Bu iddiayı kabul etsek de etmesek de baktığımız esas bu
iddiada bulunanların ve hatta itiraz edenlerin bile kıstaslarının aynı şey olduğudur.
Yani İslam zaviyesidir. Sözden anlaşılan o ki bir milleti necip yapan İslam'a
verdiği değer ve yaptığı hizmet ve fedakarlıklardır.
Bugün bu açıdan baktığımızda İslâm'a kendini adamış ve
İslam'ın bayraktarlığını gerçek manada yapan ve küfre karşı Müslümanların umudu
ve sığınağı olmuş tek ülke bugün için İRAN'dır. Benim için kendi tabirimle
"İran İslam ümmetinin MEDİNE'sidir."
Bunu ben ve aklı başında taassuba bulaşmamış Vahdet ehli her
Müslüman öyle kabul eder.
Ancak küfrün yıllardır yaptığı propaganda ve bizzat içimize
girerek cahil ve ehli taassup kitle ve oluşumları çeşitli şekilde manipüle
ederek mezhepçilik ve onu tutturamadığı yerde Milliyetçilik ve Ulusalcılık adı
altında Kavmiyetçi ve ırkçılık argümanlarını tahrik ederek bir İran karşıtlığı
ve düşmanlığı oluşturdu. Cahil ve kindar Müslümanlar ve onlara önderlik yapan
sorumsuz alim ve ekâbir ise Emperyalizmin ve Siyonizm ile menfaat ilişkileri
kurmuş İktidarlar yüzünden gerçekleri itiraf edip halkı bu cehaletten kurtarmak
için bir çaba göstermeye cesaret edemediler. Bu yüzden İran ile Türkiye
halkının olması gereken dostluk ilişkileri geliştirilmesi ve İran'ın İslam
ümmeti için yaptığı tüm fedakarlıklar Siyonizm’in ve Emperyalizmin suni olarak oluşturduğu
mezhepçi ve muhafazakâr tepkilerin gölgesinde kaldı.
Peki YEMEN!!
YEMEN ülkesinin ve halkının Türkiye coğrafyasındaki Müslüman
Halklar için tarihten gelen ve inancın ve dini ve tasavvufi öğretinin içine
işlemiş çok özel bir anlam ve bağlılığı olduğunu hepimiz bilir kabul ederiz.
Hz. Peygamber (saa)'nin Yemen ile ilgili meşhur hadisleri Sünnilerin
sahih kitaplarında birçok yerde geçer.
" Allahu ekber! Allah'ın yardımı ve fetih geldi! Yemen
ehli geldi. Kalbi mütehassıs bir kavim. İman, Yemenlidir; fıkıh, Yemenlidir;
hikmet, Yemenlidir." Sözüne devamla da şöyle dedi: "Rabbimizin
nefesinin Yemen cihetinden (geldiğini) duyuyorum!" (Fahruddin Er-Râzi,
Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: 23/519)
"Size Yemen ahalisi gelmiş bulunuyor. Onlar kalpleri
pek zayıf, yürekleri pek yufkadır. Fıkıh (derinliğine din bilgisi) Yemenlidir,
hikmet de Yemenlidir." (Müslim, I, 72; Buhâri, IV, 1594, 195; Tirmizi, V,
726; Müsned, II, 252, 267, 380.)
Bu hadisler yanında bu ülkedeki anlatılan en güzel
menkıbelerden biri de Yemenli Veysel KARANİ'nin hikayesi değil midir?
Yaşlı annesinden zar
zor izin alıp Hz. Peygamber’i (saa) görmeye gidip evinin kapısına kadar gelip
annesine verdiği sözden dolayı sınırlı olan vakti yüzünden onu göremeden geri
dönmesi ve yüce Peygamberin eve geldiğinde
"Evimize hangi
ulu kişi geldi? Bu Rahmani kokular, bu İlahi lezzet nedir?" diye eşine
sorması ve daha sonra da hırkasının Veysel Karani ye verilmesini vasiyet etmesi
en çok sevdiğimiz ve gazlı lambalar etrafında annelerimiz den dinlediğimiz
kutlu hikayelerdi.
Bu ülkede her toplantıda, her hatim ve mevlüt programlarında
"Yemen illerinden Veysel Karani" İLAHİSİ söylenmez miydi?
Ya Birinci Dünya Savaşı'nda İngilizlere karşı direnen Yemen
Cephesi ve onun şanlı komutanı İmam Yahya'yı unuttuk mu? Ve bu savaşta şehid
olan Osmanlı askerleri için bestelenmiş yanık YEMEN TÜRKÜSÜ ..
Havada bulut yok bu ne dumandır?
Mahlede ölen yok bu ne figandır?
Şu Yemen elleri ne de yamandır
Aluğ Yemen'dir gülü çemendir…
Giden gelmiyor acep nedendir?
..diye devam eden ve her mısrası bizi hüzün ve gözyaşına
boğan bu ülkenin milli değeri olmuş o türkü..
Kahve Yemenden gelir demez miydi büyüklerimiz.
"Nasipse gelir Hint'den Yemen'den,
nasip değil ise ne
gelir elden"
"Çanakda bal varsa arı Yemen'den gelir" gibi
atasözlerini baba annelerinizden dedelerinizden
duymuşsunuzdur mutlaka..
İşte bizim zerremize islemiş yüce Peygamber'in övdüğü o
millet hiç kendini bozmadı. Yozlaşmadı dokusunu ve inancını korudu. Çok fakir
olmaları sebebiyle tarih boyunca Emperyalizmin ilgisine de matuf kalmadı. Bu
yüzden orijinal kaldı ve Ümmet bilincini hiç yitirmedi.
Bu millet sekiz yıldan fazladır süren savaşa ve ülkesindeki
ağır yıkıma rağmen, küfre ve onun Müslüman görünümlü kukla iktidarlarına asla
boyun eğmedi. Kur'anın tabiri ile
"mus'taz'aflar olarak küresel hegemonyanın gelişmiş tank, füze ve bombalarına
"yalınayak" bir direnişle onurlarını imanlarını ve ülkelerini
korudular.
Bunu yaparken sadece kendi coğrafya ve halkları için
yapmadıklarını da her defasında ispat ettiler.
Kudüs ve Filistin'in özgürlüğü onlar için kutsal bir hedef
ve bayraklaşmış bir sembol oldu.. Daha Yemen savaşı başlamadan silahlı bir
mücadele halinde değilken sivil bir inisiyatif ve barış hareketi iken
yaptıkları eylemler neticesinde bir ara ülkelerindeki Suud yanlısı hükümet ile
anlaşma zeminine gelmişlerdi ve bu hükümete sundukları on maddelik anlaşmanın
ilk şartı "İSRAİL İLE TÜM İLİŞKİLERİN KESİLMESİ” maddesiydi.. Elbette
diğer tüm maddeler kabul edilebilirdi belki ama bu madde asla kabul edilmeyecek
ve sekiz sene süren savaş bu sefer tüm dünyanın Suudi Arabistan öncülüğünde
oluşturduğu KOALİSYON güçleri ile Yemen direnişi ENSARULLAH hareketi arasında
akı almaz bir vahşet ile sürecekti.
Bu gün YEMEN ENSARULLAH direnişi GAZZE’de Siyonist İsrail
tarafından yapılan zulme karşı direnen
Müslüman kardeşlerine destek için ADEN körfezinde ABD ve İsrail gemilerini ve
İsrail'e yardım götüren diğer ülke gemilerini avlayarak etkisiz hale getiriyor.
Bu savaştan yeni çıkmış fakir bir ülke halkının sadece ve sadece İMAN larına
güvenerek giriştikleri yüce bir KIYAM ve Ümmet için yaptıkları çok büyük bir
fedakarlıktır.
Büyük ekonomileri, büyük orduları, gelişmiş silahları, hava
savunma sistemleri veya savaş uçakları yok. Ama iman ile sıkılmış yumrukları ve
ŞEHADET özlemi ile verecekleri canları var. İşte onları dünya küfrü ve egemen
firavunları nazarında tehlikeli ve korkunç yapan şeyde bu.. Haaa birde elbette
onlara sonsuz destek veren bir İRAN var arkalarında..
Tabi ki emperyalistler ve kinci mezhepçiler onların
aralarındaki bu İman birliğini ve ÜMMET bağını MEZHEPÇİ, ÇIKARCI, İRAN
YAYILMACILIGI gibi iftira içerikli saikler ile karalamaya çalışacaklar ve
öylede yazıp çiziyorlar. Aynısını SURİYE için IRAK için LİBYA için hatta BOSNA
için bile söylemişlerdi. KARABAĞ için ne yalanlar attılar unutunuz mu?
Tüm bu iftiraların
ardındaki en büyük gerçek şudur ki artık İslam Ümmetinin onurunu ve
Müslümanların NAMUSLARINI koruyan iki ülke İRAN ve YEMEN'dir.
Bu gün artık savaş meydanında korkusuzca kendini ispat
ettiği gibi küresel olaylara verilen tepkilerden dini etkinlik ve kutsal
günlerde de meydanları hınca hınç doldurmaları ve tüm halkı ile tek yumruk ve
tek söz olabilme yeteneğini gösterebilen bir halk daha var o da YEMEN halkıdır.
Bu yüzden artık "NECİP MİLLET" geçmişine öykünen
değil bu gün İslam için Ümmet için icraat yapan "Kurşun ile kaynatılmış
saflar halinde savaşan" "Haydari Kerrar gayri ferrar" aslanlar gibi
dövüşen ama asla firar etmeyen ve takva yüksek ahlak tevazu içinde sabreden
Peygamber (as) ve Ali (saa)'ın yaşantılarına en benzer şekilde yaşayan YEMEN
halkıdır.
Video da daha dün Yemen'in başkenti Sana'da yağmura rağmen 1
milyonu aşkın kişinin Filistin halkıyla dayanışma ve Amerikan-İngiliz
saldırganlığını protesto amacıyla yaptıkları toplantıyı izleyeceksiniz. Hz
Peygamber (saa)'ın savaşın en şiddetli anlarına rastlayan doğum günü
kutlamasında bu kalabalığın beş katı kadarı çoğunluğun toplandığına şahit olmuştuk.