Bu bağlamda Lübnan merkezli Al Ahbar gazetesi, Beyrut ile
Tel Aviv arasındaki anlaşmasının kaderine dair bir yazı yayınladı.
Yazıda şu ifadelere yer verildi: “Hukuki açıdan, bir kanunu
çıkaran merci, onu iptal etme yetkisine sahiptir; başka bir deyişle, deniz
sınırı anlaşmasını onaylayan Siyonist İsrail kabinesi, başka bir kurumun
onayına ihtiyaç duymadan anlaşmayı iptal edebilir. Ancak bunun, kabinenin böyle
bir adımı atacak güç ve cesarete sahip olduğu anlamına gelmez; çünkü
Siyonistlerin Lübnan ile sağlanan anlaşmayı iptal etmelerini engelleyen birkaç
faktör var.
Halihazırda rejimin iç düzeyinde Siyonistlerin sınır
anlaşmasını iptal etmesini engelleyen en önemli faktör askeri ve güvenlik
kurumlarının baskısıdır; zira İsrail'in askeri ve siyasi kurumları söz konusu
anlaşmanın Hizbullah’la savaşın yerini alacağı sonucuna varmıştır.
Peki Netanyahu, Hizbullah'la büyük bir askeri çatışmaya yol
açacağını ve muhtemelen tüm bölgeye yayılacağını bildiği halde böyle bir
harekete geçebilir mi? İsrail'in Batı Şeria'da maruz kaldığı birçok zorluğun
gölgesinde bu savaşın yüksek maliyeti ve İran öncülüğünde direniş ekseninin
askeri gücünün büyük gelişimi göz önüne alındığında Netanyahu Lübnan ile sınır
anlaşmasını iptal etmek için bu riski göze alabilir mi?
Bununla birlikte Netanyahu'nun tek taraflı olarak
Siyonistler için kötü sonuçları olacak tehlikeli bir eylemde bulunması mantıklı
mı?
Deniz sınırı anlaşmasına zarar vermeyi amaçlayan herhangi
bir girişimin İsrail iç cephesi tarafından büyük tepkiyle karşılanacağı açıktır
ve İsrail kamuoyunda büyük yankı uyandıracağı için Netanyahu kabinesinin bu bir
yanıt bulması gerekir.
Aslında Netanyahu liderliğindeki aşırı sağcı partiler şu
sorulara cevap vermeli:
Lübnan ile sınır anlaşmasını iptal etmenin İsrail için
doğuracağı kötü sonuçlarını iyi bilen sağ bloku neden böyle bir adım atmaya
çalışıyor? Lübnan ile olası savaş, gaz ihracatının durdurulmasına veya gaz
tesislerinin zarar görmesine yol açması halinde Netanyahu kabinesinin tepkisi
ne olur?
Bahsi geçen faktörler Siyonist güvenlik yetkililerinin
araştırdığı ve engellemeye çalıştığı konulardır. Onlar İsrail'in anlaşmadan
çekilmesi halinde Hizbullah'ın tehditlerini uygulamakta tereddüt etmeyeceğini
iyi biliyor.
Siyonistler, İsrail'in saldırganlığına karşı Hizbullah
Hareketi’nin Lübnanlılar arasında benzeri görülmemiş bir halk desteğine sahip
olduğunu biliyorlar; bu insanlar ekonomik ve mali gelecekleri için her türlü
savaşa girmeye hazırdır ve Amerika'nın iddialarının aksine, Lübnan halkı
Hizbullah'ı yük olarak değil, Siyonist Rejim’in kötü emellerine ve askeri
saldırılarına karşı bir kalkan olarak görmektedir.
Öte yandan deniz sınırı anlaşmasından çekilme kararını
Netanyahu ve kabinesi için zor kılan şey, böyle bir kararın rejimin ordusu ve
güvenlik güçlerinin tavsiyeleriyle çelişmesidir. Başka bir deyişle, İsrail
kabinesi Lübnan’la sağlanan anlaşmayı yasal olarak iptal edebilir, ancak bu eylemin
kötü sonuçları ortaya çıkar ve büyük olasılıkla Lübnan'la savaşa girmek
olacaksa, aynı kabinenin ordu ve güvenlik kurumlarının desteğine ihtiyacı
olacaktır.
Siyonist Rejim’in genel yapısı öyledir ki, ordu ve askeri
kurumlar her zaman İsrail kamuoyunu ve tavırlarını siyasi çevrelerinden daha
fazla etkiler. Öte yandan ABD yönetimi, Lübnan ile İsrail arasında dolaylı
olarak imzalanan deniz sınırı anlaşmanın taraflarca uygulanması için gerekli
güvenceyi sağlayacağını taahhüt etmiştir. Tabii ki, ABD’nin garantilerle ilgili
kötü karnesi, verdiği taahhütlere uymadığını gösteriyor; ancak ABD'yi bu
aşamada garantilerini yerine getirmeye zorlayan şey, bölgede yeni bir savaş
çıkması korkusudur ve Amerikalılar bunu asla istemez.
Bu nedenle, Siyonist İsrail’in Lübnan’la sağladığı anlaşmayı
iptal etmesini engelleyen en önemli faktörün Hizbullah Hareketi ile kararlı
duruşu olduğu açıktır.
Öte yandan Siyonist istihbarat ve askeri yetkilileri, Lübnan
ile sınır anlaşmasına tek alternatifin savaş olduğunu biliyor. Bu konu, ABD
hükümetinin takındığı tavır ve askeri bir çatışmanın Doğu Akdeniz'deki enerji
güvenliği üzerindeki kötü sonuçlarından duyduğu korku için de geçerlidir.
Lübnan ile sağlanan anlaşmanın uluslararası boyutunu anlamak
için Mısır'ın Şarm el-Şeyh kentinde gerçekleştirilen COP27 İklim Zirvesi’ne
ilişkin İsrail Enerji Bakanlığı tarafından yayınlanan yazılı açıklamaya bakmak
yeterli olacaktır.
Açıklamada, ‘İsrail'in kısa vadede gaz tedarik konusunda
gerekli potansiyele sahip değil ve Avrupa’ya daha fazla gaz tedarik edebilmek
için üç veya dört yıl gerekiyor.’ denildi.
Bu, İsrail'in Lübnan'la bir sınır anlaşması imzalama
amacının Rusya’nın yerini tutmayacağı anlamına geliyor.
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah'ın 29 Ekim
2022'de "Lübnan'ın kendi petrol ve gazını çıkarmasının engellenmesi
halinde başka hiçbir tarafın gaz çıkarmasına izin verilmeyecek" başlığıyla
çizdiği denklem deniz sınırı anlaşmasının uygulanması ve Lübnan'ın Doğu
Akdeniz’deki zenginliğinden faydalanması için gerçek garantidir.
Genel olarak, Beyrut-Tel Aviv deniz sınırı müzakerelerine
aşina olan herkes, direnişin söz konusu dosyaya müdahale etmemesi halinde
Lübnan’ın Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz kaynaklarına asla kavuşamayacağı
konusunda hemfikir.”/tesnim