ABD, Kürdistan İşçi Partisi (PKK)
lideri Abdullah Öcalan'ın, partiyi silahsızlandırıp kapatarak, ülkedeki
Kürtlerle anlaşmazlıkları demokratik süreçle çözmek için Ankara ile barış
görüşmelerine başlama mesajını memnuniyetle karşıladı.
ABD Dışişleri Bakanlığı 28 Şubat
2025'te yaptığı açıklamada şu ifadelerde bulundu: ‘ABD, Kürdistan İşçi
Partisi'ni yabancı bir terör örgütü olarak görüyor, dolayısıyla silahları
bırakıp bu tehdidi ortadan kaldırmak için atılacak her adım memnuniyet vericidir.’
Öte yandan ABD Ulusal Güvenlik
Konseyi Sözcüsü Brian Hughes da şunları söyledi: ‘Bu önemli bir gelişme ve
bunun, Türkiye'deki müttefiklerimize, Amerika'nın Suriye'nin kuzeydoğusunda IŞİD'e
karşı mücadeledeki ortaklıkları konusunda güvence vermesini umuyoruz.’
Kürt sorununun çözülmesi, Washington ile Ankara arasındaki gerginliğin önemli bir bölümüne son verecektir. Zira Türkiye, Amerika’nın bölgedeki Kürtlerin bazı kesimleriyle ilişkilerine her zaman karşı çıkmıştır.
Ankara ile Washington arasında
çözülemeyen sorunlara ve ABD'nin Suriye'deki Kürt milis gücü olan Suriye
Demokratik Güçlerine (SDG) verdiği desteğe rağmen, Trump'ın Beyaz Saray'a geri
dönmesi, ABD'nin Kürt sorununa yaklaşımında değişikliklere işaret ediyor.
Bunlardan en önemlileri şunlardır:
Birçok tahmin, Trump yönetiminin
stratejilerinde Türkiye'nin öncelendiğini vurgulamaktadır. Zira Ankara'nın
Avrupa'ya karşı çatışmacı yaklaşımı, Trump'ın Ukrayna savaşını sona erdirmek
için Avrupalılar ve Ukrayna'nın katılımı olmaksızın müzakerelere başlama
kararının ardından daha önce görülmemiş bir boyuta ulaştı.
Bu yaklaşım Türkiye'nin Avrupa'da
etkili bir aktör olarak rolünü güçlendiriyor. Trump yönetimi, özellikle ABD
askerlerinin Avrupa kıtasından çekilme ihtimalinin arttığı bir dönemde, olası
tehditleri etkisiz hale getirme noktasında Ankara'nın önümüzdeki dönemde önemli
bir rol oynayacağının farkında.
Bu, ABD'nin Avrupa'nın güvenlik ve
istikrarının bir kısmını kontrol etme konusunda Türkiye'ye güvenebileceği
anlamına geliyor. Ayrıca Trump, Türkiye'nin NATO'nun Güney ve Doğu Avrupa'daki
savunma ve caydırıcılık çabalarında önemli bir rol oynayabileceğine inanıyor.
ABD'nin Öcalan'ın yaklaşımını
memnuniyetle karşılamasının nedenlerinden biri de Trump yönetiminin Suriye'nin
kuzeydoğusundaki güçlerini çekme veya en azından Washington'ın Türkiye-Suriye
sınırındaki Kürt militanlara verdiği desteği azaltma isteğidir.
ABD'li iki savunma yetkilisi, 5 Şubat 2025'te NBC News'e verdikleri röportajda, ABD Savunma Bakanlığı'nın 30-90 günlük bir süre içinde Suriye'deki tüm güçlerini çekmeyi planladığını açıkladı.
Trump daha önce yaptığı açıklamada
ABD'nin Suriye'ye müdahale etme niyeti olmadığını belirtmiş ve Suriye'nin
Amerika’nın müdahalesine ihtiyacı olmadığını vurgulamıştı.
Washington'un Öcalan'ın yeni
yaklaşımına destek vermesinin ve Kürdistan İşçi Partisi'nin imkânlarını
sınırlamasının, Ukrayna savaşının seyrini bir ölçüde değiştirebileceği tahmin
ediliyor. Türkiye, Moskova ve Kiev ile yakın ilişkileri nedeniyle bu savaşta
önemli bir taraftır. Trump yönetimi, Ukrayna sorununa ilişkin yeni yaklaşımını
desteklettirmek için Türkiye'nin Rusya ve Ukrayna üzerindeki nüfuzunu
kullanmaya çalışıyor.
Trump, Türkiye'nin, ABD
gözetiminde, Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşı sona erdirmek için yapılacak
müzakerelerde arabuluculuk rolü üstlenmesini sağlamaya çalışıyor.
Bu bağlamda Dışişleri Bakanı Hakan
Fidan, 2 Mart 2025'te Londra'da düzenlenen Avrupa Birliği Zirvesi'nde
Ankara'nın Ukrayna ile Rusya arasında barış görüşmelerine ev sahipliği yapmaya
hazır olduğunu açıklamıştır.
Ayrıca İstanbul'da, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin geliştirilmesi ve Ukrayna krizinin çözümü de dâhil olmak üzere Washington ile Moskova arasındaki ikili konular ele alındı.
Amerika'nın Kürdistan İşçi
Partisi'nin kapatılmasına verdiği destek, büyük ölçüde Erdoğan'ın Trump'la olan
yakın kişisel ilişkisinden ve Trump'ın Erdoğan'ın şahsına olan ilgisinden
kaynaklanıyor. Trump, 17 Aralık 2024'te Şam'ın ve Suriye'deki Esad rejiminin
düşüşüyle ilgili yaptığı açıklamada Erdoğan için şunları söyledi: “Bölgedeki
durumun ne olacağını kimse gerçekten bilmiyor, sonunda kimin kazanacağını kimse
bilmiyor ama bence Türkiye çok akıllı ve Erdoğan da çok akıllı bir adam ve çok
güçlü bir lider.
Bölgede Türkiye ile işbirliği yapılabilir. Türkiye önemli bir güçtür. Cumhurbaşkanı Erdoğan benim çok iyi anlaştığım birisi. O, büyük bir askeri güce sahiptir ve bu güç savaşlarla tükenmemiş ve zayıflamamıştır. Erdoğan çok güçlü bir ülke ve etkileyici bir ordu inşa etti.
Amerika'nın Kürdistan İşçi
Partisi'ne karşı çıkışlarının ve Öcalan'ın partiyi kapatma mesajını kabul
etmesinin birçok olası sonucu olabilir. Bunlardan en önemlileri şunlardır:
Son dönemde SDG güçleri Türkiye
destekli silahlı gruplarla yaşanan çatışmalarda ağır kayıplar vermesine rağmen,
bu gruplarla mücadele kapasitesini korumuştur.
Bu nedenle şimdiye kadar yapılan
tüm analizler, SDG'nin Suriye'nin kuzeydoğusunda Türkiye destekli gruplarla
mücadelesinin uzun vadeli ve yıpratıcı çatışmalar olacağına işaret ediyordu.
Ancak ABD'nin Kürdistan İşçi
Partisi'nin feshedilmesine destek açıklamasının ardından Trump yönetiminin
Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kürt milislere yönelik güvenlik şemsiyesini
kaldırması bekleniyor.
Bu, Türkiye'nin bir yandan Suriye
sahasında ve siyasi arenada konumunu sağlamlaştırması, diğer yandan da bölgede
Kürt özerklik planını boşa çıkarması açısından iyi bir fırsattır. Bu bağlamda,
Türkiye ile SDG güçleri arasındaki gerginliğin daha da yoğunlaşması bekleniyor.
Zira SDG ve diğer Suriyeli Kürt grupları, Öcalan'ın açıklamalarını reddediyor
ve bunları kendileri açısından bağlayıcı görmüyor.
SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi, 28 Şubat 2025'te yaptığı açıklamada, Öcalan'ın Kürdistan İşçi Partisi'nin silah bırakması ve partiyi feshetmesi yönündeki talebinin SDG tarafından kabul edilemez olduğunu açıklamıştı. Bu durum Trump'a SDG’den destek şemsiyesini kaldırması için bir bahane verecek.
Ankara'nın Öcalan'ın mesajına
ilişkin tutumu, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın bu tutumu desteklediğini ve
Ankara-Washington ilişkilerinin Suriye'deki durumu istikrara kavuşturmadaki
önemini vurgulaması, Washington'ın önümüzdeki dönemde Türkiye ile işbirliğini
önceliklerinden biri olarak geliştirmeye istekli olduğunu gösteriyor.
Bu çerçevede, özellikle
Türkiye'nin F-35 savaş uçağı üretim programına geri dönmesi bağlamında iki ülke
arasındaki ilişkilerin önemli ilerleme kaydetmesi ve Ankara'nın Kürtlerden
kaynaklanan tehditlere ilişkin endişeleri göz önüne alındığında, Ankara-Washington
ilişkilerinde bir dönüm noktası yaşanması ve iki taraf arasındaki
koordinasyonun artması bekleniyor.
ABD'nin PKK'nin kapatılmasına
destek veren tutumu, kuşkusuz Türkiye ile ABD arasında hem Ortadoğu hem de Orta
Asya'daki bölgesel konularda işbirliği imkânlarını artırıyor.
Trump, Türkiye'nin bölgesel
denklemleri değiştirebilecek önemli ve etkili bir aktör olduğuna inanıyor. ABD
Başkanı ayrıca Türkiye ile işbirliğinin, bölgesel krizlere ilişkin iki tarafın
pozisyonlarının istikrarını ve koordinasyonunu garanti altına alacağına
inanıyor.
ABD, Kürdistan İşçi Partisi'ni terör listesine alıp terör örgütü olarak adlandırmasına rağmen, Suriye Demokratik Birlik Partisi'nin askeri kanadı olan Halk Destek Birliklerine (YPG) birçok Avrupa ülkesiyle birlikte silah desteği sağlıyor.
Ankara, Suriye Demokratik Birlik
Partisi'ni (PYD) Kürdistan İşçi Partisi'nin Suriye uzantısı olarak görüyor ve bu
partinin ABD ve bazı Avrupa ülkelerinden aldığı silah desteğine şiddetle karşı
çıkıyor. Türkiye ayrıca Suriye Kürt gruplarının Washington'da temsilcilik
açmasına, üyelerine kapılarını açmasına, ABD'de siyasi faaliyette bulunmasına
ve çeşitli etkinlikler düzenlemesine karşı çıkıyor. Şimdi Trump'ın iktidara
gelmesi ve Amerika'nın Kürtlere yönelik yaklaşımının değişmesiyle birlikte Washington'ın,
Kürdistan İşçi Partisi'yle bağlantılı veya Öcalan'ın son dönemdeki tutumlarına
karşı çıkan Kürt gruplara yönelik baskıyı yoğunlaştırma yönünde bir adım atması
ihtimali var gibi görünüyor.
ABD'nin Kürdistan İşçi Partisi'nin feshedilmesini destekleyen tutumu, Suriye'de iç siyasi istikrarı güçlendirebilir. Bu durum, taleplerini karşılamak için Amerika’nın desteğine güvenen kuzeydoğudaki Suriye Demokratik Güçleri arasında birçok endişeye yol açacak, aynı zamanda Amerika’nın yaklaşımı yeni Suriye'de Colani’nin mevzilerini güçlendirecek, bu da Colani egemenliğinin SDG bölgeleri üzerinde genişlemesi için koşulların yaratılması anlamına gelecektir.
Son olarak şu söylenebilir ki, ABD'nin, Öcalan'ın PKK'yı feshedip silah bırakma mesajına destek vermesi, Ankara ile Washington arasındaki ikili ilişkilerin geliştirilmesi ve genişletilmesi yönünde önemli bir adım olacaktır. Zira bu destek açıklaması, Washington'ın diğer Kürt gruplarına verdiği desteğin sonu olarak görülebilir. Hiç kuşkusuz bu yaklaşım, Türkiye'nin işine yarayacak ve Ankara'yı Kürtlerle ilgili en önemli hedefi olan bölgedeki Kürt planını çökertmeye daha da yaklaştıracak bir yaklaşımdır.
Ancak Amerika'nın Öcalan'a
yönelik tutumunun olumlu sonuçlarına rağmen, Beyaz Saray'ın henüz SDG'ye karşı,
özellikle de desteğini kesme konusunda resmi bir tavır almamış olması,
Washington ile Ankara arasındaki en büyük anlaşmazlık konularından biri olmaya
devam ediyor.
(Farsnews’den tercüme edilmiştir)