Rasthaber - Kerbela esirlerinin Kufe’den Şam’a hangi yoldan götürüldüğü belli değildir. Ancak İmam Hüseyin’e (a.s) mensup olan bazı müteberrik yerlerden (İmam Hüseyin'in (a.s) mübarek izlerini taşıyan yerler) muhtemel yolu belirlemek mümkündür. Bu yerler şunlardan ibarettir:
Musul’da bulunan “Makam-u
Re’su’l-Hüseyin”: Harevi’nin dediğine göre bu makam
yedinci yüzyıla kadar korunmaktaydı.
Nusaybin’de bulunan İmam Zeynel Abidin
Camisi ve Makam-ı Re’su’l-Hüseyin: Nusaybin şehri
günümüzde Türkiye topraklarında yer almaktadır. Denildiğine göre İmam
Hüseyin’in (a.s) başından damlayan kanların izi bu mekânda kalmıştır. Harevi,
bu ziyaret yerini “Meşhed-i Nokta” diye kaydetmiştir.
Turh Makamı:
“Turh”, erken dünyaya gelen bebek anlamındadır. Muhtemelen esirler arasında
gebe bir kadının olduğu ve burada vaktinden önce düşük yaptığından bu ad
verilmiştir.
Cevşen Dağı Makamı:
Bu dağ Halep’te yer almaktadır. Güya bu isim, İmam Hüseyin’in (a.s) katili Şimr
b. Zil Cevşen’in adından alınmıştır. Bazı görüşlere göre burada bir rahip
yaşamakta ve İmam Hüseyin’in (a.s) kesik başını bir süreliğine Yezit
ordularından emanet olarak almıştır. Muhsin b. Hüseyin’in (a.s) kabrinin
görüldüğü yer Meşhed-i Sakt diye de meşhurdur.
Hama Makamı:
Bu makam, Halep şehrinde bulunmaktadır. İbn-i Şehraşub, bu makamı yad etmiştir.
Hıms Makamı:
İbn-i Şehraşub bu makamdan da bahsetmiştir.
Baalbek Makamı:
İçinde bir cami olan bu mekânda bazılarının dediğine göre önceden makam-ı Re’su’l-Hüseyin
bulunmaktaydı.
Demeşk’te Makam-ı Re’su’l-Hüseyin ve
Zeynel Abidin: Bu iki makam Emevi camisinin yanında
yer almaktadır. İbn-i Asakir, bu makamı Re’sü’l-Hüseyin diye anmaktadır. Başka
kaynaklarda ise Zeynel Abidin makamının da onun yakınlarında olduğu
belirtilmiştir.
Kafileye Eşlik Eden Görevliler
İbn-i Ziyad, bir grubu esirlerle birlikte Şam’a
göndermiştir. Onların başında Şimr b. Zil Cevşen ve Tarık b. Muhaffız b.
Sa’lebe gibi ünlü isimler de bulunmaktaydı. Tıpkı bazı rivayetlere göre Zahr b.
Kays da onlarla birlikteydi.
Görevlilerin Davranışları:
İbn-i A’sam ve Harezmî’nin naklettiğine göre, Ubeydullah b. Ziyad’ın memurları
esirleri Kufe’den Şam’a kadar üstü açık ve perdesiz tahtırevanlarla bir
şehirden bir şehre, bir yerden başka bir yere götürmekteydiler. Öyle ki
memurlar esirlere, Deylem ve Türk (kâfir) esirlere davranıldığı gibi davranmaktaydılar.
İmam Seccad’ın (a.s) nakli:
İmam Seccad’dan (a.s) nakledilen bir rivayette hükümet görevlileri esirlere
şöyle davranmışlardır:
“Bizi üstünde ahşaptan yapılmış ve altında bir şey
olmayan mahvenin üzerine çelimsiz ve topal bir deveye bindirdiler. İmam
Hüseyin’in (a.s) kesik başı mızrağa geçirilmiş, ailemizin kadınları peşimizden
gelmekte ve mızraklar çevremizi kuşatmışlardı. Eğer içimizden birisinin
gözünden bir damla yaş akarsa, mızrakla başına vururlardı. Bu şekilde Şam’a
vardık. Şam’a vardığımızda birisi ‘Ey Şam halkı! Bunlar lanete uğramışların
esir aileleridir’ diye bağırmaya başladı.”
Şam’da
Şehrin Süslenmesi:
Yezit, esirler şehre girdiklerinde şehrin süslenmiş olması için emir vermişti.
Sehl b. Sa'd Saidi, esirler şehre girerken şehrin süslendiğini, halkın
şenlikler ve kutlamalar yaptığını nakledenlerden biridir.
Şehre Giriş Günü:
Tarihi kaynakların naklettiğine göre şehitlerin kesik başı Safer ayının birinci
günü gerçekleşmiştir. Bugün esirleri Tuma veya Saat kapısından içeri alarak
şehrin en büyük camisinin girişindeki alanda sergilemişlerdir.
Yezid’e Rapor Verilmesi:
Memurlar esirleri Şam sokaklarında gezdirdikten sonra, Yezid’in sarayına
götürdüler. Zahr b. Kays, diğer memurların sözcüsü unvanı ile Kerbela vakıasını
Yezid’e rapor etti. Nakledilen rivayetlere göre, esirleri birbirlerine bağlı
bir şekilde Yezid’in sarayına götürmüşlerdir. Bu sırada Fatıma binti Hüseyin
(a.s) şöyle demiştir: “Ey Yezid! Resulullah’ın kızlarının esir edilmeleri
yakışıyor mu? Bu esnada oradakiler ve Yezid'in ailesi ağlamıştır .
Yezid’in esirlerin yanında İmam Hüseyin’in
(a.s) kesik başına davranışı
Yezid, İmam Hüseyin’in (a.s) kesik başını altından bir
kaba koymuş ve bir ağaç parçası ile ona vurmuştur. İmam Hüseyin’in (a.s)
kızları Sakine ve Fatıma bu durumu görünce öyle feryat etmişlerdir ki Yezid’in
kadınları ve Muaviye’nin kızları da ağlamıştır. İmam Rıza’dan (a.s) nakledilen
bir rivayette Yezid, İmam Hüseyin’in (a.s) kesik başını bir leğende yemek
masası üstüne koyarak adamları ile birlikte yemek yemiştir. Sonra leğenin
üstüne satranç masası koyarak üstünde satranç oynamıştır. Oynadıkları kişilere
karşı galip geldiğinde arpa suyu (bira) ile dolu kadehi kaldırarak içmiş ve
artakalanı kesik başın olduğu leğenin yanına serpmiştir.
Oradakilerin İtirazları:
Orada bulunanlardan bazıları Yezid’in davranışlarına itiraz etmiştir. İtiraz
edenlerden birisi de Mervan b. Hakem’in kardeşi Yahya b. Hakem’dir. Bu
hareketinden dolayı Yezid, Yahya’nın göğsüne yumrukla vurmuştur. Ebu Berze
Eslemi de itiraz etmiş ve Yezid’in emri ile oradan dışarı atılmıştır.
Konuşmalar:
Şam’da yaşananların ardından İmam Seccad (a.s) ve Hz. Zeynep (s.a) kamuoyunun
düşüncesini değiştirmek için konuşmalar yapmışlardır. Bu konuşmalar, İmam
Seccad ve Hz. Zeyneb’in hutbeleri diye meşhurdur.
Kaldıkları yer:
Tarihi ve hadis kaynaklardan anlaşıldığı kadarıyla İmam Hüseyin’in (a.s)
Ehlibeyti Şam’da esir kaldığı süre zarfında iki yerde ikamet etmişlerdir. İlk
olarak Şam’ın harabeleri diye meşhur olan tavanı olmayan yıkık bir harabedeki
Hz. Rukayye’nin olayı burada yaşanmıştır. Esirler iki gün boyunca bu harabede
kalmışlardır. Ancak İmam Zeynel Abidin ve Hz. Zeyneb’in konuşmalarının ardından
kamuoyunun düşüncesi onların lehine dönmüş ve bu sebeple Yezid’in sarayının
yakınlarında bir eve taşınmalarına neden olmuştur.
Kaldıkları Süre:
Tarihçilerin çoğu esirlerin Şam’da kaldıkları süreyi üç gün olarak vermişlerdir
ancak İmaduddin Taberi bu süreyi 7 gün ve Seyyid İbn-i Tavus 1 ay olarak
belirtmiştir. Elbette belirttiği görüşün
zayıf olduğunu açıklamıştır.