Eğer İsrail Lübnan’a Saldırırsa Ne Olur?

GİRİŞ: 10.06.2024 14:57      GÜNCELLEME: 10.06.2024 14:57
Rasthaber - Lübnan Hizbullah Hareketinin geçen hafta pazartesi günü işgal altındaki toprakların kuzeyine yaptığı benzeri görülmemiş saldırının ardından “İsrail Lübnan’a saldıracak mı?” sorusu gündeme geldi.

El-Cezire TV bu saldırının ardından şu açıklamalarda bulundu: ‘Lübnan Hizbullah hareketi, İran'ın "Elmas" adlı füzesini kullanarak İsrail'in kuzeyinde geniş bir alanı ateşe verdi. Siyonistler işgal altındaki Kiryat Shmona ve Golan'da o kadar kayıplar verdiler ki, bu rejimin liderleri durumu yakından incelemek için hemen bu bölgelere gitti. Siyonist liderlerin hasarın miktarını değerlendirmek için aceleyle orada bulunmaları ve sonrasındaki tutumları, Hizbullah'ın bu saldırılarının kendi türünde "eşi benzeri görülmemiş" olduğunu gösterdi.

Hizbullah'a yönelik yeni tehdit dalgası da buradan başladı ve ardından bu yazının başında gündeme getirdiğimiz soruyla analizler dalgası başladı. Bu yazıda, Lübnan Hizbullah Hareketi ile İsrail arasındaki olası savaşı, bu rejimin uzmanlarının analizlerine göz atarak ele almak istiyoruz.

Peki, İsrail'in Lübnan ve Hizbullah'a saldırma olasılığı nedir ve bu saldırının sonucu ne olacaktır?

1-Lübnan Hizbullah Hareketinin işgal altındaki toprakların kuzeyine yönelik saldırıları bir an bile durmayacak. Gazze savaşının başlamasının hemen ardından başlayan bu saldırılar, savaşın üzerinden 8 aydan fazla zaman geçmesine rağmen hala devam ediyor ve bu saldırılar azalmadığı gibi aynı zamanda daha yoğun, öngörülemez ve karmaşık bir hal aldı.

İbrani medyasının raporlarına bakıldığında, İsrail'in kuzeyindeki geniş alanların tamamen boşaltıldığı ve on binlerce Siyonist’in oradan kaçtığı ve yakın zamanda geri dönme ihtimallerinin düşük olduğu görülüyor.

Şunu söylemek istiyoruz ki, eğer Siyonistler Lübnan'a büyük bir saldırı düzenleyip Hizbullah'ı mağlup edebilseydi, Hizbullah'ın 8 ay boyunca süren yıkıcı saldırılarına tahammül etmezlerdi ve Lübnan'ın güneyindeki "coğrafi olarak kapalı bir bölgede" "kontrollü bir savaşla" sınırlı kalmazlardı.

Bu yetersizlik, ister İran'ın savaşa girmesinden duyulan korkudan ister Hizbullah'ın henüz kullanılmamış yeteneklerinden duyulan korkudan kaynaklanıyor olsun, her ne sebeple ise şunu gösteriyor ki, Lübnan ve Hizbullah'la geniş çaplı bir savaşa başlama ihtimali her ne kadar hâlâ mevcut olsa da çok yüksek bir ihtimal değil.

2- "ZOR" KARARLAR ZOR ANLAR VE BUGÜN İÇİNDİR

İbranice yayınlanan "Haaretz" gazetesinin son raporuna göre Siyonist rejim en zor dönemini yaşıyor. Çünkü her cephede başarısız oldu ve felakete doğru gidiyor.

Siyonist rejim Savunma Bakanı Yoav Gallant da bir süre önce Knesset'te şunu söyledi: ‘İsrail sadece Hizbullah ve Hamas cephesiyle değil, 7 eksenle savaşıyor. Bu 7 cephenin tamamı şu anda Siyonistlerle savaşıyor ve bu rejime benzeri görülmemiş darbeler vuruyor. Bunu şunun için söyledik: Bu sürecin devam etmesiyle birlikte Siyonist rejimin Lübnan'a geniş çaplı saldırı ihtimali artacak olsa da, bu rejime 7 cepheden saldırıların artması ve yoğunlaşması ihtimali de artacaktır.

Şu noktaya dikkat edin, Siyonistlerin açıklamasına göre Hizbullah savaşa gücünün sadece yüzde 5'i ile girdi ve diğer 6 cephede de durum hemen hemen aynı! Bu durumda savaşın iki tarafı da var gücüyle birbiriyle savaşa girerse ne olur? Bu önemli sorunun cevabını İbrani medyasına bakarak takip edebiliriz.

Ancak bu cevaplara değinmeden önce şunu hatırlamak gerekiyor; Hem Netanyahu hem de Savunma Bakanı, Pazartesi günü Hizbullah'ın işgal altındaki toprakların kuzeyindeki saldırılarının ardından, yakında Lübnan'a saldıracakları ve büyük savaşın başlamasıyla Hizbullah'ı yok edecekleri tehdidinde bulundu!

3- İsrail liderleri yıllardır Hamas'ı yok etmekle tehdit ettikleri gibi, Hizbullah'ı da yok etmekle ilgili boş tehditlerde bulunma konusunda uzmanlaştılar ama düşman bu sözlerin boş olduğunu uzun zamandır biliyordu ve bu yüzden bu noktaya geldik.

Son 2 haftadır Hizbullah'ın askeri kanadının kuzey sınırlarında saldırılarını artırdığını, İHA saldırılarının daha isabetli hale geldiğini, topçu saldırılarının da ağırlaştığını ve elbette başarılı olduklarını gördük. Lübnan Hizbullah’ının attığı roketler sınıra yakın alanlarda yangına neden oldu.

Acaba bugün, Naftali yaylasındaki yerleşim yerlerindeki birçok evde bu hafta çıkan ve onları yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakan büyük yangınları görmeyen var mı?! Bu, İbranice yayın yapan Maariv gazetesinin Netanyahu, Gallant ve Siyonist rejimin diğer liderlerinin Lübnan Hizbullah'ına yönelik tehditlerine yanıt olarak yayınladığı yeni raporunun bir parçasıdır.

Seyyid Hasan Nasrallah gibi onlar da bu tehditlerin boş olduğu ve sadece Siyonistlerin moralini yükseltmeye yönelik olduğu sonucuna varmışlardır.

Maariv’in raporunun devamı daha da okumaya değer ve raporda şu ifadeler yer alıyor:

“Eğer İsrail ordusu tüm Lübnan'ı ateşe verebilseydi veya Beyrut'u işgal edip yok edebilseydi, bunu savaşın en başında yapardı ve eğer bunu yapmadıysa, muhtemelen bunu daha da yapamaz veya bunun hiçbir gerekçesi yok ve eğer bunu yapamıyorsa veya yapmak istemiyorsa sessiz kalmak daha iyidir. Düşman şüpheleri ve anlaşmazlıkları fark eder...”

4- "Hayim Tomer" Mossad teşkilatının üst düzey ve eski istihbarat yetkililerinden biridir. Aynı zamanda Lübnan ile İsrail arasındaki savaşa da karşıdır. Bu muhalefet Tomer'in barış yanlısı olmasından değil, bu savaşın sonuçlarıyla ilgili kaygısından kaynaklanmaktadır. Tomer'e göre Lübnan'da Hizbullah'la yapılacak kapsamlı bir savaş, Siyonist rejimin işgal altındaki bölgeleri yönetme kabiliyetini zayıflatacaktır. Siyonist rejimin bu güvenlik yetkilisi, direniş ekseniyle olan topyekün savaşı İsrail'in varlığına ve küresel Siyonizmin geleceği için belirlediği vizyona yönelik bir tehdit olarak değerlendirdi. (Israil Hayom)

İbrani medyasında bu analiz ve uyarılardan dilediğiniz kadar bulabilirsiniz.

Bu analizlerde sadece Lübnan'da Hizbullah'la doğrudan ve ciddi bir savaşa girmenin tehlikelerinden bahsediliyor ve genellikle bu savaşın başlamasının İsrail'e karşı diğer 6 direniş cephesinin de ciddi şekilde savaşa girmesine neden olacağından bahsedilmiyor. Siyonistlerin içinde bulundukları durum nedeniyle bu büyük direniş cephesiyle aynı anda geniş çaplı bir savaşa girememeleri doğaldır. Peki bu savaş olursa ne olacak?

Lübnan Hizbullah Hareketi dün bu soruyu birkaç kısa cümleyle yanıtladı. Lübnan İslami Direnişinin kaynaklar ve sınırlar sorumlusu Nevaf el-Musevi şunları söyledi: “İsrail'le gelecekte yaşanacak bir savaş son savaş olacak ve Lübnan'la yapılacak herhangi bir savaştan sonra bölge bir daha eskisi gibi olmayacak.  Henüz açıklamadığımız silahlarımız var."

5-Bu yazının son paragrafı ilk bakışta bu yazının konusuyla alakasız gibi görünebilir ancak konuyla doğrudan ilgilidir.

Bu paragrafı, bugünlerde İran’ın en önemli konusu olan Cumhurbaşkanlığı seçimine ayırıyoruz. Yazının tamamında İsrail rejiminin 76 yıllık tarihinde "en yavaş", "en savunmasız" ve "en zayıf koşullarda” olduğu belirtiliyor ve şehit Reisi hükümetinin kendisi olmasa da halen işleyen ender dış politikası ve bu hükümetin çabaları sayesinde İran’ın bölgedeki durumu da iyiye gidiyor.

İran’ın 11. ve 12. hükümetleri döneminde en gergin ilişkileri yaşayan ve Arap NATO'sunun kurulmasıyla İran’ın ulusal güvenliğini tehdit eden Suudi Arabistan gibi ülkelerle gerilimlerin eşi benzeri görülmemiş bir şekilde azalmasından, Bahreyn gibi ülkelerin İran'la ve Siyonist rejimi ortadan kaldırmak üzere olan tek vücut halindeki büyük direniş cephesi ile yakınlaşma taleplerine kadar yaşanan gelişmelerin tamamı, İran’ın bölgedeki durumunun iyiye gittiğinin göstergesidir.

Bütün bunlar uzlaşmayla değil, direnişle başarıldı. Böyle bir durumda yanlış bir tercih, 2013’lü yıllarda şahit olduğumuz zararlı ekonomik ve kültürel sonuçların yanı sıra, Siyonistlere suni teneffüs sağlayarak onları bu felaketten kurtarabilir.

Sayın Zarif’in Siyonistlere hitaben yazdığı, “Holokost'u inkâr eden adam gitti" mesajını unutmadık. Büyük direniş cephesinin kalbini yaralayan bu mesajla Amerikalılara "Filistin ve İsrail" meselesinde de gerilimi düşürmek istedikleri mesajını vermek istiyordu.

Ancak bu gerilimi azaltma modelinden aşağılama ve yaptırımlar dışında hiçbir şey çıkmadı…

Cafer Bulvari/Keyhan

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM