Şehit Süleymani'nin
“Planlama Dehası” olarak nitelendirdiği İmad Muğniye'nin Şam'da şehit edilmesi
sırasında birçok dostumuzun üzüntüyle, birçok düşmanımızın ise sevinçle
“Hizbullah'ın ve Seyyid Hasan Nasrallah'ın beli kırıldı” dediğini hatırlıyoruz.
Tabii ki İmad
Muğniye’nin şehadeti basit bir olay değildi. O dönemde içeriden bazı kişiler
Hizbullah'a, Kudüs Gücü'ne ve Hacı Kasım'a, 1982’den beri Amerika’da,
İngiltere’de, Fransa’da, İsrail rejiminde ve bölgedeki bazı Arap ve Arap
olmayan hükümetlerde terörist olarak görülen ve 23 yıldır kimliği
belirlenemeyen bu kadar önemli bir kişiyi neden koruyamadıklarına dair
ağızlarını açtılar ya da Hizbullah'ın böyle bir dehayı uzun süre nasıl
koruyabildiğini sordular ve bu sorular,
Hizbullah'ın operasyon şefi dediği Mustafa Bedreddin’in şehadetinden
Fuad Şükür’ün şehadetine kadar tekrarlandı ve yine bazı kişiler, son dönemde
Suriye ve Lübnan'da yaşanan Hacı Ali Zahidi’nin şehadeti gibi ciddi olaylara
dikkat çekerek, Lübnan direnişi böyle bir darbeyle karşı karşıya kalırken
Hizbullah, İran vb. ne yapıyor? diye sordular.
Daha sonra Direnişin
efsanesi Seyyid Hasan Nasrallah’ın şehadet haberi geldi. Şimdi Ayetullah Seyyid
Haşim Safiuddin'in şehadeti ve yarın yine başka kişilerin şehadetiyle bu
sorular tekrarlanacak.
Hizbullah, Hamas,
İslami Cihad, Ensarullah, Haşdi Şabi vb. söz konusu olduğunda, “Abbas bin
Ali’lerin” şehadeti şaşırılacak şey değildir.
Tarihi ve dönemi şaşırtan
şey, Abbas bin Ali’lerin ruhlarının yüceliği ve mucizevâri şahsiyetleridir. Bu
mucizevari ruhlar olduğu sürece her zaman Abbas bin Ali olma çabaları da
sürecektir. İmad Muğniye tüm büyüklüğüyle şehit oldu, ancak Suriye savaşı ve İmad'ın
yokluğu ve aynı zamanda Hizbullah'ın zaferi, Hizbullah'ın İmad Muğniye'den çok
daha büyük ve güçlü olduğunu kanıtladı. Yine aynı şekilde, Hizbullah'ın çok sevilen Genel Sekreteri Seyyid
Abbas Musevi şehit edilince ve onun yokluğunda Güney Lübnan, terör ordusu İsrail’in
kontrolünden kurtarıldı ve Hizbullah'ın Seyyid Abbas'tan çok daha büyük ve
güçlü olduğu ortaya çıktı.
Fuad Şükür, İbrahim
Akil ve Ali Karki ve diğer birçok komutan ile birlikte liderlik kadrosundan üç
kişinin ve Hizbullah Genel Sekreteri’nin ağır bir savaş sırasında iki ay içinde
şehit edilmesine rağmen, hâlâ Hizbullah'ın komuta ve ateş gücünün üstünlüğünden
bahsediliyor ve bu da Hizbullah’ın liderlerinden ve komutanlarından çok daha
büyük olduğu anlamına gelmektedir! Mucizelerin esas noktası budur, liderlerin,
komutanların şehadetleri değil.
Peki neden böyle? Bunun nedeni...
yazının devamı için linki tıklayınız