Yemen’deki Husilerin İsrail'in Gazze'deki katliamlarına
tepki olarak 31 Ekim 2023'ten itibaren İsrailli şirketlerle bağlantılı olduğunu
düşündükleri ticari gemilere el koyması, bazılarına da dron ve füzelerle
saldırılar düzenlemesi Kızıldeniz ve Babu'l Mendeb Boğazı’ndan geçişlerin büyük
ölçüde durmasına sebep olduğu gibi gemicilik şirketlerinin alternatif
arayışlarının da yoğunlaşmasına yol açıyor.
Husilerin Filistin’e destek amacıyla Kızıldeniz’deki
seçilmiş hedeflere yönelik saldırılarının ardından Kızıldeniz’deki seferlerini
durdurma kararı alan taşımacı şirketler rotayı şimdilik Ümit Burnu’na kırarken
gözlerini de Kuzey Kutup bölgesine ve oradaki Kuzey Deniz Rotası’na çevirmeye
başladılar.
Bütün bunlar, Akdeniz'i Kızıldeniz'e, oradan da Hint
Okyanusu’na bağlayarak Avrupa ile Asya arasındaki en kısa rotayı sunan ve
küresel ticaretin de yaklaşık yüzde 12'sini taşıyan Süveyş Kanalı için elbette
kötü haber. Son rakamlara bakılırsa, Süveyş Kanalı’ndan geçişler yüzde 85
oranında azalmış durumda. Geçen Kasım ayında kanaldan 1094 gemi geçmişken, bu
rakam Ocak’ta 233’e, Şubat’ta 94’e, Mart’ta ise 85’e düşmüş. İki kıta
arasındaki ticaretin yöneldiği Afrika’nın güneyindeki Ümit Burnu geçişlerin ise
yüzde 125 arttığı söyleniyor.
Maliyetler yüzde 110 arttı
Tabii taşımacılık maliyetleri de epeyce yükselmiş durumda.
Shipping Watch’ın verilerine göre, Asya ile Kuzeybatı Avrupa arasında mal
taşıyan bir geminin operasyonel maliyetleri yüzde 110 artmış durumda.
Tam da bu tip verilerin sağda solda serpilmesinin ardından
ABD’nin ulusal dış politikası üzerinde de etkili olabilen yayın organlarından
Foreign Policy dergisinde “The Geopolitics of New Arctic Shipping Lanes”
başlığıyla bir makale yayımlandı. Makaleye bakılırsa, Batılı gemicilik
şirketleri konteyner taşımacılığını krize sokan bu durumun sürdürülebilir
olmadığı düşüncesinde. Bu nedenle de alternatif olarak Kuzey Denizi Rotası’nı
kullanma yolunu değerlendiriyorlar. Derginin internet sitesinde kendisine 30 Mayıs
tarihinde yer bulan bu önemli makalede şöyle deniyor: “Artan maliyetler ve
Husi’lerin insansız hava araçları ile füzeleri tarafından vurulma endişesi
nedeniyle, bazı nakliye firmaları -küresel ısınmadan dolayı- eriyen buzların da
yeni fırsatlar açtığı Kuzey Denizi Rotası olarak adlandırılan güzergâhı bir
alternatif olarak görüyor.”
Makalenin biri Pentagon ve ulusal güvenlik muhabiri (Jack
Detsch) diğeri ise diplomasi ve ulusal güvenlik muhabiri (Robbie Gramer) olmak
üzere iki yazarı var. Yazarlara göre, bu yolculuğu Süveyş üzerinden yapacak
kadar cesur olan Batılı gemiler için Bab el-Mendeb Boğazı'ndan geçmenin sigorta
maliyetleri muazzam bir yükseliş göstermiş durumda ve bu artık sürdürülebilir
değil.
Süveyş’ten 8 bin kilometre daha kısa
Norveç'in Rusya sınırı yakınlarındaki Barents Denizi’nden
Sibirya ile Alaska’yı ayıran Bering Boğazı'na kadar uzanan Kuzey Denizi
Rotası'nı çekici yapan sadece şu konjonktürde daha güvenli olması değil, bazı
Avrupa limanlarından Asya'ya olan güzergahı Süveyş Kanalı'na kıyasla 8 bin
kilometre kısaltması da gemicilik şirketlerine cazip geliyor.
Kuzey Denizi Rotası, denizciler tarafından yüzyıllar boyunca
Avrupa ile Asya arasındaki deniz yolculukları için en kısa rota olarak
değerlendirildi. Fakat rotanın yer aldığı Arktik Okyanusu’nda, kargo taşıyan
gemileri engelleyen sert buzul katmanları ile buzdağlarının varlığı ve tabii
iklim şartları rotayı uygulanabilir kılamadı. Gelgelelim, küresel ısınmayla
birlikte Kuzey Kutbu ikliminin gezegendeki diğer noktalara göre 4 kat daha
hızlı ısınması ve buzulların erimesi, Kuzey Denizi Rotalarını (Arktik Rota) son
yıllarda deniz taşımacılığı için bir alternatif olarak sektörün gündemine
taşıdı. Kuzey Buz Denizi’nin önümüzdeki 10 yıl içerisinde daha da ısınacak
olması, bu gündemi daha da yakıcı kılıyor.
Arktik Okyanusu üzerinde buzkıran olmaksızın ilk kıtalar arası deniz seferi 2014 yılında, Kanada’nın Quebec kentinden Çin’e gerçekleştirildi. Normal şartlarda Panama Kanalı’ndan geçilerek 41 gün sürecek bir sefer, 26 günde tamamlanabildi. Bunu son yıllarda yeni seferler izledi ve rota sağladığı yakıt ve zaman tasarrufuyla armatörleri cezbetmeye başladı.
Moskova ile ihtilaf gibi “küçük” bir sorun
Buraya kadar Kuzey Denizi Rotaları için masa başında her şey
pürüzsüz aşılıyormuş gibi görünüyorsa da “küçük” bir sorun var:
Ruslar!
Daha doğrusu, Ukrayna’yı Rusya ile savaşında silah ve
mühimmat yardımlarıyla destekleyen ve hatta son günlerde Kiev rejimine
füzeleriyle Rusya içlerindeki hedefleri dahi vurma izni verme aşamasında olan
Batı’nın Moskova ile ihtilaflı hali.
Bu çok ciddi bir sorun, çünkü Kuzey Denizi güzergahının
büyük bir kısmı (Kuzey Kutbu'nun yaklaşık yüzde 70'i) Rusya tarafından kontrol
ediliyor. Dolayısıyla bu güzergahı kullanmak isteyen ticari gemilerin Ruslardan
izin alması ve onlara geçiş ücreti ödemesi gerekiyor.
Foreign Policy dergisi, Rusya ile savaşında
Ukrayna’yı yüz milyarlarca dolarlık silah ve mühimmat yardımlarıyla destekleyen
Batı'nın Moskova ile ihtilaflı halinin gemicilik şirketleri için bir engel
teşkil edebileceği endişesini aktarıyor.
Dergide görüşlerine yer verilen, Norveç Savunma Çalışmaları
Enstitüsü’nün kıdemli uzmanlarından Jo Inge Bekkevold, “Bugün Rusya'nın temel
stratejik kıymetlerinden biri Kuzey Kutbu'nda konuşlandırdıkları Kuzey Filosu.
Bu, Çin'i belli bir mesafede tutmak istediklerini düşündüğüm alanlardan biri,”
dese de aynı “mesafelilik” en başta Ukrayna Savaşı’ndaki tutumları nedeniyle
belli başlı Batılı ülkeler için de söz konusu.
Rusya’nın Arktik Ana Arteri
Takip edenlerin gözünden kaçmamıştır, Washington merkezli,
“Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi” geçen yıl ocak ayında konuyla
ilgili askeri bilgiler de içeren bir rapor yayımladı. “Russian Arctic Threat:
Consequences of Ukraine War” başlığını taşıyan rapora göre, Ukrayna
Savaşı’nın etkileri, Arktik bölgesinde de hissediliyor ve Rusya Federasyonu bu
bölgeye verdiği önemi giderek artırıyor. Rusya'nın bölgede 3 büyük üssü, 13
havaalanı ve 10 radar istasyonu bulunuyor. Ayrıca Kuzey Filosu’nun Gadzhiyevo'daki
denizaltı üssü, şu anda NATO toprağı olan Finlandiya’nın sınırından yalnızca
200 kilometre uzakta.
Sadece askerî açıdan değil ticari açıdan da önemi artan bir
güzergahtan söz ediyoruz. Rusya hükümetinin tahminlerine göre, Kuzey Denizi
Rotasından yapılan kargo taşımacılığının hacmi 2024 yılında yaklaşık 40 milyon
tona ulaşacak. Arktik bölgesinde kalkınma projeleri planlayan Rus devlet
şirketi Rosatom’un Özel Temsilcisi Vladimir Panov’un nisan ayı başında
yaptığı açıklamalara bakılırsa, rotanın yıllık kargo taşıma hacmi 2030’da
193 milyon tona, 2035 yılına kadar da 220 milyon tona erişecek.
Ruslar Kuzey Denizi’nin ticari gemiler için seyir
güvenliğini artıracak çalışmalar da yapıyor. Rusya Federasyonu Başbakan
Yardımcısı Alexander Novak, ocak ayında, ticari gemilerin Kuzey Denizi
güzergahı boyunca 2024 yılında emniyetle seyir yapabileceklerini söylemişti.
Panov, Novak’ın bu beyanına destekler mahiyette, bir
amaçlarının da Kuzey Denizi’ni yıl boyunca emniyetli seyir için açık tutmaya
yardımcı olacak üst-sınıf Arktik gemiler inşa etmek olduğunu dile getirdi.
Rusya’yı yakından izleyenler zaten hatırlayacaktır, Rusya,
2022 yılı ağustos ayında, Kuzey Deniz Rotası için 2035'e kadar geçerli olmak
üzere, 29 milyar ABD doları tutarında bir kalkınma planını onayladı.
Rusya Arktik’inin ana arteri olarak görülen Kuzey Deniz Rotası için hazırlanan
bu kalkınma planının ayrıntılarından da görüleceği gibi, Moskova yönetimi bu
planın da desteğiyle söz konusu rotadan jeostratejik ve jeoekonomik
açıdan üç spesifik fayda elde etmeyi öngörüyor:
1) Rotayı hidrokarbon içerikli ürünler ile Rus Arktik’inin
diğer doğal kaynaklarının ticareti açısından uluslararası bir enerji yolu
haline getirmek;
2) Malların limanlara ve yeni “ekonomik büyüme noktalarına”
engelsiz tedarikini sağlamak için Rusya Federasyonu'nun Arktik Bölgesi'ne güçlü
tedarik zincirleri oluşturmak;
3) Uluslararası ticaret geçişlerinde merkezilik kazanmak.
Çin bu rotanın neresinde?
Aslına bakılırsa, kritik enerji kaynakları ve nadir madenler
ithalatı açısından Süveyş Kanalı rotasına büyük ölçüde bağımlı görünen Çin de
Kuzey Denizi Rotası’nın gelişim seyrinde aktif bir oyuncu olarak belirmeyi
arzuluyor. Bu amaçla Rusya ile iş birliğini geliştirme çabasında zaten. İki
ülke “Kutup İpek Yolu” olarak da adlandırılan rotadan karşılıklı fayda
temelli iş birliği niyetlerini birkaç kez ortaya koydular da. Ancak,
Norveçli uluslararası ilişkiler profesörü ve konunun uzmanı Marc Lanteigne
imzasıyla şubat ayında The Diplomat isimli internet dergisinde
yer alan bir makalede de yazdığı gibi, iki ülke arasında daha derinlikli bir
Arktik Paktı oluşturulması öyle pek hızlı gerçekleşecek bir konu değil. Zira,
Rusya kendisini ticari izolasyondan da çıkaracak bu bölgeye yönelik planlarında
en azından şimdilik Çin’i tek ortak gibi görmemeyi, çok yönlü olmayı (ve belki
Hindistan’ı da bu planların bir parçası yapmayı) seçmiş gibi görünüyor.
Evet, Kuzey Denizi rotası ticari kargo taşımacılığı için
epey umut verici görünüyor. Süveyş Kanalı’ndan geçen 21 bin kilometreye
kıyasla, Kuzey Denizi rotası sayesinde Avrupa'nın bazı bölgelerinden Asya'ya
yaklaşık 13 bin kilometre yol olması elbette büyük avantaj. Rotanın
bu ölçüde kısalması ile seyahat süresi azalacak ve hızlı ürün teslimatının çok
büyük rekabet avantajı kazandırdığı elektronik ticaret dünyasında çok büyük bir
gelişme kat ediliyor olacak.
Ancak başta sözünü ettiğimiz Foreign Policy dergisine
bakılırsa, Norveç’teki yetkili ve uzmanlar rotanın Batı dünyası açısından
geleceği konusuna şüpheci yaklaşmayı tercih ediyor, Batılı gemicilik şirketleri
için öngörülebilir gelecekte gerçekçi bir alternatif olmasının zor olduğunu
düşünüyorlar. Ukrayna Savaşı sona ermeden de söylediklerinde haksız
çıkmayacaklar sanırım. Hele de NATO ülkelerinin savaşa bizzat müdahil olmaları
anlamına gelecek şekilde Kiev yönetimine tedarik ettikleri silahların doğrudan
Rusya topraklarındaki hedeflere yönelik kullanımının önünü açma aşamasına bile
gelmişken!
t24