2003 yılı Mart ayında "Irak'ı Özgürleştirme
Operasyonu" harekatıyla başlayan işgal günleri Amerika'nın Irak'taki fiili
varlığıyla ve çeşitli müdahaleleri ile devam ederken, ulusal ve uluslararası
kamuoyunda "Irak'ı bekleyen güzel günler" ifadeleri yer alıyordu o
dönemlerde. Ancak öyle olmadı.
Son seçimler farklı bir okumayla, Iraklı emekçilerin ülkenin
geleceğine dair umutsuzluklarını ve mevcut durumdan duydukları rahatsızlıkları
yansıtıyor.
Irak'ta yaklaşık 40 milyon insan yaşıyor. Seçmen sayısı ise
25 milyon. 167 parti ve ittifakı temsilen 3.249 adayın yarıştığı seçimlerde
meclisin toplam sandalye sayısı ise 329.
Bu tabloya karşın halkın yarısı sandık başına dahi
gitmedi…
Irak’taki son seçimler bundan yaklaşık 3 yıl önce, 2018
Mayıs'ında gerçekleşmişti. Ancak dikiş tutmayan düzene karşı artan protestolar
ve yolsuzluk haberleri ardından sokağa dökülen emekçiler hükümetin erken seçim
ilan etmesine neden olmuştu.
2019 yılının Ekim ayında başlayan protestoların ardından
hükümet süreci daha fazla götüremeyeceğini görmüştü. On binlerce insanın sokağa
çıktığı eylemlerde ekonomik sorunlar başı çekiyordu. Yaklaşık 250 Iraklının
yaşamını yitirdiği eylemler sırasında dönemin Irak Başbakanı Mustafa El Kazımi
erken seçim ilan etmek zorunda kalmıştı. Ancak araya giren pandemiden dolayı
seçimler 10 Ekim 2021 tarihinde yapılabildi. Zaten bu tarihte yapılmasaydı
normal takvim olan rutin seçimlere bir yıldan daha az bir süre kalmıştı.
Yaklaşık 25 milyon seçmenin yarısının dahi sandık başına
gitmediği 2021 seçimlerinin ardından Irak'ı ilk tebrik eden ülkelerden biri ABD
oldu. Seçimlerin, ABD'nin Irak'taki askeri mevcudiyetini sembolik bir düzeye
çekildiği döneme denk gelmesi ise tarihsel olarak bir başka öneme işaret
ediyor.
Ancak açıkça görülüyor ki, Irak halkı sandık başına giderek
bir şeylerin değişeceğini düşünmüyor.
Her şey seçimle tarif edilebilir ya da seçimlerin milat
kabul edildiği bir okuma pekala yapılabilir. Ancak halihazırda Iraklı
emekçilerin de böyle düşünmediği ve Irak seçimlerine “umutlu” bakmadığı bir
konjonktürde dilerseniz Irak seçimlerini, biraz öncesine giderek ele alalım.
Papa'nın Irak ziyareti ve seçimlere uzanan yol
Uzunca bir zamandır tartışılan ABD'nin Ortadoğu'dan çekilme
planı veya buna bağlı olarak mevcudiyetini sembolik bir seviyeye çekmeye
çalışması, Papa'nın da Irak ziyaretiyle çakışmıştı. Papa'nın Irak'ta yaptığı
bir takım görüşmelerin ve temasların verdiği mesaj ile seçim sürecinde ABD'nin
mesajları ve tutumu bir doğrultuya işaret ediyor.
ABD'nin özellikle ekonomide Çin etkisi ve rekabetinin bir
sonucu olarak askeri ağırlığını Pasifik'e doğru kaydırması, Ortadoğu'da çok
bilinen tabiriyle kartların yeniden karılmasına vesile oldu. Tabii kimi
çevrelerin yorumladığı gibi ABD'nin tası tarağı toplayıp gittiği yok.
Emperyalist merkezlerin strateji değişikliklerinin bir sonucu olarak Ortadoğu
pastasını Çin'e karşı mücadelelerinde bir koz olarak kullandıkları görülüyor.
Zaman zaman Rusya ile anlaşmalarda zaman zaman ise İran'a karşı yaptırımlarda
da kendini gösteren bu süreç, Papa'nın Irak ziyaretinde verdiği kimi mesajlar
ile yerli yerine oturtmuştu.
Şii'lerin siyasal olarak merkezi konumunda olan İran dışında
Şii geleneğin kültürel ve siyasal merkezlerinden bir diğeri de Irak olarak
kabul ediliyor. Örnek olsun Şii inancının tarihsel temsillerine dair birçok
örnek Irak sınırları içinde yer alıyor.
Bugün İran'ın bu etkisine dönük bir müdahale aynı zamanda İran'ın
Suriye, Irak, Lübnan ve Yemen gibi ülkelerdeki siyasal hegemonyasına dönük bir
müdahaleyi de kapsıyor. Papa Francis'ın Mart ayının başında yaptığı Irak
ziyaretinde Şii liderlerden Sistani ile görüşmesi, Irak ve İran Şiileri
arasında bir itilaf yaratma çabası ve emperyalist merkezler ile iletişime açık
bir Şii lider arayışı olarak yorumlanmıştı. İran'ın Kum şehrindeki geleneksel
Şii liderler ile temasın dışında ilk kez dini bir otorite olarak Papalık,
Irak'ın Necef kentinde bir Şii dini lider ile yan yana geliyor, görüşmeler
yapıyor ve resmi olarak muhatap alıyordu. Daha öncesinde ise protokol ilişkiler
İran ve Kum şehri üzerinden ilerliyordu. Irak'ta IŞİD tarafından yıkılan bir
kilisede ayin yapan Papa'nın bu mesajları ve temasları, ABD'nin Ortadoğu'dan
çekiliş senaryolarında, geride temasın sürdürülebilir olduğu güvenli
emanetçiler çalışmasının bir ürünü olarak okunmuştu.
Seçimlerin sonuçları ve bazı olasılıklar
Seçimlere katılımın tarihin en az olduğu örneklerinden
birine tanıklık ettiği 2021 Irak Seçimleri, Irak’ta seçimlerin meşruiyetinin de
sorgulanmasına neden oldu. İki yıldır erken seçim yapmaya çalışan Irak'ın bunu
kaldıracak gücünün olmadığı da açık. Katılım oranının %40 civarında olduğu
seçimlerde birkaç itiraz ve yeniden sayım dışında tüm süreç tamamlanmış
görülüyor. Özellikle genç nüfusun katılımı rekor seviyelerde düşmüş durumda.
Seçimlerde kazanılan sandalyeler üzerinden genel tabloya
özetle bakacak olursak mecliste sandalye dağılımı şu şekilde:
Sadr Grubu: 73 Sandalye. Irak'taki Şiileri temsil ediyor.
Ancak Sadr İran ile arasında mesafe olan ve ABD ile ilişkileri devam ettirme
taahhüdünde bulunan Şii lider.
Takaddum Partisi: 38 Sandalye. Irak Eski Meclis Başkanı,
Muhammed Halbusi liderliğindeki Sünni blok.
Kanun Devleti: 37 Sandalye. Irak Eski Başbakanı Nuri
el-Maliki'nin partisi. Sadr'a rakip olan güçlü bir Şii bloğu oluşturuyor.
Fetih Hareketi (İttifakı): 14 Sandalye. Hadi el-Amiri
liderliğindeki grup İran Şiileri ile siyasal ilişkilerini devam ettiren, IŞİD
saldırıları sürecinde kurulan Halk Seferberlik Güçleri'nin de belirleyeni olan
grup. Seçimlerden aldığı düşük oyun nedeninin hile ve usulsüzlük olduğu
belirten grup, bedeli ne olursa olsun seçim sonuçlarını tanımayacaklarını ifade
etti.
Kürt Partileri: Kürt partileri toplamda 61 vekil gönderdi
meclise. Ana bölmesini Barzani'nin Kürdistan Demokrat Partisi'nin oluşturduğu
partilerden KDP 32 sandalye, Talabani'ye ait Kürdistan Yurtseverler Birliği 15
sandalye, Yeni Nesil Hareketi 9, Kürdistan İslami Parti 4 ve Adalet Patisi 1
sandalye çıkardı. Ancak Kürt partililerinin bir arada hareket etme ve grup
oluşturma ihtimalleri çok düşük.
Seçim sürecinde ne olmuştu?
Seçimler devam ederken Sadr Grubu seçimlerde 100 sandalye
kazanmak üzere hedef koyup çalışmalar yürütüyordu. Gerek seçimlere katılımın
düşmesi gerek Sadr Grubu'nun önce seçimleri boykot edip son düzlükte tekrar
girme kararı alması bu hedefin uzağına düşmesinde etkili oldu. Sonuç olarak 73
sandalye ile mecliste yer alan Sadr grubu tek başına hükümet kuramayacak.
Fetih Hareketi de bu süre zarfında ABD ve İsrail varlığının
Irak'ta tamamen sona erdirilmesi gerektiği üzerinden propagandalar yaptı.
IŞİD'e karşı verilen mücadelelerde özellikle de Şiiler üzerinde etkisi arttıran
parti hedeflerinin çok gerisinde kalarak 14-15 vekil kazanabildi.
Seçimlerde oylarını sembolik düzeyde de olsa arttırabilen
tek toplamın İslami partiler olduğunu söyleyebiliriz. Genel olarak katılımın
düşük olması ve fazla sandalye kazanan partilerin dahi oy kaybı yaşadığı
seçimlerde sembolik de olsa oylarını artırabilen İslami partiler Irak'ın
geleceği konusundaki endişelere yeni bir pencere açmakta. Zira radikal İslamcı
alanı temsil eden bu partilerin olası çatışma ortamlarında harekete
geçebileceği üzerine değerlendirmeler yapılıyor. Bu partiler Irak Kürdistan
Bölgesel Yönetimi'nde 2 sandalyeden 4
sandalyeye yükselmiş durumdalar.
Seçimlerde Kürt partileri arasında da ciddi bir çekişme
yaşandı diyebiliriz. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nde hükümette olan Mesud
Barzani'nin partisi olarak bilinen Kürdistan Demokrat Partisi (PDK) ile
Talabani'nin siyasal belirleniminde olan hareket Kürdistan Yurtseverler Birliği
(YNK) arasında geçen seçimlerde PKK'nin de sürece dahil olması gündeme
gelmişti. Özellikle HDP temsilcilerinin Erbil'de gözaltına alınması bu sürecin
tepeye çıktığını gösterirken bu gerilime Şengal'deki Ezidi Kürtler için yapılan
seçim çalışmaları da eklendi. Özellikle birbirlerinin seçim alanlarına bir
diğer rakip Kürt partiyi sokmamak üzerinden belirlenen gerilimlerde PKK, PDK
karşısında Talabani'nin Goran Hareketi ile kurduğu ittifakı destekleyeceğini
duyurdu. Ancak PKK'nin güçlü olduğu kimi seçim bölgelerinde KDP'nin ağırlıklı
oyu alarak sandalye kazandığını görüldü. Özellikle Şengal'deki Ezidilerin
önemli bir çoğunluğunun KDP'ye bağlı bölgelerde mülteci olarak yaşıyor olması
da bu sonucun belirleyenlerinden olarak görülüyor.
Seçimin sonuçları, olasılıklar ve kazanan
Seçimleri yakından takip eden ve gelişmeleri bu yazıyı
hazırlarken bizlerle paylaşan I News TV Bağdat sunucusu Merve Arab benzer
sorunlara işaret etti. Hem Irak hükümeti, hem Birleşmiş Milletler’in
"herkes sandığa gitmeli" tavsiyelerine rağmen katılımın düşük
olduğunun altını çiziyor Arab; "Geçmişte Ekim ayında başlayan gösterileri
ciddiye aldıklarını, Irak'ın bağımsızlığını ve birliğini gözettiklerini
söyleseler de Irak seçmeninin nezdinde başarılı olamadılar" diyor.
Bu seçimlerde diğer seçimlerden farkı olarak bir de seçim
bölgeleri belirlendi. Adaylar bu bölgelerden aday olarak girdiler seçimlere.
Türkiye'dekine benzer bir süreç ilermiş oldu. Oyların düşmesine rağmen
vekillerin artmasının bir nedeni de buydu. I News TV'den Merve Arab aynı
zamanda geleneksel partilerin dışında yeni kurulan partilerin oy arttırmasının
dikkate değer olduğunun altını çiziyor. Irak seçimlerinden 24 saat sonra
sonuçları ilan edeceğini duyuran seçim kurulu ise hala birçok siyasi parti
nezdinde tam ve güvenilir sonucu paylaşabilmiş değil.
Seçimleri her ne kadar Sadr kazandı gibi görünse de seçim
sürecinde önlerine koydukları 100 sandalye hedefinin uzağına düşerek tek
başlarına hükümet olma şansını kaybeden Sadr, seçim ittifakları için görüşmeler
yapıyor. Rakibi olan Şii ve Sünni hareketler de benzer arayışlar içinde.
Fetih Hareketi dışında kimse ABD'nin Irak'taki varlığını
sorgulamıyor. Tartışılan temel husus ABD ile ilişkilerin ne şekilde devam
edeceği yönünde. Sünnilerin Şiileri ve Kürtleri ya da Şiilerin Sünnileri ve
Kürtleri yanına almaya çalışarak kurmaya çalışacakları hükümet modelinin bugüne
kadar defalarca denenmiş ve başarılı olamamış olması Irak halkının bilincinde.
Seçimlere katılımın bu denli düşük olmasında belirleyenlerden birisi de halkın
seçimlerle bir şeylerin düzeleceğine olan inancının kalmaması. Özellikle de
18-25 yaş arası nüfusun sandık başına gitme oranı sembolik düzeyde. Irak'ta da
düzen partileri "Z Kuşağı" tartışmalarına girmiş görünüyor.
Öte yandan yoksulluk ve yolsuzluk devam ediyor. Uzun süreli
elektrik ve internet kesintileri, işsizlik ve çöken alt yapı hizmetleri Irak'ta
gündelik yaşamın bir parçası. Yıllardır bu sorunlara kaynaklık eden siyasi
partilerin ise soruna çözüm getireceğini iddia etmesinin emekçiler nezdinde bir
karşılığı bulmuyor.
Seçimlerin sonucunda İran ile siyasal olarak ilişki halinde
olan ve ABD ile arasına kırmızı çizgiler çeken Şii blok dışında Irak merkezli,
ABD ile ilişkileri devem ettirecek bir Şii temsiliyet mesafe kat etmiş
görünüyor.
İran'ın Irak, Yemen ve Suriye'deki etkisini azaltmaya
çalışan ABD, Ortadoğu'dan çekilişi sürecinde Afganistan örneğinde de olduğu
gibi geriye güvenebileceği ve ilişkileri dolaylı yollardan da devam
ettirebileceği modeller deniyor.
Zaten ABD'nin çekilmesi olarak tartışılan şeyin kendisi de
ABD'nin askeri varlığından görünürlüğüyle ele alınıyor. “Sivil” ABD siyaseti,
şirketleri ve yatırımları bir şekilde devam ediyor.
Geriye ise bu sıkışmayı aşacak ve kendi kaderini çizecek
emekçi bir halk hareketi kalıyor. Irak seçimlerinin bugün kaybedeni olan
emekçiler kendi geleceklerini kazanabilir.
sol