İmam Hamanei'nin Tahran Cuma hutbesi üzerine analizler devam
ederken el-Meyadin haber ajansı, Tahran Cuma namazında halkın yoğun katılımının
ve İmam Hamanei'nin hutbesinin mesajlarını ele alan bir makale yayınladı.
Makalede, İran'ın Tel Aviv'de Siyonistlere karşı gerçekleştirdiği kararlı füze
saldırısıyla yeni bir aşamaya girdiği belirtilerek, artık İran'ın bölgedeki
olaylara karşı tutumunun direniş güçlerini desteklemekle sınırlı olmadığı,
gerektiğinde Siyonistlerle doğrudan çatışmaya girebileceğini ve onlara ağır
darbeler vurabileceğini gösterdiği ifade edildi.
İran'ın Güçlü Birliği Hutbelerde ve Sadık Vaat 2'de
Ortaya Kondu
Sadık Vaat 2 operasyonu, İran'ın uzun bir süredir gösterdiği
itidalli tutumun ardından geldi ve bu durum ülkenin karar alma mekanizmasının
yüksek seviyesini gösteriyor. Bu operasyon, düşman medyasının ve
destekçilerinin iddialarının aksine, İran'daki tüm ilgili kurumların karar alma
sürecinde uyumlu olduğunu ve işgalci rejimin suçlarına verilen cevabın tüm
İranlıların ortak tavrı olduğunu kanıtlıyor.
Sadık Vaat 2 operasyonu, saldırı şekli, seviyesi ve
etkinliği açısından, direniş ekseni ile işgalci rejim ve destekçileri
arasındaki stratejik çatışma çerçevesinde dengeyi yeniden sağladı.
Bu bağlamda, İran İslam İnkılabı Lideri İmam Hamanei, Tahran
Cuma namazında yaptığı Arapça hutbede, İran İslam Cumhuriyeti'nin gelecek
aşamasına ve mevcut çatışmanın niteliğine ilişkin vizyonunu ortaya koydu.
İmam Hamanei, Tahran'daki Cuma namazında, İran İslam
Cumhuriyeti'ndeki tüm siyasi grupların, ulusal güvenlik konularında tam bir
anlaşma içinde olduklarını gösterdi. Bu ülkedeki siyasi faaliyetleri düzenleyen
idari yapı, farklı siyasi gruplar arasındaki bazı anlaşmazlıklardan etkilenmez.
Gerçekten de İranlılar, bazı iç meselelerde farklı görüşlere sahip olsalar da
dış politikada ve her türlü tehdide karşı tamamen ortak bir görüşe sahip
olduklarını gösterdiler.
İmam Hamanei'nin Konuşmasının Düşmana Karşı Mücadele
Kurallarına Etkisi
Ancak içerik açısından söylemek gerekir ki, İmam Hamanei'nin
Tahran'daki Cuma namazındaki konuşmasının etkileri, Tel Aviv'e yapılan füze
saldırısından daha az değildir. Çünkü İmam Hamanei, Siyonistlerin anlatımının
ötesinde bir bakış açısıyla, mevcut savaşın özelliklerini herkese açıkladı ve
Siyonist işgalcilere karşı mücadelenin seviyesinin çok daha yukarı çıktığını
vurguladı.
Diğer yandan, bölgedeki savaşın bir operasyon odasından
yönetildiğine dair vurgu, cephelerin birliğini koruma kararını göstermekte ve
Gazze'yi destekleyen grupların, direnişle birlikte, "Aksa Tufanı"
savaşının sonuna kadar Filistin halkının yanında kalacaklarını kanıtlamaktadır.
Ayrıca, "Sadık Vaat 2" operasyonu, düşmanla olan mücadelenin
gelecekteki hatlarını öyle bir şekilde çizmektedir ki, yalnızca Siyonist rejimi
değil, aynı zamanda ABD'nin bölgedeki çıkarları da gelecekte hedef alınacaktır.
İmam Hamanei'nin konuşması, işgalci rejimin Gazze ve
Lübnan'a yönelik son saldırılarının "Aksa Tufanı" ile ya da Siyonist
yerleşimcilerin işgal altındaki kuzey Filistin'e dönüş çabasıyla bir ilgisi
olmadığını göstermiştir. Aksine, Siyonist rejimin saldırgan projeleri, bu sahte
rejimin Filistin topraklarında kurulmasından bu yana devam etmektedir ve
İsrail'in doğası, savaş ve vahşete dayanmaktadır; bu asla durmayacaktır.
Bu nedenle, İslam İnkılabı lideri, Siyonist düşmanla olan
çatışma seviyesini bilerek yükseltti ve direnişin asla geri çekilmeyeceğini,
nihai zaferin direniş ve destekçilerinin olacağını vurguladı.
İmam Hamanei'nin Amerikan Saldırganlarına Mesajı
Diğer yandan, İmam Hamanei'nin konuşmasının içeriği, İran
İslam Cumhuriyeti'nin Amerikan-Siyonist projesine karşı doğrudan bir karşı
duruş sergileme kararlılığını gösteriyor ve önceki aşamalarda geçerli olan
çatışma kurallarına bağlı kalmadan bunu yapma iradesini yansıtıyor. Bu durumda
Amerika, bölgedeki çıkarları ve üsleri açısından büyük bir tehlike görüyor.
Amerika'nın farklı hükümetleri, geçmişten bu yana İran'ın
bölgedeki gücüne karşı çıkmaya çalışmış ve bu doğrultuda İran'ı bölgedeki
ülkelerin düşmanı olarak, işgalci rejimi ise bu ülkelerin dostu olarak tanıtmak
için çeşitli komplolar düzenlemiştir. Bazı Arap rejimlerinin Siyonist rejimle
normalleşme anlaşmaları da bu Amerikan komplosunun bir parçasıydı ve şu anda
Washington, bu komploları direniş eksenindeki farklı gruplara dayatmayı
hedeflemiştir.
Ancak İmam Hamanei'nin dikkatli sözleri, İran sisteminin
Amerika'nın direniş eksenine karşı düzenlediği komploların gerçekliğine karşı
uyanıklığını gösterdi ve İran İslam Cumhuriyeti'nin, Washington'un her bir
direniş grubunu ortadan kaldırma ve ardından İslam Cumhuriyeti'ni kuşatma
planlarından tamamen haberdar olduğunu ortaya koydu. İran asla bu planların
uygulanmasına izin vermeyecektir.
İmam Hamanei'nin Siyonistlerin İslam'a Yönelik Kötü
Projelerine Vurduğu Darbe
İmam Hamanei, anlatımını ideolojik düzeyde de mevcut
mücadelenin, gerçek ve insanlıkla donanmış direniş ekseni ile sömürgeci ve
emperyalist Amerika ekseni arasındaki ideolojik çatışma çerçevesinden
sapmadığını vurgulamak için şekillendirdi. İslam Cumhuriyeti'nin lideri, şehit
Seyyid Hasan Nasrallah'ı, İslam ümmetinin gururu ve dünya İslam’ında sevilen
bir şahsiyet olarak tanımlayarak, bu önemli direniş figürünün şehit
edilmesinin, işgalcilere karşı direnişin öfkesini artıracak bir etken olacağını
vurguladı.
İmam Hamanei ayrıca, Hizbullah’ın bu şehit liderin
rehberliğinde adım adım gelişerek Siyonist düşman için varoluşsal bir tehdit
haline geldiğini belirtti. Direnişi "şecere-i tayyibe" (bereketli
ağaç) olarak tanımlayan İslam İnkılabı lideri, işgalci rejimi "şecere-i
Habise" (kötü ağaç) olarak nitelendirerek, mevcut mücadelenin dini
boyutunu ortaya koydu. İmam Hamanei'nin bu sözleri, aslında Siyonist rejimin
başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Birleşmiş Milletler'deki gereksiz laflarına doğrudan
bir yanıt niteliğindeydi; çünkü Netanyahu, Müslümanlar ile Siyonist Yahudiler
arasında barıştan bahsediyordu.
Son olarak, İslam İnkılabı liderinin bu konuşması, Seyyid
Hasan Nasrallah'ın şehadeti ve "Sadık Vaat 2" operasyonuyla başlayan
bir dönüm noktasıdır ve düşman Siyonistlerle olan savaşın bir sonraki
aşamasının doğrudan çatışma kurallarına göre şekilleneceğini teyit etmektedir.