İran’dan Suriye İle İlişki Kurma Hakkında Açıklama

İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekaî, basın mensuplarıyla düzenlediği haftalık basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü şöyle duyurdu: “İşgalci, soykırımcı ve terörist bir rejimle” ilişkileri normalleştirmek, suç ve saldırganlığı normalleştirmekle eşdeğerdir.

Bekaî, İran İslam Cumhuriyeti’nin tüm ülkelerden, özellikle de bölge ülkelerinden, Siyonist rejimle olan ilişkilerini kesmelerini veya askıya almalarını istediğini tekrar vurguladı.

Bekaî, şu anda İslam dünyasında ve hatta onun dışında birçok ülkenin bu rejimle ticari ve diplomatik ilişkilerini sınırlandırdığını veya tamamen kestiğini, ayrıca Avrupa’da bu rejimle ekonomik ve sportif ilişkilerin devamını engellemek için çeşitli kampanyaların sürdüğünü ekledi.
Bekaî, İslam ülkelerinin de bu küresel kampanyalara katılmasını ve Siyonist rejimin işlediği suçların ve savaş kışkırtıcılığının devamına karşı pratik muhalefetlerini göstermelerini temenni etti.

BM’de İran Heyetlerine Eşi Görülmemiş Kısıtlamalar 

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, İran heyetlerine Birleşmiş Milletler’de uygulanan kısıtlamalarla ilgili olarak şunları söyledi: “İran İslam Cumhuriyeti’nin New York’taki BM toplantılarına katılan temsilci heyetlerine yönelik vize kısıtlamalarının uygulanması yeni bir konu değildir. Ancak bu kez olağan dışı ve açıkça, BM merkezinin ev sahibi devleti olarak ABD’nin taahhütleriyle çelişmektedir ve bu ülkenin itibarını her zamankinden daha fazla sorgulanır hale getirmektedir.”

Bazı vizelerin verildiğini, ancak New York ve Cenevre’deki meslektaşlarından henüz daha ayrıntılı bilgi alınmadığını belirten sözcü, bu bilgilerin ardından heyetin bileşimi ve katılım şekli hakkında karar verileceğini ifade etti.

İran İslam Cumhuriyeti, BM Genel Kurulu oturumunu ve diğer uluslararası toplantıları, bölgesel ve uluslararası gelişmeler hakkında tutumlarını açıklamak ve diğer ülkelerle müzakere etmek için bir fırsat olarak değerlendirecektir.

Bu ziyarette de özellikle mevcut koşullar dikkate alınarak nükleer konular ve BM Güvenlik Konseyi’nin kaldırılan yaptırım kararlarının geri getirilmesi meselesi bağlamında, Avrupalı taraflarla ve diğer ülkelerle görüşmeler yapılacaktır.

ABD ve Müttefiklerinin Aksine, Terörü Meşru Bir Araç Olarak Görmüyoruz 

Bekaî, Amerika’da Charlie Kirk’e yönelik suikast hakkında şunları söyledi: “Son suikastın ardından medyada birçok analiz ve tartışma gündeme gelmiş, bazıları bunu Amerikan toplumundaki derin fay hatlarının ve ülkenin siyasi atmosferindeki kutuplaşmanın göstergesi olarak değerlendirmiştir.”

İran İslam Cumhuriyeti, bu iç meselelerin değerlendirilmesini Amerikalıların kendisine bırakmaktadır. Kesin olan ve İran’ın resmi tutumunu oluşturan şey ise gerekçesi ne olursa olsun dünyanın herhangi bir noktasında gerçekleşen her türlü terör eyleminin kınanmasıdır.

Ne yazık ki ABD ve müttefikleri terör ve terörizmi muhaliflerini ortadan kaldırmak için meşru bir araca dönüştürmüştür. İran İslam Cumhuriyeti ise bu tür eylemleri reddetmektedir.

İsfendiyari’nin Serbest Bırakılması İçin Yoğun Çabalar devam ediyor 

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Avrupa’da özellikle Fransa’da bulunan İranlı tutuklular hakkında yaptığı açıklamada, öğleden sonra İran Dışişleri Bakanı ile üç Avrupalı bakan arasında planlanan bir telefon görüşmesinin gerçekleşeceğini ve bu görüşmede Avrupa Birliği Dış Politika Yüksek Temsilcisinin de hazır bulunacağını bildirdi.

Tahran’da cezaevinde bulunan iki Fransız vatandaşının dosyasının ayrı bir konu olduğunu belirten sözcü, bu kişiler ulusal güvenliğe aykırı eylemlerle suçlanmış ve ülke yasalarına göre yargılanmışlardır.

Mehdiye İsfendiyari hakkında ise, hukuki veya insan hakları perspektifinden bakıldığında gözaltının “keyfi”, siyasi açıdan ise “rehin alma” niteliği taşıdığını söyledi. İran Dışişleri Bakanlığı’nın son 7 ila 9 ayda konsolosluk hizmetleri sunmak ve kendisinin serbest bırakılması için ciddi çabalar gösterdiğini, son konsolosluk görüşmesinin ise 11 Eylül’de gerçekleştiğini aktardı.

İsfendiyari’ye yöneltilen suçlamanın, karşı tarafın iddiasına göre, X platformunda yayımlanan bazı mesajlar aracılığıyla “terörizme teşvik” olduğu, ancak bu mesajların gerçekte Gazze’de yaşananları eleştiren ve mazlum Filistin halkını destekleyen içerikler olduğunu vurguladı.

Suriye ile İlişki Kurmakta Acelemiz Yok 

İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Suriye ile ilişkiler konusundaki tartışmalar hakkında şunları söyledi: “Dostluk geçmişi olan iki İslam ülkesi arasındaki ilişkilerin kesilmesinin sonsuza dek sürmeyeceğine inanıyoruz. İran, kendisini Suriye halkının dostu olarak görüyor ve bu ülkenin kaderinin, toplumun tüm etnik gruplarının ve kesimlerinin hakları dikkate alınarak belirlenmesi gerektiğine inanıyor.

Siyonist rejimin Suriye’ye yönelik saldırıları şiddetle kınanıyor ve bu ülkenin toprak bütünlüğünün ve birliğinin korunması vurgulanıyor.
İlişkilerin kurulması konusunda İran’ın acelesi yok. İran ile dostluğun Suriye halkının çıkarına olduğu tespit edildiğinde, karşılıklı ilişkiler için hazırlıklı olunacaktır.

Siyonist Rejime Karşı Bölgesel ve Küresel Bir Mutabakat Oluşuyor 

İsmail Bekaî açıklamasında, bölge ülkeleri ve İslam ülkelerinin Siyonist rejimin tehditleri konusunda ortak bir endişeye sahip olduklarını belirtti. Bu meselenin yalnızca bölgemize özgü olmadığını, küresel bir tehdit niteliği taşıdığını vurguladı.

Bekaî, Siyonist rejimin Gazze’de soykırım gerçekleştirirken aynı zamanda iki başka ülkenin topraklarını işgal ettiğini ve son aylarda en az 10 ülkeye askeri saldırı düzenlediğini ifade etti. Bu rejimin, Birleşmiş Milletler Şartı’nın hiçbir ilkesini ve uluslararası hukuk kurallarını ihlal etmeden bırakmadığını söyledi.

İran’ın, bölge güvenliği ve istikrarının korunması için tüm bölge ülkeleriyle ortak iş birliği konusunu görüştüğünü aktaran Bekaî, güvenliğin bölge dışı aktörlere dayanmadan sağlanması için ortak bir anlayış ve mutabakatın önemini vurguladı.

Barışçıl Nükleer Tesislere Saldırı Yasağı, Uluslararası Hukukta Tanınmış Bir Kuraldır 

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Viyana’da düzenlenen UAEK Genel Konferansı hakkında yaptığı açıklamada, İran’ın konferansta sunduğu karar taslağının, UAEK’nın 533 sayılı kararı da dahil olmak üzere uluslararası hukukta tanınan kuralları teyit ettiğini, yeni bir kural oluşturma amacı taşımadığını ifade etti.

ABD, bu karar kabul edilirse UAEK’a karşı cezai yaptırımlar uygulama tehdidinde bulundu; bu tehditler, son aylarda Uluslararası Ceza Mahkemesi, Dünya Sağlık Örgütü ve UNESCO gibi çeşitli uluslararası örgütleri tehdit eden veya bu örgütlerden çekilen ABD’nin son politikasının bir devamı niteliğindedir.
Bu tür girişimlerin, son 80 yıldır devletlerarası ilişkilerin temelini oluşturan çok taraflılığa ve uluslararası kurallara karşı eşi benzeri görülmemiş bir tehdit olduğuna dikkat çeken Bekaî, İran’ın tüm ülkelerden bu kuralların ihlaline karşı durmalarını beklediğini vurguladı.

İran’ın Olumlu Yaklaşımı, Avrupa Taraflarının Karşılıklı Adımlarıyla Karşılanmalıdır 

Bekaî, İran ile UAEK arasındaki anlaşmaya Avrupalıların tepkisi hakkında yaptığı açıklamada şunları söyledi: “İran, diplomasiden asla uzak durmadığını ve milletin çıkarlarını temin etmek için her fırsatı değerlendirdiğini daima göstermiştir. Şimdi sıra karşı taraflardadır ki olumlu ve karşılıklı bir yaklaşım sergilesinler.”

İran’ın, yeni koşullar altında Nükleer Enerji Kurumu ile nükleer denetim taahhütlerinin yerine getirilmesine dair vardığı mutabakat, bu kurumun genel müdürü tarafından da kabul edilmiştir ve tek taraflı bir anlaşma olarak değerlendirilemez.

Bazı Avrupalı tarafların sürekli eleştirileri veya gerginliği tırmandırmaya yönelik adımları, UAEK ile dahi çelişki içinde sayılmaktadır. İran, tüm tarafların şu sonuca varmasını ümit etmektedir: Mevcut durumdan fayda sağlama girişimleri kimsenin yararına olmayacaktır.

İran’a Karşı Düşmanca Bir Adım Atılırsa, UAEK ile Mutabakat Sona Erecek 

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, İran ile Ajans arasındaki mutabakat konusunda yaptığı açıklamada şunları ifade etti: “Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, yeni koşullar altında İran’ın denetim taahhütlerini yerine getirme yöntemine dair kendi raporlarını sunmaktadır. Ancak İran’ın tutumu nettir: Eğer İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı düşmanca bir girişimde bulunulursa, mutabakat sona ermiş sayılacaktır.”

İran ayrıca, “UAEK yalnızca teknik görevlerini yerine getirmeli, hiçbir ülke İran’ı, esas meselesi değişmiş bir mutabakata bağlı kalmaya zorlayamaz.” dedi.

Siyonistlerin Soykırımına Karşı Kayıtsızlığa Dünyadan Tepki 

İsmail Bekaî, Siyonist rejimin suçlarına karşı küresel tepkiler hakkında yaptığı değerlendirmede şöyle konuştu: “Gazze’ye doğru hareket eden insani yardım gemileri, uluslararası örgütlerin ve Siyonist rejim üzerinde nüfuz kullanabilecek tarafların eylemsizliği ve kayıtsızlığına karşı dünya toplumunun öfke ve kızgınlığını göstermektedir.”

İran’a göre, her bireyin bir sorumluluğu vardır ve soykırımın durdurulmasında olumlu rol oynayabilir. Bu girişimler yalnızca sembolik hareketler değil, daha ötesinde anlam taşımaktadır.

Umut edilmektedir ki bu kendiliğinden gelişen girişimler, Gazze’deki suçlara karşı koyma gücü ve sorumluluğu olan siyasetçileri ve yöneticileri fiili adımlar atmaya zorlayacaktır.

İran Dışişleri Bakanı, Doha toplantısı aralarında ​​Iraklı mevkidaşıyla birlikte bölge ülkeleri arasındaki karşılıklı anlayış ve güvenin güçlendirilmesi yönünde bir öneride bulundu. İran, bu öneriyi memnuniyetle karşılıyor ve bu toplantının Birleşmiş Milletler Genel Kurulu marjında ​​yapılmasını umuyor.

ABD, İran’ın Savunma Kabiliyetleri Hakkında Yorum Yapamaz 

Bekaî, Amerikalı yetkililerin İran’ın savunma kabiliyetleri hakkındaki açıklamalarına ilişkin olarak, “Bağımsızlığını korumaya ve yabancı saldırılara, bunların arasında ABD ve Siyonist rejim de bulunmak üzere, karşı direnmeye karar vermiş bir milletin savunma yetenekleri hakkında Amerika’nın yorum yapamayacağını belirtti.” ifadesini kullandı.

Batı Şeria’nın durumu son derece kritik; son iki yılda çok sayıda Filistinli tutuklanmış ya da rehin alınmış, pek çok çocuk ve genç tutukevlerinde işkence görmüş ve bazıları şehit olmuştur.

Ayrıca silahlı yerleşimcilerin terör saldırıları ve sürekli yerleşim inşaatlarıyla karşı karşıyayız; bu trajik durum acil olarak uluslararası toplumun dikkatini gerektirmektedir. Gazze’deki kötü ve insani bir felaket yaşanıyor olmasına rağmen, bu durum Batı Şeria krizinin göz ardı edilmesine yol açmamalıdır.

İran, Yaptırımların Geri Getirilmesini Engelleme Konusunda Hiçbir Çabadan Kaçınmayacaktır 

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, yaptırımların geri getirilmesi meselesinin İran tarafından daha önce defaatle gündeme getirildiğini ve ülkenin resmi tutumunun ilan edildiğini söyledi. Bunun bir takasla doğrudan bağlantılı olmadığını ve İran’ın bu uygulamayı haksız ve hukuka aykırı gördüğünü vurguladı.

Bu sonucun gerçekleşmesini önlemek için İran, en son ana kadar hiçbir çabadan kaçınmayacaktır.

İngiltere’nin Soykırımı İnkar Etmesi, Suça Komplike Olmaktır 

Bekaî, İngiltere’nin Gazze’deki suçlara ilişkin tavrına değinerek, İngiliz yönetiminin açık delillere ve belgelere rağmen işlenen soykırımı inkâr etme kararı aldığını söyledi.

Daha önce İngiltere’nin eski dışişleri bakanının soykırımın olması için milyonlarca kişinin ölmesi gerektiği yönündeki iddiasına atıfta bulunarak, hukuki açıdan bir kişinin ölümü ve belirli bir grubun yok edilmesine yönelik özel kastın varlığının bile soykırım suçunu oluşturduğunu belirtti.

BM İnsan Hakları Konseyi’nin soruşturma komisyonunun son raporu ile Uluslararası Ceza Mahkemesi ve çok sayıda insan hakları kuruluşunun raporlarının Filistin’de soykırımın gerçekleştiğini teyit ettiğini kaydetti. Böyle bir gerçeğin inkârı, özellikle soykırımı doğrudan tahrik eden süreçte rolü olmuş bir ülke nezdinde, suça iştirak etmek anlamına gelir.

Venezüella Halkı, Yönetim Sistemi ve Hükûmeti Hakkında Karar Verme Hakkına Sahiptir 

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, ABD’nin Venezuela’ya yönelik eylemleri hakkında yaptığı açıklamada şunları söyledi: “ABD’nin Karayipler’deki son girişimleri, uluslararası hukuk kurallarını ve ilkelerini açıkça ihlal eden saldırgan tek taraflılık sürecinin bir parçasıdır. ABD’nin Venezuela kıyılarına askeri yığınak yapmasının hiçbir gerekçesi yoktur ve bu durum, halkların kendi kaderini tayin hakkı ve uluslararası normlarla açık bir çelişki içindedir.”

Venezuelalı balıkçılara yönelik saldırı da saldırgan bir eylemdir ve İran bu durumu kınamaktadır. İran, Venezuela yetkilileriyle yürütülen diplomatik temaslarda bu ülkenin halkı ve hükûmetiyle dayanışma içinde olduğunu ifade etmiştir.

Avrupa, İran’ın Nükleer Konusunda Bağımsız Hareket Etmelidir 

İsmail Bekaî ayrıca şu ifadelerde bulundu: “İran’a göre, Siyonist rejim ve ABD’nin bazı açıklamaları ve baskıları, Avrupa ülkeleri üzerinde etki yaratmayı hedeflemekte ve bu ülkeleri kendi çıkarlarını göz ardı ederek tutum almaya zorlamaktadır.”

İran, Avrupa Birliği ve üç Avrupa ülkesinin, nükleer anlaşma (KOEP) sürecinin oluşumundaki geçmişlerini ve rollerini dikkate alarak bu baskılardan bağımsız şekilde karar vermelerini beklemektedir.

İnsan Hakları İhlallerine Dair Belgeler Uluslararası Kurumlara Sunuldu 

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü şunları da ekledi: “İnsan hakları toplantıları, İran’ın farklı insan hakları konularındaki görüşlerini açıklaması için bir fırsattır; özellikle yaptırımların İran halkının hakları üzerindeki etkileri ve Siyonist rejimin askerî saldırılar sırasında işlediği suçlar.”

Yargı heyeti, birkaç yan toplantıya katılmış ve insan hakları ihlallerine dair belgeleri, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin üst düzey yetkilileri ile diğer uluslararası kurumlara sunmuştur.

İran Dışişleri Bakanlığı, insan hakları ihlallerinin belgelenmesinde ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk İşleri ile işbirliği konusunda aktiftir; ayrıca BM ve ilgili diğer mercilerle yazışmalar ve davaların takibi devam etmektedir.

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile Yapılan Mutabakat, Denetim Taahhütlerinin Uygulama Yöntemini Belirledi 

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekaî, İran ile Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu arasında yapılan mutabakat hakkında şunları söyledi: “İran, UAEK ile denetim taahhütlerinin uygulanma yöntemini belirleyen bir mutabakata varmıştır ve bu mutabakat, UAEK Genel Müdürü tarafından onaylanmıştır.”
Bu anlayış, iyi niyet göstermeleri ve taahhütlerine bağlı kalmaları koşuluyla, Avrupalı ​​taraflar arasında sürekli işbirliği ve gündeme getirilen hususların ele alınması için temel oluşturabilir.

Bekaî: İran, Hiçbir Ülkeyi ABD ile Aracılık İçin Resmen Tanıtmamıştır 

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, ABD ile İran arasında bir ülkenin arabulucu olarak tanıtıldığına dair bazı söylentilere yanıtında şunları söyledi: “Son birkaç ayda, İran ile ABD arasındaki dolaylı görüşmelerin başlamasından bu yana bölgedeki çeşitli ülkeler süreci kolaylaştırmaya çalıştı ve İran, tüm bu olumlu girişimleri takdirle karşılamaktadır. Ancak, hiçbir ülke resmî arabulucu olarak tanıtılmamıştır.”

Bekaî, bazı ülkelerin Filistin’i tanımasıyla ilgili olarak şu ifadelerde bulundu: “Gerçekte halkın içinde bulunduğu durumu dikkate almadan yapılan bu tür tanımalar, Filistinlilere yardımcı olmayacaktır. İran İslam Cumhuriyeti, uluslararası toplumun Filistin halkını toplu tehditlere karşı korumak için pratik adımlar atması gerektiğine inanmaktadır; zira Filistin’in mevcut durumu son derece kritiktir.”

Bu Haberi Paylaş
Yorum Bırakın