NATO Genel Sekreteri Mark Rutte Türkiye’ye geldi. Rutte
Ankara’da AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile görüşmeler yaptı. Rutte bir ay önce
düzenlenen silahlı saldırıda 7 kişinin öldüğü, 22 kişinin yaralandığı TUSAŞ’ı
da ziyaret etti.
Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre Erdoğan-Rutte
görüşmesinde "Ukrayna-Rusya Savaşı ve Filistin'de yaşanan katliamın
sonlandırılması için yapılabilecekler, terörle mücadelede atılması gereken ortak
adımlar, Türkiye'nin 2026'daki NATO Zirvesi ev sahipliği, NATO müttefiklerinin
Türkiye ile savunma sanayi malzemesi tedarik dayanışması ve Türkiye'nin NATO'ya
müttefik olarak katkıları” değerlendirildi.
1 Eylül Dünya Barış Günü’nden bu yana Türkiye’de NATO
karşıtı sesi yükseltmek için tüm kanallarını ve gücünü kullanan Türkiye Halk
Temsilcileri Meclisi’nin (THTM) “Türkiye NATO’dan çıkmalıdır” çağrısı
geçtiğimiz günlerde TBMM Başkanlığı'na da bir dilekçeyle iletilmişti. Çağrıya
destek veren aydın ve sanatçılar bugün paylaştıkları mesajlarla ülkemizde
NATO’cuların yeri olmadığını bir kez daha gösterdiler.
THTM’den yapılan açıklamada “Halkların katledilmesindeki,
ülkelerin savaş alanına dönmesindeki en büyük suç ortaklarından biri olan eli
kanlı terör örgütü NATO’nun temsilcisi ülkemizdeyken THTM NATO’nun üsleriyle,
askerleriyle birlikte defolup gitmesi için verdiği mücadeleye devam ediyor”
denildi.
Aydın ve sanatçılar Türkiye’nin NATO’dan çıkması çağrısının
parçası olma sebeplerine dair mesajlarını şöyle paylaştılar:
'NATO TÜRKİYE'NİN GÜVENLİĞİNİ TEHDİT EDEN SALDIRGAN BİR
ÖRGÜTTÜR'
Oğuz Oyan, Prof. Dr. İktisatçı, THTM Yürütme Kurulu Sözcüsü:
NATO’nun bir savunma örgütü olduğu söylemi başından beri gerçeklerle
bağdaşmayan bir efsaneydi. NATO’nun, “Soğuk Savaş” döneminde üye ülkelerin dış
güvenliklerini sağlamak ve sistemler arası askeri dengeyi kurmak amacıyla görev
yaptığı iddiasının da pratikte hep yalanlandığı görüldü.
NATO, öncelikle dünya hegemon gücü ABD’nin ve emperyalist
Batı’nın askeri hegemonya aygıtıydı ama siyasi ve ideolojik işlevleri de hiç
geri planda kalmadı. Türkiye dahil birçok ülkede sermaye düzeninin korunması
amacıyla solun yükselişinin ve iktidara taşınmasının engellenmesinde;
anti-komünist yapılanmaların oluşturulmasında, askeri/sivil darbelerin önünün
açılması ve desteklenmesinde belirleyici müdahalelerde bulunmaktan geri
durmadı. Varşova Paktı’nın dağılmasından sonra dahi NATO’nun varlığının
korunması, hatta Afrika’yı, Asya’yı, Pasifik Denizi ülkelerini de içerecek bir
kapsama ulaştırma çabası içine girilmesi; eski Sovyetler Birliği ülkelerine
doğru genişleme ve Karadeniz’in bir NATO gölüne dönüştürülmesi hedefinde dur
durak bilinmemesi ve en sonunda Ukrayna-Rusya savaşının körüklenmesi, bu arada
İsrail saldırganlığına hep arka çıkılması NATO’nun bir savaş örgütü olduğunu
defalarca kanıtladı.
NATO Türkiye’nin güvenliğini sağlayan değil, güvenliğini
tehdit eden saldırgan bir savaş örgütüdür. THTM tarafından talep edildiği gibi,
Türkiye’nin NATO üyeliğine derhal son verilmeli, ülkemizin bağımsızlık ve
egemenliğinden, “ülkede barış dünyada barış” şiarından asla ödün
verilmemelidir.
'NATO’DAN ÇIKMADAN ÖZGÜR-EŞİT BİR ÜLKE YARATMA OLASILIĞI
SIFIRDIR'
Orhan Aydın, Tiyatro Sanatçısı: Ülkemizde yaşanan her tür çürümenin
asıl kaynağı, NATO denen dünyanın en büyük terör örgütünün bir parçası
olmaktır. NATO’dan çıkmadan özgür-eşit bir ülke yaratma olasılığı sıfırdır.
Bugün ülkemizin sınırlarına dayanan ülke işgallerinin, binlerce insanın-doğanın
katlinin, kültürel varlıkları talanının asıl kaynağı da NATO dur. ABD güdümünde
AB ittifaklı bu şer cephesinin parçası olmak insanlık için büyük utançtır.
'BARIŞIN BAYRAĞINI YÜKSELTMENİN İLK ADIMI NATO'DAN
ÇIKMAKTIR'
Serdar Şahinkaya, Dr., İktisat Tarihçisi, soL Haber Yazarı:
NATO’nun kuruluşunun üzerinden geçen 75 yılda başta Libya, Afganistan ve
Yugoslavya’ya yıkıcı müdahaleleri hafızalarımızdaki yerini korumaktadır. Bu
müdahaleler / bombardımanlar ülkelerin altyapılarının nerede ise tümünü tahrip
etmiş ve o ülkeler parçalanmıştır. NATO, nereye gitse orada kan, gözyaşı, yıkım,
istikrarsızlık ve parçalanma vardır. Türkiye’yi emperyalizme bağımlı hale
getiren, başka ülkelerin içişlerine karışmasında taşeronluk yaptırtan NATO’nun
ülkemizi artık yeni maceralara sürüklemesine dur demenin zamanı çoktan
gelmiştir. Giderek ısınan coğrafyamızda savaş tamtamları çalmaktadır. Bu savaş
çığırtkanlığına karşı barışın bayrağını yükseltmek acil görevlerimiz
arasındadır. Bu görevin ilk adımı NATO’dan çıkılarak atılacaktır.
'BATI EMPERYALİZMİNİN ASKERİ ÖRGÜTÜ'
Rahmi Yıldırım, Gazeteci: NATO Batı emperyalizminin askeri
örgütüdür. Türkiye NATO’ya girmekle yeniden sömürgeleşme sürecine de girdi.
Türkiye NATO’dan çıkmadıkça tam bağımsız ve demokratik bir ülke olamaz.
'NATO'YU DESTEKLEMEK ABD EMPERYALİZMİNİN YANINDA YER
ALMAKTIR'
Turgut Dedeoğlu, DİSK Basın-İş Genel Başkanı: Emperyalist
Amerika’nın hasta ekonomik yapısının askerî uzantısı olan NATO’nun dünya
barışına hiçbir faydası yoktur. NATO’yu desteklemek ve genişlemesini savunmak
işçi sınıfının karşısında ABD emperyalizminin yanında yer almaktır. NATO’ya
HAYIR.
'NATO’DAN ÇIKILMASI FELAKET SENARYOSUNDAN KURTULMAK İÇİN
FIRSAT'
Haluk Hepkon, Yayıncı, Yazar: Dünyada güçlerin yeniden
biçimlendiği, yeni ittifak arayışlarının ortaya çıktığı bir döneme girdik. ABD
merkezli tek kutuplu dünya dağılırken, çok kutuplu ve daha adil bir sistem
arayışı güç kazanıyor. Savaşların, BRICS ve Kuşak Yol Projesi’nin gösterdiği
üzere aslında yeni bir dünya doğuyor. Her iki arayışın da Türkiye için farklı
sonuçları olacaktır. Türkiye, çok kutuplu bir dünya isteyen kuvvetlerin yanında
yer almalıdır. Bu takdirde bağımsız, barış içinde ve müreffeh bir ülke olma
şansımız vardır. ABD ve Batı merkezli projenin sonucu ise Türkiye’nin
parçalanması demektir. NATO, bu projenin en önemli ayağıdır. NATO’dan çıkılması
Türkiye’nin bu felaket senaryosundan kurtulması için önemli bir fırsat
sunmaktadır. Bu yüzden Türkiye NATO’dan çıkmalı ve doğmakta olan yeni dünyadaki
yerini almalıdır.
'NATO TÜRKİYE’NİN 70 YILINI KARARTMIŞTIR'
Erhan Nalçacı, Prof. Dr., Akademisyen, Yazar, THTM Yürütme
Kurulu Üyesi: Türkiye NATO’dan bir an önce kurtulmalıdır. Çünkü halkımızın yeni
bir Cumhuriyet’e gereksinimi var. Fabrikaların, limanların, madenlerin,
bankaların, hastanelerin, okulların kişilere değil halka ait olduğu, halkın
refahını ve mutluluğunu önceleyen bir planlamanın ve sosyal devletin kurulduğu,
insanın insanı sömürmediği, eşit bir yurttaşlığın inşa edildiği, laik ve
aydınlık bir Cumhuriyet’edir bu gereksinim. NATO öncelikle emekçi halkların
eşitlik ve özgürlük mücadelesine karşı kurulmuştur. Ülkemizde insanın insanı
sömürmesinin, gericiliğin, karanlığın garantisi olarak NATO yerleşiktir.
NATO’dan çıkılmadan veya NATO yenilmeden bu topraklarda aydınlık bir gelecek
hayal etmek mümkün olmayacaktır. Ayrıca Türkiye’de temiz bir yeni sayfa
açacaksak mutlaka NATO’nun sürdürdüğü faaliyetlerle hesaplaşmamız gerekiyor.
NATO işlediği cinayetler, örgütlediği askeri darbeler ve satın aldığı
insanlarla Türkiye’nin 70 yılını karartmıştır. Ayrıca NATO’dan derhal
çıkılmalıdır. NATO bugün sadece emperyalizmin bir karşı-devrim örgütü değil,
aynı zamanda emperyalist paylaşım savaşının kışkırtıcısıdır. NATO halkımızı
kesinlikle bize ait olmayan bir savaşın eşiğinde dolaştırmaktadır.
'NATO’CULUK AMERİKANCILIKTIR'
Zülal Kalkandelen, Gazateci, Yazar: NATO’nun geçmişine ve
bugününe baktığımızda gördüğümüz manzara çok nettir: NATO’culuk
Amerikancılıktır. ABD ve emperyalist devletler, kendi çıkarları için dünyanın
her tarafında demokratik süreçlere askeri operasyonlarla köstek olmuş; NATO,
kontrgerilla örgütlenmeleriyle askeri diktatörlere destek vermiştir. Bu kirli
operasyonlar, NATO kurulduğundan bu yana devam ederek günümüze kadar geldi.
Türkiye, Kore’ye asker gönderip Marshall Yardımı aldıktan sonra NATO’nun ileri
karakolu haline geldiğinden, ülkemizde yaşanan askeri darbeleri ve tabii son
olarak 15 Temmuz’da yaşananları da bu çerçevede değerlendirmek gerekir. ABD ve
Avrupa’daki NATO yetkililerinin elleri kanlıdır. Sözde insani sebepleri
kullanıp demokrasi havariliğine bürünerek toplumları uyuşturmuş; ülkelerin
sahip olduğu kaynaklara el koymak ve küresel hâkimiyet sağlamak için sözde
“terörle savaş” gerekçesini kullanmışlardır. Bölgelerdeki istikrarsızlık,
mülteci akışı, giderek artan terör saldırıları, medeni hakların yok edilişi ve
gözetimin artışı, hep bu politikanın sonuçlarıdır. NATO, varlıklarını devam
ettirmek için ABD liderliğini kabul eden ve SSCB’ye karşı birleşen Batılı
emperyalistlerin kurduğu bir örgüttür ve sermaye egemenliğinin sürdürülmesinin
de en önemli aracıdır. Soğuk Savaş sonrasında, 21. yüzyılda bırakın
demokrasinin güvencesi olmasını; bu kurum, yapısı itibarıyla dünyadaki
istikrarsızlığın ve çatışmaların garantisidir. Tam bağımsızlık için tarihe
geçen onurlu bir mücadelenin sonucunda kurulan Türkiye Cumhuriyeti, tüm bu
nedenlerle NATO’dan çıkmalıdır!/sol