El-Cezire TV bu saldırının ardından şu açıklamalarda bulundu: ‘Lübnan
Hizbullah hareketi, İran'ın "Elmas" adlı füzesini kullanarak
İsrail'in kuzeyinde geniş bir alanı ateşe verdi. Siyonistler işgal altındaki
Kiryat Shmona ve Golan'da o kadar kayıplar verdiler ki, bu rejimin liderleri
durumu yakından incelemek için hemen bu bölgelere gitti. Siyonist liderlerin
hasarın miktarını değerlendirmek için aceleyle orada bulunmaları ve
sonrasındaki tutumları, Hizbullah'ın bu saldırılarının kendi türünde "eşi
benzeri görülmemiş" olduğunu gösterdi.
Hizbullah'a yönelik yeni tehdit dalgası da buradan başladı ve
ardından bu yazının başında gündeme getirdiğimiz soruyla analizler dalgası
başladı. Bu yazıda, Lübnan Hizbullah Hareketi ile İsrail arasındaki olası
savaşı, bu rejimin uzmanlarının analizlerine göz atarak ele almak istiyoruz.
Peki, İsrail'in Lübnan ve Hizbullah'a saldırma olasılığı nedir ve
bu saldırının sonucu ne olacaktır?
1-Lübnan Hizbullah Hareketinin işgal altındaki toprakların
kuzeyine yönelik saldırıları bir an bile durmayacak. Gazze savaşının başlamasının
hemen ardından başlayan bu saldırılar, savaşın üzerinden 8 aydan fazla zaman geçmesine
rağmen hala devam ediyor ve bu saldırılar azalmadığı gibi aynı zamanda daha
yoğun, öngörülemez ve karmaşık bir hal aldı.
İbrani medyasının raporlarına bakıldığında, İsrail'in kuzeyindeki
geniş alanların tamamen boşaltıldığı ve on binlerce Siyonist’in oradan kaçtığı
ve yakın zamanda geri dönme ihtimallerinin düşük olduğu görülüyor.
Şunu söylemek istiyoruz ki, eğer Siyonistler Lübnan'a büyük bir
saldırı düzenleyip Hizbullah'ı mağlup edebilseydi, Hizbullah'ın 8 ay boyunca
süren yıkıcı saldırılarına tahammül etmezlerdi ve Lübnan'ın güneyindeki
"coğrafi olarak kapalı bir bölgede" "kontrollü bir savaşla"
sınırlı kalmazlardı.
Bu yetersizlik, ister İran'ın savaşa girmesinden duyulan korkudan
ister Hizbullah'ın henüz kullanılmamış yeteneklerinden duyulan korkudan
kaynaklanıyor olsun, her ne sebeple ise şunu gösteriyor ki, Lübnan ve
Hizbullah'la geniş çaplı bir savaşa başlama ihtimali her ne kadar hâlâ mevcut
olsa da çok yüksek bir ihtimal değil.
2- "ZOR" KARARLAR ZOR ANLAR VE BUGÜN
İÇİNDİR
İbranice yayınlanan "Haaretz" gazetesinin son raporuna
göre Siyonist rejim en zor dönemini yaşıyor. Çünkü her cephede başarısız oldu
ve felakete doğru gidiyor.
Siyonist rejim Savunma Bakanı Yoav Gallant da bir süre önce
Knesset'te şunu söyledi: ‘İsrail sadece Hizbullah ve Hamas cephesiyle değil, 7
eksenle savaşıyor. Bu 7 cephenin tamamı şu anda Siyonistlerle savaşıyor ve bu
rejime benzeri görülmemiş darbeler vuruyor. Bunu şunun için söyledik: Bu
sürecin devam etmesiyle birlikte Siyonist rejimin Lübnan'a geniş çaplı saldırı
ihtimali artacak olsa da, bu rejime 7 cepheden saldırıların artması ve
yoğunlaşması ihtimali de artacaktır.
Şu noktaya dikkat edin, Siyonistlerin açıklamasına göre Hizbullah
savaşa gücünün sadece yüzde 5'i ile girdi ve diğer 6 cephede de durum hemen
hemen aynı! Bu durumda savaşın iki tarafı da var gücüyle birbiriyle savaşa
girerse ne olur? Bu önemli sorunun cevabını İbrani medyasına bakarak takip
edebiliriz.
Ancak bu cevaplara değinmeden önce şunu hatırlamak gerekiyor; Hem
Netanyahu hem de Savunma Bakanı, Pazartesi günü Hizbullah'ın işgal altındaki
toprakların kuzeyindeki saldırılarının ardından, yakında Lübnan'a
saldıracakları ve büyük savaşın başlamasıyla Hizbullah'ı yok edecekleri
tehdidinde bulundu!
3- İsrail liderleri yıllardır Hamas'ı yok etmekle tehdit ettikleri
gibi, Hizbullah'ı da yok etmekle ilgili boş tehditlerde bulunma konusunda
uzmanlaştılar ama düşman bu sözlerin boş olduğunu uzun zamandır biliyordu ve bu
yüzden bu noktaya geldik.
Son 2 haftadır Hizbullah'ın askeri kanadının kuzey sınırlarında
saldırılarını artırdığını, İHA saldırılarının daha isabetli hale geldiğini,
topçu saldırılarının da ağırlaştığını ve elbette başarılı olduklarını gördük. Lübnan
Hizbullah’ının attığı roketler sınıra yakın alanlarda yangına neden oldu.
Acaba bugün, Naftali yaylasındaki yerleşim yerlerindeki birçok
evde bu hafta çıkan ve onları yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakan büyük
yangınları görmeyen var mı?! Bu, İbranice yayın yapan Maariv gazetesinin
Netanyahu, Gallant ve Siyonist rejimin diğer liderlerinin Lübnan Hizbullah'ına
yönelik tehditlerine yanıt olarak yayınladığı yeni raporunun bir parçasıdır.
Seyyid Hasan Nasrallah gibi onlar da bu tehditlerin boş olduğu ve
sadece Siyonistlerin moralini yükseltmeye yönelik olduğu sonucuna varmışlardır.
Maariv’in raporunun devamı daha da okumaya değer ve raporda şu
ifadeler yer alıyor:
“Eğer İsrail ordusu tüm Lübnan'ı ateşe verebilseydi veya Beyrut'u
işgal edip yok edebilseydi, bunu savaşın en başında yapardı ve eğer bunu yapmadıysa,
muhtemelen bunu daha da yapamaz veya bunun hiçbir gerekçesi yok ve eğer bunu
yapamıyorsa veya yapmak istemiyorsa sessiz kalmak daha iyidir. Düşman şüpheleri
ve anlaşmazlıkları fark eder...”
4- "Hayim Tomer" Mossad teşkilatının üst düzey ve eski
istihbarat yetkililerinden biridir. Aynı zamanda Lübnan ile İsrail arasındaki
savaşa da karşıdır. Bu muhalefet Tomer'in barış yanlısı olmasından değil, bu
savaşın sonuçlarıyla ilgili kaygısından kaynaklanmaktadır. Tomer'e göre
Lübnan'da Hizbullah'la yapılacak kapsamlı bir savaş, Siyonist rejimin işgal
altındaki bölgeleri yönetme kabiliyetini zayıflatacaktır. Siyonist rejimin bu
güvenlik yetkilisi, direniş ekseniyle olan topyekün savaşı İsrail'in varlığına
ve küresel Siyonizmin geleceği için belirlediği vizyona yönelik bir tehdit
olarak değerlendirdi. (Israil Hayom)
İbrani medyasında bu analiz ve uyarılardan dilediğiniz kadar
bulabilirsiniz.
Bu analizlerde sadece Lübnan'da Hizbullah'la doğrudan ve ciddi bir
savaşa girmenin tehlikelerinden bahsediliyor ve genellikle bu savaşın
başlamasının İsrail'e karşı diğer 6 direniş cephesinin de ciddi şekilde savaşa girmesine
neden olacağından bahsedilmiyor. Siyonistlerin içinde bulundukları durum
nedeniyle bu büyük direniş cephesiyle aynı anda geniş çaplı bir savaşa
girememeleri doğaldır. Peki bu savaş olursa ne olacak?
Lübnan Hizbullah Hareketi dün bu soruyu birkaç kısa cümleyle
yanıtladı. Lübnan İslami Direnişinin kaynaklar ve sınırlar sorumlusu Nevaf
el-Musevi şunları söyledi: “İsrail'le gelecekte yaşanacak bir savaş son savaş
olacak ve Lübnan'la yapılacak herhangi bir savaştan sonra bölge bir daha eskisi
gibi olmayacak. Henüz açıklamadığımız
silahlarımız var."
5-Bu yazının son paragrafı ilk bakışta bu yazının konusuyla alakasız
gibi görünebilir ancak konuyla doğrudan ilgilidir.
Bu paragrafı, bugünlerde İran’ın en önemli konusu olan
Cumhurbaşkanlığı seçimine ayırıyoruz. Yazının tamamında İsrail rejiminin 76
yıllık tarihinde "en yavaş", "en savunmasız" ve "en
zayıf koşullarda” olduğu belirtiliyor ve şehit Reisi hükümetinin kendisi olmasa
da halen işleyen ender dış politikası ve bu hükümetin çabaları sayesinde İran’ın
bölgedeki durumu da iyiye gidiyor.
İran’ın 11. ve 12. hükümetleri döneminde en gergin ilişkileri
yaşayan ve Arap NATO'sunun kurulmasıyla İran’ın ulusal güvenliğini tehdit eden
Suudi Arabistan gibi ülkelerle gerilimlerin eşi benzeri görülmemiş bir şekilde
azalmasından, Bahreyn gibi ülkelerin İran'la ve Siyonist rejimi ortadan
kaldırmak üzere olan tek vücut halindeki büyük direniş cephesi ile yakınlaşma
taleplerine kadar yaşanan gelişmelerin tamamı, İran’ın bölgedeki durumunun
iyiye gittiğinin göstergesidir.
Bütün bunlar uzlaşmayla değil, direnişle başarıldı. Böyle bir
durumda yanlış bir tercih, 2013’lü yıllarda şahit olduğumuz zararlı ekonomik ve
kültürel sonuçların yanı sıra, Siyonistlere suni teneffüs sağlayarak onları bu
felaketten kurtarabilir.
Sayın Zarif’in Siyonistlere hitaben yazdığı, “Holokost'u inkâr
eden adam gitti" mesajını unutmadık. Büyük direniş cephesinin kalbini
yaralayan bu mesajla Amerikalılara "Filistin ve İsrail" meselesinde
de gerilimi düşürmek istedikleri mesajını vermek istiyordu.
Ancak bu gerilimi azaltma modelinden aşağılama ve yaptırımlar dışında
hiçbir şey çıkmadı…
Cafer Bulvari/Keyhan