Nijerya Ordusu tarafından ülkedeki Şiilere yönelik uygulanan
şiddetli baskı kampanyası, dünya hükümetleri ve uluslararası insan hakları
örgütlerinin gözü önünde günden güne tırmandırılıyor. Nijerya Yüksek Mahkemesi,
Şii lider Şeyh İbrahim Zekzeki'ye yönelik suçlamaları 2016 yılında düşürmüş olmasına
rağmen, Nijerya hükümeti ve ordusu kararı uygulamayı reddediyor.
Bu arada, geçtiğimiz hafta Nijerya Başsavcısı Dayo Apata'nun
İslami Hareket hakkındaki açıklaması önemli bir gelişme olarak değerlendirildi.
Başsavcı, Abuja'daki federal mahkemenin, hükümetin Nijerya'daki İslami Hareketi
terör örgütü olarak kabul edilmesi talebini onayladığını belirtti.
Nijerya hükümetinin bu uygulamasının asıl sebeplerini
anlayabilmek için, Nijerya İslami Hareketinin faaliyetleri ve Batı Asya'daki
diğer güçler üzerindeki rolünü irdelemeliyiz.
İslami Hareketin Nijerya'daki faaliyetleri
Nijerya İslami Hareketi 80'li yılların başlarında kültürel
ve toplumsal faaliyetler yürütmek amacıyla kuruldu. Hareketin lideri olan Şeyh
İbrahim Zekzeki, hareketin kuruluşundan önce öğrenci faaliyetlerini
sürdürürken, Nijerya Anayasasında şeriat hükümlerinin uygulanmasını isteyenlerden
biriydi.
Nijerya Ordusunun İslami Hareketi Nijerya Ordusunun liderine
yönelik suikast düzenlemekle suçlamasına rağmen, hareket İhvanı Müslimin
cemaatine benzer toplumsal ve reform faaliyetlerini sürdürmekteydi.
Nijerya'da yayın yapan Daily Post gazetesi, Nijerya İslami
Hareketi basın sorumlusu İbrahim Musa'nın "Şeyh İbrahim Zekzeki asla
şiddet eylemlerini desteklememiştir, aksine Zakzaki'nin evi daima kriz
dönemlerinde Hristiyanlar ve azınlıklar için bir sığınak olmuştu" sözlerini
aktardı.
İslami Hareket, Nijerya'nın dört bir yanında yaklaşık 300
civarında ilkokul ve lise açtı, Zaria kentinde de “Fodio” ismi verilen bir
İslam Merkezi bulunmaktadır. Merkez, adını 18. yüzyılın reformcu din adamı Şeyh
Osman Bin Fodio'dan almaktadır. Hareket ayrıca 2001 yılında şehit çocuklarının
bakımı ve korunması için bir şehit vakfı kurdu. Yine aynı yıl içerisinde şehit
aileleri için ücretsiz sağlık hizmetleri veren bir sağlık vakfı tesis edildi.
Genel sağlık faaliyetleri arasında, kriz dönemlerinde
ambulanslar ve mahallelerde dezenfekte işlemleri sağlanırken, sivillere yardım
için "Zehra Vakfı" kuruldu.
Ekonomi okuyan Şeyh Zekzeki, daima hükümetin
yolsuzluklarını, kötü altyapıyı ve toplumsal refah durumunu eleştirdi. 250'den
fazla etnik grup bulunan Nijerya'da, İslami Hareket daima etnik ve dini
gruplarla birlik ve barış arayışı içindeydi.
Nijerya hükümetinin baskıları
Afrika'daki tasavvuf geçmişi, bu kıta halkının özel
maneviyatı ve “El-Hoca" gibi bazı gruplar arasında Ehl-i Beyt İmamları
(a.s.) hakkındaki geçmiş bilgiler, Şia gibi manevi kökleri bulunan bir mezhebin
büyüyerek hızla genişlemesine yol açmıştır. Nijerya'da 1994 yılından önce
sayıları 5000'den az olan Şii nüfus, geçtiğimiz 15 yıl zarfında 7 milyonu
aşmıştır.
Geçmişte Şeyh Zekzeki'ye yakın olan Allame Şeyh Necah el-Tai
gibi bazı kişiler ise, Nijeryalı Şiilerin sayısının 20 milyonu aştığını
söylüyor.
İslami Hareket'in faaliyet gösterdiği yıllar boyunca
sürdürdüğü ilmi ve kültürel çalışmaları, Nijerya'yı üçüncü büyük Şii devleti
haline getirdiği kuşku götürmez. Bu
durum, Nijerya hükümeti, Arap yönetimleri ve Siyonist rejimin Nijeryalı
Şiilerden korkmasının en büyük sebebidir. Böylelikle Nijeryalı Şiilere yönelik
baskı ve kısıtlamanın temeli atılmaya başlandı.
Bu baskılar Suudi Arabistan'a yakınlığıyla bilinen Muhammed
Buhari'nin gelişiyle tırmanışa geçti. Mart ayında “Boko Haram” karşıtı kampanya
adı altında seçimin tekrar kazanılmasının ardından, Şii İslami Hareketine
yönelik baskılar artırıldı.
Nijerya'da manevi liderin ve çok sayıda Şii vatandaşın
tutuklanmasına rağmen, bu yönetimin korkuları hala son bulmuş değil. Şii
Hareketinin terörist olarak ilan edilmesi de, Nijerya'daki tüm Şiileri yok etme
gayretlerinin bir parçasıdır.
Nijerya'daki Şii Hareketin terör örgütü olarak kabul
edilmesinin yansımaları
Nijerya hükümeti, Şiilerin Şeyh Zekzeki'nin tutuklanması
üzerine başlattığı barışçıl protesto yürüyüşlerine şiddet ile karşılık
verdikten sonra, İslami Hareketin terör örgütü olarak kabul edilmesini istedi.
Nijerya mahkemesi tarafından yayınlanan karara göre, İslami
Hareket Nijerya'nın tüm şehirlerinde yasaklanacak ve diğer grupların da bu
hareket ile bağlantılı faaliyetlere katılmasına izin verilmeyecek.
Bununla birlikte bu kararın yayınlanmasının, üç noktada
İslami Hareketin popülaritesi ve etkisini artıracağını söyleyebiliriz.
1- Mahkeme kararı, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinin
(1976) dini özgürlüğün inkâr edilemez bir hak olduğunu vurgulayan dördüncü
maddesine aykırıdır.
Sözleşmenin 18. ve 28. maddeleri de din ve mezhep
özgürlüklerini vurgulamaktadır. Bundan dolayı Nijerya hükümetinin bu
uygulaması, uluslararası standartlar ile çelişmektedir. Bu durum, insan hakları
örgütlerinin Nijerya hükümetine baskı yapması ile sonuçlanacaktır.
2- İslami Hareket silahsızdır ve faaliyetlerinin çoğunluğu
eğitime yöneliktir. Bu kararın, baskı için yeni bir gerekçesi yoktur. İslami
Hareketin eğitim faaliyetlerini artırması doğaldır.
3- Boko Haram gibi gerçek terör örgütlerinin şiddeti ve
hükümetin buna itiraz etmemesi, küresel kamuoyunu dini açıdan uygun bir
alternatif olarak İslami Harekete yönelmeye götürecektir.
Bu bağlamda haftalık yayın yapan Der Spiegel, Temmuz sonunda
Boko Haram gibi bir terör örgütünün varlığına rağmen Nijerya İslami Hareketinin
baskıya uğramasını şaşkınlıkla karşıladığını yazmıştı..
Medya Şafak