Direniş cephesi
ittifakının vahşi Siyonist şebekeyi uğrattığı art arda yenilgiler, bu geçici
rejimin çaresizliğini Filistin ve Lübnan'daki suikastlar, psikolojik savaşlar
ve vahşi suçlarla örtbas etme çabasına girmesine neden oldu. Siyonistler her
zaman İran İslam Cumhuriyeti'nin İslami direniş hareketlerinin yanında
olmasından korkmuş ve İslam İnkılabının İsrail'i yok etme hedefinin yakında ve kesin
olarak gerçekleşeceğini anlamışlardır. Aynı zamanda kendi varlıklarına karşı küresel uyanışla ve dünyadaki
anti-Siyonist ayaklanmalarla da karşı karşıya kalmışlardır. Bu bağlamda bu
acımasız rejim, Filistin ve Lübnan'da işlediği korkunç suç ve cinayetleri her
geçen gün artırarak, varoluş alanını ne kadar dar olarak gördüğünü göstermiştir.
Bu tarafta ve aynı
atmosferde ise, Zafer Cuması olarak adlandırılan Cuma Namazı, Geçek Vaad
Operasyonları, İsrail'de dünyanın en korunaklı askeri üslerin imha edilmesi,
İran Cumhurbaşkanının İslami direnişi destekleyeceğini ve Siyonist rejimi
cezalandırmak için gerçekleşen Gerçek Vaad Operasyonunu desteklediğini vurgulaması,
İran Meclis Başkanının Beyrut’a gitmesi, İran Dışişleri Bakanının Suriye,
Lübnan ve Irak’a gitmesi, Siyonist rejimin diz çökmesine karşı İran İslam
Cumhuriyeti ve Direniş Cephesi'nin otoritesini yansıtıyordu ve diplomasi ile
saha arasında tam bir koordinasyonun göstergesiydi.
İran İslam
Cumhuriyeti Devrim Muhafızları Ordusu şu ana kadar İran Ordusu'nun gayretli
adamlarının desteği ve yoldaşlığı, Savunma Bakanlığı'nın ve silahlı kuvvetlerin
desteğiyle Siyonist rejimin stratejik merkezlerini Gerçek Vaad-1 ve 2 Operasyonlarında
yıkıp geçti ve bu cellat rejime keskin bir cevap verdi.
14 Nisan 2024 Pazar
günü, Devrim Muhafızları İran İslam Cumhuriyeti'nin Şam Büyükelçiliği'nin
konsolosluk binasına düzenlenen saldırı ve İran askeri komutanları ve
danışmanlarının şehit edilmesi de dahil olmak üzere şeytani Siyonist rejimin
sayısız suç ve cinayetine karşılık verdi ve katil Siyonist rejimin
cezalandırılması kapsamında “Ya Resullallah (s.a.a)” rumuzuyla Gerçek Vaad
operasyonu düzenledi ve işgal altındaki topraklardaki hedefleri onlarca füze ve
İHA ile başarıyla vurdu.
İran İslam
Cumhuriyeti Devrim Muhafızları aynı zamanda 1 Ekim 2024 Salı günü akşam saatlerinde
Şehit Doktor İsmail Haniye’nin katil Siyonist rejim tarafından ABD’nin desteğiyle
şehit edilerek İran İslam Cumhuriyeti’nin egemenliğinin ihlal edilmesine ve bu
rejimin Gazze ve Lübnan’da gerçekleştirdiği katliamlara ve büyük mücahit ve
direniş lideri ve Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah ve Devrim Muhafızlarının
üst düzey komutanı ve Lübnan’daki danışmanı olan Tümgeneral Abbas Nilfuruşan’ı
şehit etmesine yanıt olarak “Ya Resullallah (s.a.a)” rumuzuyla Gerçek Vaad-2
operasyonunu gerçekleştirdi ve onlarca balistik füze fırlatarak işgal altındaki
toprakların kalbindeki önemli askeri ve güvenlik hedeflerini vurdu ve Siyonist rejimin,
İran’ın yasal haklarına ve uluslararası hukuka uygun olan bu operasyona askeri
bir karşılık vermesi halinde, daha fazla ezici ve yıkıcı saldırılarla karşı
karşıya kalacağı uyarısında bulundu.
Unutulmayacak
Cuma
Siyonist rejimin
yarattığı tüm korkutma atmosferine rağmen, Gerçek Vaad-2 operasyonlarının
düzenlediği aynı hafta ve Devrim Muhafızlarının İsrail’e tokat atmasının
ardından, yani 4 Ekim Cuma günü, İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamanei, Siyonist
düşmandan gelen tüm tehdit mesajlarına rağmen İmam Humeyni (r.a) Musallasına geldi
ve Şehit Seyyid Hasan Nasrallah'ı anma törenine katılarak Cuma hutbesi okudu ve
ardından Cuma Namazını ve ilkindi namazını kıldırarak, cesareti ve hikmeti
konusunda düşmanı hayrete düşürdü. İmam Hamanei, destansı varlığı ve stratejik
açıklamalarıyla İran İslam Cumhuriyeti'nin otoritesi ve direniş cephesinin
mesajını İmam Humeyni (r.a) Musallasından dünyaya duyurdu ve unutulmayacak
kalıcı bir Cuma yarattı. İmam Hamanei, İsrail rejiminin korkutma atmosferini
kırdı ve Siyonistler ile onların batılı destekçileri için yeni bir onursuzluğa
daha sebep oldu. Zafer Cuması olarak adlandırılan bu Cuma Namazına İran’ın farklı
şehirlerden insanların tarihi katılımı ve velayet-i fakih makamına duyulan aşk
ve sevginin güzel bir sahnesi eşlik etti.
İmam Hamanei:
Seyyid Hasan Nasrallah Şehadetinden Sonra Daha Da Etkili Olacak
İmam Hamanei’nin o
unutulmaz Cuma namazındaki bazı açıklamalarına yeniden değinmek istiyoruz:
İmam Hamanei
konuşmasında şu ifadelerde bulundu:
-Direnişin
bayraktarının ve mazlumların yiğit savunucusunun etkisi şehadetinden sonra daha
da artacak, bölge halkları ve Allah yolunun mücahitleri onun daha fazla iman ve
tevekkül daha güçlü birlik, daha güçlü bir mücadele, Siyonist düşman yenilgiye uğratılana
ve yok edilinceye kadar mücadelenin sorgusuz sualsiz devam etmesi mesajını tüm
benlikleriyle takip edeceklerdir.
- Afganistan'dan Yemen'e, İran'dan Gazze ve
Lübnan'a kadar tüm İslam ülkelerinde savunma, bağımsızlık ve onur kemerini
bağlamalıyız.
- Silahlı kuvvetlerimizin operasyonu,
bölgedeki vampir, kurt sıfatlı ve Amerika’nın bölgedeki kuduz köpeği olan Siyonist
rejim için en hafif cezaydı.
-İran İslam
Cumhuriyeti bu alanda her türlü görevi tüm gücüyle ve kararlılıkla yerine
getirecektir.
- Biz vazifemizi yerine getirme konusunda ne
gecikiriz ne de acele ederiz, geçmişte olduğu gibi askeri ve siyasi karar
vericilerin kanaatine göre makul, mantıklı ve doğru olan bir zamanda gerçekleştiririz
ve bu şimdi gerçekleşmiştir ve gelecekte de gerekirse yine yapılacaktır.
İmam Hamanei, Cuma
namazının Arapça olarak okuduğu ikinci hutbesinde, özellikle Lübnan ve Filistin
milleti olmak üzere dünyadaki bütün Müslüman milletlere hitap ederek, Şeytani Siyonist
düşmanın, Hizbullah'ın, Hamas’ın ya da İslami Cihad'ın güçlü örgütlerine ve Allah
yolundaki diğer mücahit örgütlere ciddi bir zarar verme konusundaki acizliğinin
bu rejimin sivillere yönelik suikast, yıkım, bombalama ve öldürme eylemlerinin
sebebi olduğunu belirterek şu ifadelerde bulundu: ‘Düşman bu eylemleri
zaferinin bir işareti olarak görüyor ama bu davranışın sonucu öfkenin
yoğunlaşması ve kişilerin motivasyonunun artması, canını feda eden daha fazla yiğit
erlerin, generallerin ve liderlerin doğuşu, vampir ve kurt sıfatlı rejimin
kuşatma halkasının daralması ve sonunda onun utanç verici varlığının tarih
sahnesinden silinmesi olacaktır.’
İmam Hamanei, Aksa
Tufanı Operasyonunu ve Gazze ile Lübnan'ın bir yıllık direnişinin Siyonist
rejimin varlığını koruma endişesine düşmesine neden olduğunu söyledi ve şu
ifadelerde bulundu: ‘Bu, Filistin ve Lübnan'daki savaşçıların mücadelesinin
Siyonist rejimi 70 yıl geriye götürdüğü anlamına geliyor.’
Bölgenin
Kaderini Başta Hizbullah Olmak Üzere Direniş Güçleri Belirleyecek
Hatırlatmak gerekir
ki, İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamanei, 28 Eylül Cumartesi günü Lübnan'daki
meselelere ilişkin önemli bir mesaj yayınlayarak şu açıklamalarda bulunmuştu: ‘Bu
bölgenin kaderini başta Hizbullah olmak üzere direniş güçleri belirleyecek.
Lübnan halkı, bir zamanlar gaspçı rejimin ordusunun Beyrut'u ayaklarının altına
aldığını, bu rejimin bu topraklardan ayağını kesenin Hizbullah olduğunu ve Lübnan'ı
sevindirip gururlandırdığını unutmadı. Bugün de Lübnan Allah’ın izniyle işgalci
ve kötü düşmanın yüzünü kara çıkaracak ve onu pişman edecektir.
Tüm Müslümanların,
gaspçı, zalim ve şeytani rejimle mücadelede tüm imkanlarıyla Lübnan ve
Hizbullah halkının yanında yer alması ve ona yardım etmesi farzdır.’
Galibaf: Hiç Şüphesiz
İran Her Zaman Lübnan Ve Filistin Halkını Desteklemiştir
İsrail'in sindirme
atmosferini kırma ve İran İslam Cumhuriyeti ile Direniş Cephesi'nin
otoritesinin mesajını aktarma stratejisinin devamı olarak İran Meclis Başkanı,
pilotluğunu yaptığı uçakla cumartesi günü Beyrut'a gitti. Savaş koşullarına
rağmen Beyrut'un güvensiz havaalanına indi. Galibaf, İmam Hamanei’nin ve İran cumhurbaşkanının
her zaman Lübnan milletinin, hükümetinin ve direniş hareketinin yanında oldukları
mesajını Lübnanlı yetkililere iletti.
İran Meclis
Başkanı, Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri ile görüşmesinin ardından
düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: ‘Bugün Beyrut'a İran
milletinin, hükümetinin ve parlamentosunun sıcak selamlarını, özellikle de İmam
Hamanei’nin Lübnan halkına İran İslam Cumhuriyeti’nin tüm zor durum ve
şartlarda Lübnan milletinin ve hükümetinin ve direnişinin yanında olacağından
emin olmaları mesajını iletmek için geldim.’
Galibaf, Lübnan’ın
geçici Başbakanı Necip Mikati ile yaptığı görüşmeye değinerek şunları söyledi: ‘Sayın
Mikati ile görüşmemde İran milletinin ve halkının, yerinden edilmiş ve savaş
mağduru Lübnan halkına ve yaralılara yardım etmek için Lübnan hükümetinin
gözetiminde tesisler sağlamaya hazır olduğunu söyledim. Dolayısıyla Lübnan
hükümeti Beyrut'a hava koridoru açarsa biz de bu yardımları en kısa sürede
halka ulaştıracağız.
Başta kurt sıfatlı
Başbakanı olmak üzere Siyonist rejim, bunca suç ve cinayet işlemesine rağmen, uluslararası
örgütler ve Güvenlik Konseyi bu suçlar karşısında sessiz kalmıştır. İslam
ülkelerinin ve dünyadaki tüm özgürlük yanlısı insanlarının bu suçları
kınamaları ve buradaki insanlara yardım etmeleri bir öncelik olmalıdır.’
Galibaf ayrıca, Beyrut'un
(Batı Beyrut) el-Basta bölgesinde de halkın arasına girdi ve şunları söyledi: ‘Hiç
şüphesiz İran, Lübnan ve Filistin halkının her zaman yanında olmuştur.’
İran Meclis
Başkanı: Siyonist Rejimle Her Türlü İş Birliği Durdurulmalıdır
İran Meclis Başkanı
daha sonra Cenevre'ye geçti ve 149. Uluslararası Parlamentolararası Birlik
Zirvesinin oturum aralarında düzenlenen PUIC'in olağanüstü toplantısında
şunları söyledi: ‘Siyonistler Müslüman dünyasına korku ve nifak salmayı
umuyorlar. Cesur olmanız ve birbirinizin arkasında durmanız yeterli. O zaman Siyonizm
denilen o cani yanılsama sonsuza kadar sona erecektir.
Siyonist rejimle her
türlü iş birliğini, yardımı ve diyaloğu, İsrail'e yardım edecek her türlü
siyasi ve ekonomik projeyi durdurmamız gerekiyor. İslam ümmeti, bu çocuk katili
rejimi durdurmak için Amerika üzerinde birleşik ve etkili bir baskı oluşturmalıdır.
İsrail rejiminin hayati damarları artık İslam ümmetinin kontrolündedir ve Allah’ın
mücahidlerin ve Lübnan ve Filistin'deki mazlum erkek ve kadınların kanının hürmetine
yardım edeceğinden ve İslam dünyasının İsrail'in olmadığı tatlı günleri tadacağından
eminim. İnşallah o günü görürüz ve eğer göremezsek de üzerinde “İsrail'e karşı
savaşırken şehit olan bir asker” yazan bir mezar taşımız olmasını umut ediyorum.’
Dr. Pezeşkiyan: Siyonist
Rejimin En Ufak Bir Hatası İran'ın Daha Ezici Bir Tepkisine Yol Açacaktır
Hatırlatmak gerekir
ki, İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan,2 Ekim Çarşamba günü Katar
Emiri ile resmi bir görüşme yapmak ve Asya İşbirliği Diyalog Forumu'nun 19.
toplantısına katılmak üzere Katar'a gitti. Pezeşkiyan Çarşamba akşamı Katar
Emiri ile yaptığı ortak basın toplantısında şunları vurguladı: ’Siyonist
rejimin bir hata yapması durumunda İran İslam Cumhuriyeti buna kesin bir cevap
verecektir ve biz bu tutum ve duruşa ciddi bir şekilde bağlıyız.’
İran
Cumhurbaşkanı: Amerika Ve Batılı Ülkeler, Cani Siyonist Rejimi Destekleyerek
İnsan Hayatının Kendileri İçin Hiçbir Değerinin Olmadığını Kanıtladılar
İran Cumhurbaşkanı
Mesud Pezeşkiyan Çarşamba akşamı, Katar'a yaptığı iki günlük ziyaret kapsamında
Filistin İslami direniş hareketi Hamas'ın üst düzey heyetiyle de bir araya
geldi ve görüştü.
Pezeşkiyan bu görüşmede,
Amerika ve Batılı ülkelerin demokrasi jesti ile Siyonist rejimi destekleme ve
insan haklarını savunma iddiasındaki ikiyüzlü davranışlarını sert bir şekilde
eleştirdi ve şunları söyledi: ‘Sürekli olarak insan haklarından ve insan
onurundan söz eden bu ülkeler, bu katil rejime verdikleri destekle bu
kavramlara tamamen yabancı olduklarını, kendileri için başta kadın ve çocuk
olmak üzere insan hayatının hiçbir değerinin olmadığını ve tüm iddialarının
yalan olduğunu kanıtlamışlardır.’
İran Cumhurbaşkanı,
Batı ülkelerinin İran'ı Siyonist rejime yanıt vermemeye davet etmelerine ve
Şehit Haniye suikastına cevap vermemeleri halinde ateşkes ve Gazze'deki masum
insanları öldürmeyi bırakacakları yönünde yalan bir vaatte bulunduklarına
değinerek şunları söyledi: ‘Siyonist rejimin suç ve cinayetlerinin devam
etmesi, İran İslam Cumhuriyeti silahlı kuvvetlerinin kararlı bir tepki
vermesine yol açmıştır ve bu rejim, en ufak bir hata yaparsa mutlaka çok daha
ezici ve sert bir karşılık alacaktır.’ Pezeşkiyan ayrıca Rusya'ya yaptığı
ziyarette, Rusya Devlet Başkanı ile yaptığı görüşmede şunları vurguladı: ‘Avrupa
ülkeleri ve ABD, bölge ülkeleri arasındaki ilişkilerin sakin bir şekilde devam
etmesini istemiyor.’
Bu kapsamda dün
Bağdat'a giden İran Dışişleri Bakanı Seyyid Abbas Irakçi, Bağdat'ta Irak
Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin ile görüştükten sonra düzenlediği ortak basın
toplantısında şunları söyledi: ‘Siyonist rejimin saldırılarıyla mücadele
edilmeli, savaş, çatışma ve onun Gazze halkına ve Lübnan halkına yönelik
saldırıları durdurulmalıdır. İran İslam Cumhuriyeti her türlü duruma hazır
olmasına rağmen gerilimi, çatışmayı ve savaşı artırmak istemiyor.’ Irak
Dışişleri Bakanı da bu ortak basın toplantısında şunları söyledi: ‘Biz bu
savaşta Irak semalarının kötüye kullanılmasına kesin olarak karşıyız.’
Irakçi, Beşşar
Esad İle Görüştü: İsrail Rejiminin İran'a Yönelik Herhangi Bir Saldırısı Bizden
Daha Güçlü Bir Yanıt Alacaktır
Öte yandan 5 Ekim’de
Şam’a giden İran Dışişleri Bakanı Seyyid Abbas Irakçi, Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar
Esad ile yaptığı görüşmede İran'ın her durumda direnişin yanında olacağını
belirtti ve şunları vurguladı: ‘İsrail rejiminin İran'a yönelik herhangi bir
işgali bizden daha güçlü bir tepkiyle karşılaşacaktıt, istiyorlarsa irademizi
sınayabilirler.
Beşşar Esad da İran
Dışişleri Bakanı ile yaptığı görüşmede, İran hükümetinin ve halkının desteğini
takdir ederek, İslam İnkılabı Rehberi ve cumhurbaşkanına selamlarını iletti ve
İran İslam Cumhuriyeti'nin, mazlum Filistin halkını savunma ve kendi kaderini
tayin etme ilkesini ve Siyonist düşmanın işgaline ve saldırılarına karşı
savunma ve direnme hakkını etkin bir şekilde destekleme konusundaki sorumlu ve muktedir
konumunu takdir etti ve işgalci rejimin cani maceralarına bir son vermek için kapsamlı
uluslararası çabanın önemini vurguladı.
Beşşar Esad, İran
İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı'nın “Zafer Cuması” ile eş zamanlı olarak ve aynı
zamanda İran silahlı kuvvetlerinin Siyonist rejimin askeri hedeflerine yönelik
meşru ve cesur füze operasyonundan yalnızca birkaç gün sonra bölgeye yaptığı
ziyareti çok anlamlı bir ziyaret olarak değerlendirdi ve İran İslam
Cumhuriyeti'nin işgalci Siyonist rejimin yasadışı tehditleri ve suç eylemleri karşısındaki
duruşunun takdire şayan olduğunu belirtti.
Irakçi Suriye
ziyareti öncesinde 4 Ekim Cuma günü Beyrut’a gitti ve Lübnan Başbakanı Necip
Mikati ile gerçekleştirdiği görüşmede, Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan
Nasrallah ve diğer masum Lübnanlı sivillerin Siyonist rejimin terör saldırıları
sonucu şehit olmasından dolayı başsağlığı diledi ve İran İslam Cumhuriyeti’nin Lübnan
halkının, hükümetinin, milletinin ve direnişinin işgalci İsrail rejiminin çıkardığı
savaş karşısındaki duruşunu desteklediğini vurguladı.
Siyonist rejimin
işlediği barbarca suçların hacmi ve ciddiyetinin ciddi uluslararası suçların
açık örnekleri olduğuna değinen İran Dışişleri Bakanı, bu olayın boyutlarının
açıklanması ve İsrail rejiminin yasa dışı ve suç teşkil eden eylemleri için
İslam ve Arap ülkelerinin topyekun çaba göstermesi gerektiğini vurguladı ve İsrail'in
saldırganlığını durdurmak için uluslararası örgüt ve kurumların kesin ve kararlı
bir eylemde bulunmak için seferber edilmesinin altını çizdi.
Lübnan Başbakanı da
bu görüşmede, Lübnan'daki son durumu anlatarak, İsrail'in saldırganlığını
gerçek bir savaş suçu örneği olarak nitelendirerek, Siyonist düşmanın tehlikeli
maceraları karşısında BM Güvenlik Konseyi'nin eylemsiz kalmasından duyduğu
üzüntüyü dile getirdi ve İran İslam Cumhuriyeti'nin böylesi zor bir durumdaki
Lübnan hükümetine ve halkına verdiği desteği takdir etti.
Bu günlerde şer
cephesinin, İran İslam Cumhuriyeti'nin otoritesinden uzaklaştığı ve direniş
cephesinin bütünlüğünü kaybettiği iddiasından bulunmak için yaptığı propagandalardan
biri de Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı General İsmail Kaani'nin durumu
hakkında yalan söylemek ve dedikodu yaymaktır.
İran İslam
Cumhuriyeti Devrim Muhafızları Ordusu, bu psikolojik savaşa tepki olarak farklı
psikolojik operasyonlara başladı ve düşmanın söylentilerine yanıt vermedi.
Bölgede yaşanan tüm
olaylardan, içinde bulunduğumuz dönemin İsrail'in yok olma dönemi olduğunu
görüyoruz. İran İslam Cumhuriyeti, dünya düzeninin altüst olduğu ve bölgenin
içinde bulunduğu bu koşullarda ve İmam Hamanei’nin tabiriyle “Siyonist düşman
için ölüm kalım meselesi” olan bir durumda Tahran Camii'nden Beyrut'un kalbine
bir otorite mesajı gönderiyor ve Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Batılı
siyasetçilerin Batı Asya'daki hakimiyetinin ve coğrafi ve siyasi
mühendisliğinin tekrarlanmasına izin vermiyor.