“İKİ ÜLKE ARASINDAKİ İLİŞKİLER KÖKLÜ BİR TARİHE
DAYANIYOR”
Büyükelçi Farazmand, Türkiye ve İran arasındaki ilişkilerin
1639 yılında imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması’na kadar dayandığını ve çok
köklü bir geçmişe sahip olduğunu ifade etti. O günden bu yana iki ülke
ilişkisinin istikrarlı bir seyir izlediğini belirten Farazmand, “Biz, İran ve
Türkiye olarak iyi komşuluk ilişkilerimizi geliştirmek için çeşitli
mekanizmalara sahibiz ve bugüne dek farklı dönemlerde bu mekanizmalardan
yararlandık. İki ülke cumhurbaşkanlarının mutabakatı ile kurulan Yüksek İşbirliği
Konseyi de bu mekanizmaların en önemlilerinden biridir. Yüksek İşbirliği
Konseyi toplantıları iki ülke cumhurbaşkanlarının başkanlığında bugüne kadar 6
kez düzenlendi” dedi.
“ÖNEMLİ MUTABAKATLARIN YAPILMASI BEKLENİYOR”
Toplantıların yedincisinin önümüzdeki aylarda düzenleneceği
ve bu toplantıda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İran Cumhurbaşkanı
İbrahim Reisi’nin de bir araya geleceğine değinen Farazmand, düzenlenecek
toplantı ve görüşmede iki ülke arasında başta ticari, ekonomik ve siyasi ilişkiler
olmak üzere çeşitli konularda mutabakatlar sağlanmasını beklediğini belirtti.
Büyükelçi Farazmand, Türkiye ve İran arasındaki ilişkilerin
1639 yılında imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması’na kadar dayandığını ve çok
köklü bir geçmişe sahip olduğunu ifade etti.
“TİCARİ İLİŞKİLERİMİZ YENİDEN YÜKSELİŞE GEÇTİ”
Ankara ve Tahran arasındaki ticari ilişkilerin en az
diplomatik ilişkiler kadar önemli olduğunu vurgulayan Farazmand, 2020 yılında
pandemi ve ABD yaptırımları nedeniyle düşen ticari ilişkilerin 2021 yılında
yeniden yükselişe geçtiğini belirtti. Farazmand, “İki ülke arasındaki ticaret
hacminde yaklaşık yüzde 70’lik bir artış oldu. Bununla birlikte 2022 yılında
özellikle iki ülke cumhurbaşkanlarının görüşmesinde sağlanacak mutabakatlar
sayesinde ilk olarak 2019 yılındaki 10 milyar dolar seviyesine geri dönmeyi
umut ediyoruz. Bu rakamı elde ettikten sonra da belirlenen 30 milyar dolarlık
ticaret hacmine doğru hızlı adımlarla ilerlemeyi amaçlıyoruz” şeklinde konuştu.
“TİCARİ İLİŞKİLERİ GELİŞTİRMEK İÇİN ÇEŞİTLİ PROGRAMLAR
MEVCUT”
Öte yandan ticari ilişkileri geliştirmek için çeşitli
operasyonel ve uygulanabilir programların da mevcut olduğunu ifade eden
Farazmand, “Bu kapsamda iki ülke arasındaki transit geçişleri geliştirmeye
çalışıyoruz. Ayrıca iki ülke arasındaki gümrük kapılarını geliştiriyoruz.
Gürbulak Gümrük Kapısı’nın karşısında Razi Gümrük Kapısı vardır. Oradaki
karayolu terminalini ve ayrıca Türkiye’yle olan diğer bütün karayollarımızı
geliştiriyoruz. Ayrıca iki ülke arasındaki demiryollarını da geliştirme
çabasındayız. Bu doğrultuda hem yeni hatlar oluşturuyor hem de mevcut olan
hatları çeşitli bağlantılarla birbirine bağlamaya çalışıyoruz” ifadelerini
kullandı.
“NORMALLEŞEN ÜLKELER YAPTIKLARI HATANIN FARKINA VARDI”
Son yıllarda Ortadoğu’daki ülkelerin İsrail ile normalleşme
anlaşmaları gerçekleştirmesi ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Büyükelçi
Farazmand, “ABD eski Başkanı Donald Trump ve ekibi ülkelere baskı kurarak,
onların İsrail ile ilişkilerini normalleşme anlaşması imzalamaya mecbur
bıraktılar. Ama öyle düşünüyorum ki bu ülkeler de artık çok büyük bir hata
yaptıklarının farkına varmışlardır. Son zamanlarda bölge ülkeleri arasında
başlayan uzlaşma çabaları da bunu doğruluyor” değerlendirmesinde bulundu.
“İSLÂM ÜLKELERİ GÜÇLERİNİ BİRLEŞTİRMELİ”
Normalleşme anlaşmalarının Filistin meselesine etkisi ile
ilgili de konuşan Farazmand, sözlerini şöyle tamamladı: “Amerika artık büyük
güç niteliği ve sıfatını taşıyacak güce sahip değildir. Diğer taraftan
İsrailliler de çok güçlü değildir. Bölge ülkeleri ve İslam ülkelerinin artık
kendilerine güvenmeleri lazım. Bu doğrultuda güçlerini birleştirmeleri
gerekiyor. Bu ülkeler ancak güçlerini birleştirerek Kudüs ve Filistin davasını
savunabilirler. Filistin davasını destekleyen en büyük iki güç olarak bilinen
Türkiye ve İran da güçlerini birleştirerek bu davaya destek vermelidir.”