AB’den Karadeniz’e Yerleşme Planı

GİRİŞ: 02.06.2025 08:59      GÜNCELLEME: 02.06.2025 08:59
Rasthaber -  NATO’dan sonra AB de Karadeniz’e burnunu uzattı. Karadeniz'e odaklanma stratejisini duyuran Avrupa Komisyonu, bölgede bir ‘Deniz Güvenliği Merkezi’ kurarak gerçek zamanlı bir gözetleme kabiliyetine sahip olmayı hedeflediğini ve askeri ikmal hatlarını kuvvetlendireceğini açıkladı

Avrupa Komisyonu, özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından jeopolitik önemi artan Karadeniz'e yerleşme planını resmen duyurdu. Komisyon, bölgede bir “deniz güvenliği merkezi” kurarak gerçek zamanlı bir gözetleme kabiliyetine sahip olmayı hedefliyor.

Yeni stratejiyi Brüksel’de açıklayan Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, şu ifadeleri kullandı: “Rusya'nın hava sahasını ihlal etmesi, limanlara ve deniz yollarına saldırması karşısında güvenliği artırmak bu stratejinin merkezinde yer alıyor.”

‘KARADENİZ’İN ROLÜ DEĞİŞTİ’

Karadeniz; Bulgaristan ve Romanya gibi iki AB üyesinin yanı sıra Birliğe aday statüsündeki Türkiye, Ukrayna ve Gürcistan'a ev sahipliği yapıyor. Rusya dahil toplam yedi ülkenin Karadeniz’e kıyısı bulunuyor. Bu ülkeler arasında bulunan ve bir başka AB adayı olan Moldova da Tuna Nehri üzerinden Karadeniz'e erişime sahip.

DW Türkçe’den Ella Joyner’in haberine göre; AB, Rusya'nın internet ve iletişim için hayati öneme sahip denizaltı kablolarına saldırı ihtimalinden ve AB yaptırımlarını aşmak için kullanılan “gölge filo” gemilerden endişe duyuyor.

AB NE ÖNERİYOR?

Habere göre; yeni stratejinin en somut adımı Karadeniz'de kurulacak bir “deniz güvenliği merkezi”. Strateji belgesine göre bu merkez, bölgesel güvenlik durumu hakkında bilgi sağlayacak, uzaydan deniz tabanına kadar gerçek zamanlı bir gözetleme yapacak ve potansiyel tehditlere karşı erken uyarı sistemleri geliştirecek.

Kallas da bu merkezin olası bir Rusya-Ukrayna ateşkesinin izlenmesine de katkı sağlayabileceğini iddia ediyor. Aynı zamanda bölgedeki ulaşım altyapısının geliştirilmesi de planlar arasında. Bunun özellikle askeri hareketliliği kolaylaştırmak açısından önemli olduğuna dikkat çeken Kallas, “Askerlerin ve ekipmanların, ihtiyaç duyulan zamanda, ihtiyaç duyulan yerde olmasını sağlamalıyız.” ifadelerini kullandı.

Merkezin nerede kurulacağı, projeye hangi ülkelerin katılacağı ve hangi finansal kaynakların ayrılacağı hâlâ belirsizliğini koruyor. Komisyon, bir sonraki adımda AB üyesi ülkelerle Karadeniz ülkelerinin bakanlarını bir araya getirerek öneriyi nasıl ilerleteceklerini tartışmayı planlıyor.

'TÜRKİYE TEMKİNLİ'

DW Türkçe’ye göre, Rusya hariç Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerin tümü AB ile işbirliğine açık. Ukrayna ve Moldova tam üyeliği hedeflerken Gürcistan ve Türkiye de aday ülke statüsünde olmakla birlikte üyelik süreçleri durma noktasında. Ermenistan son yıllarda AB'ye giderek daha fazla yaklaşıyor; komşusu Azerbaycan ise hem Rusya hem de AB ile karmaşık ilişkiler yürütüyor.

DW Türkçe’ye konuşan Alman Dış İlişkiler Konseyi'nden (DGAP) Stefan Meister, Türkiye’nin NATO yükümlülüklerini yerine getirirken ABD ve NATO'nun Karadeniz'de daha fazla varlık göstermesine karşı temkinli yaklaştığını vurguluyor. Meister, “Ankara, Rusya'yı güvenlik tehdidi olarak görüyor, Ukrayna'yı destekliyor ve Kırım'ın ilhakını tanımıyor. Ama aynı zamanda Batı yaptırımlarından fayda sağlıyor, Rus enerji kaynaklarını satın alıyor ve Ukrayna ile ticareti sürdürüyor.” diyor.

AB’NİN İLGİSİ BÜYÜYOR

AB'nin Karadeniz'e olan ilgisi, Bulgaristan ve Romanya'nın 2007'de Birliğe üye olmasıyla somutlaşmıştı. Ancak Çin'in de bölgede etkisini giderek artırdığı söylenebilir. Örneğin Gürcistan, geçen yıl Anaklia'da inşa edilecek derin deniz limanı projesini, bazıları ABD yaptırımı altında olan Çinli bir konsorsiyuma verdi.

Brüksel merkezli Avrupa Politika Çalışmaları Merkezi’nden Tinatin Akhvlediani, “On yıl önce AB’nin bölgedeki angajmanı daha az stratejikti ve Çin'in etkisi bu kadar büyük değildi.” diyor ve ekliyor: “Bugün burada bağları derinleştirmemek, Avrupa'nın güvenliği ve ekonomik gücü açısından ciddi bir maliyet doğurabilir.”

DGAP araştırmacısı Meister ise Karadeniz'in artık "Avrupa güvenliğinin merkezinde" olduğunu ve Güney Kafkasya, Hazar Denizi, Orta Asya ve Orta Doğu ile bağlantılar için kritik önemde olduğunu ekliyor.

ABD ve NATO’yu bölgede istemiyoruz

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlamasından sonra 25 Nisan 2022 tarihinde Hürriyet’e bir mülakat veren dönemin Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, NATO müttefiklerine ve üçüncü ülkelere savaş sırasında Karadeniz’e girmemelerinin “isabetli olacağı” beklentisinin iletildiğini söylemişti. “Bunu ifade ediyoruz, telkinde bulunuyoruz. Bölgesel sahiplik ilkesi, kıyısı olan ülkelerin duruma hâkim olması kapsamında burada dengenin bozulmamasını istiyoruz.” diyen Akar, “Burada denge bozulursa olayların kontrolden çıkma olasılığı çok yüksek. Karadeniz’i bir rekabet ortamına dönüştürmeyelim. Bizim açıkça söylediğimiz şey bu. Savaş sürdüğü müddetçe gelinmemesini ihsas ediyoruz.” ifadelerini kullanmıştı.

Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu da 18 Kasım 2023’te Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu Eğitim Merkezi Komutanlığında dikkat çeken bir konuşma yapmıştı. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Karadeniz’deki jeopolitik mücadelede yeni bir dönemi başlattığını belirten Tatlıoğlu, “Bildiğiniz gibi, NATO Karadeniz’de bazı tedbirler almaya çalışıyor. Ancak Karadeniz’de bu tedbirleri biz alacağımızı ifade edip, NATO’yu veya Amerika’yı Karadeniz’de istemediğimizi beyan ediyoruz.” demişti. Oramiral Tatlıoğlu şöyle devam etmişti:

“Amacımız şu: Montrö’ye uyulsun... Karadeniz’de biz bütün güvenliği sağladık. Biz Türkiye olarak Karadeniz’de bütün güvenliği sağlarız. Karadeniz’i bir Ortadoğu’ya çevirmesinler. Dolayısıyla Karadeniz’e herhangi bir ülkenin veya NATO’nun girmesini istemiyoruz.”

NATO en büyük üssünü Karadeniz’e inşa ediyor

NATO, uzun yıllardır Karadeniz’e özel bir önem veriyor. 2004 yılında Bulgaristan ve Romanya’yı İttifak’a dahil ederek Karadeniz’deki varlığını artıran NATO, 2018’den itibaren vites yükseltmeye başladı. Önce NATO Savunma Bakanları toplantısında İttifak’ın Karadeniz’deki askeri varlığını güçlendirmeye yönelik bir tedbir paketi hazırlandı. 2018’deki Brüksel Zirvesi’nde ise Karadeniz’deki askeri varlığın artırılması kararı resmen alındı. Bu kapsamda devriye ve tatbikat sayıları yükseltildi. Sea Breeze ve Sea Shield gibi tatbikatlar planlandı. Bölgeye gözetleme uçakları yerleştirildi. Bulgaristan Novo Selo’da ABD’ye üs tahsis edildi. Romanya’da füze savunma kalkanı kuruldu ve gemilerde kullanılan AEGIS sisteminin ilk kara versiyonu Devesul’a konuşlandırıldı. Şimdilerde de yine Romanya’da 10 bin kişilik NATO’nun dünyadaki en büyük üssü inşa ediliyor.

Bunun sebebini ise 20 Ekim 2021’de ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin açıklamıştı. “Karadeniz’in güvenliği ve istikrarı, ABD’nin ulusal çıkarıdır.” diyen Austin, “Karadeniz, NATO’nun doğu kanadının güvenliği açısından da kritik önemdedir.” ifadelerini kullanmıştı.

Türkiye, resmi olarak Karadeniz’deki politikalarını “bölgesel sahiplik” ilkesi üzerine inşa ediyor. “Karadeniz Karadenizlilerindir.” anlayışıyla bölgede kıyıdaş ülkelerle ortak güvenlik ve ticari mekanizmalar kurmaya çalışan Türkiye, kıyıdaş olmayan ülkelerinse bölgede faaliyet göstermesine temkinli yaklaşıyor. Şu anda da bölgedeki mayın tehdidine karşı oluşturulan “Karadeniz Mayın Karşı Tedbirleri Görev Grubu (MCM Black Sea)” içerisinde Türkiye, Bulgaristan ve Romanya yer alıyor/aydınlık

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM