Kerbela'dan Gazze'ye!

GİRİŞ: 09.07.2024 20:14      GÜNCELLEME: 09.07.2024 20:14
Rasthaber -  İsrail rejiminin temsilcisi Gilad Erdan'ın, İran'ın İsrail'e saldırısının incelendiği Güvenlik Konseyi'nin acil toplantısındaki konuşmasını hepimiz hatırlıyoruz. Bu saldırı, İsrail'in Şam'daki İran konsolosluğuna yönelik saldırısına bir yanıt olarak gerçekleşmişti.

Erdan, 15 dakikalık konuşmasında "Şii" kelimesini 15'ten fazla kez tekrarladı: "Ortadoğu'da Şiilik'in yayılması", "Şiilerin İsrail'e karşı direnişi", "Şiilerin dünyadaki gücü", "İsrail'in Şiilerden korkusu", "Bölgedeki Şii hilali", "Şiiler İsrail'e zarar veriyor", "Birleşmiş Milletler ve Batılı ülkeler Şiilerin gücüne karşı uyarıyor" ve "Birincil ve asıl düşmanımız Şiilerdir".

Siyonist rejimin 'Şiiliğin yayılması', 'Şii hilali', 'Şii gücü', 'Şii direnişi' korkusunun ardında yatanı anlamak için siyaset bilimci veya zeki olmaya gerek yok. Bu korkunun Selefiler, tekfirciler, mezhepçiler, nefret dolu insanlar veya ruhsal hastalardan kaynaklanmadığı açık.

Bir İsrailli 'Şii' dediğinde, aslında 'direniş' demek istiyor. Bu nedenle, Filistin'i işgal eden İsrail'e karşı silahlı mücadele veren veya sözleriyle, sloganlarıyla ve tavırlarıyla Filistin'i destekleyen Arapların ve özgürlükçü Müslümanların dini geçmişleri ne olursa olsun, İsraillilerin gözünde 'Şii' olarak kabul ediliyorlar.

Bu durum, 'Siyonist rejim'in yaydığı ve Selefi ve tekfiri takipçilerinin kabul ettiği büyük bir yalanı ortaya koyuyor. 'Hamas'ın Şiiliği', 'Cihad'ın Şiiliği' ve hatta 'Gazze'nin Şiiliği' gibi yalanlar, sanki ilahi bir vahiymiş gibi sunuluyor.

Bu yalanın birçok insanı kandırdığını gördük, öyle ki bazıları Hamas sözcüsü Ebu Ubeyde'ye Şii'lerle ittifakı nedeniyle saldırdı, üstelik İsrail'in Gazze'ye saldırısının zirve yaptığı bir dönemde. Siyonistler bu saldırıyı Şii tehdidiyle mücadele çerçevesinde değerlendirdiler.

Ne biz ne de başka hiç kimse, Şii Müslümanların dünya genelinde, özellikle de bölgemizde, İmam Hüseyin'in (a.s) yolunu bir yaşam tarzı olarak benimsediklerini inkar edemez. Bu yol, Kerbela şehitlerinin efendisi ve lideri Hz. Ebu Abdullah Hüseyin'in (a.s) şu sözlerine dayanır: "Zillet bizden uzaktır."

Bugün anılan Aşura günü sadece Ehl-i Beyt takipçilerine özgü değildir, aynı zamanda tüm insanlığın, özellikle de Müslümanların mirasıdır. Hz. Hüseyin (a.s), Kerbela'nın kahramanıdır, İslam Peygamberinin (s.a.a) torunudur. Milyonlarca Müslümanın, zulme ve baskıya boyun eğmemeyi, canını, evladını, ailesini ve değerli şeylerini ilkeler ve inançları için feda etmeyi temel alan Kerbela İnkılabı'nın ilkelerine bağlı olmasına şaşırmamak gerekir. Gazze halkı ve bugünkü direniş bunu en iyi şekilde yansıtıyor ve bugün Gazze, ne kadar da Kerbela'ya benziyor.

 

Gazze Şeridi'ndeki Hamas hareketinin lideri olan kahraman Filistinli savaşçı Yahya Sinvar'ın arabuluculara ve hareketin dış politikada yer alan üyelerine, Gazze'ye yapılan saldırıları durdurmak için müzakereler yürütürken verdiği mesaj şudur: "Ya ilerleyeceğiz ya da yeni bir Kerbela yaşanacak."

Siyonist rejimin Aşura'dan duyduğu yoğun korku, kendilerinin veya beyinleri yıkanmış ve boş kafalı Selefiler ve tekfirci grupların söylediği gibi "Şiilik", "Onun yayılması" veya "Şii hilali" ile ilgili değildir. Korkularının sebebi, Aşura'nın Müslümanlara verdiği güçtür. Kerbela okulunun mezunları ve ilkelerinden etkilenen kişiler, şehadet okulunun öğrencileri haline gelirler, tıpkı İmam Hüseyin'in (a.s) oğlu Ali Ekber'in Aşura günü babasına söylediği gibi: "Baba! Biz haklı değil miyiz?" Hüseyin (a.s) "Evet" dedi. Ali Ekber "Öyleyse başka bir şeyin önemi yok, ölümden korkmuyoruz." dedi.

Lübnan, Yemen, Irak ve Suriye'deki direnişin itici gücü, Filistin ve Gazze direnişini harekete geçiren güçle aynıdır. Çünkü her görüş ve inançtan özgür Müslüman zulme karşıdır ve topraklarının savunucusudur, onun için canını verir. Kerbela'dan daha iyi hiçbir mektep, insanlara nasıl mazlum olup kazanılacağını, nasıl kanlarıyla kılıçları yeneceklerini öğretemez. Kerbela İnkılabı'nın ölümsüzlüğünün sırrı budur.

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, dün Kerbela şehitlerini anma töreninde yaptığı konuşmada bölgedeki olaylar ve özellikle Gazze hakkında şunları söyledi: "Bugün Kerbela olayını, Kerbela'da bulunurken anıyoruz. Şehitlerden bahsediyoruz ve Kerbela olayının kalbinde bulunurken kendimiz şehit veriyoruz. İsrail ile bölgeye yönelik saldırıları ve Filistin halkının mağduriyeti arasında" tartışmaya gerek yoktur. Çünkü Filistin adına uluslararası hukuk, insanlık, ahlak ve dinlere dayalı açık ve net bir hak ile "İsrail" adlı bir batıl vardır. Her kim Gazze'de yaşanan olayları ve Filistin ile yardım konvoylarına yapılan haksızlıkları görmüyorsa, aklı, kalbi ve ruhu ölmüştür."

Hak ve batıl mücadelesi Kerbela'da sona ermemiş, bugün Kerbela'nın atmosferini yaşayan Gazze'ye uzanmıştır. Olaylar ve hatta ayrıntıları, yardımcının olmaması, kardeşlerin terk etmesi, suçların mahiyeti, açlık ve susuzluk, yağma, talan ve yakma gibi unsurlarla benzerlik göstermektedir. Ancak Kerbela kılıca karşı zafer kazandı ve ölümsüzleşti. Gazze de zafer kazanacak ve adı ölümsüzlük kayıtlarına geçecektir.

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM