Gazze’de varılan ateşkes…
Sonrasında rehine takası…
İsrail anlaşmaya bir şart koydu.
İsrailli rehinelerin teslimini basına yasakladı
Görüntü alınmayacak, resim çekilmeyecek.
Rehinelere soru sorulmayacak.
Nedeni çok basit.
Gerçeklerin öğrenilmesinden korktu.
İLK TAKASTA YAŞANANLAR
Daha önceki esir takası.
Serbest bırakılan İsrailliler…
HAMAS’a teşekkür ederek…
Kassam Tugayı askerlerine sarılarak ayrıldılar.
Kötü muamele görmediklerini söylediler.
Bütün dünya medyası o görüntüleri verdi.
İsraillilerin bıraktığı Filistinliler…
Çoğunun ayakta duracak hali yoktu.
Tüm dünyada İsrail’e tepki arttı.
İsrail daha da ileri gitti.
İsrailli rehinelere konuşma yasağı koydu.
İsrail aynı durumun yaşanmasını…
Yalanlarının açığa çıkmasını istemedi.
İSRAİLLİ ANNE KIZ
İsrailli Danielle Aloni ve 5 yaşındaki kızı…
7 Ekim’de rehin alındılar.
49 gün Gazze’de tutuldular.
İlk yapılan esir takasında serbest bırakıldılar.
Danielle Aloni HAMAS’a bir mektup gönderdi.
O mektup herkesin gözünü yaşarttı.
Mektupta Filistinlilere teşekkür etti.
Özetle şunları yazdı:
‘KIZIM KENDİNİ KRALİÇE GİBİ HİSSETTİ’
“Kızım Emilia’ya gösterdiğiniz olağanüstü insaniyet için size tüm kalbimle teşekkür ederim… O (Emilia), hepinizin onun arkadaşı olduğunuzu, sadece arkadaşı değil, iyiliğinizi ve nezaketinizi gerçekten hissettiğini söylüyor… Bakıcı olarak harcadığınız saatler için teşekkür ederim. Çocuklar hapiste olmamalı ama siz ve yol boyunca tanıştığımız diğer nazik insanlar sayesinde kızım Gazze’de kendini bir kraliçe gibi hissetti. Yaptığımız uzun yolculukta ona nazik davranmayan kimseyle karşılaşmadık, ona nezaket ve şefkatle davrandınız… Gazze’de karşılaştığınız zor duruma ve verdiğiniz ağır kayıplara rağmen gösterdiğiniz nazik davranışı unutmayacağım.
Dilerim bu dünyada gerçekten iyi dostlar olabiliriz. Size, ailelerinize ve çocuklarınıza sağlık ve sevgi diliyorum.”
GÖNÜLDEN
Danielle Aloni bu mektubu kendine iyi davranılsın diye yazmadı.
Serbest bırakıldıktan sonra kaleme aldı.
Gerçek gözlemlerini anlatıyor.
Duygularını aktarıyor.
Başka örnekler de var.
İsrail uçakları 20 bini aşkın çocuğu öldürdü.
Filistinliler kendileri aç kaldı.
Ama İsrailli çocukları doyurdular.
İşte Netanyahu iktidarını rahatsız eden bu.
Dünyanın bunları bilmesini istemedi.
O nedenle basın yasağı getirdi.
İSRAİL ZİNDANLARI
Her türlü işkence, kötü muamele var.
Türkiye’den FKÖ kampına katılan Faik Bulut.
Şubat 1973’te İsrail baskınında yaralandı.
Yakalanıp İsrail’e götürüldü.
7 yıl 2 ay hapis yattı.
1980’de serbest kaldı.
Türkiye’ye geldiğinde sohbet etmiştik.
Anılarını anlattı.
Yaralı yaralı zindana atmışlar…
Ne doktor ne ilaç…
“Yaralarımı köpeklerden öğrendiğim yöntemlerle iyileştirdim” demişti.
“Nasıl?” diye sordum.
Yanıtını hâlâ anımsarım: “Yalayarak.”
İsrailli rehinelerin mesajlarını okudukça bu olayı anımsarım.
BİZİM DE SAVAŞIMIZ
Şair Hüseyin Haydar.
1975’te yazdığı şiir.
Başlığı “Bizim de Savaşımız”.
Sanki bugünü anlatmış.
İşte o şiirinden bir bölüm:
“Geceler çöl gibi soğuk ve geceler yoksul,
Suyollarında öldürülen emzikli kadınlar mıdır,
Bebekler midir yoksa kundağında vurulan?
Bizim de bebeklerimizdir, bizim de annelerimiz.
Ey Filistin! Külün ve demirin örttüğü acılı diyar,
Görüyoruz yaralarını, bizim de yaralarımız onlar.
Ey ölüm zebanilerinin kol gezdiği diyar,
Ne zaman görecek ayağa kalktığını gözlerimiz.
Parmak aralarından süzülen süt çiçekleridir,
Hüznün başlaması mıdır, Gazze’ye çöken gecede?
Tahta sıralarda uzun saç örgüleri kanlıdır,
Nehirler midir ıssız gecelerde cesetleri yıkayacak?
Filistin dirilip kalkacak, güneş yanında olacak.
aydınlık