Nureddin 'Türkiye ile Suriye arasında normalleşme' başlıklı
yazısında Türkiye ve Suriye'nin karşılıklı adımlar atmasını Rusya'nın ABD
karşısında yeni bir zaferi olarak yorumlarken dikkat çeken bir ifade
kullanıyor: "Rusya'nın ABD’yi en büyük kaybeden haline getirme kararlılığı
da vardır"
Yazının tamamı şu şekilde:
Erdoğan, iki önemli zaafının, ekonomi ve sığınmacılar
olduğunun farkında. Dolayısıyla Suriye ile sorunların çözülmeye başlaması Erdoğan’ın
işine gelir. O nedenle, cumhurbaşkanlığı
seçimi öncesinde, bu dosyalarda bir ölçüde ilerlemek için acele etmekte.
Suriye, Türkiye ve Rusya savunma bakanlarının geçen günlerde
Moskova’da yaptığı görüşme başlı başına sürpriz değildi. Çünkü Cumhurbaşkanı
Erdoğan, görüşme öncesinde Suriye ile, Rusya’nın katılımıyla ikili görüşmeler
yapma olasılığına ilişkin açıklama yapmıştı. Belli ki bu görüşmeler sonrasında
Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’la görüşecek.
ESADSIZ OLMAZ
Türkiye’nin, Suriye’deki muhalefeti desteklemesine karşın 11
yıl süren savaşın ardından Moskova’da bu düzeyde bir toplantının yapılması bile
iki ülke ilişkilerinin normalleşmesine giden yolda önemli bir aşamadır. Soru,
görüşmenin zamanlaması. Açıklamalardan anlaşılan, Suriye ile normalleşmenin
Türkiye’nin iç ihtiyacı olduğu, özellikle ekonomiye ve Suriyeli sığınmacılar
sorununa çözüm arandığıdır. Türkiye’deki kamuoyu yoklamaları, Erdoğan’ın
2023’te yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimini kazanma şansının zayıfladığını
göstermektedir. Hele de bu aday, tüm muhalefet tarafından destekleniyor ve
HDP’nin desteğini alıyorsa.
Erdoğan, iki önemli zaafının, ekonomi ve sığınmacılar
olduğunun farkındadır. Dolayısıyla Suriye ile sorunların çözülmeye başlaması,
Erdoğan’ın işine gelir. O nedenle, cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, bu
dosyalarda bir ölçüde ilerlemek için acele etmektedir.
Moskova görüşmesini hazırlayan ikinci unsur ise Rusya Devlet
Başkanı Vladimir Putin’in, Ukrayna’da yıllarca sürecek gibi görünen savaşla
meşgul olduğu dönemde Rusya’nın baskısıdır. Putin, Suriye sorununun yükünü
azaltmak istemekte, bu nedenle hem Türkiye’ye hem Suriye’ye uzlaşma ve
normalleşme için baskı yapmaktadır.
Moskova görüşmesinden sonra durum, ileri aşamaya geçecektir.
Erdoğan’ın Esad’la bir araya gelme arzusu, Türkiye’deki radikal bir değişimi
yansıtmaktadır. Erdoğan ve Esad’ı aynı fotoğrafta görmek bile 360 derecelik bir
değişimdir ve Ankara’nın 11 yıldır izlediği Suriye politikasının
başarısızlığının kanıtıdır. Erdoğan, Emevi Camisi’nde namaz kılma hayalini,
Esad’la birlikte gerçekleştirebilir, Esadsız değil.
BÖLGESEL DEPREM
Normalleşme görüşmelerinin başlamasından somut sonuçlara
ulaşılmasına kadar geçen süre; engeller, tuzaklar ve mayınlarla dolu, uzun ve
karmaşık aşamaları olan bir süreçtir. Şam ve Ankara arasında öncelik
farklılıkları vardır. Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili bazı
isteklerini elde etmek, Esad ise Erdoğan’la görüşmeyi kabul ederek Türkiye’nin
taahhütlerini yerine getirmesi için Rusya ve muhtemelen İran garantili bir
takvim belirlemek istemektedir.
Uzlaşma, Erdoğan’ın sadece cumhurbaşkanlığı seçimine bağlı
taktiksel bir adım değildir. Arkasında, Rusya’nın, ABD’yi en büyük kaybeden
haline getirme kararlılığı da vardır. Moskova, ayrıca Washington’ın, dünya
kamuoyunda, Ankara ve Şam arasında barışa, istikrara, uzlaşmaya karşı olduğunun
görünmesini de istemektedir.
Ankara ve Şam arasında, hesap verebilirlik ve ilişkilerde
gerçekten yeni bir sayfa açma arzusu varsa büyük bir bölgesel deprem
yaşanacaktır. “Batılı” ve Atlantik ittifakına üye olan Türkiye, çok zorlu bir
sınav verecek ve bu sınav hem iç hem dış düzlemde ciddi yankılar
uyandıracaktır.