Beşşar Esad, İktidar Koltuğunu Neden Bıraktı?

GİRİŞ: 10.12.2024 08:01      GÜNCELLEME: 10.12.2024 08:01
Rasthaber -  BAE, Şam ile Washington arasında arabuluculuk yaparak Beşşar Esad'a, İran'dan ve direniş ekseninden uzaklaşması halinde Sezar yaptırımlarının 20 Aralık'ta uzatılmayacağını vaat etti. Ancak bu vaatlerin gerçekleşmemesi Esad hükümetinin düşmesine neden oldu.

8 Aralık 2024, Suriye'nin yakın tarihinde önemli bir gün oldu. 54 yıllık Baas Partisi ve Esad ailesinin Suriye'nin tarihi toprakları üzerindeki siyasi hakimiyetinin ardından, teröristler yalnızca 10 gün içinde Halep, Hama, Humus, Dera ve nihayet Şam’ı ele geçirerek, Londra’da eğitim almış göz doktorunun siyasi kariyerine son verdiler. Şam'ın düşmesiyle birlikte tüm devlet ve askeri merkezler teröristlerin kontrolüne geçti. Suriye Başbakanı ise Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı doğrultusunda yeni bir anayasa ve Suriye’nin gelecekteki yöneticisini belirlemek için özgür seçimler düzenleneceği vaadinde bulundu.

TASS Devlet Haber Ajansı’nın bildirdiğine göre, Beşşar Esad ve ailesi Moskova’ya giriş yaparak Rusya’dan siyasi sığınma aldı. İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ise, Suriye’ye yönelik saldırının başlatılacağını resmen açıklayarak, savaşın Suriye'ye genişlemesi için uygun koşulların oluştuğunu duyurdu. Bu gelişmelerin ardından birçok gözlemci ve uzman şu soruları sormaya başladı: Silahlı muhalifler nasıl oldu da Suriye ordusunun veya halkının en ufak bir direnişiyle karşılaşmadan başkente doğru ilerleyerek Şam’ı ele geçirebildi? Neden tarih tekerrür etmedi ve bu kez Esad iktidarda kalmayı başaramadı?

Esad neden Direniş’ten yardım istemedi?

İdlib vilayetindeki Suriyeli muhaliflerin hareketliliği bir yandan, Suriye ordusunun çeşitli cephelerdeki zayıf durumu diğer yandan, geçen ay İranlı askeri komutanlardan oluşan bir grubun Şam’a giderek bu Arap ülkesindeki gelişmelere dair uyarılarda bulunmasına yol açtı.

Güvenlik birimlerinden elde edilen bilgiler, İdlib’deki teröristlerin geniş çaplı eğitim faaliyetlerine ve saldırı ile savunma amaçlı çeşitli silahlarla donanım çalışmalarına başladığını gösteriyordu. Bu durum, İran’ın danışmanlık birimlerini kuzeybatı Suriye’deki gelişmelere karşı daha hassas hale getirdi ve İdlib çevresinde Direniş’in askeri birimlerini yeniden canlandırma ve güçlendirme arayışına itti. Ancak bu çabanın gerçekleşmesi, Beşşar Esad’ın onayını gerektiriyordu.

Suriye’deki son gelişmeler, ülkenin ekonomik ve sosyal sorunlarının giderek derinleştiğini ve Beşşar Esad hükümetinin bu sorunlarla başa çıkmakta yetersiz kaldığını gözler önüne serdi. İranlı yetkililerin son Suriye ziyaretlerinde, halkın artan hoşnutsuzluğunun ve hükümetin altyapı ile ekonomik krizlere çözüm üretmedeki başarısızlığının boyutları daha da netleşti.

Son aylarda, özellikle Esad’ın geleneksel destekçileri arasında sayılan Süveyda eyaletinde, kıtlık, kamu hizmetlerinin yetersizliği ve yerel para biriminin değer kaybı nedeniyle geniş çaplı protestolar düzenlendi. Bu durumun diğer bölgelerde de benzer şekilde hissedildiği belirtiliyor. Bütün bu faktörler İranlı yetkililerin, “sadık bir müttefik” olarak,  Suriye hükümetinin askeri, ekonomik ve kamuoyu cephelerinde karşılaştığı zorlukları açıklamasına ve  bu zorluklarla başa çıkmanın gerekliliği konusunda uyarıda bulunmalarına neden oldu.

Suriye'nin meşru devlet başkanı, İranlı yetkililere resmi bir yardım talebi göndermek yerine, yeni dostlarından gelen teklifleri değerlendirmeye karar verdi. Zaman akışı bu kararın yanlış olduğunu ve politikacıların Ortadoğu'da hata yapma lüksü olmadığını gösterdi.

İran’dan uzaklaşma ve yeni dostların vaatleri

Ancak Beşşar Esad, İran’ın iyi niyetli uyarılarına rağmen, mevcut sorunların çözümü için herhangi bir adım atamayacağını açıkça belirtti. Ayrıca, terörist grupların geniş çaplı bir savaş başlatacak kapasitede olmadığını ve birbirleriyle çatışmaya gireceklerini iddia etti. Bu yanlış analiz, bilgi eksikliğinden veya iç cephedeki duruma güvenmekten ziyade, İran’ın Suriye üzerindeki etkisini azaltmaya yönelik bir bahane olarak yorumlandı.

BAE, Şam ile Washington arasında arabuluculuk yaparak Beşşar Esad'a, İran'dan ve direniş ekseninden uzaklaşması halinde Sezar yaptırımlarının 20 Aralık'ta uzatılmayacağını ve Suriye’nin “Petro-dolarlara” ve ekonomik projelere ev sahipliği yapacağını vaat etmişti. Ancak bu vaatlerin hiçbiri gerçekleşmedi ve Esad hükümetinin düşmesine neden oldu.

Esad’ın söylemindeki değişim ve İran’ın uyarılarına kayıtsız kalması, diğer bölgesel ve uluslararası aktörlerden gelen cazip vaatlerin etkisini ortaya koydu. Suriye hükümeti, ekonomik sorunları çözmek ve savaş sonrası yeniden yapılanmayı hızlandırmak adına İran’dan uzaklaşarak ABD ve muhafazakâr Sünni ülkelerle yakınlaşma yolunu tercih etti. Görünen o ki, Halep vilayetine yönelik terör hareketinin ilk günlerinde bazı ülkeler Esad hükümetine yardım sözü vermişti ancak bunların hiçbiri 8 Aralık'a kadar gerçekleşmedi.

Reuters’a göre, BAE, Şam ile Washington arasında arabuluculuk yaparak Beşşar Esad'a, İran'dan ve direniş ekseninden uzaklaşması halinde Sezar yaptırımlarının 20 Aralık'ta uzatılmayacağını ve Suriye’nin “Petro-dolarlara” ve ekonomik projelere ev sahipliği yapacağını vaat etmişti. Ancak bu vaatlerin hiçbiri gerçekleşmedi ve Esad hükümetinin düşmesine neden oldu.

Ortadoğu’da hata yapma lüksü yok

Teröristlerin savaş makinesinin İdlib'den harekete geçmesiyle İran İslam Cumhuriyeti, bu kez Beşşar Esad ile en üst düzeyde temasa geçti ve Tahran'ın Şam'a tam destek vermeye hazır olduğunu söyledi. İran'ın bu teklifine yanıt olarak Esad, silahlı muhalefetle savaşın cephesinde kontrolü olmadığını açıkça söyledi ve İran silahlı kuvvetlerinin Suriye savaşına girmesine ilişkin kararı Tahran'a bıraktı! Diğer bir deyişle Suriye'nin meşru devlet başkanı, İranlı yetkililere resmi bir yardım talebi göndermek yerine, yeni dostlarından gelen teklifleri değerlendirmeye karar verdi. Zaman akışı bu kararın yanlış olduğunu ve politikacıların Ortadoğu'da hata yapma lüksü olmadığını gösterdi.

Suriye devlet başkanının "olumsuz cevabına" rağmen İran silahlı kuvvetleri "hazır" durumdaydı ve Şam’dan "yeşil ışık" aldıktan sonra savaş cephelerine hareket etmeleri bekleniyordu. Son saatlerde de Esad'la temasa geçildi ve (belki de) son kez İran'ın Suriye sahasına girmeye ve denklemi Şam lehine değiştirmeye tam hazır olduğundan bahsetti. Sonuçta, Beşşar Esad'ın hazırlıksızlığı, ordunun zayıf performansı ve yaygın halk memnuniyetsizliği, İranlı yetkililerin Suriye'deki gelişmelerle ilgili saatlerce süren istişare ve müzakerelerin ardından “Bu kez İran'ın Beşşar Esad'a askeri yardım yapmasının koşulları mevcut değil! sonucuna varmasına yol açtı.

Sonuç

Suriye'nin direniş ekseni döngüsünden (geçici olarak) çekilmesiyle birlikte bu cephenin farklı tarafları arasındaki bağlantı bazı "ama- eğerlerle" karşı karşıya kaldı. Özellikle Hizbullah savaşçılarına silah sevkiyatı ilgili olarak bu konu giderek daha fazla gündeme geliyor. Bölgedeki güncel gelişmelerin hızı ve ABD, İsrail ve muhafazakar Sünni ülkeler arasındaki koordinasyon, Kuzey Gazze'nin jeopolitiğini ve "güç dengesini" İbrani-Arap-Batı ekseni lehine değiştirmeye yönelik yıllardır plan yapıldığını gösteriyor. Ancak "oyun" henüz bitmedi!/mehr

YORUMLAR

Haktan 1 gün önce
Kaddafinin ikramlarını beğenmeyenler ellerindekinden de oldular. Esad sonrası da Şam ı açlık bekliyor olacak. Esad yönetimi ihlas temelinde yalnız Allah ın vaadine tutunsaydı şeytan içerden avlayamaz suriye düşmanlara yol açılamazdı. İşid gibi htş de ancak müslümanlarla savaşır. Şii hilali safsatası üzerinden hizbullaha mutlak düşman gözüyle bakanlar selefi terörünü veya Süfyani yapıyı desteklemekten geri kalmadılar. Emperyalist ve siyonistler eliyle çökmüş bir rejimin düşüşünü kahramanliklarina sayanlar israil topraklarını alırken suriyeyi bombalarken ne yapıyorlar acaba ve hani islamdan söz eden islamın gizli düşmanı deccal süfyan-ı nerede ve ne zaman çıkacak . Hadis kaynakları onun islam kılıģinda gelecek deccal olacağı ve Hz.Imam Mehdi aleyhi selama savaş açacağı sonrada ordusuyla helak olacağını bildirmiş. Tabi tüm bu alametler güçlenerek zuhur alametleri olasılığını artırırken o duruma göre bakarsak. Bu projenin ardında hangi parasal ve yer altı dünyası da dönüyorsa şu anki hazırlık Irak a yönelik bir hazırlıktır kaç ay sonra patlak verir bilinmez lakin israil için sırada Irak görünüyor. Günahlarının çokluğu nedeniyle lanete daha çok uğramış ve karanlikta olan kimselere hakikat bi anlam ifade etmez zira kalp gözleri körleşmiş Allah tan uzaklaşmışlar. Sünni kaynaklarda da olan benzer hadis : " Ahir zamanı imamını bilmeyen cahiliye ölümü( putperest) üzeredir." Zira Allah ın katında belirlenen her vasi onun yeryüzündeki hücceti nişanesidir ki insanlar doğru yolun tekliğini anlasın ve böylece başka hüccetler velayetler veliler edinmesin. Ne kadar ve nasıl ıbadet edildiğine bakılmaksızın Allahu teala hakiki olanı ayırıyor. Keşke sünni filistinliler için canını ortaya koyan hizbullah aslanları kadar vicdan insaf insanlık ve iman sahibi olsalarda israille savaşsalar! Kısaca olacak olanlar olur ve zuhur gerçekleştiğinde yeryüzü adil hakikat gizli kalanlar ve her iyiliği bulur ve her gunah kötülükten adaletsizlikten arınır. Allah sonsuz azamet sahibidir ve O ol dediğinde nice akıl almaz şeyler olur. Kendince tarih anlatanlar hakiki ve şaşmaz Kuran daki tarihi sahnelerden korkmalılar esasınca. Amerik için üzülmeyin ilahi takdir neyse olur. Tüm bunlar elbette imtihan içinde imtihan ve elbette Allah a yakinlasabilmek öyle kolay değil. Yegane korku ve güvenimiz O ndandır dönüş de yalnız O nadır. Şehitler kaçıncı boyutta bilmem lakin onlar ölü değildir toprak da naaşlarına zarar vermez. Ülizyonun içinde gibi düşünün dünyanın ve güneşin mekaniğine hızına göre işleyen zaman içinde zaman mekan içinde mekan boyutlar alemler var ve sonunda zafer muhlis muttaki denenmiş müminlerindir melekler ordusu gelir o gün elbette. Salâvat ala Muhammed ve al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an eda ehum!

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM