Son 10 ayda işgal altındaki Filistin'in kuzey bölgeleri
Hizbullah'ın ateşine maruz kaldı ve bunun sonucunda 63 binden fazla insan bu
bölgelerden evlerini boşaltmak zorunda kaldı ancak bu savaşın işgal altındaki
topraklarda yaşayanlara verdiği tek zarar yerinden edilmekle kalmadı yönetim
kurumlarına olan güvenin azalması, İsrail'in geleceğine dair iyimserliğin
azalması, yoksulluğun artması ve gelir seviyesinin düşmesi, kuzey sınırlarında
yaşayanlar arasında güvensizlik duygusunun ortaya çıkması, ruh ve sinir
hastalıkları ve bozukluklarında artış ayrıca tersine göçün yükseliş eğilimi
İsrail'in yaşamına yönelik bu savaşın bir başka sonucudur.
Bu bağlamda ‘Yahudilik Etkisi Merkezi'nin’ (CJI) kapsamlı
bir araştırmasının verileri, günümüz İsrail toplumundan karmaşık bir resim
ortaya koyuyor. Anket, insanların yüzde 29'unun şu anda işgal altındaki
topraklardan ayrılmayı düşündüğünü, ancak yalnızca yüzde 2'sinin fiilen taşınma
sürecinde olduğunu gösteriyor. Öte yandan güvensizlik ve savaş devam ederse bu
sayı artabilir. Ayrıca İsraillilerin yüzde 71'i önümüzdeki aylarda işgal altındaki
topraklarda yaşama konusunda iyimser değil.
Anketten elde edilen bir diğer veri ise 7 Ekim’den bugüne
İsraillilerin yaklaşık yüzde 50'sinin yaralandığı ya da yakın zamanda yaşanan
bir çatışmada yaralanan birini tanıdığıdır. Bu açıklama, savaşın İsrail toplumuna
ciddi maddi ve manevi zararlar verdiğini teyit etmektedir.
Siyonist rejim ordusunun Gazze Şeridi'nde başlattığı vahşi
operasyonun ardından Siyonist rejimin diplomatik ilişkilerinin durumu
değerlendirildiğinde İsraillilerin %84'ü Siyonist rejimin uluslararası
arenadaki diplomatik statüsünden memnun olmadığını belirtti. Siyonistlerin
yüzde 69'u, sözde küresel antisemitizmi, son savaştan kaynaklanan askeri
tehditler kadar önemli bir tehdit olarak görüyor. Aynı zamanda işgal altındaki
bölgelerde yaşayanların yüzde 47'si işgal altındaki topraklarda yaşayanların ve
diasporanın (dünyanın diğer ülkelerinde yaşayan Siyonistlerin) Gazze savaşı
nedeniyle son aylarda birbirlerinden uzaklaştığına inanıyor.
Bu arada sunulan son istatistikler, 2023 yılında dünyanın
dört bir yanından işgal altındaki bölgelere göç eden Yahudilerin sayısının en
az %38'inin azaldığını gösteriyor. Bu durumun 7 Ekim saldırısı, Gazze savaşı ve
Hizbullah'ın saldırılarından etkilendiği görülüyor.
Güvensizliğin devam ettiğini ve yaygın savaş riskinin
varlığını teyit eden tersine göç meselesinin yanı sıra, yönetim kurumlarına
görevlerini yerine getirme sürecinde duyulan güvenin azalması da işgal
altındaki Filistin'deki meşruiyet krizine işaret ediyor.
İsrail Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü'nün (INSS)
yaptığı araştırmaya göre, Siyonistlerin ‘Demir Kılıçlar’ olarak adlandırdığı
Gazze savaşının başlangıcından bu yana halkın hükümete ve güvenlik kurumlarına
olan güveni azalmaya devam ediyor. Anketler, Ağustos ayında yüzde 71'in orduya ‘çok
güvendiğini’ söylemesine rağmen bu rakamın Temmuz ayına göre yüzde 6, savaşın
ilk ayına göre ise yüzde 11 düşüş kaydettiğini gösteriyor.
Öte yandan Siyonist yerleşimcilerin yalnızca yüzde 17'si
Netanyahu'nun kabinesine ‘çok güvendiklerini’ açıkladı. Bu arada yüzde 25
Netanyahu'ya çok güvendiğini söylerken bu veriler de bir önceki aya göre yüzde
6'lık bir düşüşe işaret ediyor. Knesset'e olan güven ise sadece yüzde 15
oranında kaydedildi.
Kişisel güvenlik duygusunun hissedilmesine ilişkin ise
sadece %24'ü bu duyguyu ‘yüksek düzeyde hissettiğini’ söyledi. Dış ilişkiler
alanında Siyonist yerleşimcilerin yüzde 55'i, Gazze Şeridi'ndeki eylemler ve
savaş suçları nedeniyle İsrail'in uluslararası izolasyona uğraması ve dünyanın
buna tepkisinden endişe ediyor.
Yayımlanan istatistiklerde dikkat çeken nokta, ‘geleceğe
yönelik iyimser bakışın eksikliğinin’ ve ‘tersine göç arzusunun artması’
durumu; siyasiler ve partiler arasındaki farklılıklar veya ekonomik sorunlar,
sosyal sorunlar, yoksulluk ve ayrımcılık gibi konulardan daha çok devam eden
güvenlik endişelerinin bir sonucu olmasıdır.
İşgal altındaki Filistin'deki düşünce kuruluşları ve kamuoyu
yoklamalarına göre Gazze savaşının ve belki daha da önemlisi Hizbullah'ın
tehditlerinin sona ermesi konusunda şu anda net bir beklenti yok. 7 Ekim'de
başlayan savaş deneyimi, İsrail yetkililerinin iddialarının aksine bu rejimin
Hizbullah'ın askeri kabiliyetini yok edemeyeceğini gösteriyor. Aynı zamanda
Filistinlilerin Batı Şeria'daki hareketlerine ilişkin haberler de işgal
altındaki topraklarda ekonomik ve sosyal faaliyetlere gölge düşüren güvenlik
risklerinin devam ettiğini gösteriyor.
Bu bağlamda çeşitli ekonomik raporlar, büyük çaplı bir savaş
ihtimali nedeniyle İsrail'in ileri teknoloji sektörüne yapılan yatırım
miktarının azaldığını gösteriyor. Ayrıca Tıp ve bilişim alanlarındaki
uzmanların da görevlerinden ayrıldığına dair raporlar var. Bunların hepsi sermaye
ve teknolojinin işgal altındaki topraklardan ayrılma sürecinin başlangıcına
işaret ediyor/tesnim