Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın İstanbul Tıp Fakültesi'nden
hocası olan Ömeroğlu, pandemi sürecinde vaka sayılarının gizlenmesi ve alınan
tedbirlerin yetersizliği karşısında, “Verdiğimiz sözdeki gibi ettiğimiz
yemindeki davranmadığını düşünüyorum bu şekilde” dedi.
Yeni normalleşmeyle birlikte kademeli olarak kısıtlamaların
kalkmasını da değerlendiren Ömeroğlu, şehirlerarası geçişler devam ettiği
sürece salgını kontrol altına almanın mümkün olmadığının altını çizdi.
‘Aile
hekimlerinden aşı konusunda yakınmalar var’
Ülkemizde salgın sürecinin yeterince iyi yönetilemediğini
belirten Ömeroğlu, “Başarısız bir pandemi yönetimi oldu başından itibaren. Her
şeyden önce şeffaf olmadı hiçbir bilgi paylaşılmadı, hastalık sayıları, ölüm
sayıları konusunda. Şimdi de aşılama konusunda hiçbir şeffaflık yok ne
olacağını bilmiyoruz. Bugün aile hekimlerinden yakınmalar var. Randevu verilen
hastalara ‘Aşı yok, biz sizi arayacağız' yanıtları alınıyor. Onun için
başarısız buluyorum pandemi yönetimini. Başarısız olmasındaki en büyük sorun da
şeffaf olmamaları artı kendi davranışlarıyla halka pandeminin önemini
anlatamamış olmaları tam tersine ciddiye alınmamış olmalarını sağlamaları. Vaka
sayılarını dikkate almadan açıp kapamalar da pandeminin ciddi oranda
sürüncemede kalmasına sebep oldu” ifadelerini kullandı.
‘Şehirlerarası sosyal haraketliliği de azaltmanız lazım’
Yeni normalleşme sürecinde, illerin risk durumuna göre renklere
ayrılmasını ve bazı kısıtlamalarının kademeli olarak kaldırılmasını da
değerlendiren Ömeroğlu, şunları söyledi:
“İller kategoriye ayrılabilir illerin durumuna göre önlemler
gevşetilebilir ya da daha ciddi önlemler alınabilir. Ama bunu yapabilmeniz için
iller arası geçişleri kontrol altında tutmanız lazım. Yani mavi olan bir şehre
yanındaki kırmızı çünkü öyle iller var. Bir yer mavi bir yer turuncu ve yanı da
kırmızı bunların arasındaki geçişleri de kontrol ediyor olmanız lazım. Bölge
bazında önlemler doğru diyorsanız ki bence de doğru çünkü bütün Türkiye için
geçerli olmayabilir hakikaten ama şehirlerarası sosyal haraketliliği de
azaltmanız lazım başarılı olabilmesi için.”
‘Bu koşullarda vakaların artmamasına imkan yok’
Kontrollü normalleşme ile vaka sayılarındaki artışa dikkat
çeken Ömeroğlu, bu koşullarda vaka sayılarındaki artışı önlemenin mümkün
olmadığını söyledi:
“Bu koşullarda mümkün değil. Bir defa aşılama son derece
yavaş gidiyor ve son derece yetersiz. 60 milyon kişi var aşılacak Türkiye'de şu
anda 2 dozu yapılmış insan sayısı dün 3 milyon 120 bindi. Diyelim ki bir 80 bin
daha aşı yapılmış olsun 3 milyon 200 bin insan tam 2 dozunu yaptı. 60 milyonda
3 milyon 200 bin çok az bir rakam. Dolayısıyla bu kadar yetersiz bir aşılamaya
açılım görüyoruz. Cumartesi günü ben Bakırköy'den Harbiye'ye tam 2 saatte
geldim. Trafik korkunçtu, yayalar inanılmazdı. Bütün lokantalar, kafeler ağzına
kadar doluydu insanlar maskesiz oturuyorlardı. Tabi ki bir şeyler yiyip
içiyorlar çünkü. Yani bu koşullarda vakaların artmamasına imkan yok.”
‘Kovid hastaları arttığı için ameliyatlar erteleniyor’
Artan vakalar nedeniyle hastanelerdeki kapasitesinde hızla
dolduğunu ifade eden Ömeroğlu, “Ben İstanbul Tıp Fakültesi'nde hekimlik
yapıyorum ve bir hastam ameliyat olacaktı ürolojik bir ameliyattı ama yoğun
bakımlar dolmaya başladığı için, Kovid hastaları arttığı için ameliyatı
ertelendi. Kesinlikle yeni bir dalganın başındayız. Yükselen fazındayız, bu
şeylerle ne yazık ki yine insanlar hastalanacak yine ölecekler. Sağlık
çalışanları da biraz azalmıştı, doktor ölümleri… 141 doktor öldü. Aşı onları
belki biraz koruyacak ama bu aşıların koruyuculuk süresi de zaten öyle çok uzun
olmayacağı için bu aşılar temin edilemez, yeni aşılar yapılamazsa yeniden
sağlık çalışanları da hastalanacaklar ve yeniden sağlık çalışanları arasında da
kayıplar olacak ne yazık ki. Üçüncü dalganın yükselen ayağındayız” diye
konuştu.
‘Ettiğimiz yemindeki davranmadığını düşünüyorum’
Ömeroğlu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın eski bir hocası
olarak pandemi yönetiminde aldığı bazı kararlardan dolayı kendisine ve Bilim
Kurulu'na sitem ettiğini belirterek şunları söyledi:
“Biz Hipokrat yemini ediyoruz, elimizden geldiği kadar
insanlara faydalı olmaya asla zarar vermemeye, irademizle baskı altında
kalmadan karar vermeyeler yemin ediyoruz ama kuşkusuz politikanın etkisiyle
kararlarını siyaset belirliyor ne yazık ki. Mesela özerk olabilseydi, özgür
iradesi olabilseydi o 10 bin 20 bin insanın bir araya geldiği kongreleri
herhalde ‘yapmayın' derdi. Ya da Bilim Kurulu ne önerirse.. Ben Bilim Kurulu’na
da biraz sitem ediyorum; en azından önerileriniz yerine getirilmediği zaman
istifa diye bir mekanizma var, edebilirsiniz. Fakat yapılmaması bile bence tek
başına doğrusu hem Bilim Kurulu'na hem Sağlık Bakanı'na sitem etmemiz için bir
sebep. Verdiğimiz sözdeki gibi, ettiğimiz yemindeki davranmadığını düşünüyorum
bu şekilde. İstanbul Tıp Fakültesi mezunlarının özel olarak üzerinde çok fazla
bir şeyler anlatıldığı, öğretildiği tutum olarak bu şekilde yetiştirildiği bir
fakültedir. Onun için de ne yazık ki siyaset, dönüyoruz dolaşıyoruz bütün olay
sağlıkta özelleştirme, sağlık çalışanını ucuz iş gücü olarak kullanma…”
‘Kanal İstanbul’a harcanacak parayla aşı alınabilir’
Aşılamanın ekonomik yetersizlikler nedeniyle yavaş
ilerleyebileceğini de vurgulayan Ömeroğlu, “Kanal İstanbul gibi o bölgenin
tarımı, hayvancılığı var, bütün onları ortadan kaldıracak ve milyarlarca dolara
sebep olacak bütün ekolojik dengeleri bozacak bir işi hala konu ediyorlar.
Deprem felaketi varken, bu kadar büyük beklentiler varken kötü yönde tutup da
Kanal İstanbul peşinde koşmak akılla, mantıkla, vicdanla açıklanabilecek bir
şey değil. Kanal İstanbul için harcanacak parayla deprem için binalara
harcanabilir ya da korona için aşı alınabilir. Günün birinde tarih bunları
yazacak. Böyleyken o dönemin yönetimi, hükümet Kanal İstanbul peşindeydi
diyecek. İnsanların rant uğruna şeyini yazacak biz görmesek de bunlar olacak”
sözlerini kaydetti.
‘Siyasetçilerin kalabalıklarda olması gevşemeye yol
açıyor’
Siyasilerin hem tedbirlere uyun çağrısı hem de cenaze
törenlerindeki kalabalıkların oluşması insanlarda rahatlamaya yol açtığını
belirten, Ömeroğlu, “O kadar inanmıyor ki insanlar koronaya ne yazık ki
tehlikeli olan da bu. İnsanlar ‘Böyle bir şey olsaydı politikacılar 10 bin 20
bin kişiyi bir araya toplamazdı' diye düşünüyorlar” dedi.
2. doz aşı 28 günü geçerse etkisi azalır mı?
Aşılamada gecikmeler yaşandığına ve 28 günlük sürenin
geçtiği yönündeki iddialara da değinen Ömeroğlu, bu durumun aşının etkisini
azaltıp azaltmayacağına ilişkin de Ömeroğlu, “Bu aşılar yeni aşılar ve daha
3.faz aşamaları henüz daha 1 yılı bile tamamladı. En azından koruyuculuğunun ne
kadar süreceğini de bilmiyoruz. Doz aralıkları biraz uzasa ne olacak onu da
bilmiyoruz. Aslında bu bütün dünya için geçerli, İngiltere'de tek doz yapmaya
başladılar. Onlar da yetiştiremiyorlar. Zaten dünyada üretilen aşıların yüzde
76'sını sadece 10 ülke satın aldı. Fakat onlar bile tek doz yapalım mı diye
tartışıyorlar. Onun çok kötü bir etkisi olmayabilir aralığın uzamasının ama
tabi 4 ay 5 ay sonra yapılırsa tek doz etkisi kaybolacaktır ama birkaç haftayla
çok fazla etkisinin kaybolacağını sanmıyorum” diye konuştu.
‘Koronavirüsün meslek hastalığı kabul edilmemesine
tepkiliyiz’
Rukiye Eker Ömeroğlu değerlendirmesini şu sözlerle
tamamladı:
“Tabip Odası ve Türk Tabipleri Birliği olarak koronavirüsün
meslek hastalığı olarak kabul edilmemesine tepkimiz var. Her testin 10 tanesi
sağlıkçıya ait her hastadan 15'i sağlık personeli, 400 civarında sağlıkçı ölümü
ve 141 doktor ölümü varken illiyet bağı aramak, meslek hastalığı yasası var
bizde yani yeni bir meslek hastalığı yasası diye çıkarmaya ihtiyaç yok. Fakat
bunu uygulamıyorlar. İlliyet bağı yani sen virüsü hastaneden aldın bunu
ispatlayacaksın, meslek hastalığı sayılması için. Böyle saçma bir şey olabilir
mi? Virüsü nereden aldığınızı nasıl ispatlayabilirsiniz? Hastanede olduğunuza
göre herkesten daha fazla hastalandığına göre hiç böyle illiyet bağı diye bir
şey aramadan kabul etmeleri lazım.”