"Müslümanların ortak noktaları çok büyük ve önemlidir
ve bunlar temelinde birbirleriyle etkileşim içinde olmalıdırlar. Bu nedenle
Müslümanların birbirlerine yakınlaşmaları, yardımlaşmaları, birbirlerine öğüt
vermeleri, her biri ayrı kişiliklerine sahipken tek ruh gibi olmaları gerek.
Bu, üzerinde durulması ve çalışılması gereken bir zihniyettir. Müslümanların
zafere ulaşmak için her alanda birbirleriyle işbirliği yapmaları
gerekiyor." Bunlar, İslam ümmetinin şehitlerinin seyyidi şehit Seyyid
Hasan Nasrallah'ın, Ekim 2021'de Hz. Peygamber (s.a.v.) ve İmam Sadık'ın (a.s)
doğum yıldönümü vesilesiyle söylediği sözlerden bazıları.
Ümmetin Şehid Seyyid'inin Gözünde İslam Birliği
Şehit Seyyid Hasan Nasrallah'ın ortaya koyduğu bu kapsamlı
ve net vizyon, ne Sünnilerin ne de Şiilerin birbirlerinin içinde erimek zorunda
olmadıkları bilakis, ıslah ve takva yolunda işbirliği yapmaları gerektiği
ilkesine dayanmaktadır. Buna göre Müslümanların bölünmemesi, yenilmemesi ve
güçlerini kaybetmemeleri gerekir.
Dolayısıyla Şehit Seyyid Hasan Nasrallah'ın vurguladığı
İslami vahdetin anlamı, Şii ve Sünnilerin tamamen birbirlerine dönüştüğü bir
birlik değil aksine Sünnilerin ve Şiilerin her birinin kendi inanç ve
prensiplerini sürdürmeleri gerektiği ve bu hususta bir sorun olmadığıdır.
Birliğin anlamı Ayrı inançlara sahip olsalar da birbirleriyle işbirliği
yapmaları, karşılıklı dayanışma içinde olmaları ve düşmanlara karşı
birleşmeleri gerektiği üzerinedir.
Şehit Nasrallah'ın İslam ümmetinin düşmanlarının mezhep
savaşı komplolarını engellemedeki rolü
Bu bağlamda Müslüman Alimler Meclisi Yönetim Kurulu Başkanı
Şeyh Hasan Abdullah, Lübnan'daki el-Menar televizyonuna verdiği röportajda
şunları söyledi: Şehit Seyyid Hasan Nasrallah, bütün yaklaşımlarında,
düşüncelerinde ve eylemlerinde birleştiriciydi ve İslami vahdet vurguladığı bir
yaklaşımdı ve fitneye karşı her zaman mücadele etmeye çalıştı. Şehit Seyyid
Hasan Nasrallah, mezhebin özelliklerini kaybetmeden bir araya getirmeyi
amaçlıyordu ve hepimizin İslam dini çerçevesinde olduğumuzu vurguluyordu.
Zira İslami vahdetin, başta sosyal ve beşeri olmak üzere
çeşitli düzeylerde pek çok faydası var. Her şeyden önce İslam toplumunun
kendisini tehdit eden tehlikelerle, farklılık ve sorunlardan uzak bir şekilde
yüzleşmesine yardımcı olur. ABD'de, birçok Batı ülkesinde ve bazı Arap
ülkelerinde çeşitli hükümetler onlarca yıldır Müslümanlar arasında mezhepsel
farklılıklar ve bölünmeler yaratmaya çalışıyor. Dolayısıyla Şiiler ile Sünniler
arasında herhangi bir ayrışma, düşmanın onları bölmesine ve rahat bir şekilde
Arap ve İslam ülkelerinin zenginliklerini yağmalamasına, bu ülkeleri savaşa ve
mezhepsel gerginliklere sürüklemesine neden olmaktadır.
Şeyh Hasan Abdullah şöyle devam etti: Şehit Seyyid Hasan
Nasrallah, Hizbullah'a ve tüm Lübnan İslam direnişine liderlik ederken,
Müslümanlar arasında ayrılık yaratmaya çalışan İslam ümmetinin düşmanlarının
komplolarına karşı büyük çabalar sarf etti. Her seferinde, düşmanların
yarattığı her fitnede, İslami birlik çağrısı yaparak bu komploları engelledi.
Ümmetin Seyyidi'nin, direniş ekseninde birlik fikrinin
tezahürü
İslami Medya ve İrşad Merkezi Genel Sekreteri ve Müslüman
Alimler Meclisi Üyesi Şeyh Muhammed Salim el-Babidi de bu bağlamda, şehit
Seyyid Hasan Nasrallah'ın en büyük endişesinin İslam birliği olduğunu, bunu söz
ve eylemleriyle ortaya koyduğunu belirtti. Şehit Nasrallah, İslam ümmetinin
zaferinin ve otoritesinin ancak farklılıkları bir kenara bırakarak ve düşmanların
planladığı komploların farkında olarak elde edilebileceğini, hem Şii hem de
Sünni İslam ümmetinin çocuklarını birbirleriyle çatışmaktan uzak tutmamız
gerektiğini her zaman vurguladı.
O şunları da ekledi: Direnişin şehit lideri, tüm Müslümanlar
arasındaki iş birliğiyle egemenliğimizi, hürriyetimizi, vatanımızı
koruyabileceğimiz, dış müdahalelerden uzak bir şekilde ilerleyebileceğimiz bir
noktaya varabileceğimizi vurguladı. Lübnan'daki direniş de aynı yakınlaşma,
işbirliği ve dayanışmayla kazandı ve bugün Sünni ve Şii'lerin de içinde yer
aldığı direniş ekseni, Filistin direnişinin birleşmesinde ve desteklenmesinde
temel bir unsurdur.
Bu alim şöyle devam etti: Bugün direniş ekseninde Şii ve
Sünnilerin düşmanla omuz omuza mücadele ettiğini ve çeşitli Arap ve İslam
ülkelerinde pek çok zafer elde edebildiğini görüyoruz. İşbirliği yaptığımızda
kazanırız ve bölündüğümüzde ise kaybederiz. Düşman, tüm bölgeye hakim olabilmek
ve Filistin'de işgalini kurabilmek için Müslümanlar arasında anlaşmazlık
yaratmak istiyor. Düşman, Müslümanların sürekli birbirleriyle savaşmasını ve
Müslümanlar arasındaki herhangi bir siyasi sorunu veya kişisel anlaşmazlığı
büyük bir mezhepsel ve dinsel sorun haline getirmesini istiyor.
Salim el-Babidi şunları vurguladı: Bu nedenle şehit Seyyid
Hasan Nasrallah, Müslümanların ve özellikle alimlerin, liderlerin, büyüklerin,
önde gelenlerin ve yetkililerin omuzlarına düşen en büyük sorumluluklardan
birinin, Müslümanlar arasında fitneyi önlemek ve onların birbirleriyle
işbirliği ve yakınlaşmalarını sağlamak olduğunu ve ayrıca Müslümanlar arasında
ihtilaflara yol açabilecek her türlü alanda ayrılık ve uçurumların oluşmasına
da engel olmak olduğunu zira böyle durumların sadece İslam ümmetinin
düşmanlarına hizmet ettiğini vurguladı.
Şeyh Hasan Abdullah da şunları vurguladı: Şehit Seyyid Hasan
Nasrallah, Müslüman Alimler Meclisi'ne yoğun destek vermiş ve İslam birliğini
korumak, güçlendirmek ve İslam ümmetini fitnelerden korumak amacıyla
çalışmalarımızı sürdürmüştür.
Şeyh Muhammed el-Babidi de bu konuda şunları söyledi:
Müslüman Alimler Meclisi olarak, şehit Seyyid Hasan Nasrallah ile özel
tecrübeler edindik. O, Sünni ve Şii alimlerle temaslarını sürdürdü, işlerimizi
denetledi ve bu meclisin İslam ümmetine karşı planlanan fitnelere karşı koymada
büyük bir cihat rolü üstlendiğini vurguladı.
Seyyid Hasan Nasrallah'ın şehadeti, farklı mezhep ve
dinlerden özgür insanların birliği için bir dönüm noktasıdır
Şehit Seyyid Hasan Nasrallah, 19 Ekim 2021'de, yani Hicri
1443 Rebiülevvel'e denk gelen günde, 52 ülkeden çok sayıda kişinin katılımıyla
gerçekleştirilen 35. Uluslararası İslami Vahdet Konferansı'nda yaptığı
konuşmada şunları söyledi: İslam ümmeti mezhep savaşları tehlikesini sabır ve
basiretle atlatmıştır. Düşmanların komplolarını boşa çıkarmak için geçmiş
tecrübeleri İslam birliğini güçlendirme yolunda kullanmalıyız. Direnişin şehit
Seyyidi o dönem yaptığı konuşmada, Müslümanların geçmiş yıllardaki kazanımlarını,
gelecekteki adımlarını belirlemede kullanmaları gerektiğini vurgulamıştı.
Şehit Seyyid Hasan Nasrallah, yaşadığı dönemde Müslümanlar
arasında birlik ve beraberlik için çaba sarf ettiği gibi, onun şehadeti de
Sünniler ile Şiiler'in birbirine yakınlaşmasında çok önemli bir dönüm noktası
olmuş, hatta Hıristiyanlar gibi diğer din mensuplarını da Müslümanlara
yakınlaştırmıştır. Bu birliğin tezahürünü, şehitlerimiz Seyyid Hasan Nasrallah
ve Seyyid Haşim Safiyüddin'in cenaze törenlerinde yaşanan sahnelerde görüyoruz.
Aralarında kadınların ve kızların da bulunduğu çok sayıdaHristiyan, Şehit
Nasrallah'ın resimlerini kollarında taşıyarak Müslümanlarla birlikte onun için
gözyaşı döktü/tesnim