İsmail Haniye'nin Siyonist rejim tarafından düzenlenen bir
suikast sonucu şehit edilmesi ve değerli şehidin defnedilmesinin ardından, bu
olayın yarattığı duygusal atmosferin yoğunluğunun azaldı ve Siyonistlerin bu
eyleminin siyasi boyutlarını daha derinden incelemek mümkün hale geldi.
Siyonistlerin Mecdel Şems bahanesiyle Hizbullah'ın
Lübnan'daki mevzilerine saldırı başlatması bekleniyordu, ancak Beyrut
banliyölerini hedef alarak ve şehit Fuad Şükr (Seyyid Muhsin) gibi önemli bir
komutana suikast düzenleyerek amacın ve savaş alanındaki mevcut denklemin
ötesinde hareket ettiler.
Tüm bunlara rağmen şehit İsmail Haniye suikastı birçokları için
beklenenin çok daha ötesindeydi ve bu nedenle birçok kişi bu suikastın işgal
rejiminin başbakanı Binyamin Netanyahu’nun başının altından çıkan ve sadece
kişisel çıkarları doğrultusunda savaşı uzatmak ve Amerika'nın ayağını İran ile
doğrudan bir çatışmaya sokacak alana çekmek için gerçekleştirdiği çılgınca bir
eylem olduğunu iddia etti.
Görünen o ki bu görüş, Siyonist rejimin iç sahasındaki
mevcut gerçeklerle tutarlı değil; zira gelen haberlere göre Şehit İsmail Haniye
gibi bir şahsın Tahran'da da şehit edilmesi gibi kararlar, özellikle Gerçek
Vaad operasyonu deneyimi sonrasında temelde tek bir kişi tarafından
alınamayacak bir karar ve Siyonist rejimde derin hükümetin fikir birliğine
varmasını gerektiriyor.
Medyadaki yansımalar da da bunu doğruluyor; Şarku'l-Avsat
Gazetesi, suikasttan bir gün sonra yayınlanan haberinde, Haniye'ye suikast
kararının, işgal rejiminin başbakanı Netanyahu başkanlığında toplanan ve Savaş
Bakanı Yoav Galant, Genelkurmay Başkanı Hertzi Halevi, Danışman Ron Dermer,
Şabak Başkanı Ronen Bar ve Mossad Başkanı David Barnea gibi ismlerin katıldığı
bir toplantıda alındığını iddia etti.
Bu rapora göre, Siyonist rejimin tüm üst düzey siyasi,
güvenlik ve askeri yetkilileri (rejimin İç Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve
Maliye Bakanı Bezalel Smotrich hariç) bu toplantıda hazır bulundu ve bir
anlaşmaya varıldı. Olası tüm sonuçlara rağmen Haniye'nin Tahran'da öldürülmesi
konusunda fikir birliği sağlandı. Dolayısıyla Siyonist rejimin bu cüretkâr
eyleminin kararını yalnızca Netanyahu'ya indirgemek kasıtsız ise analitik bir
hata, kasıtlı ise ülkede algı bozukluğu yaratma girişimi yönünde yanlış bir
değerlendirme olacaktır.
Bu arada asıl soru şu; Bu karar neden bu dönemde Siyonist
rejimin liderleri tarafından alındı?
Bu bakımdan bu olaydan önce 4 olaydan bahsetmek ve bundan
sonuca varmak mümkündür;
Netanyahu'nun Washington ziyareti: Bu gezinin başarılı
olduğu yönündeki iddiaların ve İsrail medyasının abartılarının aksine
Netanyahu, Yahudi lobisinin baskılarına rağmen ABD’de hedeflerine ulaşamadı.
Bunun göstergesi ise konuşmasında içlerinden en ünlüsü, yaklaşan başkanlık
seçimlerinde Demokratların adayı olan Kamala Harris’in de bulunduğu 158 kongre
üyesinin bulunmamasıydı.
Sde Teiman üssüne saldırı: Bir dizi sağcı Siyonistin,
ordunun bu üsteki Filistinli esirlere işkence ve kötü muamele yapan askerleri
sorgulama kararını protesto etmek amacıyla de Teiman kışlasına saldırı eylemi
Siyonist rejim içindeki siyasi farklılıkların derinliğini gösteren benzeri
görülmemiş bir eylemdi, Muhtemelen Ben-Gvir’in bu saldırıdaki rolü onun suikast
kararıyla ilgili stratejik toplantıya katılmamasına neden oldu. Ama şimdilik o
suikastın kazanımlarından çıkar elde ettiği için bu siyasi iddiayı sindirmiş
durumda.
Haredileri askere çağırmak: Siyonist ordudaki ciddi
güç eksikliğinden kaynaklanan bu eylem, dindar Yahudiler ile laikler arasındaki
eski uçurumu yeniden harekete geçirdi. Bu Yahudilerin oylarının önemi göz önüne
alındığında savaş çağrıları mevcut kabinenin geleceğine vurulan bir darbedir.
Ordu ile kabine arasındaki ayrılıklar: Saha
bilgileriyle (10.000'den fazla ölü ve zırhlı ve mühendislik birimlerinde hasar)
ordu, Gazze'deki savaşın sürdürülemeyeceği sonucuna vardı. Ancak kabine siyasi
görüşü nedeniyle buna karşı çıkıyor. Bu iki farklı görüş Gallant ve Netanyahu
arasında kişisel görüş ayrılıklarına yol açtı. Rejim hayati bir mücadele
verirken, kabine ve ordunun birliği de zedelendi.
Siyonist rejim içindeki bu dört stratejik gelişme göz önüne
alındığında ve bu rejimin iktidar geleneğine bakıldığında, iç krizleri yurt
dışına ihraç ederek siyasi ve toplumsal uyumu sağlamak amacıyla şu analizi öne
sürmek mümkündür: Bu dönemde İsrail'deki derin hükümet, Haniye suikastı gibi
küstah bir eylemle durumu değiştireceği değerlendirmesine vardı/tesnim