Suriye’deki Dürzi Meselesi: İsrail Müdahaleleri ve Derinleşen Kriz

GİRİŞ: 23.07.2025 16:56      GÜNCELLEME: 23.07.2025 16:56
Rasthaber -  Suriye’nin güneybatısındaki Süveyda vilayeti, Temmuz 2025’te patlak veren çatışmalar nedeniyle bölgesel ve uluslararası dinamiklerin kesişim noktası haline geldi. Bu çatışmalar, yalnızca yerel düzeyde Dürzi toplumu ile Bedevi aşiretleri arasındaki tarihsel gerilimlerin bir yansımasına dönüşmedi aynı zamanda İsrail’in Suriye’deki hamleleri nedeniyle ülke daha kırılganlaştı. Herhangi bir seçimle işbaşına gelmediği için demokratik bir meşruiyeti olmayan Ahmed Şara’nın liderlik ettiği geçiş hükümetinin otoritesi de bir kez daha sınandı.

Süveyda’daki çatışmalar, 11 Temmuz 2025’te Şam-Süveyda otoyolunda Bedevi silahlı kişilerin bir sebze kamyonuna saldırmasıyla başlayan bir dizi misilleme eylemiyle tetiklendi. Dürzi milislerin bu saldırıya karşılık bedevi aşiret üyelerini kaçırması, gerilimi hızla tırmandırdı ve vilayet genelinde silahlı çatışmalara yol açtı. Ancak bu olay, yalnızca bir kıvılcımdı. Çatışmaların kökeni, her ne kadar Dürzilerle Bedevi aşiretleri arasındaki tarihsel, kültürel ve ekonomik gerilimlere dayanmaktaysa da gerek iç savaş sırasında yaşananlar gerekse 8 Aralık’tan bu yana azınlıkların maruz kaldığı felaketler, mezhebi fay hatlarındaki gerilimleri daha da artırdı.

Osmanlı ve Fransız manda dönemlerinden bu yana, Dürziler ve Bedevi aşiretleri arasında arazi, su kaynakları ve ticaret yolları üzerindeki rekabet, Süveyda’da sürekli bir gerginlik kaynağıydı. Dürzilerin yerleşik tarım toplumu ile Bedevi aşiretlerin göçebe veya yarı göçebe yaşam tarzı arasındaki yapısal farklılıklar, tarih boyunca çatışmaları beslemişti. Özellikle 19. yüzyılda, Bedevi göç yollarının Dürzi topraklarından geçmesi, sık sık anlaşmazlıklara yol açarken 20. yüzyılda Bedevi aşiretlerin yerleşik hayata geçmeye başlaması, arazi mülkiyeti ve kaynak paylaşımı konusundaki gerilimleri daha da derinleştirdi.

Bu tarihsel miras, 2015’teki Kalb Loze katliamı ve 2018’deki IŞİD saldırıları gibi olaylarla birleştiğinde, Dürzi toplumunda derin bir güvensizlik ve varoluşsal korku yarattı. Şu an iktidarda olan Heyet Tahrir Şam (HTŞ)’nin bir önceki versiyonu olan Nusra Cephesi tarafından 2015’te Cebel es-Summak’ta içlerinde kadın ve çocukların da olduğu 20 sivilin öldürüldüğü katliam ve IŞİD’in 2018’de Süveyda’nın doğu kırsalındaki yaklaşık 200 kişinin hayatını kaybettiği toplu infazları, Dürzi toplumu için azınlıklara yönelik sistematik tehdit algısını pekiştirdi. Mart 2025’te sahil bölgesindeki Alevi katliamları, bu korkuları daha da güçlendirdi ve HTŞ yönetiminin azınlık politikalarına duyulan şüpheyi artırdı.

İsrail’in Stratejik Müdahaleleri ve Hegemonya Arayışı

İsrail’in Süveyda, Dera ve Kuneytra’daki bombardımanları, yalnızca yerel çatışmalara bir tepki olarak değil, aynı zamanda bölgesel hegemonya arayışından başka bir şey değil. İsrail, bu bölgeleri “stratejik derinlik” olarak tanımlayarak, iç cephe güvenliğini sağlama ve tampon bölgeyi genişletme niyetini açıkça ortaya koyarken Süveyda ve çevresindeki askeri hedeflere yönelik insansız hava aracı saldırıları, İsrail’in Suriye’nin güneyini kendi güvenlik politikalarının bir uzantısı olarak gördüğünü göstermekte.

İsrail’in bu hamleleri, uzun vadeli bir stratejiye işaret ediyor: Süveyda’da bir Dürzi devletinin temellerini oluşturamasa bile en azından sadece Dürzilerin değil, bütün azınlıkların hamisi konumuna kendisini getirmek. Dürzi lider Şeyh Hikmet el-Hicri’nin uluslararası koruma talebi. Hicri’nin “uluslararası koruma” talebi, İsrail’in Dürzileri “koruma” adı altında kendi çıkarlarına entegre etme çabaları için kullanılmaya elverişli görünüyor. Ancak, Dürzi toplumu içinde bu stratejiye karşı ciddi bir direnç de mevcut. Örneğin, bir Dürzi lider, İsrail’in “koruyucu” rolüne ihtiyaçları olmadığını açıkça ifade etti. Hicri’nin Şam karşıtı tutumu, diğer ruhani liderler Şeyh Yusuf el-Cerbua ve Hammud el-Hanavi’nin Şam’ı destekleyen pozisyonlarıyla çelişmekte, bu da Dürzi toplumu içindeki bölünmüşlüğü derinleştiren bir unsur.

İsrail’in müdahaleleri, aynı zamanda bölgesel bir güç dengesi oluşturma çabasının bir parçası. Felluce’ye kadar uzanan bir “stratejik derinlik” hedefi, İsrail’in yalnızca Suriye ile sınırlı olmayan, Irak’ı da kapsayan geniş bir güvenlik vizyonunu yansıtmaktadır. Ancak bu vizyon, bölgesel aktörlerin ortak bir tutum eksikliği ve değerler sisteminin korunmasındaki başarısızlık nedeniyle başarısızlığa uğratılamıyor. Bölgedeki bazı devletlerdeki “çatlaklar”, İsrail’in projelerine karşı etkili bir karşı duruşu zorlaştırmakta.

Yazının devamını okumak için linki tıklayınız:  https://rasthaber.com/tr/haber/yazar-haberleri/suriye-deki-durzi-meselesi-israil-mudahaleleri-ve-derinlesen-kriz-148334

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM