Kudüs Ve Mescid-i Aksa'nın Yahudileştirilmesi Projesinin Perde Arkası

GİRİŞ: 03.09.2024 15:53      GÜNCELLEME: 03.09.2024 15:53
Rasthaber -  Yerleşim yerlerinin genişletilmesi, Filistinlilerin evlerinin yıkılması, yerlerinin değiştirilmesi gibi taktiklerle Kudüs'ü Yahudileştirme projesini hayata geçiren Siyonist rejim, radikal kabinesiyle Mescid-i Aksa'nın Yahudileştirilmesinin peşinde.

Bir yandan Siyonist rejimin işgali ve soykırımı, diğer yandan bu rejimin kabinesinin sert tutumu, Tel Aviv'i uluslararası stratejik bir izolasyona soktu. Birkaç gün önce aşırıcılığıyla tanınan Siyonist rejimin İç Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir tartışmalı bir açıklamada bulunarak şunları söyledi: ‘Politikamız, Tapınak Tepesi'nde (Mescid-i Aksa) namaz kılmamıza izin veriyor. Orada kanun Yahudiler ve Müslümanlar için eşittir ve ben oraya bir sinagog inşa etmeyi düşünüyorum.’

BEN GVİR’İN AÇIKLAMALARINA DÜNYADAN SERT TEPKİ; SİYONİST KABİNE GERİ ADIM ATTI

Ben Gvir’in bu saçma açıklamaları işgal altındaki topraklara yönelik eleştirilere ve tepki dalgasına neden oldu ve Hamas, Filistin Mücahit Hareketi, Ramallah, El Ezher, Ürdün, Suudi Arabistan, Mısır ve BAE bu açıklamalara sert tepki gösterdi. Protestolar öyle bir boyuta ulaştı ki, Batılı yetkililer bile suçlamalarının okunu Siyonist rejimin aşırılık yanlısı bakanına ve onun meşum planlarına yöneltti.

Bu bağlamda Birleşmiş Milletler sözcüsü Stephene Dujarric düzenlediği basın toplantısında gazetecilere şunları söyledi: ‘Bu tür yorumların tam tersi bir sonuç doğurduğu söylenebilir. Onlar, zaten çok gergin olan bir durumu daha da kızıştırma riskiyle karşı karşıyalar.’ Kudüs'teki kutsal mekanların durumunun hassasiyetini vurgulayan Dujarric, şu ifadelerde bulundu: ‘Kudüs'teki kutsal mekânlar için tarafların üzerinde anlaştığı ve herkesin saygı duyması gereken bir statü var.’

Ayrıca Siyonist rejimin İç Güvenlik Bakanı'nın kışkırtıcı yorumları her ne kadar içten içe Kudüs'ün ve Mescid-i Aksa'nın Yahudileştirilmesinden yana olsalar da birçok kabine üyesinden ve Netanyahu muhaliflerinden de eleştirel tepkiler aldı.  Siyonist rejimin bu aşırılık yanlısı bakanının bu sözleri ortalığı karıştırdı ve Netanyahu'nun ofisi derhal bir açıklama yayınladı ve şunları söyledi: ‘Mescid-i Aksa'nın statüsünde herhangi bir değişiklik yapılmayacak.’

Netanyahu'nun kabinesinde Eğitim Bakanı Yoav Kisch, bu rejimin İçişleri Bakanı Moshe Arbel, muhalefet lideri Yair Lapid, ŞABAK’ın eski başkanı Amy Elon ve Savunma kabinesinin eski bir üyesi olan Benny Gantz derhal yaptıkları açıklamada Ben Gvir’in ifadelerini kınadılar.

Hatta Yahudi hahamlar bile bu eyleme karşı uyarıda bulunan bir bildiri yayınladılar. Ben Gvir, işgal altındaki Filistin'de Filistinlilere ve Müslümanlara ilişkin tüm eser ve binaları silip yok etmek isteyen Siyonist rejimin en radikal siyasi figürlerinden biridir. Ben Gvir, aşırılık yanlısı yerleşimcilerle birlikte Mescid-i Aksa'ya defalarca saldırarak bu kutsal mekana saygısızlıkta bulundu. Ben Gvir’in bu eylemi yurt içinde ve yurt dışında güçlü protestolara neden olmuştur ve Siyonist rejimin yetkilileri onu işgalci rejimin güvenliğine yönelik bir tehlike olarak görmektedir.

O aynı zamanda savaşın devamı ve Gazze'deki Filistinlilerin öldürülmesinin sadık bir destekçisidir ve Netanyahu ateşkes anlaşmasını kabul eder etmez, kabineden istifa edeceği ve koalisyon hükümetini çökerteceği konusunda uyarıda bulunmuştur.’

SİYONİZM’İN HURAFE İNANCI MESCİD-İ AKSA'YA SAYGISIZLIK İÇİN BAHANEDİR

Siyonist rejim Mescid-i Aksa'yı tamamen kontrol altına alarak yıkmaya çalışıyor. Çünkü onların hurafelerine göre bu mescidin altında iddia ettikleri bir tapınak bulunmaktadır ve Mescid-i Aksa'nın yerine bu yapıyı yeniden inşa etmek istiyorlar. Mescid-i Aksa'nın yıkılıp içine bir Yahudi tapınağı inşa edilmesi fikrinin kökleri Siyonistlerin radikal inançlarına dayanıyor ve aşırılık yanlısı gruplar tarafından yıllardır sürdürülüyor. Eklektik Siyonist öğretiye dayanarak Mescid-i Aksa'nın yıkılması ve bu mescidin yerine Üçüncü Süleyman Mabedi'nin inşa edilmesinin gerekli olduğunu iddia eden bu eylemin ana destekçisi Amerika'daki Hıristiyan Siyonist harekettir.

Siyonistler şu iddialarda bulunuyor: ‘Birinci ve ikinci Süleyman mabetleri Mescid-i Aksa'nın altındadır ve bu mabedi yeniden inşa etmenin Mescid-i Aksa'yı yıkmaktan başka yolu yoktur.’ Siyonistler bu yaklaşımla onlarca yıldır Mescid-i Aksa'nın altını kazıyorlar. Görünüşe göre birinci ve ikinci mabedlerin izlerini bulmak ve Mescid-i Aksa'nın yıkılma sürecini kolaylaştırmak amaçlanıyor. Eski Kudüs şehri ve Mescid-i Aksa'da 1967-1981 yılları arasında tünel kazma dalgası başlamış olup, bu tünellerin her birinin tescilli bir adı ve özelliği bulunmaktadır. Ancak şüpheli bir şekilde, 21. yüzyıldan sonra kazılmış tünellerin çoğuna dair hiçbir kayıt yoktur.

Mescid-i Aksa'nın zemininde sessiz kazıların başlamasından birkaç yıl sonra bu mescidin bazı kısımları çökerek civardaki bazı evlerin duvarlarının çatlamasına neden oldu. Bu durum Filistinli yetkililerin protestosuna neden oldu ve yetkililer, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu’na (UNESCO) yazdıkları açık mektuplarda, Siyonist rejimin bu mescidin altında yaptığı kazıları araştırmak üzere bir araştırma komitesi kurulması talebinde bulundular.

KUDÜS'Ü YAHUDİLEŞTİRMEYE YÖNELİK SİYONİST TAKTİKLER

Siyasi uzmanlar, Siyonist rejimin İç Güvenlik Bakanı'nın, işgal altındaki Kudüs'ü Yahudileştirmeye yönelik geniş planın bir parçası olarak Mescid-i Aksa'ya sinagog inşa edilmesine ilişkin söylemlerini değerlendiriyor. İşgal altındaki Kudüs'ün Yahudileştirilmesi bir terimdir ve bu, işgalci Siyonist yetkililerin, işgal altındaki Kudüs şehrinin tarihi İslam ve Hıristiyan kimliğini yok etme ve yeni bir kimlik olan Yahudi kimliğini dayatma yönündeki sürekli çabalarını göstermektedir.

Siyonist rejim, 1967 yılında Kudüs şehrini işgal ettiğinden beri burayı kontrol altına almak için yoğun çaba harcamış ve bu amaca ulaşmak için birçok yola başvurmuştur. O zamandan beri bu rejim şehre ve sakinlerine karşı birçok eylemde bulundu. Yerleşim yerlerinin genişletilmesi ve orada yaşayan Filistinlilerin topraklarına el konulması, Kudüs'ün Yahudileştirilmesinin ve bu hain projenin hayata geçirilmesinin en önemli taktik ve araçları arasında yer alıyor.

Bu taktikler yerleşimcilerin sayısının iki katına çıkmasına ve aynı zamanda Kudüs şehrindeki Filistinli Arap nüfusunun oranının azalmasına yol açtı. Elbette ağır vergilerin uygulanmasının, izin olmaması bahanesiyle tesis ve evlerin yıkılması politikasının Siyonistlerin Kudüs'ü Yahudileştirmek için aldıkları diğer önlemler arasında yer aldığını da belirtmek gerekir.

Şimdi, İbranice yayın yapan bazı medya kuruluşları Ben Gvir’in bakanlığı aracılığıyla Kudüs'ün maksimum düzeyde Yahudileştirilmesini istediğini ortaya çıkardı. Siyonist rejim Radyo ve Televizyon Kanalı (KAAN), Ben Gvir'in yönetimindeki bakanlık için Tapınak Dağı (Kudüs'ün doğusu) üzerindeki egemenliğin yoğunlaştırılacağı bir plan yazdığını duyurdu.

KAAN’da bu haberi yapan editör şunları söyledi: ‘Ben Gvir, İç Güvenlik Bakanlığı'nın hedef ve politikalarını bir kitapçıkta topladı ve şunları vurguladı: ‘Bu direktif çerçevesinde bu bölgedeki Yahudilere imtiyazlı haklar tanınacak ve dini törenlerini örneğin Tapınak Dağı’nda yapabilecekler. Güvenlik güçleri ve polis de bu planın gerçekleşmesine yardımcı olacak.’

Uzmanlar, Siyonist rejimin, Arap ülkelerinin ciddi bir eyleme geçmemesinden ve İslami ve Hıristiyan otoritenin yokluğundan faydalanarak Yahudileştirme planlarını uyguladığına ve Arap ülkelerinin Gazze ve Batı Şeria'daki olaylara karşı sessizliğinin ve bazen de suç ortaklığının, işgalci rejimin liderlerini Filistin halkına karşı planlarını uygulamaya teşvik ettiğine inanıyor.

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM