Türkiye’nin en uzun sınır olan Suriye’de, Türkiye’yi hedef
alan ve ABD tarafından silahlandırılan ve eğitilen YPG varlığı devam ediyor.
Sınırın büyük bir kısmı örgütün kontrolünde bulunurken Agence France-Presse
(AFP), 7 Eylül’de, Türkiye sınırına kuş uçuşu 4,5 kilometre mesafede bulunan
Derik'ten ABD’nin YPG’ye verdiği eğitimlerin görüntülerini yayınladı. Üstelik
bu görüntülerin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın örgütü yönelik operasyon
sinyali verdiği dönemde gelmesi de dikkat çekti.
AFP’nin servis ettiği görüntülerde Amerikan askerlerinin
Ortak Görev Gücü-Doğal Kararlılık Operasyonu'nda yer alan birlikleri ile
YPG'lileri eğittiği görülüyor. ‘Tatbikat’ olarak açıklanan ve Derik'ten çekilen
görüntülerde ABD ordusuna ait Bradley zırhlı araçları ve mayına karşı üretilen
MRAP zırhlı araçları göze çarpıyor. IŞİD’e karşı kurulan Ortak Görev Gücü-Doğal
Kararlılık Operasyonu kapsamındaki tatbikatta Amerikan askerlerinin YPG'lilere
Javelin ve İsveç üretimi AT4 tanksavar füzeleriyle eğitim vermesi de dikkat
çekiyor. Önemli nokta ise Suriye’de neredeyse varlığı sona eren IŞİD’in elinde
tank olmadığı biliniyor.
‘Bu tanksavar sistemleri kime ya da kimlere karşı
kullanılacak?’
Peki, YPG’lilere bu eğitimler kime karşı veriliyor? NATO
müttefiki olan ABD’nin hedefinde Türkiye olan YPG’ye bu eğitimleri vermesi ne
anlama geliyor?
Gazeteci-Yazar Ceyhun Bozkurt bu konuda Sputnik’e yaptığı
değerlendirmede, ABD’nin YPG’ye verdiği Javelin eğitimini 3 maddede yorumladı:
“Birincisi, ABD’nin terör örgütü PKK/YPG’ye Javelin
tanksavar füzesi temin ettiği görülüyor. Türkiye, 2018 yılında ABD’den FGM-148
Javelin füzesi almak istemiş, ancak ABD bu füzeleri Türkiye’ye vermemişti.
Hatta Javelin verilmeyince Roketsan, KARAOK Güdümlü Tanksavar füzesini
üretmişti. Bu tatbikat, NATO müttefiki Türkiye’ye tanksavar silahı vermeyen
ABD’nin, müttefikini hedef alan bir terör örgütüne bu füzeleri vermiş olduğunu
gösterdi. İnsanın aklına ileride terör örgütüne F-35 de verirler mi diye
gelmiyor değil. İkincisi, NATO’ya girmek için Türkiye’nin kapısını aşındıran
İsveç yapımı, AT4 tanksavar sisteminin de terör örgütü PYD’ye verilmesi.
Türkiye bunun açıklamasını kesinlikle İsveç’e sormalı. Üçüncü boyut da, bu
tanksavar sistemleri kime ya da kimlere karşı kullanılacak sorusu… Elinde tank
olmayan DEAŞ’a karşı mı? Bilindiği üzere, Suriye coğrafyasında terör örgütü
militanlarının işgal ettiği alanların büyük bölümü düzlük arazi. Yani genel bir
askeri harekat planlamasında, tank harekatına da uygun. Zaten tatbikat da
Türkiye sınırının hemen öte tarafında yapılıyor. Yani TSk’nın harekat
güzergahında… Türkiye’nin terör örgütü PYD’ye yönelik harekat planlaması, Rusya
ile birlikte, Şam yönetimini de içine alabilecek şekilde terör örgütüne karşı
ortak bir mücadele ihtimali de bu tatbikatın kime ya da kimlere karşı
yapılacağına yönelik işaret veriyor.”
‘PYD temizlenirse, ABD Suriye topraklarından gitmek
zorunda kalacak’
“Mesaj çok net bir şekilde Türkiye’ye yönelik” diye devam
eden SuperHaber yazarı Bozkurt, şunları söyledi:
“Çünkü o bölge, ABD açısından hayati önemde. Suriye’yi,
Irak’ı bu şekilde aparatları eliyle karıştırıyorlar, bu karışıklık sayesinde
unsurlarını bulundurabiliyorlar. Yani oralardan teröristlerin temizlenmesi
durumunda ABD’nin Suriye’de kalma gerekçesi ortadan kalkacak. Zaten gayri
meşru. Ama elindeki aparatların temizlenmesi, DEAŞ gibi gerekçeleri de ortadan
kaldıracak. Kimse DEAŞ gerekçesine inanmıyor. Bugün DEAŞ ile en etkin
mücadeleyi yapan ülke Türkiye. Gerek Fırat Kalkanı Harekatı’yla gerekse de yurt
işi ve sınır ötesindeki diğer mücadelesiyle DEAŞ en büyük darbeyi Türk askeri,
polisi ve istihbaratından yedi. Eski ABD Başkanı Trump da, DEAŞ’ı Obama
yönetiminin kurduğunu açıklamıştı. Yani PYD temizlenirse, ABD Suriye
topraklarından deyim yerindeyse pılısını pırtısını toplayıp gitmek zorunda
kalacak. İşte bu nedenle Türkiye’nin harekatına karşı bir tutum izliyor ve buna
uygun olarak da Türkiye’ye karşı teröristleri silahlandırıyor, eğitiyor.”
‘Ortak bir mücadele yöntemi, çok daha etkili olacak’
Suriye’de ABD ve YPG’ye karşı nasıl mücadele edilmesi
gerektiğini de değerlendiren Bozkurt, “Elbette ortak bir mücadele yöntemi, çok
daha etkili olacak. Bu çerçevede bir kanala girildi. Türkiye iletişime soğuk
yaklaşmıyor. Önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğer katılırsa, Şangay
İşbirliği Örgütü toplantısında Rusya lideri Putin’le bir araya gelecek. Görüşmede
Türkiye-Suriye-Rusya ortak mücadelesi mutlaka gündeme gelecektir. Ancak bazı
engeller olduğunu söylemek gerekiyor. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle
bazı başıbozuk gruplar, provokasyonlarla bu iletişimi önlemeye çabalayacaktır.
Çünkü bunların içinde bazı istihbarat servislerinin varlığı olduğu biliniyor.
Ayrıca Şam yönetiminin terör grupları haricinde, Suriye’nin toprak bütünlüğünü
savunan ve siyasi çözüm isteyen muhalifleri ‘terör örgütü’ olarak görmesi de
iki ülke arasında ciddi bir problem. Çünkü bu durum, siyasi çözümü de
engelliyor. Siyasi çözüm tıkanıklığı açılmayınca da başta PYD ve DEAŞ olmak
üzere terör örgütleri Suriye coğrafyasında ABD ve müttefikleri desteğiyle cirit
atmaya devam ediyor. Ortak bir nokta bulunur ve mücadele geliştirilirse,
Suriye’nin toprak bütünlüğü için ABD ve aparatlarına karşı mücadele elbette
daha etkili olur” ifadelerini kullandı.