Nasrallah’ın konuşmasını dinleyenlerin çoğu ondan İsrail'e
karşı daha sert tavır ya da savaş ilan etmesini bekliyordu. Ancak Nasrallah, bu
zor durumda bile pasif davranmadığını ve Hizbullah'ın karar alma mekanizmasının
çeşitli bölgesel ve uluslararası bileşenlerden oluşan gerçekçi verilere
dayandığını gösterdi.
Bölgenin mevcut durumunda Nasrallah’ın konuşmasının içeriği
güvenlik açısından değerlendirilmesi halinde Amerikan ve Siyonistlerin
üzerindeki yüksek etkisini göstermektedir.
Lübnan Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri, Gazze savaşına
ilişkin görüşlerini dile getirirken, önce bu çatışmaları başlatan faktörleri
sıraladı, ardından çeşitli alanlardaki sonuçlarına dikkati çekti.
Hizbullah lideri Nasrallah’ın son konuşmasının amaçları şu
şekilde sıralanabilir:
Arap Ülkelerinin Uyuyan Vicdanını Uyandırma Çabası
Seyyid Hasan Nasrallah'ın daha önceki açıklamalarında ve
Lübnan'daki 6 günlük savaş sırasında da tanık olduğumuz gibi bu konuşmanın en
önemli temalarından biri de Arap ve İslam ülkeleri yöneticilerinin uyuyan
vicdanlarını uyandırmak çabasıydı.
İslam ülkeleri liderlerinin sakinliğine rağmen ayağa kalkan
İslam ümmetinin geniş kapsamlı protesto gösterileriyle ilgili haberler
televizyonlardan yayınlanıyor. Bunun bölgedeki gelişmelerin seyrini
değiştiremez ve çok fazla yapıcı etkisi olamaz. Belki de Hizbullah Genel
Sekreteri'nin açıklamaları, bazı liderlerin uyuyan vicdanının uyanması için bir
ültimatom olarak değerlendirilebilir. Hasan Nasrallah, İslam İnkılabı Lideri
İmam Hamanei’nin Siyonist rejimin petrol ve gıda ambargosuna ilişkin sunduğu pratik
yöntemi de önerdi.
Gazze Savaşına Yönelik Psikolojik Baskıyı Giderme Çabası
Ve Siyonist Karşıtı Cephenin Kurulması
Pek çok analist ve bölge ile dünya çapındaki siyasi isimler,
Amerikan hükümetini İsrail'in Gazze'de başlattığı savaşın ana planlayıcısı
olarak görüyor.
Uluslararası düzeyde Siyonist rejime büyük destek veren ABD
bir yandan silah sağlamaya çalışırken, diğer yandan da Arap ve İslam ülkeleri
ile direniş gruplarını savaş tehdidiyle korkutuyor ve 20 yıldan sonra Gazze
halkına yeni bir psikolojik baskı uygulamaya çalışıyor. Böylece bölgedeki
hiçbir ülke ve grubun Filistinlilere destek yönünde harekete geçmesini
engellemeye çalışıyor.
Nasrallah'ın son konuşması, Arap yöneticiler tarafından
dinlenmese de Amerika ve Gazze'deki Siyonist rejimin cinayetlerine karşı
mücadelede Direniş Cephesi ile bölge halkları arasında ortak bir cephe
oluşturdu.
Direniş Gruplarıyla Dayanışmayı Güçlendirmek
Lübnan Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri, bölgedeki direniş
gruplarının son 20 yılda Amerikan askeri varlığına ve Siyonist rejime karşı
kazandığı zaferlere dikkati çekerek, yerinde harekete geçen Irak'taki direniş
grupları, Ensarullah Hareketi ve Yemen ordusuna teşekkür etti. Bu, bir yandan
bu grupların moralini güçlendirirken, diğer yandan da direniş gruplarının,
özellikle de Irak ve Yemen direnişinin bölgesel denklemlerdeki rolünü
sağlamlaştırdı.
Direnişin eylemlerini teyit eden Nasrallah, Kassam
Tugaylarının Aksa Tufanı operasyonunun planını gizlemesinden rahatsız
olmadığını belirterek, Siyonist düşmana karşı yürütülen gizli mücadelenin
doğasının böyle olduğunu kaydetti. Bu tavır, direniş grupları arasında
dayanışmanın güçlenmesine neden olmuştur.
Hasan Nasrallah’ın konuşması bittikten hem sonra Direniş
Ekseni’nin diğer grupların yetkililerinden çok sayıda olumlu tepki geldi. Bu
doğrultuda Yemen direnişi Siyonist rejimin Eylat limanına füzeli operasyon
düzenlerken Irak direnişi ise ABD ordusunun Suriye’nin Hasake ilindeki Harab
Cebir Havaalanı'nı insansız hava aracı (İHA) ile hedef aldı.
ABD'yi Gazze Savaşının Lideri Olarak Tanıtmak
Söylediğimiz gibi Seyyid Hasan Nasrallah, doğru bir şekilde
İsrail'e lojistik, askeri ve büyük destek sağlayan ABD’yi Gazze savaşının ana
sorumlusu olarak değerlendirdi ve Aksa Tufanı’dan büyük darbe alan Tel Aviv
rejiminin düşmesini önlemek için Amerika’nın hızla duruma müdahale ettiğini
söyledi. Bu tehditleri umursamadığını aktaran Nasrallah, büyük hedeflerin
gerçekleşmesi uğruna ölmenin son derece doğal olduğunu ifade etti. Bu
tehditlerin temel nedeni olan ABD uçak gemilerine işaret eden Hizbullah lideri,
bu tehditlerin direnişi korkutmadığını, tam tersine direnişin silahlarının
hedefi haline gelebileceğini kaydetti.
Bu konu birkaç açıdan önemlidir; Birincisi, gelecek aşamada
bölgedeki tüm Amerikan varlıkları hedef alınabilir. Bu, çatışma cephesinin
artacağı anlamına geliyor ve bir yandan bölge halkları ile devletlerin
taleplerini göz ardı eden ABD'yi Gazze'de ateşkes konusunda zora sokarken diğer
yandan da bölge halklarına savaşta daha iyi pratik rol oynamasını sağlar ve
onları Amerikan hedeflerine karşı potansiyel bir tehdit haline getirir.
Hizbullah'ın Tutumundaki Belirsizliğin Devam Etmesi
Hizbullah liderinin yaptığı son konuşmasını, Lübnan
direnişinin Siyonist düşmana karşı mücadelede diğer direniş gruplarıyla
birlikte yürütebileceği yeni bir sürece yönelik siyasi bir giriş olarak
değerlendirilebilir. Hizbullah her zaman akıllıca kararlar verdiğini göstermiş
ve mantığını dostlarına ve düşmanlarına daima açıklamıştır. Siyonist rejimin
son haftalarda yaşadığı zorluk, Hizbullahı'nın bu savaşla ilgili tutumundaki
belirsizlikti ve Siyonistler Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri'nin konuşmasını
herkesten çok bekliyordu. Ancak Nasrallah'ın konuşması, İsrail'e karşı olası
bir direniş operasyonunun gerekliliğini anlatarak, nedenlerini ve etkenlerini
açıkladı. Bu bir bakımdan operasyonun başlangıcı anlamına gelebilir.
Hizbullah'ın tutumundaki belirsizliğin devam etmesiyle birlikte İsrail daha çok
beklemek zorunda kaldı.
Hizbullah'ın Gelecekteki Gelişmelere İlişkin Vizyonunu
Belirlemek
Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri Nasrallah, son
gelişmelerle birlikte bu hareketin stratejik mücadelesini anlatırken,
stratejilerinin saldırı ve caydırıcılık olmak üzere iki bileşenden oluştuğunu
söyledi.
Hasan Nasrallah, saldırı boyutunda ise Gazze'deki trajedinin
devam etmesi halinde direniş eyleminin mümkün olabileceğini ve tüm cepheleri
kapsayabileceğini, bu durumda tüm senaryoların masada olacağını ifade etti.
Seyyid Hasan Nasrallah'ın caydırıcılık hakkındaki ifade
ettiği sözler Lübnan'ın iç sahasıyla ilgiliydi ve Nasrallah, Siyonist rejimin
Lübnan'ı işgal etmeyi düşünmesi halinde Hizbullah'ın İsrail'in çılgın
davranışlarını dizginleyeceğini vurguladı. Siyonist düşmanın atacağı her türlü
yanlış adımlarına karşı uyarıda bulundu ve sivile karşı sivil denkleminden
bahsetti.
Bahsi geçen iki önemli konuyla Siyonist düşmana kırmızı
çizgi çizmiş oldu. Bu, rejime karşı kapsamlı askeri operasyonların başlangıcı
olabilir, ancak düşmanın bu kırmızı çizgilere dayanarak Hizbullah'ın
gelecekteki eylemlerini tahmin edebileceği o kadar da net değildir. Diğer
yandan Hizbullah da "Sıfır saat"in doğru zamanda seçme konusunda
fazla hareket özgürlüğüne sahip olacaktır.
Sonuç
Hizbullah liderinin konuşması, bölgedeki gelişmelere Hollywood gözüyle bakan ve bu sırada çok büyük ve eşi benzeri görülmemiş bir olay yaşanmasını bekleyenleri ikna etmemiş olabilir. Ancak gelişmelere gerçekçi bir bakış, Tel Aviv rejimi ile işgal ordusunun ve ABD'nin siyasi çevrelerinin en üst seviyede alarma geçirdiği bir dönemde Hizbullah'ın vereceği her türlü tepkinin istenilen sonuçları vermeyebileceğini gösteriyor. Özel olaylar her zaman kimsenin beklemediği zamanlarda meydana gelir./tesnim