İşte Necip Millet!

GİRİŞ: 20.01.2024 18:15      GÜNCELLEME: 20.01.2024 18:15
Rasthaber -  Çocukluğumuzdan beri Türk milleti "necip millet" diye anlatıldı zihinlerimize öyle belletildi. Belki kendi tarihi dinamiği içinde halkın kendi geçmişine teveccühü ve saygısı açısından doğruluk arz edebilir ve bu nazarda büyük bir çoğunluk için hâlâ bu söz itibari bir değer taşıyordur. Doğru bulursunuz ya da güler geçersiniz meseleye bu nazardan bakmayacağız.

Bu iddiayı kabul etsek de etmesek de baktığımız esas bu iddiada bulunanların ve hatta itiraz edenlerin bile kıstaslarının aynı şey olduğudur. Yani İslam zaviyesidir. Sözden anlaşılan o ki bir milleti necip yapan İslam'a verdiği değer ve yaptığı hizmet ve fedakarlıklardır.

Bugün bu açıdan baktığımızda İslâm'a kendini adamış ve İslam'ın bayraktarlığını gerçek manada yapan ve küfre karşı Müslümanların umudu ve sığınağı olmuş tek ülke bugün için İRAN'dır. Benim için kendi tabirimle "İran İslam ümmetinin MEDİNE'sidir."

Bunu ben ve aklı başında taassuba bulaşmamış Vahdet ehli her Müslüman öyle kabul eder.

Ancak küfrün yıllardır yaptığı propaganda ve bizzat içimize girerek cahil ve ehli taassup kitle ve oluşumları çeşitli şekilde manipüle ederek mezhepçilik ve onu tutturamadığı yerde Milliyetçilik ve Ulusalcılık adı altında Kavmiyetçi ve ırkçılık argümanlarını tahrik ederek bir İran karşıtlığı ve düşmanlığı oluşturdu. Cahil ve kindar Müslümanlar ve onlara önderlik yapan sorumsuz alim ve ekâbir ise Emperyalizmin ve Siyonizm ile menfaat ilişkileri kurmuş İktidarlar yüzünden gerçekleri itiraf edip halkı bu cehaletten kurtarmak için bir çaba göstermeye cesaret edemediler. Bu yüzden İran ile Türkiye halkının olması gereken dostluk ilişkileri geliştirilmesi ve İran'ın İslam ümmeti için yaptığı tüm fedakarlıklar Siyonizm’in ve Emperyalizmin suni olarak oluşturduğu mezhepçi ve muhafazakâr tepkilerin gölgesinde kaldı.

Peki YEMEN!!

YEMEN ülkesinin ve halkının Türkiye coğrafyasındaki Müslüman Halklar için tarihten gelen ve inancın ve dini ve tasavvufi öğretinin içine işlemiş çok özel bir anlam ve bağlılığı olduğunu hepimiz bilir kabul ederiz.

Hz. Peygamber (saa)'nin Yemen ile ilgili meşhur hadisleri Sünnilerin sahih kitaplarında birçok yerde geçer.

" Allahu ekber! Allah'ın yardımı ve fetih geldi! Yemen ehli geldi. Kalbi mütehassıs bir kavim. İman, Yemenlidir; fıkıh, Yemenlidir; hikmet, Yemenlidir." Sözüne devamla da şöyle dedi: "Rabbimizin nefesinin Yemen cihetinden (geldiğini) duyuyorum!" (Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: 23/519)

"Size Yemen ahalisi gelmiş bulunuyor. Onlar kalpleri pek zayıf, yürekleri pek yufkadır. Fıkıh (derinliğine din bilgisi) Ye­menlidir, hikmet de Yemenlidir." (Müslim, I, 72; Buhâri, IV, 1594, 195; Tirmizi, V, 726; Müsned, II, 252, 267, 380.)

Bu hadisler yanında bu ülkedeki anlatılan en güzel menkıbelerden biri de Yemenli Veysel KARANİ'nin hikayesi değil midir?

 Yaşlı annesinden zar zor izin alıp Hz. Peygamber’i (saa)  görmeye gidip evinin kapısına kadar gelip annesine verdiği sözden dolayı sınırlı olan vakti yüzünden onu göremeden geri dönmesi ve yüce Peygamberin eve geldiğinde 

 "Evimize hangi ulu kişi geldi? Bu Rahmani kokular, bu İlahi lezzet nedir?" diye eşine sorması ve daha sonra da hırkasının Veysel Karani ye verilmesini vasiyet etmesi en çok sevdiğimiz ve gazlı lambalar etrafında annelerimiz den dinlediğimiz kutlu hikayelerdi.

Bu ülkede her toplantıda, her hatim ve mevlüt programlarında "Yemen illerinden Veysel Karani" İLAHİSİ söylenmez miydi?

Ya Birinci Dünya Savaşı'nda İngilizlere karşı direnen Yemen Cephesi ve onun şanlı komutanı İmam Yahya'yı unuttuk mu? Ve bu savaşta şehid olan Osmanlı askerleri için bestelenmiş yanık YEMEN TÜRKÜSÜ  ..

Havada bulut yok bu ne dumandır?

Mahlede ölen yok bu ne figandır?

Şu Yemen elleri ne de yamandır

Aluğ Yemen'dir gülü çemendir…

Giden gelmiyor acep nedendir?

..diye devam eden ve her mısrası bizi hüzün ve gözyaşına boğan bu ülkenin milli değeri olmuş o türkü..

Kahve Yemenden gelir demez miydi büyüklerimiz.

"Nasipse gelir Hint'den Yemen'den,

 nasip değil ise ne gelir elden"

"Çanakda bal varsa arı Yemen'den gelir" gibi

atasözlerini baba annelerinizden dedelerinizden duymuşsunuzdur mutlaka..

İşte bizim zerremize islemiş yüce Peygamber'in övdüğü o millet hiç kendini bozmadı. Yozlaşmadı dokusunu ve inancını korudu. Çok fakir olmaları sebebiyle tarih boyunca Emperyalizmin ilgisine de matuf kalmadı. Bu yüzden orijinal kaldı ve Ümmet bilincini hiç yitirmedi.

Bu millet sekiz yıldan fazladır süren savaşa ve ülkesindeki ağır yıkıma rağmen, küfre ve onun Müslüman görünümlü kukla iktidarlarına asla boyun eğmedi.  Kur'anın tabiri ile "mus'taz'aflar olarak küresel hegemonyanın gelişmiş tank, füze ve bombalarına "yalınayak" bir direnişle onurlarını imanlarını ve ülkelerini korudular.

Bunu yaparken sadece kendi coğrafya ve halkları için yapmadıklarını da her defasında ispat ettiler.

Kudüs ve Filistin'in özgürlüğü onlar için kutsal bir hedef ve bayraklaşmış bir sembol oldu.. Daha Yemen savaşı başlamadan silahlı bir mücadele halinde değilken sivil bir inisiyatif ve barış hareketi iken yaptıkları eylemler neticesinde bir ara ülkelerindeki Suud yanlısı hükümet ile anlaşma zeminine gelmişlerdi ve bu hükümete sundukları on maddelik anlaşmanın ilk şartı "İSRAİL İLE TÜM İLİŞKİLERİN KESİLMESİ” maddesiydi.. Elbette diğer tüm maddeler kabul edilebilirdi belki ama bu madde asla kabul edilmeyecek ve sekiz sene süren savaş bu sefer tüm dünyanın Suudi Arabistan öncülüğünde oluşturduğu KOALİSYON güçleri ile Yemen direnişi ENSARULLAH hareketi arasında akı almaz bir vahşet ile sürecekti.

Bu gün YEMEN ENSARULLAH direnişi GAZZE’de Siyonist İsrail tarafından yapılan zulme  karşı direnen Müslüman kardeşlerine destek için ADEN körfezinde ABD ve İsrail gemilerini ve İsrail'e yardım götüren diğer ülke gemilerini avlayarak etkisiz hale getiriyor. Bu savaştan yeni çıkmış fakir bir ülke halkının sadece ve sadece İMAN larına güvenerek giriştikleri yüce bir KIYAM ve Ümmet için yaptıkları çok büyük bir fedakarlıktır.

Büyük ekonomileri, büyük orduları, gelişmiş silahları, hava savunma sistemleri veya savaş uçakları yok. Ama iman ile sıkılmış yumrukları ve ŞEHADET özlemi ile verecekleri canları var. İşte onları dünya küfrü ve egemen firavunları nazarında tehlikeli ve korkunç yapan şeyde bu.. Haaa birde elbette onlara sonsuz destek veren bir İRAN var arkalarında..

Tabi ki emperyalistler ve kinci mezhepçiler onların aralarındaki bu İman birliğini ve ÜMMET bağını MEZHEPÇİ, ÇIKARCI, İRAN YAYILMACILIGI gibi iftira içerikli saikler ile karalamaya çalışacaklar ve öylede yazıp çiziyorlar. Aynısını SURİYE için IRAK için LİBYA için hatta BOSNA için bile söylemişlerdi. KARABAĞ için ne yalanlar attılar unutunuz mu?

 Tüm bu iftiraların ardındaki en büyük gerçek şudur ki artık İslam Ümmetinin onurunu ve Müslümanların NAMUSLARINI koruyan iki ülke İRAN ve YEMEN'dir.

Bu gün artık savaş meydanında korkusuzca kendini ispat ettiği gibi küresel olaylara verilen tepkilerden dini etkinlik ve kutsal günlerde de meydanları hınca hınç doldurmaları ve tüm halkı ile tek yumruk ve tek söz olabilme yeteneğini gösterebilen bir halk daha var o da YEMEN halkıdır.

Bu yüzden artık "NECİP MİLLET" geçmişine öykünen değil bu gün İslam için Ümmet için icraat yapan "Kurşun ile kaynatılmış saflar halinde savaşan" "Haydari Kerrar gayri ferrar" aslanlar gibi dövüşen ama asla firar etmeyen ve takva yüksek ahlak tevazu içinde sabreden Peygamber (as) ve Ali (saa)'ın yaşantılarına en benzer şekilde yaşayan YEMEN halkıdır.

Video da daha dün Yemen'in başkenti Sana'da yağmura rağmen 1 milyonu aşkın kişinin Filistin halkıyla dayanışma ve Amerikan-İngiliz saldırganlığını protesto amacıyla yaptıkları toplantıyı izleyeceksiniz. Hz Peygamber (saa)'ın savaşın en şiddetli anlarına rastlayan doğum günü kutlamasında bu kalabalığın beş katı kadarı çoğunluğun toplandığına şahit olmuştuk.

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM