İran, Suriye savaşı başladığı ilk günden
itibaren ABD, AB ve Siyonist İsrail’in başını çektiği emperyalist cepheye karşı
Suriye hükümetinin yanında yer almış ve 12 yıldır süren direnişle bu savaştan
başarılı çıkmasında önemli bir rol oynamıştır.
12 yıllık süreçte ABD, AB ülkeleri,
Siyonist İsrail, Batı Asya’daki Arap ülkeleri, Türkiye ve kurup her türlü
desteği verdikleri terör örgütleri Suriye’yi dört bir taraftan kuşatıp her
türlü baskıyı uygularken İran başta bölgedeki direniş ekseni grupları ve
Rusya’yı Suriye’ye çekmiştir.
İran’ı bölge ve dünya için bir tehdit
unsuru göstermeye çalışan ABD, Arap ülkeleri ile Siyonist rejimi Abraham
anlaşmaları altında normalleştirmeye çalışırken Arap ülkelerinin güvenliğini
sağlayacağı sözleri vererek, Arap ülkelerine silah satarak bu ülkeleri sömürdü.
Fakat bölgede yaşanan Irak, Suriye, Yemen savaşlarında, Libya ve Sudan iç
çatışmalarında ve bölgesel gelişmelerde Arap ülkelerinin hiçbiri başarı elde
edemediği gibi büyük güvenlik ve ekonomik kayıplar yaşadılar. Siyonist rejimle
normalleşme ve ABD’den silah alıp, ABD askerlerinin ülkeye konuşlanmasının
kendilerini koruyamadığı gibi İran, Irak, Suriye, Lübnan ve Filistinli direniş
gruplarının yer aldığı direniş cephesi üyelerinin birbirine yaklaşarak
güçlerini arttırdığını gören Arap ülkeleri ABD ve Siyonist İsrail’in maşası
olmaktan kurtulmak, kendi güvenliklerini ve kalkınmalarını sağlamak için
bölgesel barışın olması gerektiğini kabul ederek Suriye ile normalleşme yolunu
tuttular.
Suriye’yi Arap Birliği’nden dışlayan,
Suriye’deki silahlı bölücüleri destekleyen BAE, Bahreyn, Ürdün, Cezayir, Tunus
ve Suudi Arabistan şimdi Suriye’deki temsilciliklerini yeniden açarken
Suriye’yi Arap Birliği’ne davet etmeye hazırlanıyorlar. Arap Birliği Genel
Sekreteri Ebu Gayt, yaptığı açıklamada; Esad’ın Suriye savaşını kazandığını,
Suriye’nin Arap Birliği’nden çıkarılmasının doğru olmadığını ve kendisinin Esad
ile görüşerek Suriye’nin birliğe yeniden davet edileceğini açıkladı. Yine son
günlerde Ürdün’ün başkenti Amman’da Ürdün, Suudi Arabistan, Mısır, Irak ve
Suriye dışişleri bakanlarının katılımıyla düzenlenen toplantıda; Suriye
hükümetinin desteklendiği ve Suriye’nin iç işlerine yabancı müdahalesinin
durdurulması konusunda anlaşmaya varıldığı açıklandı.
Batı Asya’nın Arap ülkeleri arasında
bunlar yaşanırken, 7 yılın ardından Çin’in arabuluculuğu ile Suudi Arabistan ve
İran normalleşmesi gerçekleşti. Bu olay bölgede ve dünyada şok etkisi yarattı.
Bütün dünya İran’a karşı Siyonist rejimle Suudi Arabistan’ın normalleşmesini
beklerken ABD’ye diskalifiye edilerek İran-Suudi Arabistan anlaşması
gerçekleşti. Ardından Bahreyn-İran ilişkileri yeniden başladığı duyuruldu.
Ve işin bir diğer kritik noktasını ise
Suriye-Türkiye normalleşmesi oluşturuyor. Suriye savaşının başında ABD’nin
yanında yer alarak Beşar Esad hükümetini yıkmaya çalışan, Suriye’deki silahlı
bölücü örgütleri himaye eden ve ülke güvenliğini sağlamak söylemiyle Suriye
topraklarına giren Türkiye, Suriye’de zaferin Esad’ın ve direniş cephesinin
olduğunu kabul ederek normalleşme yolunu tuttu. Astana sürecinde dolaylı olarak
Suriye hükümetiyle görüşen Türkiye, Erdoğan’ın; devletler arasında hiçbir zaman
siyasi diyalog veya diplomasi kesip atılamaz Suriye ile daha ileri seviyede
adımları temin etmemiz gerekiyor. Bu adımları atmak suretiyle, tüm bölgede yani
İslam dünyasının bizim komşularımızla olan bu bölgesinde inşallah birçok oyunu
biz bozarız açıklamasıyla önce istihbarat bakanları sonra savunma bakanları ve
dışişleri bakanları seviyesinde doğrudan görüşmelere başladı. Moskova’da
gerçekleşen görüşmeye İran, Türkiye, Rusya ve Suriye temsilcileri katıldı.
Bölgede ve Suriye özelinde yaşanan
gelişmelerin ışığında İran Cumhurbaşkanı Ayetullah İbrahim Reisi, Suriye’ye iki
günlük bir ziyaret gerçekleştirdi ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la
yaptığı görüşme sonrası iki ülke arasında 15 anlaşma imzalandı. İki ülke
arasında imzalanan anlaşmadan daha çok Reisi’nin ziyareti önemliydi. Şöyle ki
iki ülke zaten stratejik ortaklık seviyesinde en üst düzey ilişkilere sahip
durumdalar. Fakat Reisi’nin ziyareti Arap ülkelerinin ve Türkiye’nin savaşı
direniş cephesinin kazandığını kabul edip Suriye ile anlaşmaya başladıkları bir
dönemde yapması ile tüm dünyaya savaşın kazananı biziz denilmiştir.
Ayrıca İbrahim Reisi’nin Şam’da Filistin
Direniş Hareketi Liderleri ile görüşmesi de ayrı bir anlam ifade etmektedir.
Suriye savaşı başladığında Esad hükümetine karşı tavır alan Filistinli gruplar
bugün İran’ın önderliğinde Esad’la birlikte Siyonist rejime karşı mücadele
etmekteler. Reisi’nin Filistinli liderlerle görüşmesi açık bir şekilde Siyonist
rejim ve Siyonist rejim savunucularına Filistin direnişinin de kazanacağını
söylemekte.
Son olarak Reisi’nin Şam ziyaretiyle
İran’ın ve direniş cephesi paydaşlarının bölgedeki zaferi kesinleşmiştir. ABD
ve yancıları bu savaşı kaybetmiş ve direnişin gücünü kabullenmişlerdir
diyebiliriz./tesnim