gelişmekte olan ülkelerdeki para
birimlerinin değer kaybı da hızlanacaktır.
Rusya Merkez Bankası faizi artırdı ve ilave sıkılaştırma
sinyalini verdi. Gördüğünüz gibi doğru zamanlarda doğru işler yapan merkez
bankalarından birisi Rusya Merkez Bankası. Ufak ufak sıkılaştırma politikaları,
faiz artırma politikaları ile birlikte gelişmiş ülkelerin risklerini kendi
üzerinden atmaya çalışıyor. Yani kendi risklerini azaltmaya çalışıyor. Finansal
açıdan rezervlerini daha da güçlendirmeye çalışıyor. Nitekim güçlendiriyor ama
biz hem rezervlerimizi çökerttiğimiz hem de çok yüksek faiz ortamına girdiğimiz
için artık ne faizleri artırabiliyoruz. Nede rezervlerimiz doldura biliyoruz.
Birde yüksek enflasyonumuz var. Büyük bir çıkmaz içindeyiz. Olayların üstünü
kapatıp geçiştirme politikalarıyla palyatif tedbirlerle kurtarmaya devam
ediyoruz. Daha doğrusu kurtarıyoruz görünümü vermeye devam ediyoruz.”
MilliGazete