Henüz birkaç yıl önce Irak ve Suriye’de “İslam
devleti” kurma yönünde örgütlenerek harekete geçen IŞİD (DAEŞ
olarak da anılıyor) tehlikesi çeşitli yöntemlerle varlığını
sürdürüyor.
ABD, sözde IŞİD’le mücadele adı
altında Suriye’de varlık gösterip YPG’yi desteklerken
Türkiye de IŞİD teröründen en fazla etkilenen ülkelerden biri
olarak bu örgütle mücadelesine devam ediyor.
Yurt içinde IŞİD’in hücre yapılanmalarına
yönelik sıkça operasyonlar yapılırken bir haber de sınırımıza 5 kilometre
mesafede yer alan Suriye’nin Afrin/Cinderes bölgesinden geldi.
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Suriye'nin
kuzeyinde 4 saatlik operasyonla IŞİD'in liderlerinden Ebu Hüseyin El
Hüseyni El Kureyşi'yi etkisiz hale getirdi.
Operasyonun ayrıntıları
Güvenlik kaynaklarından basınla paylaşılan bilgiye göre, sık
sık yer değiştirdiği tespit edilen "IŞİD’in sözde yeni
halifesi" Ebu Hüseyin El Hüseyni El Kureyşi kod adlı teröristin,
Suriye'nin kuzeyindeki Afrin/Cinderes'te olduğu ve yakın
zamanda yer değiştireceği istihbaratı alındı. MİT'in özel
ekibi, teröristin bulunduğu eve 29 Nisan 2023'te gizli operasyon düzenledi.
İçinde kamufle edilmiş yeraltı sığınağı da bulunan eve yönelik
operasyonda, Ebu Hüseyin El Hüseyni El Kureyşi'ye "teslim
ol" çağrısı yapıldı, ancak yanıt alınamadı.
Bunun üzerine MİT'in özel operasyon ekibi,
önce evin bahçe duvarını, ardından da arka giriş kapıları ve yan duvarlarını
patlatarak binaya girdi. Ebu Hüseyin El Hüseyni El Kureyşi, yakalanacağını
anlayınca üzerindeki intihar yeleğini patlattı.
Terör örgütü IŞİD’e 2013'te katılan El Kureyşi’nin, kısa
sürede örgüt içinde üst düzey görevlere yükseldiği de aktarıldı. Ebu
Hüseyin El Hüseyni El Kureyşi, IŞİD’in önceki lideri Ebu Hasan
El Kureyşi'nin öldürülmesi sonrası 30 Kasım 2022'de sözde yeni halife
olarak ilan edilmişti. IŞİD’in ilk lideri Ebu Bekir El Bağdadi de
ABD tarafından 2019’da İdlib’de Türkiye sınırına yakın noktada
yapılan operasyonla öldürülmüştü.
İdlib ve Afrin radikal terörist örgütlenmesi IŞİD'i nasıl
besliyor?
Bu bakımdan Hatay sınırında yer alan İdlib ve Afrin’deki
HTŞ ve IŞİD gibi radikal terörist unsurların varlığı
sürekli gündeme geliyor. Peki özellikle İdlib ve Afrin radikal terörist
örgütlenmesi IŞİD'i nasıl besliyor? Bu bölgeler nasıl temizlenir? Türkiye,
Rusya, İran ve Suriye ortak operasyon yapabilir mi?
Bu soruları İstinye Üniversitesi Güvenlik ve Savunma
Stratejileri Uygulama ve Araştırma Merkezi (GÜVSAM) Başkanı ve Emekli
Tuğgeneral Prof. Dr. Fahri Erenel’e sorduk.
Erenel, “İkinci nesil bir IŞİD’in geldiğini
görüyoruz” diyerek şunları söyledi:
“IŞİD ile yerel ama bir devlet yapılanmasına geçmeye çalışan
bir terör örgütü ile dünya ilk kez karşılaştı. Akabinde Türkiye’nin de dahil
olduğu uluslararası koalisyonun müdahalesi oldu. Şu anda da terör örgütünün bir
şekilde etkisiz hale getirildiğine yönelik ABD’nin imaj çizmeye çalıştığını
düşünüyorum. Aslında IŞİD ile mücadele stratejilerin sadece hava harekatı ile
yürütülen bir mücadelenin ötesine geçmediğini karadaki harekatı ise işine
geldiği zaman PKK terör örgütüne havale ettiği işine gelmediği zaman ise
IŞİD’in serbest bir şekilde hareket etmesine yol açtığını görebiliyoruz. El
Kaide, ABD tarafından kullanılmış ve taahhüt ettiği sözlerin yerine
getirilmemesi nedeniyle bir kenara atılarak mücadeleye başlanmış bir örgüt
olmuştu. IŞİD de ABD’nin Ortadoğu’da bulunmasının kendisine göre tek meşruiyet
kaynağıdır. ABD aslında terörle mücadele etmiyor ama asla bir devlet haline
gelmemiş düzenli bir orduya geçmemiş ve asla geçemeyecek olan PKK/YPG üzerinden
bu bölgede meşruiyetini sağlamaya çalışıyor.”
‘Türkiye’nin IŞİD liderine operasyonu önem taşıyor’
“ABD’liler IŞİD ile mücadele adı altında Türkiye’ye bu
mücadeleye destek vermediğine dair birçok suçlamalarda bulundular. 2014-2015
yıllarında IŞİD’in Türkiye’deki eylemlerine baktığımızda bu kadar insanın
hayatını kaybettiği başka bir IŞİD saldırıları yoktur. Bu yüzden de Türkiye
mücadele için BMGK kararları ile kurulmuş koalisyonun bir üyesidir ve
topraklarını IŞİD ile mücadele için kullandırmaktadır. Bu açıdan IŞİD ile
mücadele etmiyor gibi bir savın ortaya konulması karşısında Türkiye’nin IŞİD
liderine operasyonu önem taşıyor” diye devam eden Erenel, şunları ekledi:
“Suriye’de IŞİD mensubu teröristlerin arttığını düşünüyorum.
8 ila 10 bin arasında olabilir. Özellikle Suriye’nin güney bölgesindeki ABD’nin
Taif üssüne yakın bir bölgede konuşlandıklarını ve ABD’lilerin açıkça burada
bir takım terör örgütleri ile çeşitli tatbikatlar yaptığı sık sık gündeme
geliyor. Ancak bunların kim olduğu konusunda farklı söylemler var. Ben bu terör
örgütlerinin ABD’liler tarafından kullanıldığını değerlendiriyorum. İkinci
nesil IŞİD dediğimiz konu önemli. Irak-Şam İslam Devleti adıyla o dönemde bir
yapılanma kurulması terör örgütlerinin gözlerinde yeni bir vizyon canlandırdı.
O zaman 12-13 yaşlarında olan çocuklar artık 20’li yaşlara geldiler. IŞİD yeni
bir kan bulmaya başladı. O zamanlar çocuk yaşta olan ve IŞİD’in yaptıklarından heyecan
duyan kitlenin varlığı olduğunu düşünüyorum. Bölgede özellikle de Irak’ta bir
otoritenin tam olmaması nedeniyle bu terör örgütünün orada güçlenmeye devam
ettiğini ve buradan da Suriye bölgesine geçtiğini düşünüyorum.”
‘İdlib terör örgütlerinin yeni bir Afganistan’ı gibidir’
İdlib bölgesinin IŞİD yapılanması
için önemli olduğunu vurgulayan Erenel, bu konuda şunları anlattı:
“IŞİD’in İdlib bölgesinden çok ciddi destek aldığını ifade
etmek gerekir. Bu bölgedeki özellikle Vahhabi-Cihadi birçok terör örgütü var.
IŞİD’in bunlarla eylem şekilleri farklı olsa da işbirliği yaptıklarına dair ciddi
kanıtlar var. Bu bölge terör örgütlerinin yeni bir Afganistan’ı gibidir. Bu
bölgeye Türkiye müdahale ederse teröristler güneye doğru inecek. Güneyden
Suriye-Rusya müdahale ederse teröristler Hatay gibi sınırlardan Türkiye’ye
doğru hareket edecekler. Dolayısıyla burada Türkiye-Rusya ve Suriye’nin bir
araya gelerek bir operasyon yapması halinde sınır bölgesinde sayıları bir buçuk
milyona yakın göçmenin Türkiye’ye gelme tehlikesi var. Bu durumda içlerinde
terör örgütü mensuplarının sızması da söz konusu olacak. Güneye süpürülmesini
de Suriye kabul etmiyor. Türkiye, Soçi anlaşması ile buradaki terör örgütlerini
temizlemek için bir taahhüt vermişti ancak bu gerçekleşemedi. Çünkü Türkiye
tarafından o tarihte verilen sözün kapsamlı bir analiz sonucu verildiğini pek
de değerlendirmiyorum. Böyle bir şeyi terör örgütlerini ikna ederek Türkiye’nin
tek başına gerçekleştirmesi zor. Ettiniz diyelim nereye götüreceksiniz bunları?
Doğu Türkistan’dan gelenleri Çin’e verip, Çeçenistan’dan gelenleri Rusya’ya mı
teslim edeceksiniz? Tek çözüm bunları bulunduğu yerde etkisiz hale getirip imha
etmektir.”
‘Teröristler artık bu bölgede aileleri ile birlikte yer
almaya başladılar’
“Teröristler artık bu bölgede aileleri ile birlikte yer
almaya başladılar. Eğer zamanında müdahale edilemezse IŞİD’in İdlib’de
Irak-Suriye devleti gibi bir yapılanmaya geçişi her an mümkün olabilir. Çok
sayıda terör örgütünün bölgede olması nedeniyle bunu kısa vadede mümkün
görmüyoruz ama IŞİD’in de batıya doğru kayıyor olmasının en önemli nedeni deniz
ile bağlantı kurma çabasıdır. Türkiye’de PKK terör örgütünün Amanoslar ve
Samandağ üzerinden Akdeniz’e ulaşma çabaları olduğunu görüyoruz. Diğer terör
örgütlerinin Lazkiye üzerinden bunu kurmaya çalıştığını biliyoruz. Bu yüzden
Türkiye-Rusya ve Suriye’nin bir araya gelerek terörle mücadele operasyonu
başlatması çok ciddi bir koordinasyon gerektiriyor. Bunun etkileri çok fazla
olacaktır. Başka ülkelerin de desteği gerekebilir.”
‘Dörtlü görüşmelerin ardından ortak bir terörle mücadele
yapılanması kurulabilir’
Peki operasyon nasıl olabilir? Erenel, şunları söyledi:
“Aynı zamanda bu süreçte Rusya’nın Ukrayna savaşını da
dikkate aldığımız bu süreçte bu bölgeye çok ciddi bir katkı sağlamaktan ziyade
mevcut statükonun zarar görmeden devam ettirilmesi yönünde bir bakışının olduğu
düşünülebilir. Bu açıdan da Türkiye de dahil bu statükonun yani terör daha
güneye gitmeden ya da Türkiye topraklarına girmeden bulundukları bölgede kalması
tercih edilebilir. Terör örgütleri ile görüşmeler yoluyla bunun çözümlenmesi de
zor. Rusya’nın Ukrayna’daki krizi nihai hale getirdikten sonra bu bölgeye
yönelmesi önem taşıyacak. Dörtlü görüşmelerin ardından İran’ın da denkleme
girmesiyle oluşacak ortak bir terörle mücadele yapılanması kurulabilir. Bu
mücadele aynı anda Türkiye ve Suriye’nin İdlib’e sınırından iki yönlü
başlatılabilir.”