İslam'ın Yeniden Doğuşu

GİRİŞ: 14.01.2024 18:25      GÜNCELLEME: 14.01.2024 18:25
Rasthaber -  

يُر۪يدُونَ لِيُطْفِؤُ۫ا نُورَ اللّٰهِ بِاَفْوَاهِهِمْ وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِه۪ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ

 

Ağızları (propagandaları) ile Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemese dahi, Allah nurunu tamamlayacaktır.” (Saff-8)

 

 

Öylesine yeni bir dönem girdirdik ki İslam inancını “TEVHID” yeniden doğuşuna sancılı bir şekilde tanık olmaktayız.  Teknolojiyi elinde tutan şeytani güçler & Siyonist yapı ve uşaklarının İslam inancını yok etmek için uyguladıkları tüm zülüm ve komplolarına rağmen İSLAM inancı tüm insanlığı kalbininde tekrar yeşermekte. Fakat ne yazık ki Müslüman ülkelere baktığımızda aksine dünyanın aldatıcı süsüne çağdaşlık diyerek yobazlıkları ve kara cahillikleri hat safhada!

Neden batıda İslam bu kadar hızlı yayılırken “İslam” ülkelerin de hala anlaşılmıyor ve yaşanmıyor dahası inkâr ediliyor? Neden İslam topraklarında Müslüman anne ve babadan doğan bir kişi İslama bu kadar uzak? Kendi kimliğinden ve kişiliğinde bihaber yaşıyor?

Genel bir analizi ülkemiz için yaparsak göreceğimiz parametreler alttaki gibi gelişmiştir,

-          İslam tarih

-          Osmanlı tarihi

-          Cumhuriyet tarihi

İslam tarihi: Tüm ümmeti ilgilendiren ve genel olarak paylaşılan islam tarihine tarihçi (objektif) gözüyle baktığımızda İslam inancındaki farklılıklarını ana kaynağını daha net görmekteyiz. Eski dünyevi inanç, sistem olarak yenilgisinden sonra Peygamberimiz hayatta iken kendini göstermiş fakat su yüzüne henüz çıkmamıştı. Özelikle Peygamberimizin ömrünün son kısmında ayrışım daha net görünmeye başlamıştır. Gadri-hum bildirgesine rağmen Peygamberimizin vefatından hemen sonra Gadri hum unutulmuş (kamufle edilerek) farklı bir inanç yapılanmasına kadar gidilmiştir İmamet” & Halife”*. Müslümanların seçimiyle Halifelik inancını islami yolu olarak takip edilmiş ve Müslüman toplumlarında ilk önemli kırılma burada olmuştur.  *(https://rasthaber.com/tr/haber/yazar-haberleri/imamet-nedir-halife-nedir-59629 ve https://rasthaber.com/tr/haber/yazar-haberleri/imamet-ve-hilafet-2-59630)

Halifelik yönetimi beşeri temeler üzerin oturmuş ve kişilerin kendi dünyevi çıkarları ön plan çıkmış buda iktidar kavgalarının önünü açmıştır. En basit örneği Hz. Osman efendimizin öldürülmesi, hariçilerin peygambersiz bir inanç anlayışı, arkasından Hz. Ali efendimizin namazda şehit edilmesi ve daha sonra cennet efendisi peygamberin gülü Hz. Hüseyin efendimizin kerbelada tüm ailesinin erkeleri ve yarenleri ile gaddarca şehit edilmesi bunların belirgin göstergeleri olmuştur.

Muaviyenin temelini attığı ve oğlu Yezidin geliştirdiği saray İslami, Emeviler, Abbasiler ve Osmanlı imparatorlukları olarak devam edegelmiştir. İslam, sarayın tekeline girmiş ve sarayın direktifleri doğrultusunda şekil almaya başlamıştır. Saray, İslam uymayıp İslam’ı kendine uydurmuş ve Müslümanlar arasında ki farklılığı ve nifakı artırmıştır. İktidarların İslam kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirdiklerinden Müslümanlar arasında yapılan iktidar ve çıkar savaşanların doğurmuş ve ümmet arasına fitne ve nifak tohumlarının yeşermesine zemin hazırlamıştır.

Osmanlı Tarihi:  İslam ve Türk kültürüyle yoğrulmuş bir yapılanmadır. Yani İSLAM değil, Osmanlı islam anlayışıdır. İslam, iktidarın hizmetine sunulmuş bir yönetme şekli ve sultanlık yönetimi olmuş bir ara halifelik de ilan edilmiştir. TeVhid inancı, saray yönetim anlayışına göre içi boşaltılmış (TeHvid) ırksal, çıkarcı islami bir yapıya dönmüş ve daha sonra buda Müslümanlar arasında ümmete hükmetme savaşlarında başlangıcını oluşturmuş dahası genel olarak inançlar savaşının da temelini oluşturmuştur.

Osmanlı imparatorluğunu kuruluşundan yıkılışına kadar gecen sürede yönetim ve toplum kültürel İslam’ı yaşamış ve sarayın uyguladığı İslam anlayışıyla toplumlar inançlarını yaşamıştır. Tam olarak isim verirsek Osmanlı İslam anlayış diyebiliriz. Çünkü yapılan uygulamalar ve verilen fetvalar sistemin güçlenmesi için yâda sistemin halk üzerindeki etkisini artırmak için kullanılmıştır ki bu çoğu kez İslam anlayışına da ters düşmüştür. Benzerini Emmevi ve Abbasîlerde görmekteyiz. Kısaca biz buna dinasti (hanedan) İslam’ı diyebiliriz. Kısaca Toplumlar yönetimin emrindeki saray kadılarının şekillendirdiği İslam’ı yaşamıştır.

Cumhuriyet Tarihi: Cumhuriyet, Osmanlının bir devamı olmuştur. Değişen tek şey yönetim şeklidir. Fakat bu yönetim şekli İslam kültürüyle yoğrulmuş bir yönetim şekli değil batın sosyal- ahlaki- ceza kanunları alınıp 1/1 uygulamaya konulmuş kopyala yapıştır bir sistem olmuştur ve daha sonra bu halk içinde senteze uğrayarak bugün yaşadığımız hali almıştır. Kısacası Laiklik adıyla şekil olarak kalan kültür islamı da silinmiş “kapsanan ve kapsayan” olarak tam batının judo-Hristiyan kültürünü “Müslüman” olarak yaşamaktayız. Bizleri İslamdan kopardıkları gibi laiklik adıyla içinde islami değerleri olan milli kültüründen de koparttılar.  Kısaca tama bir formatlama yaşanmıştır ki bununda insanlar verilen batı kültürünu çağdışılık ve modernlik, İslam’ı gerici, yobaz tanımı yapılarak yapılmıştır. (https://rasthaber.com/tr/haber/yazar-haberleri/batinin-islam-dusmanligi-mi-yoksa-bizlerin-islam-a-olan-ihaneti-mi-87768)

Günümüzde yapılan Osmanlı tartışması sahte bir tartışmadır. Aslında Osmanlı adıyla islama karşı bir savaş başlatılmak istenmektedir. Çünkü yukarda dediğimiz gibi halk zaten İslamdan kopartılmış, Osmanlıda farklı formata bürünmüş cumhuriyet tarih ile silinmeye çalışılmıştır.

“Osmanlı & şeriat” adı altında İslama yapılan saldırı, batıdaki hızlı İslam’ın yayılışı insanların islami inanç yönelmesini önüne geçmek için ve Müslüman kitlelerinin uyanışının önüne geçmek için yapılan bir hamledir. Daha önce batı yönetimleri kendi bünyelerindeki islami uyanışa karşı Daiş, Al Quaide ve birçok “İslam” adı altında terörist yapılanmayı oluşturmuş İslam’ı, batı insanları gözünde vahşi ve cani göstermek için yapmıştır ama bu onlara geri dönmüş ve gerçekler ortay çıkmıştır. 

En son olarak 70 yıldır Siyonist yapını zulmü altında yaşayan Filistindeki kardeşlerimiz,  zalim, vahşi, Siyonist ve emperyalist güçlere çoluk, çocuk kadın yaşlı hatta bebek demenden katletmelerine karşın,  Filistinli kardeşlerimizin ALLAH olan teslimiyeti, bağlılığı ile züllüme direnişi İslam’ın dünya genelinde gerçek anlamıyla tanınmasıyla Tevhidi inanca yeni bir sayfa açmıştır.  Bu gelişme, Allah’ın yeryüzüne gönderdiği önderin çıkışının bir işaretidir. Yemenli kardeşlerimizin çağımızın firavunlarına açıkça meydan okuması, insanlıya hükmeden Firavun sistemini çöküşünün de başlangıcıdır. Onlar ne kadar Şam ve Yemenle Suudi Arabistan aracılığıyla/arkasına saklanarak uğraşsalar da çöküşlerini hızlandıracak önderin gelmesine engel olamayacaklar.

Ne yazı ki Batıda yeniden doğan İslam’ın Müslüman diyarlarında sönük kalmasının ana sebebi; Müslüman halkların kendi kimlik ve kişiliklerinden soyutlanması ve batı kültürüyle sentezlediği ve tanımladığı İslam anlayışı, çağdaşlık adıyla kendilerine bir kişilik & kimlik olarak benimsemesinden kendi kimlik ve kişiliklerin tanımamasından kaynaklanmaktadır.

Dünya insanlarının Ilahi dini tanınmaması: Dinler tarihine baktığımızda ilahi din hep tek bir kaynaktan, Tevhid inancıyla birbiri arkasına gelen peygamber ve ilahi kitaplar ile beslenmiştir. Fakat dünyevi çıkarlar dayalı iktidar kavgalarından ötürü anlatılmayan ve yalanlarla, baskılarla Allah’ın tek inancı olan tevhid inancını üstü örtülerek saptırılmıştır. Gerçeği saklamak için kabile, ırk, beşeri inançlar üzeri oluşturdukları iideolojilerle (Tehvid inancıyla) çıkar savaşları oluşturarak toplumlar arasında kin ve nefretle ilahi gerçeğin üstü örtülmüştür. Haçlı seferleri bunu en belirgin örneğidir. Fransız kilisesinin liderliğinde tapınak şövalyeleri ve avrupa hristiyanlarının ortak elleriyel zamanın en büyük katliamı gerçekleşmişti. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Kudüs_Kuşatması_(1099)#Müslüman_ve_Yahudi_Kudüslülerin_katliamı) çocuk-bebek-kadın demeden katliam yapılmıştır. 

Bugün, aynı yerde ve aynı katliamı siyonist (judo-hristiyan) yapılanma (eski tapınak şövalyelerinini zihniyetiyle) gerçekleştirmiş ve devam etmektedir. Fakat bugünün farkı hakikat anında dünyanın her bir yerine yayılmakta ve insanlar söylenenlere, anlatılanlar değil kendi kaynakları ile gerçekleri (sosyal & görsel media) görebilme imkanın sahiptir.  Bu ise gerçeklerin saklanmasının önüne geçmiş ve Musevi toplulukların Hristiyan toplulukların gerçekleri araştırmasına vesile olmuştur. Siyonist yapılanma & Israil kendi toplumunda ve genel olarak dünya kamuoyu önünde savaşı kaybetmiştir. “kalpler kendisine iyilik edenleri sevmesi, kendine kötülük edenlerden de nefret etmesi üzeri yaratılmıştır

Netice olarak, TeVhid inancı insanlık kalbinde yeşermeye başlamış fakat Müslüman toplumlarının “ırkçı & kültürel & hümanist” inançlarıyla Filistin'i savunmaları TeVhid  inancına sadık kalarak bakmadıkları için kesin bir çözüm üretmemektedir.

Neticede zalimlerin kurdukları şeytani plan üzeri Allah'ın kendi planının işlemekte olduğunu görmekteyiz. Fakat yaşana tüm bu acı olaylar, İnsanları hakikat yolluna yönlendiren önderin/ imamının/ liderin gelişinin ilahi ışığını oluşturmaktadır. (Karanlıktan Aydınlığa çıkış, şafaktır)

Allah inancın (TeVhid) ilk aşaması: Allah'ı tek ve bir Bilmek-tanımak, İkinci aşması O’na inanmak, Üçüncü aşaması o inancı yaşamak (uygulamak) ve son aşaması TeVhid ile bir bütün olmaktır. Bizleri karanlıktan aydınlığa çıkartacak yoldur. Tevhid inancını tebliği eden tüm ilahi Peygamberlerin bildirgesi bu temel üzeredir buda ilk başından sonuna dek İslam'dır. Dahası Adem atamızında itibaren,….., Musa (as), Isa (as),.. ve Peygamberimiz Muhammed Mustafa (sav)  yani bildiğimiz ne kadar Peygamber varsa hepsinin inancı TEVHID ve dinleri ise ISLAM isimleri ise Müslim/Müslüman/Müslima’ dir.

 

14 Ocak 2024

Mustafa Kemal TASPINAR

YORUMLAR

EBU HUSEYIN 3 ay önce
Tesbitleriniz yerinde, Islamın yenide doğusu gerçekleşiyor, yaşadıklarımız ise dogum sancısı. Bebeğim dogumu yaklaştıkça sancılar daha güçlü ve ağır olur yani daha ağır sancılara gebeyiz.

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM