Ahmedinejad’dan sonra Pezeşkiyan, İran’ın en beklenmedik
cumhurbaşkanı olarak görülmelidir. İlginçtir ki, siyasi olarak Ahmedinejad’ın
karşı kampında yer almasına rağmen, dikkatleri üzerine çekme nedenleri,
Ahmedinejad’ın ani yükselişine neden olan nedenlerle aynıdır. Pezeşkiyan da
klasik politikacıların konuşma tarzına bağlı kalmaz, beklenmedik davranışlar
sergiler; tanınmış bir politikacının karşısında sert çıkabilirken, hemen
ardından küçük bir kız çocuğunun veya yaşlı bir köylünün yanında duygusal davranışlar
sergileyebilir. Giyim tarzı, klasik politikacılara benzemez ve Ahmedinejad gibi
resmi takım elbiseleri ile pek hoş ilişkisi yok. Ahmedinejad’ın
cumhurbaşkanlığındaki gibi, birkaç hafta öncesine kadar kimse onun
cumhurbaşkanı olmasını beklemiyordu, özellikle de üç yıl önce İran Anayasa
Koruyucular Konseyi tarafından cumhurbaşkanlığı adaylığının reddedilmesi göz
önüne alındığında, birçok kişi onun seçim sahnesine girmesini beklemiyordu.
Pezeşkiyan’ın zaferinin nedenleri
Pezeşkiyan’ın zaferi, İran’daki yönetim sisteminde değişim
ve reform talebi ve umutları olarak anlaşılabilir. Pezeşkiyan, seçim kampanyası
sırasında pratik olarak mevcut durumu eleştirmekten başka bir şey yapmadı, bu
da siyasi rakipleri tarafından “her zaman eleştiren taksi şoförlerine”
benzetilmesine ve “her zaman memnuniyetsiz amca” olarak adlandırılmasına neden
oldu. Aslında, Pezeşkiyan’ın zaferinin ana nedeni, ülkenin mevcut durumundan
duyduğu memnuniyetsizliği ifade etmesidir ve bu, önemli bir kısmın duygularını
ve inançlarını temsil edebilmiştir. Bu siyasi strateji, seçimlerin ikinci
turundan önceki son televizyondaki tartışmada tamamen ortaya çıkmış oldu. Bu
tartışmada, “aşağılamanın, ayrımcılığın ve yaptırımların kapsamını kısaltmak
için geldim” deyip hükümetin “duyulmayan sesleri duymasını” istediğini söyledi.
“Anlaşma ve milli uzlaşma ile tüm mağdurların ve dışlanmışların sözcüsü ve
takipçisi olmak için geldim” diyen Pezeşkiyan mevcut durumdan duyduğu
memnuniyetsizliği vurgularken, yönetim yapısında bir değişim umudu olmaya
çalıştı.
Pezeşkiyan’ın kampanya dönemindeki eleştirileri üç ana
başlık altında toplanabilir:
Ülkede uzman görüşlerine dikkat edilmemesi ve bilim odaklı
yönetim yöntemlerinden uzaklaşılma.
Sosyal adalet ve dengeli kalkınma idealinden uzaklaşılması,
-ki bunlar İran İslam Devrimi’nin ana hedeflerinden biriydi.
Ülkedeki mali ve idari yolsuzluk ve idari reformlara dikkat
edilmemesi.
Pezeşkiyan, bu eleştiriler doğrultusunda, merkez karşısında
çevrenin temsilcisi olacağı ve birkaç on yıl boyunca oluşturulan yapısal
ayrımcılıkları ülkenin yoksul bölgeleri, fakir tabakalar ve sosyal hakları daha
az dikkate alınan gruplar lehine değiştireceği vaadinde bulundu. Onun önemli
vaatlerinden bazıları şunlardır: yolsuzluklarla mücadele, ekonomik büyüme
koşullarının yaratılması, ülkede yatırım için uygun ortamın oluşturulması,
sağlık sisteminin reformu ve tıbbi hizmetlerin kalitesinin artırılması, kamu
eğitim hizmetlerinin reformu ve yükseltilmesi, çevresel sorunlara dikkat
edilmesi, kadın haklarına odaklanılması ve yaşam tarzlarına yönelik baskılara
karşı mücadele edilmesi, ülkede internet durumunun iyileştirilmesi ve küresel
platformların filtreleme politikasının ciddi olarak gözden geçirilmesi. Dış
politikada ise, Batı ile gerilimin azaltılabileceğini savunan Pezeşkiyan,
İran’ın Batı ile düşük düzeydeki ilişkilerinin Doğu ile ilişkilerinde de önemli
avantajlar ve faydalar elde edememesine yol açtığını düşünüyor.
Pezeşkiyan’ın zaferi kimin yenilgisi anlamına geliyor?
Bu seçimde Pezeşkiyan’ın zaferi, iki grubun yenilgisi
anlamına geliyor: rejimi destekleyen muhafazakarlar ve rejimin radikal
muhalifleri. Rejim içindeki muhafazakarlar, seçim kurumuna olan güvenin
azalmasıyla, muhafazakarların iktidara gelmesi için seçim mekanizmalarının
kullanılmasından yanadır ve ülkede ekonomik, sosyal ve siyasi krizlerin
varlığını temelden reddederler. Onlara göre, güçlü bir muhafazakar
cumhurbaşkanı tüm sorunları çözebilir.
Rejimin radikal muhalifleri ise, rejimi devirmek suretiyle
değişim talep ederler ve hatta şiddet ve dış müdahaleyi bile içeren her türlü
yolla rejimin düşürülmesini isterler. Bu grup, son iki hafta içinde Avrupa’daki
İran konsoloslukları önünde protesto düzenleyerek seçim kurumuna karşı slogan
atmış, cumhuriyet yerine monarşinin geri gelmesini istemiştir ve bu seçimde,
şiddetli davranışları, siyasi nezaketten yoksun tavırları ve en önemlisi
demokratik ve insancıl bir siyasi söylem sunamamaları nedeniyle önemli bir
yenilgi almıştır.
Pezeşkiyan, bu iki grubun karşısında, rejim içinde kademeli
ve adım adım reformlar yapmak isteyen memnuniyetsiz ama umutlu bir akımın
sembolüdür. Bu açıdan, Pezeşkiyan’ın zaferi, hükümetinin kabul edilebilir bir
performans sergilemesi şartıyla, memnuniyetsiz kitlelerin rejimle daha fazla
işbirliği yapmasını sağlayabilir ve aşırı grupları etkisiz hale getirebilir.
Pezeşkiyan’ın gelecek hükümeti
Pezeşkiyan, samimi bir kişilik ve özgün bir söylemle
memnuniyetsizlikleri ifade etmede başarılı olsa da, pratik stratejiler sunmada
ve özellikle gelecekteki hükümeti için merkezi bir söylem geliştirmede
başarısız olmuştur. Rafsancani’nin hükümeti kalkınma, Hatemi’nin hükümeti sivil
özgürlükler ve Ahmedinejad’ın hükümeti adalet üzerine odaklanırken, Pezeşkiyan,
İbrahim Reisi gibi, gelecekteki hükümeti için tutarlı bir söylem sunamamıştır.
Bu eksiklik, hükümetinde dağınık eylemler ve sistemsiz davranışlar riskini
artırabilir.
Seçim tartışmaları sırasında Pezeşkiyan, tüm konuları
uzmanlara havale ederek, bilimsel uzmanların görüşlerine uyacağını vurguladı.
Bu nedenle, zaferle hükümetin kurulması arasındaki bu dönemde, gelecekteki
hükümetinin durumu hakkında net ve tutarlı bir fikir söylemek oldukça zor.
Dolayısıyla Pezeşkiyan hükümetinde ülkenin siyasi rotası, hükümetin önemli
bölümlerinin, özellikle Birinci Başkan Yardımcısı, ekonomi politikaları, dış
politika ve kültürel politika ekiplerinin seçimi ve bileşimine bağlıdır.
Reformistlerin beklentilerinin aksine, bazı işaretler,
Pezeşkiyan’ın hükümetinin yönetimini mutedil güçlerin alacağını ve hatta rakip
siyasi güçlerden bile yararlanılabileceğini göstermektedir. Bu yaklaşım, çok
zor olmakla birlikte ve hükümet içinde reformistlerin iç çatışmalarına neden
olacak olsa da, ülkeyi siyasi güçlerin ortamında bir yenilenmeye
yönlendirebilir.
Pezeşkiyan’ın önündeki zorluklar
Mesud Pezeşkiyan, İran’ın seçilmiş cumhurbaşkanı olarak
yaptığı ilk konuşmada, gerçekleştiremeyeceği hiçbir vaatte bulunmadığını
vurgulasa da, önünde çok zor günler olduğunu söylemek mümkündür. Hükümetinin
ilk yıllarında karşılaşacağı en önemli sorunları aşağıdaki gibi özetlemek
mümkün: hükümet içindeki siyasi güçlerin uyumsuzluğu, reformistlerin siyasi
taleplerinin fazlalığı, muhafazakar meclisin reformist bir hükümete karşı
engellemeleri, askeriyenin reformistlere karşı olan güvensizliği, Pezeşkiyan hükümetinin
sosyal baskıların azaltılmasına karşı çıkan güç merkezlerine karşı yeterli
olmaması, Batı’nın İran hükümetine baskıları ve bir reformist hükümetin
başarısını engellemek için işbirliği yapmamaları (Ruhani hükümetinde olduğu
gibi), Trump’ın Amerika’da tekrar başa gelmesi durumunda İran’a yönelik
yaptırımların artma olasılığı, İsrail rejiminin Lübnan’a yönelik saldırgan
eylemlerinin artmasıyla bölgede savaş krizinin başlaması, ve NATO ile Rusya
arasındaki belirsiz gerilim durumu nedeniyle küresel bir krizin doğma
olasılığı./harici