Bir Ülke Daha 'Küçük Amerika'laşırken…

GİRİŞ: 27.05.2022 09:37      GÜNCELLEME: 27.05.2022 09:37
Rasthaber -  Yunanistan’da 2021 yılının Ekim ayında ABD ile imzalanan 'Karşılıklı Savunma İşbirliği Anlaşması’nın geçtiğimiz günlerde parlamentoda onaylanması ülkedeki ABD varlığına ilişkin geniş çaplı tartışmalara neden oldu. Taraflar anlaşmanın “savunma” alanındaki işbirliğini derinleştirme ve genişletme yönünde atılmış bir adım olduğunu ileri sürse de bölgede bu adımların daha çok ABD’nin küresel hegemonyasını derinleştirme ve genişletme operasyonunun bir parçası olduğunu gören çok geniş kesimlerden söz etmek de mümkün.

Bu anlaşma iki ülkenin 1990’da imzaladığı işbirliği anlaşmasının devamı niteliğindeyken bundan sonraki her 5 yılda yenilenmesi öngörülüyor. Anlaşmanın yenilenmesine ilişkin hüküm, tarafların yenilenmeye iki yıl kala itiraz etmemesi halinde otomatik olarak uzayacağı şeklinde düzenlenmiş durumda.

ABD’nin Yunanistan’da halihazırda varlık gösterdiği Girit’teki Suda Üssü’ne ek olarak 3 üste daha konuşlanmasına olanak tanıyan bu anlaşma Yunanistan halkı ve bölgedeki diğer ülkeler nezdinde kaygı verici özellikler taşıyor. Volos'ta Georgula Kışlası, Litohoru'daki atış alanı ve Dedeağaç'taki Yannuli Kışlası ABD'nin kullanma yetkisine sahip olduğu yeni askeri alanlar olarak göze çarpıyor.

ABD’nin Yunanistan’daki askeri varlığı bu alanlara sınırlı değil. Yunanistan’da bulunan büyük NATO üslerinde de önemli ölçüde ABD güçleri konuşlanmış durumda. Selanik, Kılkış, Araksos, Preveze, Salamis ve Girit kentlerinde bulunan NATO’nun Hava, Kara, Deniz üsleri kenar kuşağın stratejik öneme sahip askeri bölgeleri olarak sayılabilir.

Kavala'dan Dedeağaç'a, Atlantik'ten Hint-Pasifik'e

Yunanistan’daki ABD askeri varlığı son yıllarda olağanüstü artış gösterdi. Bu artışın arka planında ABD’nin özellikle Ukrayna’daki gerilimlere dönük jeostratejik planlaması yatsa da bu büyük askeri konuşlanma yalnızca bölgesel gerilimlerle açıklanamayacak küresel bir planlamanın önemli bir parçası olarak öne çıkıyor.

Yunanistan ile ABD-NATO ilişkilerinde yaşanan yakınlaşma özellikle Batı Trakya’daki Dedeağaç şehrini ABD’nin yeni gözdesi haline getirdi. Yunan Ordusu’nun önceleri Elevsina bölgesindeki Kavala şehrine kadar uzanan akaryakıt hattının Dedeağaç’a uzatılması için gerekli olan maddi fonun NATO tarafından sağlanacağı garanti altına alınıyor. Bu lojistik destek hattı Rusya-Ukrayna Savaşı henüz patlak vermeden bölgede yaşanacak olası bir çatışmaya ABD-NATO’nun müdahale kapasitesini artırmak üzere planlanmıştı. Bugün bu anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle plan bölgesel ölçekte hayata geçirilirken, lojistik destek konusunun Ukrayna-Rusya Savaşı’nda iyice açığa çıkan bir başka gerçekle yani ABD’nin kendi ordusu ve müttefiklerini olası bir krizde sürekli besleyecek lojistik yeterlilikten uzak oluşu ile beraber değerlendirilmesi zorunluluğu göze çarpıyor.

Ukrayna Savaşı Amerikan ticaret filosunun Avrupa ve Amerika arasında savaş araç-gereçleri ve akaryakıt gibi çok kritik unsurların devamlı ve sorunsuz transferini sağlamaktan uzak olduğunu ve ABD-NATO askeri gücünün küresel ölçekteki diğer çatışma alanlarında doğacak olası krizlere eş zamanlı müdahale kapasitesinin yetersiz olduğu fikrini uyandırıyor.

Rusya’nın doğalgaz tekelini Avrupa özelinde kırmak için boru hatlarından bağımsız taşınabilen sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) transferini de yeterli ölçekte karşılamanın çok gerisinde kalan Amerikan ticaret filosunun tersine Yunanistan ticaret filosu ise dünyanın bir numarası olarak Dünya tanker filosunun %30,25’ini, kimyasal tankerlerinin %14,64’ünü, LNG/LPG taşıyıcı gemilerin %15,58’ini, dökme yük gemilerinin %20,04’ünü ve Dünya konteyner gemilerinin %9,53’ünü elinde bulunduruyor.

ABD-NATO’nun halihazırdaki olanaklarıyla Atlantik ve Hint-Pasifik’te eş zamanlı patlak verecek krizlere aynı anda müdahale edebilecek yeterliliğe sahip olmadığı uzmanlar tarafından vurgulanıyor. Avrupa ve Pasifik’teki Japonya, Güney Kore gibi ABD müttefiği ülkelerin enerjiye olan bağımlılığı göz önüne alındığında iki cephedeki askeri harekatların sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi için ABD’nin denizlerdeki lojistik yeterliliğe bir an önce sahip olması bir zorunluluk haline geliyor.

Sonuç olarak ABD’nin Yunanistan’la sağladığı anlaşmanın Yunanistan’ı Ukrayna Savaşı’nda Avrupa-Atlantik kampına iyice yakınlaştırmasının dışında enerji piyasalarındaki dengenin Amerikan kontrolü altındaki LNG lehine değişmesi anlamını taşıdığı da konuşuluyor. Mevcut Rus doğalgazına olan bağımlılığın yerini alacak Amerikan LNG’si dünyadaki enerji haritalarının yeni baştan çizilmesini öngörüyor ve bu yeni planda ABD’nin Yunanistan ticaret filosunu kiralama yöntemiyle sahaya süreceği düşünülüyor./sol

 

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM