13 Nisan akşamı İran üzerinde uçan insansız hava araçlarının
videolarının görülmesiyle, İran'ın Kudüs'teki işgal rejimine yönelik cezai
operasyon olasılığı maksimuma çıktı ve saatler sonra ulusal medyada da İslam
Devrimi Muhafızları Ordusu’nun Havacılık ve Uzay Kuvvetleri ile diğer silahlı
kuvvetlerin birlikte bir misilleme operasyonu başlattığına dair haberler
yayınlandı.
Yaklaşık iki hafta önce Siyonist rejimin, İran’ın Şam'daki
büyükelçiliği konsolosluk binasına düzenlediği hava saldırısı, Suriye'de resmi
ve yasal olarak bulunan üst düzey Devrim Muhafızları komutanlarının şehit
olmasına neden olmuştu. Bu olayın ardından İran’ın Siyonist rejime karşı
intikam operasyonu gerçekleştirme yönündeki kesin kararı çeşitli platformlardan
resmen duyurulmuştu.
Devrim Lideri’nin, aralarında Şehit Muhammed Rıza Zahidi
(İran'ın Suriye ve Lübnan'daki askeri danışmanlarının komutanı) ve Hacı
Rahimi'nin de bulunduğu Devrim Muhafızları komutanlarının şehadetiyle ilgili
mesajı ve Ramazan Bayramı hutbesinde tamamlayıcı nitelikteki konuşmaları Siyonist
rejime karşı psikolojik savaşı en üst düzeye çıkarmıştı.
Bu psikolojik savaşın işgal altındaki topraklarda halkının
ve yetkililerinin üzerindeki farklı davranışlarında gözlemlenen etkilerini
birçok kez ortaya koydu. Bu rejimin askeri yetkilileri, işgal topraklarına
davet edilen Centcom komutanları ve diğer çeşitli danışmanlarla birlikte
İran'ın misilleme operasyonuyla yüzleşmek için azami çabayı gösterdi. Ayrıca
bir dizi ABD askeri savaş gemisi de işgal altındaki topraklara daha yakın
bölgelere kendilerini hızla ulaştırdı.
Son olarak ülke yetkilileri, saldırıdan 72 saat önce İran’ın
intikam operasyonunun tam olarak yürütüldüğü konusunda bölge ülkelerine bilgi
verilmesine karar verdi. Elbette Amerikalılar ve İsrail de bundan haberdar oldu
ve yapılması gereken son hamleler yapıldı. İran'ın intikam operasyonu ve
operasyona giden üç günlük süreçte, haberler vererek cephelerinin psikolojik
yönetimine zemin hazırlıyorlardı.
Son olarak Devrim Muhafızları Havacılık ve Uzay
Kuvvetleri'nin işgale yönelik birleşik füze ve drone operasyonu, 13 Nisan
akşamı Şahid-36 kamikaze drone'unun fırlatılmasıyla başlamış, kısa bir süre
sonra seyir füzelerinin ateşlenmesi ve son olarak da balistik füzelerin
ateşlenmesiyle devam ederek tamamlandı.
Bu operasyon 14 Nisan sabah saat 05.00'e kadar devam etti.
Sosyal ağlar sayesinde, bu operasyonun gerçekleştirildiği sırada füzelerin ve
insansız hava araçlarının hareketlerinin yanı sıra işgal altındaki bölgelere
girişlerini ve bu operasyonun diğer ayrıntılarını gösteren çeşitli videolar
aynı zamanda medyaya yansıdı.
* Stratejik Sabır Politikasının Sona Ermesi
Bazı analistler, Siyonist rejimin İran’la sert çatışmasının
başlamasını, yaklaşık 18 yıl önce Lübnan Hizbullah'ının 2006'daki 33 gün
savaşında kazandığı zafere bağlıyor.
Bu açıklamanın doğruluğundan tamamen ayrı olarak, bu rejimin bölgedeki İslami İran'ın aktif unsurlarına karşı davranış değişikliği, kesinlikle bu etkili ve belirleyici savaştan kaynaklanmıştır.
Birkaç yıl sonra Suriye savaşının başlamasıyla birlikte,
Siyonist rejimin sınırlarına yakın bu ülkede, başta Devrim Muhafızları güçleri
olmak üzere İran’ın askeri danışmanlarının varlığı gün geçtikçe arttı ve bu,
İsrail rejimi için tehlikeli bir durumdu.
Siyonistlerin İranlı komutanların varlığına karşı ilk
eylemi, bölgedeki Kudüs Gücü komutanlarından Şehit Allahdadi'ye 2015 Ocak ayı
sonlarında düzenlenen suikast olarak değerlendirilebilir. Bir sonraki önemli
olay, Siyonist rejimin Nisan 2019'da Suriye'nin 4. askeri üssüne düzenlediği ve
bir grup İranlı danışmanın şehit olmasına yol açan hava saldırısıydı.
Elbette işgal altındaki Golan Tepeleri'nde işgal rejiminin
istihbarat ve askeri merkezlerinin roket bombardımanına tutulmalarını da
kapsayan çeşitli cevaplar verilmiş olsa da ki bu cevaplar İsrail'in İranlı
güçlere yönelik doğrudan saldırısında da bir süre göreceli bir caydırıcılık
yarattı- yine bölgedeki şartların değişmesiyle birlikte Siyonist rejim
Suriye'de belirli noktalara saldırılar düzenlemiş, bu da İran’ın zaman zaman
danışman güçlerinin şehit olmasıyla sonuçlanmıştır.
Bu dönemde General Kasım Süleymani'nin Ocak 2020’de Irak'ın
resmi konuğuyken Amerikan ordusuna bağlı teröristler tarafından Bağdat'ta şehit
edilmesi de Amerikalı yetkililere göre Siyonistlerin provokasyonlarıyla
gerçekleştirilmişti. İran da bu terör saldırısına yanıt olarak, bu ülkedeki
Amerikan varlığının en önemli yerlerinden biri olan Irak'taki Ayn el-Esed hava
üssüne doğrudan saldırı başlattı.
İran’ın bölgedeki askeri unsurlarına yönelik saldırının
dönüm noktası, Hamas ve diğer Filistinli İslami direniş gruplarının 7 Ekim 2023
tarihinde başlattığı Aksa Tufanı operasyonunun başlaması oldu. Siyonist rejimin
Hamas'ı yok edemeyeceği açıkça ortaya çıkınca, bu rejim, hem Lübnan Hizbullah'ından
hem de İslam Devrimi Muhafızları Ordusundan Hamas'ı destekleyen etkili askeri
şahsiyetlere yönelik suikastları yoğunlaştırdı.
Siyonist rejim, 2 Aralık 2023’den 1 Nisan 2024’e kadar
yaklaşık birkaç gün aralıklarla, en az iki haftada bir olmak üzere 10 saldırı
gerçekleştirmiş, son saldırı ise İran’ın Şam Büyükelçiliği'ne bağlı
konsolosluğa yapılmıştı. Bu saldırı konsolosluk binasının tamamen yıkılması ve
İran’ın 7 askeri ile birkaç kişinin şehit olmasıyla sonuçlandı. Bu eylem, İran
ile İsrail arasındaki çatışmada yeni bir sayfaya işaret ediyordu.
Gerçek Vaad Operasyonu
İran'ın Başkomutan’ı tarafından açıkça ifade edilen
misilleme operasyonu vaadi, Siyonist rejimin Suriye'deki İran büyükelçiliğine
saldırmasından yaklaşık iki hafta sonra gerçekleşti. Bu gecikmenin sebebinin ne
olduğu belli değil ancak bazı uzmanların olası eleştirilerinin yanı sıra bunun
avantajları da var.
Bu avantajlardan birincisi, belirtildiği gibi İsrail'e
yönelik psikolojik savaşın bu iki haftada otuz yılı aşkın sürenin mümkün olan
en yüksek seviyesine ulaşmasıydı. Bu rejimin farklı kesimlerinin tepkileri
gözlemlendi ve kaydedildi.
İkincisi, İran'ın doğrudan mı yoksa direniş ekseni üzerinden mi yanıt vereceğine bakmaksızın, gerçek saldırı tehlikesinin farkına varan Siyonist rejim, İran’ın istihbarat gözetimi altında bulunan işgal altındaki topraklarda bir dizi çeşitli askeri hareket yarattı. Özellikle İran'ın doğrudan karşılık vereceğinin açıklanmasının ardından, düşmanın savunma kabuğundaki hareketleri, Amerika'dan ve Siyonist rejimin diğer müttefiklerinden yardım istemek de dahil olmak üzere mümkün olan maksimum seviyeye ulaştı. Bütün bu hareketler İran'ın tam gözetimi altındaydı.
Ayrıca Siyonist rejimin konsolosluk binasına saldırısı ile
operasyonun gerçekleştirilmesi arasında geçen sürede düşman, İran'ın planını
ortaya çıkarmak ve İran'ın intikam operasyonu hakkında bilgi edinmek için
mutlak azami çabayı gösterdi. Onlar bu çaba içerisindeyken bu hareketler
ülkenin güvenlik kurumları tarafından izleniyordu, bu da casusluk ve düşman
nüfuzunun olası yollarını kapatmada faydalı olacak.
Ve son olarak, İran'ın saldırısına karşı düşmanın maksimum
hazırlığı fiilen gerçekleşti; her ne kadar bazıları bu konuya katılmasa da
sonuçta bu aslında İran’ın yeteneklerini, düşmanın tüm savunma potansiyeline
karşı sınırlı bir operasyonla test etmesi demekti.
Gerçek Vaad operasyonu, İslam Devrimi Muhafızları Ordusunun
Suriye'deki terörist mevzilerine ve Ayn el-Esed'de ABD'ye karşı düzenlediği
daha önceki birçok füze operasyonundan farklıydı.
Bu operasyonda İslam Devrimi Muhafızları Havacılık ve Uzay
Kuvvetleri silahlarını fırlatmak için ülkenin çeşitli bölgelerini kullandı.
Bunun 16 Ocak 2024’de Kirman'ın Gülizar-ı Şüheda bölgesinde Şehit Süleymani'nin
yıldönümünde gerçekleştirilen intihar saldırısına tepki olarak yapılan intikam
operasyonundan daha kapsamlı olduğu değerlendirildi.
Gerçek Vaad operasyonundan önceki operasyonlarda; hedef
bölgeler Kuzey Irak'tan Doğu Suriye'ye kadar birkaç yüz kilometre mesafedeydi.
Fatih-110, Fatih-313, Zülfikar ve Kıyam füzeleri kullanıldı.
16 Ocak 2024'deki harekatta ilk kez yeni Hayberşiken füzesi
kullanıldı. Huzistan'dan Suriye'nin kuzeydoğusundaki İdlib yakınındaki terörist
grupların mevzilerini yok etmek için 1.300 km'nin üzerinde menzilden ateş
açıldı ve kullanılan toplam füze sayısı 24'e ulaştı.
Bu operasyonda Irak'ın kuzeyi, Suriye'de Fırat'ın doğusu,
Suriye'nin kuzeydoğusunda İdlib ve diğer bazı yerler olmak üzere 3 ana bölge
aynı anda saldırıya uğradı. Roketlerin ateşlendiği en az üç bölge vardı; bunlar
arasında Huzistan, Kirmanşah ve Batı Azerbaycan da vardı. Sonuç olarak söz
konusu operasyon, düşmanın çeşitli terör hareketlerine yanıt olarak 2018
yılından bu yana gerçekleştirilen İran’daki en büyük füze operasyonu oldu.
Ancak Geçek Vaad operasyonunda İran İslam Cumhuriyeti,
diplomatik bölgelere yapılan saldırının ülke topraklarına saldırı sayıldığını
dikkate alarak, stratejik sabrını sona erdirme kararı aldı. Hem işgal altındaki
topraklardaki düşmana saldırmak, hem de Siyonist rejime güçlü bir darbe vurmak
ve İran’a karşı bir daha terör operasyonları düzenlemesini engellemek için
saldırıyı doğrudan gerçekleştirdi.
Bu operasyon İran’ın çeşitli yerlerinden düşman mevzilerine
doğru aynı anda zamanlanmış saldırı ile gerçekleştirildi.
Atılan füzelerin miktarına bakıldığında, mevcut bilgilere
göre 1990 yılında halkın münafıkları karargâhına yapılan saldırı bile ülkedeki
tüm füze operasyonlarından daha kapsamlıydı.
Böylece İran’ın farklı yerlerinden farklı füze gruplarının
katılımı çok önemli bir savaş operasyonunda pratik olarak test edilmiş ve
tekrarlı atış mevzilerinin kullanılmasının olası riskleri en aza indirilmiştir.
* Operasyon hedefleri
Silahlı Kuvvetler Genelkurmay Başkanı General Bakıri’ye göre bu operasyonda iki ana hedef nokta vardı; İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde bir casus üssü ve ayrıca terör suçuna karışan savaşçıların uçuş yeri olan "Nevatim" hava üssü. Konsolosluk saldırı suçundaki doğrudan rolleri nedeniyle bu iki karargah, İran'ın intikam operasyonunun hedefleri listesine dahil edildi.
Suriye'ye ait olan Golan Tepeleri, on yıllar önce Siyonist
rejim tarafından işgal edilmişti ve bu tepelerin doğu bölgelerinin geniş bir
kısmına hakim olması nedeniyle, bu rejimin gözetleme ve casusluk konularında
işgal rejimine büyük faydası bulunuyordu.
Nevatim üssü resmi olarak gizli savaş filolarının ve
Siyonist rejimin elindeki beşinci nesil F-35'in bulunduğu yerdir. Son birkaç
yılda İsrail Hava Kuvvetleri'nde faaliyete geçtikten sonra F-15 ve F-16 savaş
uçaklarıyla birlikte bu rejimin işlediği kötülüklerinde rol oynadı.
* Kullanılan silahlar
Aslında Devrim Muhafızları Havacılık ve Uzay Kuvvetleri'nin
taarruz silahlarının ana kolları sayılan bu operasyonda, düşmana karşı insansız
hava araçları, seyir füzeleri ve balistik füzeler olmak üzere üç tür silah
kullanıldı.
Bunların arasında seyir füzeleri ve kamikaze drone'ları,
1985 yılından beri Devrim Muhafızları'nın elinde bulunan balistik füzelerle
karşılaştırıldığında bu gücün en genç silahlarıdır. Bu iki yeni alan, İslam
Devrimi Muhafızları Havacılık ve Uzay Kuvvetleri'nin uzmanları ve bilim
adamları tarafından yirmi yıldan kısa bir süre içinde tamamen yerli olarak
geliştirildi.
İlk saldırı, bir dizi kamikaze drone'unun fırlatılmasıyla
gerçekleştirildi. Eldeki görüntülere göre bu dronların tamamı ya da çoğunluğu
son yıllarda dünya çapında üne kavuşan pervane motorlu Şahid-136 tipiydi.
İran'dan uçarak 1000 kilometreden fazla mesafe kat etmek
zorunda kalan bu dronların kullanılması, düşmanın hava koruması, mesafe yönü ve
düşük hız nedeniyle gözlemciler açısından bir soru işaretiydi.
Devrim Muhafızları'nın bu silahı kullanırken çeşitli
amaçları olduğu tahmin edilebilir.
Öncelikle bu insansız hava aracı alayının düşmana doğru
ilerlemesiyle Siyonist rejimi destekleyen koalisyonun hava önleme kabiliyeti
geniş bir alanda gökyüzünü temizlemeye uğraştı. Bu bir nevi oyalayıcı, rahatsız
edici operasyon olarak değerlendiriliyor ve aynı zamanda bu İHA'ları keşfetme
ve yakalama konusunda işgal gücünün gerçek güçlerini de ortaya koyuyor.
İkincisi, insansız hava aracı operasyonunun süresinin
uzunluğu nedeniyle, düşmanın hava gücü, insansız hava araçlarına karşı fiilen
devreye giriyor. Ülkenin füze platformlarına karşı misilleme operasyonu yapma
gücü böylece asgari düzeye iniyor. Çünkü mantıksal olarak önleme
faaliyetlerinin yükünün azaltılması, çok sayıda İHA'nın orta bölgelerden
kaçarak işgal altındaki topraklara ulaşmasına neden olabilir.
Onlarca İHA'nın fırlatılmasının arkasında gizlenen diğer
amacın, düşman ve ortaklarının hava savunma katmanlarını başarıyla geçmesi
halinde hedefleri vurmak olduğu aşikar.
Eldeki bilgilere göre Devrim Muhafızları, jet motorlu
kamikaze drone'larının bilinmeyen türünü değil; bilinen örneği Şahid-238
ailesini kullandı. Şahid-136 İHA'ları, tekli sabit rampalar, mobil araç
rampaları ve kapalı kasa rampalardan düşmana doğru uçuşa başladı.
Bir başka saldırı dalgası ise seyir füzelerini içeriyordu. Bu füzelerin ateşlendiği anları içeren videoya göre Hava Kuvvetleri, bu operasyonda birinci nesil sabit kanatlı seyir füzelerini kullandı.
Bu füzeler mobil fırlatıcıdan fırlatıldı. Bu füzeler,
gövdenin üst kısmına yerleştirilmiş turbojet motora sahip olup, farklı
tiplerinde 1000 km'den 1650 km'ye kadar menzile sahiptir.
Jet motorlarının kullanılması nedeniyle bu füzelerin uçuş
hızının 700 ila 900 km/saat olduğu tahmin ediliyor ve bu da onların işgal
altındaki bölgelere bir buçuk saatten daha kısa sürede ulaşmasını sağlıyor.
Drone'lar gibi seyir füzeleri de karmaşık rotalardan geçerek
hedeflerine uçma kabiliyetine sahip. Seyir füzelerinin uçuş hızı nedeniyle
düşmana doğru minimum aralıktaki nüfuz becerisi, bu silahın düşman
savunmasından kaçmasını mümkün kılmaktadır. Ayrıca alçak irtifada uçmak,
geleneksel olarak bu tür füzeler için çoğu kara konuşlu hava savunma
sisteminden korunma avantajını da beraberinde getiriyor.
Ancak Devrim Muhafızları'nın Gerçek Vaad operasyonundaki
saldırısının ana dalgası; balistik füzeleri içeriyordu. Bu füzeler 14 Nisan
sabahı erken saatlerde ateşlendi ve yüksek uçuş hızları nedeniyle birkaç dakika
sonra işgal altındaki toprakların semalarına girdi. Yayınlanan bilgiler, Devrim
Muhafızlarının bu operasyonda Siccil, Hürremşehr, HacıKasım, Hayberşiken-2 ve
Hipersonik el-Fetih füzelerini kullanmadığını gösteriyor.
İran Devrim Muhafızları'nın "İsrail" füzeleri
listesine bakıldığında, İsrail'i vurmaya devam eden füzeler arasında 1000
km'nin üzerinde menzile sahip Dezful, 1000 km menzile sahip Kaim-2, 1400 km
menzile sahip Rızvan, 1000 km menzile sahip Hayber Şiken-1, 1650 km menzilli
İmad ve 1950 km menzilli Kadir yer alıyor. Bu arada ilk iki fırlatma işgal
altındaki Golan'da söz konusu hedefe karşı, kullanılırken, atış alanlarından
isabet alanlarına olan mesafe dikkate alınarak kullanıldı. Bu listede Dezful ve
Hayber Şiken katı yakıtlı ve eğimli fırlatmalı füzeler, geri kalanlar ise
tamamı mobil fırlatıcıya sahip sıvı yakıtlı ve dikey fırlatmalı füzelerdir.
Gerçek Vaad’in işleyişiyle ilgili söylenebilecek şeylerden
biri de düşman savunmasının farklı menzillerden atılan füzelerle karşı karşıya
kalmasıdır. Balistik füzelerin
hızlandırma veya güçlendirme aşaması olarak adlandırılan bir başlangıç uçuş
aşaması vardır. Daha sonra pik uçuş yüksekliğinin de bu aşamada belirlendiği
ara aşamaya girer. Daha önceki aşamalarda atmosferden çıkarak son aşamada
atmosfere girer ve fırlatma sonrasında stabilleşerek hedef noktaya ulaşma
yoluna girer. Hedef, uçuş hızının sınırlarına ulaşır.
İran ile işgal altındaki topraklar arasındaki mesafe dikkate
alındığında düşman sistemleri, hızlanma aşamasında İran mermilerine karşı
angaje olamıyor. Ayrıca füzelerin farklı
mesafelerden ateşlenmesi nedeniyle, muhtemelen ateşlenen füzelerden herhangi
birinin orta fazı, Amerikan Aegis sistemi dışında, düşmanın bilinen füze
savunma kalkanlarının menzili içinde olmayacaktır.
Bu sistem, yeterli radar verisi sağlanması koşuluyla, kendi
füze türlerinden yalnızca biri ile atmosfer dışında uzun menzilde uçan füzelere
karşı atış yapabilmektedir. Diğer sistemler Pikan-2 ve 3, THAAD, Patriot, David
Sling ve Demir kubbeler ise görev tanımları veya maksimum etkili menzilleri
nedeniyle söz konusu kurala dahil değil.
Operasyonun ilk saatlerinde roketlerin fırlatıldığını,
düşman savunmasının çatıştığını ve roketlerin birden fazla bölgeyi vurduğunu
gösteren çok sayıda video yayınlandı. Bazı videolar aslında aynı alanın farklı
açılarından çekildi. Bu videolarda gösterilenlere dair değinilen bazı önemli
noktalar var.
Hava savunması tarafından vurulduğu iddia edilen füzelere
dair görüntüler küçük mühimmat taşıyan mermilerle ve aslında yağmur savaş
balıklarıyla ilgili görünüyor.
Bu videolarda mermiler çoğunlukla kendilerinden ışık
yayıyordu. Bir vurulma intibası uyandırdı ve bu da bunların düşürülen bir
füzenin parçaları olduğu izlenimini yansıttı. Çünkü vurulduğunda bu parçalar
farklı farklı yönlerde hareket eder. Temel olarak savunma füzesinin doğrudan
çarpması veya şarapnel ile patlama dalgasının çarpışması sonucu oluşan
hareketlilik, merminin yolundan sapmasına neden olur.
Sonuç olarak mantıklı olan şu ki videolarda izlenimlenen
durum, yağmur savaş başlıklarının kullanılması nedeniyle düşme gibi
algılanıyor. Muhtemelen bu mermiler savunma füzelerinin termal avlayıcılarını
veya temel yer termal takip sistemlerini çekmek için yanmaya benzer görüntüler
oluşturan işaret lambaları veya işaret fişekleri gibi bileşenlerle
donatılmıştır.
Ayrıca İran savunma ürünleri listesinde, taarruz
operasyonlarına yönelik aldatıcı balistik mermiler yer almakta olup bunlardan
en az birinin bilgisi halihazırda resmi internet sitelerinde yayınlanmıştır.
Açıkçası, bu mermilerin orijinal numunelerle aynı boyut ve
ağırlıkta olması nedeniyle, düşmanın savunması için bunları tespit etmek çok
zordu ve bu tür mermilerin düşman savunmasını devreye sokarak savunma için
atışa hazır füzelerini bitirme ihtimali var ki buna savunma sisteminden
"Outnumber" deniyor.
Yağmur savaş başlıkları kullanımının görülme ihtimalinin
yüksek olduğu videolarda, bir takım füzelerin bu mermilerin yanından geçerek
bir kısmına isabet ettiği açıkça görülüyor. Ayrıca Nevatim hava üssünün hedef
alındığı anlara ilişkin diğer videolarda ağır savaş başlıklarının nispeten düz
bir alanda belirli bir bölgeye kısa aralıklarla çarptığını görüyoruz.
Bu videoların bazılarında, savaş başlığının çarpışmadan
önceki anlarda hızlanması ve hedefe dalarken anında yön değiştirmesi açıkça
görülebilmektedir. Bu, söz konusu savaş başlıklarının yolun sonuna kadar
yönlendirildiğini göstermektedir. Son aşamada ivmelenenler ise güçlendirici
veya hızlandırıcı motorla donatılan yeni tiplerdir.
Aslında yeni bir füze olan Hayber Şiken dışındaki füzelerin
geri kalanının muhtemelen yeni savaş başlıkları ile donatılmış olduğu
görülüyor. Elbette, düşmanın savunmasını doyurmak için eski (yağmur savaş
başlığına sahip olmayan) tekli savaş başlıkları veya temel olarak sahte tekli
savaş başlıkları ile bir dizi füze kullanıldı. Son operasyonlarda kullanılan
füzelerin tamamı çıkarılabilir savaş başlıklarına sahipti. Savaş başlığından
ayrılan gövde genellikle hedef bölgeden birkaç yüz kilometre uzaktaki bir yere
düşüyor.
Bazı sosyal medya kullanıcıları bu gövdeleri paylaşarak onları
düşmanın savunma sistemleri tarafından yok edilen füzeler olarak gösterdi ancak
bu doğru değil. Aşağıda sunulan bu görsellerin bir örneği İmad füzesinin
gövdesini göstermektedir.
* Düşmanın Hava Savunması
Siyonist rejimin yetkilileri yalan beyanatlarda bulunarak,
Devrim Muhafızları'nın kendilerine yönelik operasyonlarının aşağılayıcı
etkisini azaltmak amacıyla, savunma sistemlerinin yaptığı müdahalelerin
%99'unun başarılı olduğunu iddia etti.
Eğer füzelerin isabetlerine dair videoları yayınlanmasaydı, muhtemelen bazen Ukrayna savunmasının yayınladığı istatistik raporlardaki gibi, Siyonist rejim bu %1'i bile kabul etmezdi. Ancak bu istatistik gerçekleri yansıtmıyor.
Bazı resmi olmayan kaynaklar, en az 15 füzenin Nevatim
üssüne çarptığını bildirirken, Siyonistler ise 7 füzenin üssün hassas olmayan
bölgelerine çarptığını açıklayarak hikayeyi çözmeye çalışıyor.
Düşmanın savunma sistemlerinin performansına ilişkin
yayınlanan videolar, bununla alakası olmayan yüksek irtifada özel bir patlamayı
gösteriyor. Bazı kaynaklar onu Arrow-3 sistemine bağlasa da Amerikan THAAD veya
Aegis sistemleriyle ilgili olabilir. Elbette Amerikalılar, işgal altındaki
bölgelerin güneybatısında bulunan gemiler tarafından üç balistik füzenin
durdurulduğunu ve imha edildiğini resmen duyurdu.
Ancak geçtiğimiz günlerde bazı analistler tarafından
söylenen ve gerçeklerle örtüşen istatistiklere binaen ve ayrıca son günlerde
İslam Devrimi Muhafızları Hava Kuvvetleri Komutanının açıklamalarına göre; bu
operasyonda İran her zamanki ve herkes tarafından bilinen ekipmanlarını
kullandı. Esas olarak uçuş bilgileri düşman tarafından zaten alınmıştı ancak
buna rağmen Siyonist rejim savunma pozisyonu almak zorunda kaldı. İşgal rejimi
kendisinin ve diğer ortaklarının sahip olduğu her şeyi İran'ın geniş çaplı
saldırısına karşı savunma yapmak için kullandı, bu da onların operasyonel
yetenekleri hakkında çeşitli bilgilerin açığa çıkmasına yol açtı.
En önemli şey kaç merminin düşmanın ateşe hazır füzelerini
tüketmeyi başardığıydı. Doğal olarak, eğer İran İslam Cumhuriyeti çatışmayı
genişletme niyetinde olsaydı, düşmanın savunma sistemi tükendiğinde, işgal
altındaki toprakları farklı bölgelerden vurarak kökünü kazımış olurdu.
Oldukça açık ki; herhangi bir savaşta, İran’ın füzelerinin
eski tipte veya temelde aldatmaca olabilecek ilk alayının saldırısına karşı
düşmanın savunma füzeleri ateşlendiğinde bunların yerleri ortaya çıkacak ve bir
sonraki hipersonik balistik füzeler ki bu füzelerin varışı düşman tarafından 5
dakikadan daha kısa bir süre olarak tahmin edilmişti- kısa bir süre içinde
ilgili pozisyona ulaşabilir ve düşmanın sistemini operasyonel menzilden tamamen
çıkarabilir; Bu stratejinin son günlerde Lübnan Hizbullahı tarafından Demir
Kubbe sistem bombardımanına karşı uygulandığı videoda yer almaktadır.
Her halükarda, düşmanın savunma ağının performans yönleri ve
etki alanı hakkında çeşitli bilgiler edinmek, İsrail rejimiyle yapılacak nihai
çatışmalarda faydalı olacaktır. Bu arada, işgalin savunma füzelerinin
yeteneklerini güncellemek için birkaç aydan birkaç yıla kadar zamana
ihtiyaçları var. Üstelik İran, Hayber Şiken-2, Fatih-1 ve 2 ile Hürremşehr-4
füzeleri gibi her zaman kazanan kartlarını henüz sahaya sürmedi hatta Siccil,
Hacı Kasım ve Hürremşehr-2 gibi daha önceki bazı füzeleri de bu operasyonda
kullanmadı ve sonuç olarak bu füzelerin performans bilgileri gizli kalmış
durumda. Ayrıca belirtmek gerek ki İran'ın, füzelerin tamamını yeniden
tasarlamak yerine yalnızca savaş başlığını iyileştirerek saldırı gücünü daha
hızlı güncelleme olanağı da bulunuyor.
İslam Savaşçıları, geçmiş yıllardaki cesaretleri,
planlamaları ve tecrübeleri ile maksimum savaş güçlerini hazırlarken, bu
operasyonda güçlerinin sadece bir kısmını kullanmışlar ve İslami İran, dakik
vurucu silahlar yaptığını ve bunları
kullanma konusunda doğru plan ve programa sahip olduğunu kanıtlarken en
önemlisi ise nükleer bir güce karşı bile silah kullanma iradesine sahip
olduğunu gösterdi. Ayrıca gerekirse düşmanların çeşitli baskılarından kurtulmak
için bu silahları uygun şekilde kullanır/tesnim