BMGK binasında katılımcı ülkelere seslenen Cumhurbaşkanı
Erdoğan ''Dost ve kardeş Filistin'in temsilcisinin üye ülkeler
arasında hak ettiği yerde görmekten memnuniyeti ifade etmek istiyorum.
Filistinli tanımayan diğer devletleri de bu kritik dönemde tarihin doğru
tarafında yer alarak Filistin devletini bir an evvel tanımaya davet ediyorum.
Buradaki dostlarımın çoğunun ekranlarda seyrettiği krizleri biz an be an
yaşıyor ve yönetmeye çalışıyoruz. Sizlere gerilimin uzağında değil kalbinde yer
alan ülkenin lideri olarak sesleniyorum'' dedi.
'BM kuruluş misyonunu ifa edemiyor'
Birleşmiş Milletler'in yetersiz kaldığını belirten Cumhurbaşkanı
Erdoğan''Şu an BM milyonlarca insanın hayatını kaybettiği II. Dünya
Savaşı sonrasında uluslararası barışı ve güvenliği korumak amacıyla kuruldu.
Küresel istikrar, huzur ve adalete beklentiler yeniden yeşermişti. Ancak
üzülerek görüyoruz ki son yıllarda BM kuruluş misyonunu ifa etmekte yetersiz
kalıyor, giderek işlevsiz, hantal ve atıl bir yapıya dönüşüyor'' ifadesinde
bulundu.
Gazze'de 41 bin kişinin hayatını kaybettiğini belirten Cumhurbaşkanı
Erdoğan ''Dünya beşten büyüktür şiarının temsil ettiği değerlere
bugünlerde daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. 7 Ekim'den beri aralıksız süren İsrail
tarafından saldırılarda 41 bin hayatını kaybetti. Çocuk, kadın 41 can hayattan
koparıldı. 10 binden fazla Gazzeli'nin nerede olduğunu kimse bilmiyor. 100 bine
yakın insan yaralandı, sakat kaldı'' dedi.
'172 gazeteci öldürüldü'
Gazze'de yaşanan ölümlere ve saldırıya uğrayan dini yapılara
değinen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şunları söyledi:
172 gazeteci öldürüldü. Hayat kurtarmak için çalışan 500'ü
aşkın sağlık görevlisi öldürüldü. Savaşta dahi dokunulmaması gereken 820 cami,
3 kiliseyi vurdular. Onlarca hastane, yüzlerce okul, hasta taşıyan 130'dan
fazla ambulansı vurdular. BM şartını parçalayarak utanmadan tüm dünyaya, vicdan
sahibi tüm insanlara bu kürsüden meydan okudular. Dostlarım, İsrail'in temerküz
kampına çevirdiği hapishanelerden sızan görüntüler nasıl bir zulümle karşı
karşıya olduğumuzu net bir şekilde gösteriyor. Gazze dünyanın en büyük çocuk ve
kadın mezarlığı haline gelmiştir. 17 binden fazla çocuk kurşun ve bombaların
hedefi oldu. Recep sadece 6 yaşındaydı, yakınlarıyla güvenli yer ararken
araçları İsrail güçleri tarafından vuruldu. Dayısı, yengesi, kuzenleri herkes
ölmüş sadece o hayatta kalmıştı. 12 boyunca çaresizce kurtarılmayı
bekledi. 'Beni almaya gelecek misiniz, korkuyorum' diyerek
yardım elinin kendisine uzanmasını bekledi.
'Yüzlerce Gazzeli çocuk öldü ve halen ölüyor'
Yüzlerce Gazzeli çocuğun ölümü ile BM sisteminin işlevini
kaybettiğini belirten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şunları
söyledi:
Dünyamızın geldiği seviyeye, teknolojiye rağmen çatısı
altında binlerce personel çalıştıran devasa bütçeli kuruluşlarımıza rağmen 8
milyarlık insanlık ailesi olarak 6 yaşındaki kız çocuğu, yaralı bir serçeyi
maalesef kurtaramadık. Bir lokma kuru ekmek, su, çorba bulamadığı için yüzlerce
Gazzeli çocuk öldü ve halen ölüyor. Gazze'de aynı zamanda BM sistemi
ölüyor, hakikat ölüyor. Batı'nın savunduğunu iddia ettiği değerler
ölüyor. İnsanlığın daha adil dünyada yaşama umudu tek tek ölüyor. Ey insan
hakları örgütleri, Gazze'dekiler, Batı Şeria'dakiler insan değil mi? Filistin'deki
çocukların okuma, yaşama, sokakta oynama hakkı yok mu? Ey uluslararası
basın kuruluşları İsrail'in canlı yayında katlettiği gazeteciler sizin me
meslektaşınız değil mi? Ey BM Güvenlik Konseyi, Gazze soykırımının önüne
geçmek, bu zulme dur demek için daha neyi bekliyorsunuz? Filistin halkıyla
birlikte kendi vatandaşlarının canını tehlikeye atan katliam şebekesini
durdurmak için daha neyi bekliyorsunuz?
'Ey İsrail'e kayıtsız, şartsız destek verenler'
Cumhurbaşkanı Erdoğan Gazze, Ramallah ve Lübnan'da ölen
bebekler olduğunu belirterek İsrail'e kayıtsız kalan ülkelere şunları söyledi:
Ey İsrail'e kayıtsız, şartsız destek verenler, bu katliamı
seyretmenin, vahşete ortak olmanın utancını daha ne kadar taşıyacaksınız.
Gazze, Ramallah, Lübnan'da çocuklar ölürken, bebekler küvezde can verirken,
maalesef uluslararası toplum da çok kötü sınav vermiştir. Filistin'de
yaşananlar çok büyük ahlaki çöküşün göstergesidir. Ülke
liderlerin, uluslararası kuruluşların bu acı tablo üzerine düşünmesi
gerektiğine inanıyorum. İsrail yönetimi temel insan haklarını hiçe sayarak bir
millete, halka karşı etnik temizlik, apaçık soykırım uygulamakta, topraklarını
adım adım işgal etmektedir. Özgürlük, bağımsızlığı, temel hakları gasp edilen
Filistinliler haklı biçimde bu işgale, etnik temizliğe karşı meşru direniş
haklarını kullanmaktadır. Sergilediği haklı direniş gayrimeşru gösterilemeyecek
kadar asildir, onurludur, kahramancadır. Buradan bir kez daha canları pahasına
vatanlarını savunan Filistinli kardeşlerimi yürekten selamlıyorum. İsrail'in
Filistin halkına yönelik saldırganlığının tek nedeni bir avuç ülkenin İsrail'e
olan kayıtsız şartsız desteğidir.
'Bu katliama açıkça ortak oluyor'
Cumhurbaşkanı Erdoğan etki sahibi ülkelerin katliama ortak
olduğunu belirterek şunları söyledi:
Etki sahibi ülkeler tavşana kaç, tazıya tut
politikasıyla bu katliama açıkça ortak oluyor. Sahne önünde
güya ateşkes için uğraşanlar arka planda İsrail'e silah ve mühimmat göndermeye
devam ediyor. Bu tutarsızlık ve samimiyetsizliktir. Mayıs ayından beri gidip
gelen bir kâğıt var. Hamas ateşkes teklifini kabul ettiğini defalarca
ilan etti. Ama İsrail hükümeti işi sürekli yokuşa sürerek ateşkese en
yakın olduğunu özellikle müzakere ettiği muhatabını kalleşçe öldürerek, barışı
istemeyen taraf olduğunu net bir şekilde gösterdi. İsrail'in oyalama ve aldatma
hamlelerine daha fazla prim verilmemelidir. 2735 sayılı BM Güvenlik Konseyi
kararının uygulanmadığı ortamda İsrail'e yönelik zorlayıcı tedbirler gündeme
alınmalıdır.
Netanyahu'yu Hitler'e benzetti
Kış mevsimine kadar Gazze halkına yardımların
ulaştırılmasını isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: ''İsrail'in
tutumunun uluslararası toplumun Filistinli sivillere yönelik bir koruma
mekanizması geliştirilmesi zaruridir. Nasıl Hitler insanlığın ittifakı
ile durdurulmuşsa, Netanyahu ve cinayet şebekesi insanlığın ittifakı
ile durdurulmalıdır. Barış için birlik kararında mevcut olduğu gibi kuvvet
kullanma tavsiyesinde bulunma yetkisinin bu süreçte mutlaka değerlendirilmesi
gerektiğine inanıyoruz. Nasıl Hitler insanlığın ittifakıyla
durdurulmuşsa Netanyahu da insanlığın ittifakıyla durdurulmalıdır. Acil
ateşkes sağlanmalı, rehine takası gerçekleşmelidir. İnsani yardımlar Gazze'ye
ulaştırılmalıdır. Kış mevsiminden önce zor koşullar altında hayatta
kalmaya çalışan Gazze halkına yardım eli uzatmamız şarttır" dedi.
'Gazze'de 150 bin konut tamamen, 200 bin konut kısmen
yıkıldı'
Gazze'de İsrail saldırıları nedeniyle milyarlarca dolarlık
zarar olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:
Şu an Gazze'deki su kaynaklarının yüzde 70'i, fırınların
yüzde 75'i tahrip edildi. Sağlık merkezlerinin yüzde 95'i kısmen veya tamamen
zarar gördü. 150 bin konut tamamen, 200 bin konut kısmen yıkıldı. 80 bin konut
oturulamaz hale geldi. Çocuk felci, hepatit ve bulaşıcı hastalıklar giderek
artıyor. Gazze halkı ihtiyacı olan yardım miktarının dörtte birine ancak
ulaşabiliyor. Türkiye olarak Filistinli kardeşlerimize yönelik insani yardım
faaliyetlerini sürdürdük, sürdürüyoruz. Türkiye Gazze'ye en fazla yardım
gönderen ülke konumundadır. İsrail'le olan ticari işlemleri durdurarak konudaki
hassasiyetimizi ortaya koyduk. Lübnan halkının ve hükümetinin de yanındayız.
Artık hepimiz şu gerçeği görebiliyoruz. 41 bin insanı katledenler talimatı
verenden, tetiğini çekene, bombayı bırakana kadar işledikleri suçların hesabını
vermeden vicdanlar rahata kavuşamaz. Yıkılan yok edilen, enkaza çevrilen
şehirlerde oluşan milyarlarca dolarlık hasarın faturası faillerden
mutlaka tazmin edilmelidir ve edilecektir. İsrail'in işlediği suçların cezasız
kalmaması için Uluslararası Adalet Divanı'nda açılan davayı destekliyoruz.
Adaletin tecelli etmesi için her türlü adımı atacağız. Nablus'ta İsrail
askerleri tarafından başından vurulan Ayşenur Ezgi Eygi kızımızın da
kanının yerde kalmaması için her türlü mücadeleyi veriyoruz,
vereceğiz" Gazze'de ateşkes acil ihtiyaç olsa da asıl sorun Filistin
topraklarının İsrail tarafından işgal edilmesidir. Bağımsız, egemen, coğrafi
bütünlüğe haiz Filistin devletinin vücut bulması daha fazla ertelenemez.
Mescid-i Aksa ve Harem-i Şerif' eyönelik saldırıları da yakından takip
ettiğimizi belirtmek isterim.
'Hitler'in toplama kampından kaçan yahudilere de kucak
açtık'
Musevi toplumuna kucak açıldığını belirten Cumhurbaşkanı
Erdoğan ''Tayyip Erdoğan olarak bu kürsüde hamasetin diliyle
konuşmuyorum. Vicdandan, ecdadımın duruşundan aldığım cesaretle konuşuyorum.
Tarih boyunca daima mazlumun yanında, zalimin ve zulmün karşısında olmuş bir
milletiz. Bundan 500 yıl önce engizisyondan kaçan musevilere de
Hitler'in toplama kampından kaçan yahudilere de kucak açtık. Ülke ve
millet olarak İsrail halkına yönelik herhangi düşmanlığımız yoktur.
Müslümanların inançlarından dolayı hedef alınmasına nasıl karşıysak
antisemitizme aynı şekilde karşıyız. Sorunumuz İsrail hükümetinin katliam
politikalarıyladır, zalimle ve zulümledir. Şunu herkes bilsin ki; hakkı
haykırmaktan çekinmeyiz. Birileri rahatsız olsa da doğruları
söylemekten korkmayız. Haklının yanında durmaya, doğru bildiklerimizi
acı da olsa söylemeye devam edeceğiz'' dedi.
'Üniversiteli gençlere teşekkür ediyorum'
Filistin halkıyla dayanışma sergileyen, her hafta sokakları
doldurarak Gazze'deki katliama sesini yükselten tüm yürekli insanlara
seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu:
Buradan inanç, ülke, dil, din ayrımı yapmadan Filistin
halkıyla dayanışma sergileyen, her hafta sokakları doldurarak Gazze'deki
katliama sesini yükselten tüm yürekli insanlara, özellikle üniversiteli
gençlere teşekkür ediyorum. Suriye maalesef istikrardan uzaktır. Ekonomik ve
insani durum vehametini koruyor. 2254 sayılı BMGK kararının temelinde milli
uzlaşısının sağlanmasını temenni ediyoruz. Komşumuz Irak terörle mücadelesini
sürdürürken, kalkınma, yeniden imar ve bölgesiyle bütünleşme yolunda kararlı adımlar
atıyor. Uluslararası toplum Irak'ın bu faaliyetine destek vermelidir. Kalkınma
Yolu gibi girişimlerin hayata geçirilmesi çok ama çok önemlidir. Tüm
bunlar PKK başta olmak üzere Irak'taki terör tehdidin bertaraf
edilmesine bağlıdır.
'Adil ve kalıcı barışın tesisinden hala uzaktayız'
Rusya-Ukrayna savaşına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan ''Ukrayna'daki
savaş üçüncü yılını bitirirken adil ve kalıcı barışın tesisinden hala
uzaktayız. Silahlanma yarışı hızlandıkça diplomasinin alanı giderek daralıyor.
Ukrayna'nın toprak bütünlüğü temelinde savaşın sona erdirilmesine yönelik
çabalara desteğimizi daha da artıracağız'' dedi.
'Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni uygulamaya devam edeceğiz'
BM Genel Kurulu'nda dış politika hakkında konuşan Cumhurbaşkanı
Erdoğan şunları söyledi:
Savaşın Ukrayna'nın toprak bütünlüğü temelinde diplomasi ve
diyalogla sona erdirilmesi için olan çabaları artıracağız. Montrö Boğazlar
Sözleşmesi'ni uygulamaya devam edeceğiz. Ermenistan ve Azerbaycan
arasındaki barış sürecini destekliyoruz. Türkiye-Ermenistan kulvarında
adımlar atıyoruz. Ayrılmaz parçası olduğumuz Balkanların refah ve huzuru için
yapıcı rol oynuyor, bölgedeki tüm aktörlerle yakın işbirliği içinde hareket
ediyoruz. Bosna Hersek'in egemenliği, siyasi birliği, toprak bütünlüğünün
önemini her platformda vurguluyoruz. Belgad-Priştine diyalog sürecini
destekliyoruz. Ege Denizi'nde tüm tarafların menfaatlerine saygı duyulan bir
istikrar bölgesi olmasını istiyoruz. Türkiye enerji ve çevre başta olmak üzere
her konuda yapıcı işbirliğine hazırdır. Komşularımızdan aynı yaklaşımı
bekliyoruz. Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye'nin
anahtar rolü yadsınamaz. Kıbrıs adasında Türkiye'nin, Kıbrıs Türkleri'nin
hakları vardır. Kıbrıs meselesine adil, kalıcı, sürdürebilir barış için samimi
irade koyan taraf Kıbrıs Türkleri ve Türkiye'ydi. Federasyon modeli artık
geçerliliğini tamamen yitirmiştir. Adada iki ayrı devlet ve iki ayrı halk
vardır. Kıbrıs Türklerinin egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüleri
yeniden tecil edilmeli ve tecrit artık son bulmalıdır.
'Kıbrıs'ı tanımaya davet ediyorum'
Kuzey Kıbrıs hakkında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan BM
tarafından yavru vatanın tanınmasını istedi. Kuzey Kıbrıs'ı tanımaya
çağıran Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:
Bugün uluslararası toplumu bir kez daha Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti'ni tanımaya, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaya
davet ediyorum. Libya'da ülkenin birlik ve muhafazasına aktif destek
sağlıyoruz. Tüm devletleri Libya'nın yanında samimi şekilde yer almaya davet
ediyoruz. Sudan'daki çatışmaların sona ermesi için daha fazla çaba
harcamalıyız. Yerlerinden edilmiş milyonlarca Sudanlıya insani yardım
ulaştırılması noktasında hepimize sorumluluk düşüyor. Eşit ortaklık ve
karşılıklı saygı ilkeleri temelinde Afrika halklarıyla kıtanın barış, istikrar
ve kalkınma çabalarına destek veriyoruz. Afrikalı kardeşlerimizle tam bir
dayanışma içinde olmayı sürdüreceğiz.
'BRICS'le ilişkilerimizi geliştirme irademizi canlı
tutuyoruz'
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda BRICS için
konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şunları söyledi:
Yükselen ekonomileri bir bir araya getiren BRICS'le
ilişkilerimizi geliştirme irademizi canlı tutuyoruz. Orta Asya ülkeleri ile
işbirliğimizi ikili ve çok taraflı zeminde daha da güçlendiriyoruz. Türk
devletleri teşkilatımız giderek cazibe merkezine dönüşüyor. Türk dünyası olarak
birlik ve beraberliğimizi daha da tahkim edeceğiz, Çin'in egemenliğine ve
toprak bütünlüğüne saygı çevresinde güçlü tarihi, kültürel, beşeri
ilişkilerimizin bulunduğu Uygur Türkleri'nin temel hakları için Çin'le yakın
ilişki halindeyiz. Latin Amerika ülkeleri ile dostane bağları daha da
güçlendirmeye gayret ediyoruz. Üyesi olduğumuz G-20 başta olmak üzere adil,
kapsayıcı, büyüme ve kalkınmayı temin edecek çalışmalara destek
veriyoruz. Hiçbir ülke emisyon azaltımı ve iklim değişikliğine uyum sürecini
tek başına göğüsleyemez. Gelişmekte olan ülkeler için en önemli hususlar,
finansman, teknoloji transferi ve kapasite geliştirmedir. Bakü'deki zirvenin bu
meselelerin çözülmesine katkı yapacağına inanıyorum. İslam ve yabancı
düşmanlığı ile ırkçılığın zehirli sarmaşık gibi dünyayı sarmakta olduğunu
görüyoruz. Camilere ve mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırılara
şahit olmadığımız neredeyse tek bir gün yok. İnsanların evleri ateşe veriliyor,
hayatlarına kast ediliyor. En temel hakları göz göre göre gasp ediliyor.
Büyüyen bu tehlikeyi kimse daha fazla görmezden gelemez. 15 Mart'ta kabul
edilen karar tasarısının en yakın zamanda BM'de islamofobi ile
mücadelede özel temsicilik atanmasını bekliyoruz
'2024 Olimpiyat Oyunları'nın açılışında sahnelenen
rezalet'
Cumhurbaşkanı Erdoğan 2024 yılında düzenlenen Paris
Olimpiyatları'nın cinsiyetsizleştirme çalışması olduğunu belirterek şöyle
seslendi:
Toplumun temel direği olan aile kurumuna yönelik saldırılar
giderek yoğunlaşıyor. 2024 Olimpiyat Oyunları'nın açılışında sahnelenen rezalet
insanlık olarak karşı karşıya olduğumuz tehdidin boyutlarını gözler önüne
sermiştir. Masum çocukların her yaştan ve inançtan yüz milyonlarca insanın
izlediği spor etkinliği çok çirkin şekilde cinsiyetsiz hale getirilmiş,
propagandasına alet edilmiştir. Cinsiyetsizleştirme meselesi tercihden ziyade
küresel dayatmaya, kutsala ve fırsata karşı savaşa dönüşüyor. Bu yıkım projesi
karşısında ses çıkaran, tepki gösteren herkes susturulmakta, linç
kampanyalarının hedefi olmaktadır. Ne pahasına olursa olsun Türkiye bu
kuşatmayı yarmakta, yıpratmakta kararlıdır. Diğer üye ülkelerle dayanışma
içinde aileyi, insanı, fıtratı savunmaktan geri duymayacağız. Bizimle aynı
endişeleri paylaşan ülkeleri de bu mücadeleye omuz vermeye davet ediyorum.