İran’ın Tahran Camisinden Beyrut'un Kalbine Uzanan İktidar Ve Otorite Mesajı

GİRİŞ: 15.10.2024 08:20      GÜNCELLEME: 15.10.2024 08:20
Rasthaber -   Bölgede yaşanan tüm olaylardan, içinde bulunduğumuz dönemin İsrail'in yok olma dönemi olduğunu görüyoruz. İran İslam Cumhuriyeti, dünya düzeninin altüst olduğu ve bölgenin içinde bulunduğu bu koşullarda ve İmam Hamanei’nin tabiriyle “Siyonist düşman için ölüm kalım meselesi” olan bir durumda Tahran Camii'nden Beyrut'un kalbine bir otorite mesajı gönderiyor ve Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Batılı siyasetçilerin Batı Asya'daki hakimiyetinin ve coğrafi ve siyasi mühendisliğinin tekrarlanmasına izin vermiyor.

Direniş cephesi ittifakının vahşi Siyonist şebekeyi uğrattığı art arda yenilgiler, bu geçici rejimin çaresizliğini Filistin ve Lübnan'daki suikastlar, psikolojik savaşlar ve vahşi suçlarla örtbas etme çabasına girmesine neden oldu. Siyonistler her zaman İran İslam Cumhuriyeti'nin İslami direniş hareketlerinin yanında olmasından korkmuş ve İslam İnkılabının İsrail'i yok etme hedefinin yakında ve kesin olarak gerçekleşeceğini anlamışlardır. Aynı zamanda kendi varlıklarına karşı küresel uyanışla ve dünyadaki anti-Siyonist ayaklanmalarla da karşı karşıya kalmışlardır. Bu bağlamda bu acımasız rejim, Filistin ve Lübnan'da işlediği korkunç suç ve cinayetleri her geçen gün artırarak, varoluş alanını ne kadar dar olarak gördüğünü göstermiştir.

Bu tarafta ve aynı atmosferde ise, Zafer Cuması olarak adlandırılan Cuma Namazı, Geçek Vaad Operasyonları, İsrail'de dünyanın en korunaklı askeri üslerin imha edilmesi, İran Cumhurbaşkanının İslami direnişi destekleyeceğini ve Siyonist rejimi cezalandırmak için gerçekleşen Gerçek Vaad Operasyonunu desteklediğini vurgulaması, İran Meclis Başkanının Beyrut’a gitmesi, İran Dışişleri Bakanının Suriye, Lübnan ve Irak’a gitmesi, Siyonist rejimin diz çökmesine karşı İran İslam Cumhuriyeti ve Direniş Cephesi'nin otoritesini yansıtıyordu ve diplomasi ile saha arasında tam bir koordinasyonun göstergesiydi.

İran İslam Cumhuriyeti Devrim Muhafızları Ordusu şu ana kadar İran Ordusu'nun gayretli adamlarının desteği ve yoldaşlığı, Savunma Bakanlığı'nın ve silahlı kuvvetlerin desteğiyle Siyonist rejimin stratejik merkezlerini Gerçek Vaad-1 ve 2 Operasyonlarında yıkıp geçti ve bu cellat rejime keskin bir cevap verdi.

14 Nisan 2024 Pazar günü, Devrim Muhafızları İran İslam Cumhuriyeti'nin Şam Büyükelçiliği'nin konsolosluk binasına düzenlenen saldırı ve İran askeri komutanları ve danışmanlarının şehit edilmesi de dahil olmak üzere şeytani Siyonist rejimin sayısız suç ve cinayetine karşılık verdi ve katil Siyonist rejimin cezalandırılması kapsamında “Ya Resullallah (s.a.a)” rumuzuyla Gerçek Vaad operasyonu düzenledi ve işgal altındaki topraklardaki hedefleri onlarca füze ve İHA ile başarıyla vurdu.

İran İslam Cumhuriyeti Devrim Muhafızları aynı zamanda 1 Ekim 2024 Salı günü akşam saatlerinde Şehit Doktor İsmail Haniye’nin katil Siyonist rejim tarafından ABD’nin desteğiyle şehit edilerek İran İslam Cumhuriyeti’nin egemenliğinin ihlal edilmesine ve bu rejimin Gazze ve Lübnan’da gerçekleştirdiği katliamlara ve büyük mücahit ve direniş lideri ve Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah ve Devrim Muhafızlarının üst düzey komutanı ve Lübnan’daki danışmanı olan Tümgeneral Abbas Nilfuruşan’ı şehit etmesine yanıt olarak “Ya Resullallah (s.a.a)” rumuzuyla Gerçek Vaad-2 operasyonunu gerçekleştirdi ve onlarca balistik füze fırlatarak işgal altındaki toprakların kalbindeki önemli askeri ve güvenlik hedeflerini vurdu ve Siyonist rejimin, İran’ın yasal haklarına ve uluslararası hukuka uygun olan bu operasyona askeri bir karşılık vermesi halinde, daha fazla ezici ve yıkıcı saldırılarla karşı karşıya kalacağı uyarısında bulundu.

Unutulmayacak Cuma

Siyonist rejimin yarattığı tüm korkutma atmosferine rağmen, Gerçek Vaad-2 operasyonlarının düzenlediği aynı hafta ve Devrim Muhafızlarının İsrail’e tokat atmasının ardından, yani 4 Ekim Cuma günü, İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamanei, Siyonist düşmandan gelen tüm tehdit mesajlarına rağmen İmam Humeyni (r.a) Musallasına geldi ve Şehit Seyyid Hasan Nasrallah'ı anma törenine katılarak Cuma hutbesi okudu ve ardından Cuma Namazını ve ilkindi namazını kıldırarak, cesareti ve hikmeti konusunda düşmanı hayrete düşürdü. İmam Hamanei, destansı varlığı ve stratejik açıklamalarıyla İran İslam Cumhuriyeti'nin otoritesi ve direniş cephesinin mesajını İmam Humeyni (r.a) Musallasından dünyaya duyurdu ve unutulmayacak kalıcı bir Cuma yarattı. İmam Hamanei, İsrail rejiminin korkutma atmosferini kırdı ve Siyonistler ile onların batılı destekçileri için yeni bir onursuzluğa daha sebep oldu. Zafer Cuması olarak adlandırılan bu Cuma Namazına İran’ın farklı şehirlerden insanların tarihi katılımı ve velayet-i fakih makamına duyulan aşk ve sevginin güzel bir sahnesi eşlik etti.

İmam Hamanei: Seyyid Hasan Nasrallah Şehadetinden Sonra Daha Da Etkili Olacak

İmam Hamanei’nin o unutulmaz Cuma namazındaki bazı açıklamalarına yeniden değinmek istiyoruz:

İmam Hamanei konuşmasında şu ifadelerde bulundu:

-Direnişin bayraktarının ve mazlumların yiğit savunucusunun etkisi şehadetinden sonra daha da artacak, bölge halkları ve Allah yolunun mücahitleri onun daha fazla iman ve tevekkül daha güçlü birlik, daha güçlü bir mücadele, Siyonist düşman yenilgiye uğratılana ve yok edilinceye kadar mücadelenin sorgusuz sualsiz devam etmesi mesajını tüm benlikleriyle takip edeceklerdir.

- Afganistan'dan Yemen'e, İran'dan Gazze ve Lübnan'a kadar tüm İslam ülkelerinde savunma, bağımsızlık ve onur kemerini bağlamalıyız.

- Silahlı kuvvetlerimizin operasyonu, bölgedeki vampir, kurt sıfatlı ve Amerika’nın bölgedeki kuduz köpeği olan Siyonist rejim için en hafif cezaydı.

-İran İslam Cumhuriyeti bu alanda her türlü görevi tüm gücüyle ve kararlılıkla yerine getirecektir.

- Biz vazifemizi yerine getirme konusunda ne gecikiriz ne de acele ederiz, geçmişte olduğu gibi askeri ve siyasi karar vericilerin kanaatine göre makul, mantıklı ve doğru olan bir zamanda gerçekleştiririz ve bu şimdi gerçekleşmiştir ve gelecekte de gerekirse yine yapılacaktır.

İmam Hamanei, Cuma namazının Arapça olarak okuduğu ikinci hutbesinde, özellikle Lübnan ve Filistin milleti olmak üzere dünyadaki bütün Müslüman milletlere hitap ederek, Şeytani Siyonist düşmanın, Hizbullah'ın, Hamas’ın ya da İslami Cihad'ın güçlü örgütlerine ve Allah yolundaki diğer mücahit örgütlere ciddi bir zarar verme konusundaki acizliğinin bu rejimin sivillere yönelik suikast, yıkım, bombalama ve öldürme eylemlerinin sebebi olduğunu belirterek şu ifadelerde bulundu: ‘Düşman bu eylemleri zaferinin bir işareti olarak görüyor ama bu davranışın sonucu öfkenin yoğunlaşması ve kişilerin motivasyonunun artması, canını feda eden daha fazla yiğit erlerin, generallerin ve liderlerin doğuşu, vampir ve kurt sıfatlı rejimin kuşatma halkasının daralması ve sonunda onun utanç verici varlığının tarih sahnesinden silinmesi olacaktır.’

İmam Hamanei, Aksa Tufanı Operasyonunu ve Gazze ile Lübnan'ın bir yıllık direnişinin Siyonist rejimin varlığını koruma endişesine düşmesine neden olduğunu söyledi ve şu ifadelerde bulundu: ‘Bu, Filistin ve Lübnan'daki savaşçıların mücadelesinin Siyonist rejimi 70 yıl geriye götürdüğü anlamına geliyor.’

Bölgenin Kaderini Başta Hizbullah Olmak Üzere Direniş Güçleri Belirleyecek

Hatırlatmak gerekir ki, İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamanei, 28 Eylül Cumartesi günü Lübnan'daki meselelere ilişkin önemli bir mesaj yayınlayarak şu açıklamalarda bulunmuştu: ‘Bu bölgenin kaderini başta Hizbullah olmak üzere direniş güçleri belirleyecek. Lübnan halkı, bir zamanlar gaspçı rejimin ordusunun Beyrut'u ayaklarının altına aldığını, bu rejimin bu topraklardan ayağını kesenin Hizbullah olduğunu ve Lübnan'ı sevindirip gururlandırdığını unutmadı. Bugün de Lübnan Allah’ın izniyle işgalci ve kötü düşmanın yüzünü kara çıkaracak ve onu pişman edecektir.

Tüm Müslümanların, gaspçı, zalim ve şeytani rejimle mücadelede tüm imkanlarıyla Lübnan ve Hizbullah halkının yanında yer alması ve ona yardım etmesi farzdır.’

Galibaf: Hiç Şüphesiz İran Her Zaman Lübnan Ve Filistin Halkını Desteklemiştir

İsrail'in sindirme atmosferini kırma ve İran İslam Cumhuriyeti ile Direniş Cephesi'nin otoritesinin mesajını aktarma stratejisinin devamı olarak İran Meclis Başkanı, pilotluğunu yaptığı uçakla cumartesi günü Beyrut'a gitti. Savaş koşullarına rağmen Beyrut'un güvensiz havaalanına indi. Galibaf, İmam Hamanei’nin ve İran cumhurbaşkanının her zaman Lübnan milletinin, hükümetinin ve direniş hareketinin yanında oldukları mesajını Lübnanlı yetkililere iletti.

İran Meclis Başkanı, Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri ile görüşmesinin ardından düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: ‘Bugün Beyrut'a İran milletinin, hükümetinin ve parlamentosunun sıcak selamlarını, özellikle de İmam Hamanei’nin Lübnan halkına İran İslam Cumhuriyeti’nin tüm zor durum ve şartlarda Lübnan milletinin ve hükümetinin ve direnişinin yanında olacağından emin olmaları mesajını iletmek için geldim.’

Galibaf, Lübnan’ın geçici Başbakanı Necip Mikati ile yaptığı görüşmeye değinerek şunları söyledi: ‘Sayın Mikati ile görüşmemde İran milletinin ve halkının, yerinden edilmiş ve savaş mağduru Lübnan halkına ve yaralılara yardım etmek için Lübnan hükümetinin gözetiminde tesisler sağlamaya hazır olduğunu söyledim. Dolayısıyla Lübnan hükümeti Beyrut'a hava koridoru açarsa biz de bu yardımları en kısa sürede halka ulaştıracağız.

Başta kurt sıfatlı Başbakanı olmak üzere Siyonist rejim, bunca suç ve cinayet işlemesine rağmen, uluslararası örgütler ve Güvenlik Konseyi bu suçlar karşısında sessiz kalmıştır. İslam ülkelerinin ve dünyadaki tüm özgürlük yanlısı insanlarının bu suçları kınamaları ve buradaki insanlara yardım etmeleri bir öncelik olmalıdır.’

Galibaf ayrıca, Beyrut'un (Batı Beyrut) el-Basta bölgesinde de halkın arasına girdi ve şunları söyledi: ‘Hiç şüphesiz İran, Lübnan ve Filistin halkının her zaman yanında olmuştur.’

İran Meclis Başkanı: Siyonist Rejimle Her Türlü İş Birliği Durdurulmalıdır

İran Meclis Başkanı daha sonra Cenevre'ye geçti ve 149. Uluslararası Parlamentolararası Birlik Zirvesinin oturum aralarında düzenlenen PUIC'in olağanüstü toplantısında şunları söyledi: ‘Siyonistler Müslüman dünyasına korku ve nifak salmayı umuyorlar. Cesur olmanız ve birbirinizin arkasında durmanız yeterli. O zaman Siyonizm denilen o cani yanılsama sonsuza kadar sona erecektir.

Siyonist rejimle her türlü iş birliğini, yardımı ve diyaloğu, İsrail'e yardım edecek her türlü siyasi ve ekonomik projeyi durdurmamız gerekiyor. İslam ümmeti, bu çocuk katili rejimi durdurmak için Amerika üzerinde birleşik ve etkili bir baskı oluşturmalıdır. İsrail rejiminin hayati damarları artık İslam ümmetinin kontrolündedir ve Allah’ın mücahidlerin ve Lübnan ve Filistin'deki mazlum erkek ve kadınların kanının hürmetine yardım edeceğinden ve İslam dünyasının İsrail'in olmadığı tatlı günleri tadacağından eminim. İnşallah o günü görürüz ve eğer göremezsek de üzerinde “İsrail'e karşı savaşırken şehit olan bir asker” yazan bir mezar taşımız olmasını umut ediyorum.’

Dr. Pezeşkiyan: Siyonist Rejimin En Ufak Bir Hatası İran'ın Daha Ezici Bir Tepkisine Yol Açacaktır

Hatırlatmak gerekir ki, İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan,2 Ekim Çarşamba günü Katar Emiri ile resmi bir görüşme yapmak ve Asya İşbirliği Diyalog Forumu'nun 19. toplantısına katılmak üzere Katar'a gitti. Pezeşkiyan Çarşamba akşamı Katar Emiri ile yaptığı ortak basın toplantısında şunları vurguladı: ’Siyonist rejimin bir hata yapması durumunda İran İslam Cumhuriyeti buna kesin bir cevap verecektir ve biz bu tutum ve duruşa ciddi bir şekilde bağlıyız.’

İran Cumhurbaşkanı: Amerika Ve Batılı Ülkeler, Cani Siyonist Rejimi Destekleyerek İnsan Hayatının Kendileri İçin Hiçbir Değerinin Olmadığını Kanıtladılar

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan Çarşamba akşamı, Katar'a yaptığı iki günlük ziyaret kapsamında Filistin İslami direniş hareketi Hamas'ın üst düzey heyetiyle de bir araya geldi ve görüştü.

Pezeşkiyan bu görüşmede, Amerika ve Batılı ülkelerin demokrasi jesti ile Siyonist rejimi destekleme ve insan haklarını savunma iddiasındaki ikiyüzlü davranışlarını sert bir şekilde eleştirdi ve şunları söyledi: ‘Sürekli olarak insan haklarından ve insan onurundan söz eden bu ülkeler, bu katil rejime verdikleri destekle bu kavramlara tamamen yabancı olduklarını, kendileri için başta kadın ve çocuk olmak üzere insan hayatının hiçbir değerinin olmadığını ve tüm iddialarının yalan olduğunu kanıtlamışlardır.’

İran Cumhurbaşkanı, Batı ülkelerinin İran'ı Siyonist rejime yanıt vermemeye davet etmelerine ve Şehit Haniye suikastına cevap vermemeleri halinde ateşkes ve Gazze'deki masum insanları öldürmeyi bırakacakları yönünde yalan bir vaatte bulunduklarına değinerek şunları söyledi: ‘Siyonist rejimin suç ve cinayetlerinin devam etmesi, İran İslam Cumhuriyeti silahlı kuvvetlerinin kararlı bir tepki vermesine yol açmıştır ve bu rejim, en ufak bir hata yaparsa mutlaka çok daha ezici ve sert bir karşılık alacaktır.’ Pezeşkiyan ayrıca Rusya'ya yaptığı ziyarette, Rusya Devlet Başkanı ile yaptığı görüşmede şunları vurguladı: ‘Avrupa ülkeleri ve ABD, bölge ülkeleri arasındaki ilişkilerin sakin bir şekilde devam etmesini istemiyor.’

Bu kapsamda dün Bağdat'a giden İran Dışişleri Bakanı Seyyid Abbas Irakçi, Bağdat'ta Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin ile görüştükten sonra düzenlediği ortak basın toplantısında şunları söyledi: ‘Siyonist rejimin saldırılarıyla mücadele edilmeli, savaş, çatışma ve onun Gazze halkına ve Lübnan halkına yönelik saldırıları durdurulmalıdır. İran İslam Cumhuriyeti her türlü duruma hazır olmasına rağmen gerilimi, çatışmayı ve savaşı artırmak istemiyor.’ Irak Dışişleri Bakanı da bu ortak basın toplantısında şunları söyledi: ‘Biz bu savaşta Irak semalarının kötüye kullanılmasına kesin olarak karşıyız.’

Irakçi, Beşşar Esad İle Görüştü: İsrail Rejiminin İran'a Yönelik Herhangi Bir Saldırısı Bizden Daha Güçlü Bir Yanıt Alacaktır

Öte yandan 5 Ekim’de Şam’a giden İran Dışişleri Bakanı Seyyid Abbas Irakçi, Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad ile yaptığı görüşmede İran'ın her durumda direnişin yanında olacağını belirtti ve şunları vurguladı: ‘İsrail rejiminin İran'a yönelik herhangi bir işgali bizden daha güçlü bir tepkiyle karşılaşacaktıt, istiyorlarsa irademizi sınayabilirler.

Beşşar Esad da İran Dışişleri Bakanı ile yaptığı görüşmede, İran hükümetinin ve halkının desteğini takdir ederek, İslam İnkılabı Rehberi ve cumhurbaşkanına selamlarını iletti ve İran İslam Cumhuriyeti'nin, mazlum Filistin halkını savunma ve kendi kaderini tayin etme ilkesini ve Siyonist düşmanın işgaline ve saldırılarına karşı savunma ve direnme hakkını etkin bir şekilde destekleme konusundaki sorumlu ve muktedir konumunu takdir etti ve işgalci rejimin cani maceralarına bir son vermek için kapsamlı uluslararası çabanın önemini vurguladı.

Beşşar Esad, İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı'nın “Zafer Cuması” ile eş zamanlı olarak ve aynı zamanda İran silahlı kuvvetlerinin Siyonist rejimin askeri hedeflerine yönelik meşru ve cesur füze operasyonundan yalnızca birkaç gün sonra bölgeye yaptığı ziyareti çok anlamlı bir ziyaret olarak değerlendirdi ve İran İslam Cumhuriyeti'nin işgalci Siyonist rejimin yasadışı tehditleri ve suç eylemleri karşısındaki duruşunun takdire şayan olduğunu belirtti.

Irakçi Suriye ziyareti öncesinde 4 Ekim Cuma günü Beyrut’a gitti ve Lübnan Başbakanı Necip Mikati ile gerçekleştirdiği görüşmede, Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah ve diğer masum Lübnanlı sivillerin Siyonist rejimin terör saldırıları sonucu şehit olmasından dolayı başsağlığı diledi ve İran İslam Cumhuriyeti’nin Lübnan halkının, hükümetinin, milletinin ve direnişinin işgalci İsrail rejiminin çıkardığı savaş karşısındaki duruşunu desteklediğini vurguladı.

Siyonist rejimin işlediği barbarca suçların hacmi ve ciddiyetinin ciddi uluslararası suçların açık örnekleri olduğuna değinen İran Dışişleri Bakanı, bu olayın boyutlarının açıklanması ve İsrail rejiminin yasa dışı ve suç teşkil eden eylemleri için İslam ve Arap ülkelerinin topyekun çaba göstermesi gerektiğini vurguladı ve İsrail'in saldırganlığını durdurmak için uluslararası örgüt ve kurumların kesin ve kararlı bir eylemde bulunmak için seferber edilmesinin altını çizdi.

Lübnan Başbakanı da bu görüşmede, Lübnan'daki son durumu anlatarak, İsrail'in saldırganlığını gerçek bir savaş suçu örneği olarak nitelendirerek, Siyonist düşmanın tehlikeli maceraları karşısında BM Güvenlik Konseyi'nin eylemsiz kalmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi ve İran İslam Cumhuriyeti'nin böylesi zor bir durumdaki Lübnan hükümetine ve halkına verdiği desteği takdir etti.

Bu günlerde şer cephesinin, İran İslam Cumhuriyeti'nin otoritesinden uzaklaştığı ve direniş cephesinin bütünlüğünü kaybettiği iddiasından bulunmak için yaptığı propagandalardan biri de Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı General İsmail Kaani'nin durumu hakkında yalan söylemek ve dedikodu yaymaktır.

İran İslam Cumhuriyeti Devrim Muhafızları Ordusu, bu psikolojik savaşa tepki olarak farklı psikolojik operasyonlara başladı ve düşmanın söylentilerine yanıt vermedi.

Bölgede yaşanan tüm olaylardan, içinde bulunduğumuz dönemin İsrail'in yok olma dönemi olduğunu görüyoruz. İran İslam Cumhuriyeti, dünya düzeninin altüst olduğu ve bölgenin içinde bulunduğu bu koşullarda ve İmam Hamanei’nin tabiriyle “Siyonist düşman için ölüm kalım meselesi” olan bir durumda Tahran Camii'nden Beyrut'un kalbine bir otorite mesajı gönderiyor ve Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Batılı siyasetçilerin Batı Asya'daki hakimiyetinin ve coğrafi ve siyasi mühendisliğinin tekrarlanmasına izin vermiyor.

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM