Rasthaber - Türkiye-Suriye normalleşme girişimleri doğrultusunda Moskova’da yapılan görüşmede İran’ın olmaması ne anlama geliyor?
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye ile
normalleşme girişimi bağlamında önce istihbarat birimleri arasında görüşmeler
yapılmış ardından Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Milli İstihbarat
Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan, Moskova'da Suriye Savunma Bakanı Ali
Mahmud Abbas ile görüşmüştü.
Türkiye-Suriye arasında 11 yılın ardından ilk resmi temasın
Rusya’da yapılması ve görüşmede Rus yetkililerin bulunmasına rağmen Astana
süreci garantörlerinden biri olan ve savaşının en başından beri sahada
Suriye’nin yanında yer alan İran’ın olmaması acaba İran denklem dışı
bırakılmaya mı çalışılıyor sorusunu akıllara getirdi.
Suriye savaşında; ABD, İsrail ve batılı egemen güçlerle
onların yerel müttefikleri Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı devirip ülkeyi
ele geçireceklerken İran, Devrim Muhafızları ordusu ve gönüllü güçlerle sahaya
dahil oldu ve ardından Rusya’yı da kendi safında sahaya çekmeyi başararak tüm
planları bozdu. Başta ABD-İsrail olmak üzere sultacı güçler ve bölgesel
işbirlikçileri askeri, ekonomik ve medya güçleri ile Suriye’ye saldırmalarına,
tüm provakatif eylemlerine rağmen Esad’ı devirmeyi bir türlü başaramıyorlardı.
Bununla birlikte Rusya, İran sahada önemli başarılar kazanıyordu. Sahada
kazanılan askeri başarılardan sonra Rusya, İran ve Türkiye tarafından Aralık
2016’da ateşkes ilan ederek görüşmelerin başlamasını talep ettiler.
Görüşmelerin tarafsız bir ülke olan Kazakistan’ın başkenti Astana’da yapılması
kararlaştırıldı ve ilk görüşme Astana platformu olarak 23 Ocak 2017’de Rusya,
İran ve Türkiye’nin garantörlüğünde gerçekleşti. 2017’den şimdiye kadar gerek
Astana görüşmelerinde gerek uluslararası platformlarda Suriye hakkında yapılan
tüm görüşmelerde İran masadaki yerini alırken Aralık 2022’de Moskova’da
gerçekleşen Türkiye-Suriye görüşmesine dahil edilmemişti.
Bu durum herkesin Rusya ve Türkiye İran’ı masa dışına itti
yorumları yapmasına yol açarken, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir
Abdullahiyan’ın Şam ve Ankara ziyaretleri, ardından Putin’in İran Cumhurbaşkanı
Reisi’yi arayarak gelişmeler hakkında görüşmesi, Suriye Dışişleri Bakanı
Yardımcısının ve Savunma Bakanı’nın Tahran ziyaretleri bu konudaki görüşlerin
değişmesine neden oldu. Ayrıca Suriye Savunma Bakanı Ali Mahmud Abbas’ın Yeni
dünyanın şekillenmesinde direniş ekseni önemli bir rol oynayacaktır. Düşmanlar,
Suriye ile İran arasındaki köklü ve kardeşçe ilişkilere zarar vermek için
fırsat kollasalar da, bu ilişkiler kimsenin onları yok edemeyeceği kadar derin
ve güçlü olmakla birlikte, her geçen gün daha da güçlenecektir.” açıklaması
İran’ın Moskova masasında olmasa da hala Suriye’nin en önemli stratejik ortağı
olduğu ve Moskova’daki gelişmeler konusunda bilgilendirildiğini göstermekteydi.
Bu konuda son açıklama ve açıkçası işin asıl muhatabı olan
taraftan geldi. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bilecik'te
düzenlenen programda yaptığı açıklamada: “Şu anda Suriye'nin kuzeyindeki
gelişmelerde tabii istediğimiz neticeyi her ne kadar alamıyorsak da ama diyoruz
ki 'Gelin şimdi üçlü bazı toplantılar yapalım.' Nedir bunlar? İşte üçlü olarak
Rusya, Türkiye, Suriye bir araya gelelim. Hatta İran'ı da buna katabiliriz.
İran da gelsin. Görüşmelerimizi bu şekilde yapalım ve bölgeye bir huzur
gelsin.” diyerek İran olmaksızın Suriye ile normalleşmenin eksik kalacağını
beyan etmiştir.
Yaşanan gelişmelere bakıldığında gerek Rusya gerek Suriye ve
gerekse Türkiye, Suriye denkleminin önemli aktörü olan İran’ın masa dışında
kalamayacağı, İran olmaksızın bölgede barışın sağlanamayacağı gerçekliğine
vakıf bir şekilde hareket ediyorlar. ABD ve İsrail, İran’ı bölgede denklem dışı
bırakmaya ve yalnızlığa itmeye çalışırken Türkiye sahanın gerçekliğine uygun
olarak İran’ı da masaya davet etti. Diğer taraftan Rusya, Ukrayna cephesinde
ABD ve batılı güçlere karşı 40 yılı aşkın süredir batıyla mücadele halinde olan
İran’ı kendi yanında görmek istiyor ve bu gerçeklik doğrultusunda İran’ın artık
bölgenin ve uluslararası denklemin önemli bir aktörü olduğu realitesini de
hesaba katarak İran’ı masa dışına itme gibi bir şey yapamayacağı kesindir
denilebilir./tesnim