Bu, direnişin en başından beri gündeme getirdiği bir konuydu
ancak Amerikalılar, baskı ve zorlamayla alternatif yollar kullanarak direnişi
durdurmaya çalıştı. Ama artık onlar da her şeyin Gazze savaşının sona
ermesinden geçtiğini anladılar.
Tabii bu “Her şeyden” kasıt sadece Lübnan ve Yemen’le
sınırlı değil.
Amerikalılar yakın zamanda Tahran'a yeni nükleer ve bölgesel
paketler göndermiş, İran İslam Cumhuriyeti de yukarıdaki durumlara ilişkin aynı
geçen yaz ki gibi sınırlı görüşmeler konusunda Amerikalılarla her türlü dolaylı
görüşmenin Gazze savaşının sona ermesine bağlı olduğunu belirtmiştir.
Amerikalıların çabalarının sebebi budur. Onlar, bu yaz seçim
kampanyalarının en yoğun olduğu dönemde Orta Doğu'nun savaşta olmasını istemiyor
çünkü sadece bu bile Biden'ı devirebilir.
Beyaz Saray'ın “bölgeyi sakinleştirmek için İran'la geçici
olarak yakınlaşmalı ve seçimleri kazanarak onlara imtiyaz vermeliyiz!"
fikri yanmış bir plandır.
Her ne kadar onlar “Gerçek Vaad” operasyonunun ardından Katar'a
ateşkes müzakerelerinin ayrıntılarını İslam Cumhuriyeti'ne bildirmesi ve
görüşünü alması tavsiyesinde bulunduysa da Tahran, Hamas'ın bağımsızlığına saygı
duyuyor ve tavsiye niteliğindeki görüşlerini direniş kanalıyla göndermeyi
tercih ediyor.