Batı’nın İnsan Hakları Baskısı
Esad yönetiminin devrilmesinden önce Suriye'de pasif bir
tutum sergileyen bazı Batılı devletler ve kurumlar, bu ülkedeki etkinliklerini
artırmanın yollarını arıyor.
Suriye'de silahlı grupların Esad yönetimini devirerek geçici
bir hükümet kurmasıyla birlikte ülkedeki durum ciddi şekilde değişti. Öte
yandan Batılı siyasi çevreler, insan hakları ve özgürlük alanındaki geleneksel
değerlerini dayatmaya çalışıyor. Onlar Suriye'ye yeniden müdahale etmek için
insan hakları sorununu gündeme getiriyor.
İnsan hakları konusunu ülkeler üzerinde baskı ve şantaj
aracı olarak kullanmak, Batı'nın on yıllardır uyguladığı emperyalist
yöntemlerden biridir. Şu anda Suriye'nin insani yardıma ihtiyacı olduğu bir
dönemde Batılı yetkililer ülkeye giderek geçici hükümeti “insan hakları
değerleri" üzerinden tehdit ederek "siyasi bir anlaşma" yapmaya
çalışıyorlar.
Bu durum Batılı siyasi çevrelerin ne kadar tehlikeli ve
ikiyüzlü olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır.
Batı'nın Türkiye'nin Suriye'deki Rolüne İlişkin
Endişeleri
Batılı siyasi çevrelerin kaygılarının nedeni Türkiye’nin,
Suriye'de Esad yönetiminin devrilmesinde öncü rol oynamasıdır. Türkiye'nin
tutumu Batı'nın Suriye'deki jeopolitik projelerinde değişikliğe yol açmıştır.
Başka bir deyişle, ABD ve Batı cephesi Suriye’nin kuzey ve doğusunda ikinci bir
İsrail yaratma yönündeki gizli planlarının sonuçlarını bekliyordu, artık
projeleri yıkımın eşiğine gelmiş durumda ve bu durum ciddi Batılılar arasında
endişelere yol açtı.
Esad yönetiminin devrilmesinde önemli bir rol oynayan
Türkiye, Suriye'deki yeniden yapılanma sürecinde de önemli bir aktör olmayı
hedefliyor. Bu durum Suriye'deki denklemleri değiştirebilir ve Batı'nın
çıkarları açısından tehdit oluşturabilir.
Batı'nın hedefi, Suriye'yi bölüp ülkenin stratejik ve petrol
zengini bölgelerinde ikinci bir İsrail yaratmaktı. Ancak şimdi Türkiye,
Suriye'de askeri-siyasi üstünlük kazandığı için bu ülkenin geleceğine ve yeni
Ortadoğu düzenine doğrudan müdahale için çabalıyor.
Batı’nın Suriye'deki Terörizme Desteği
Batı, Türkiye'nin Suriye'yi yeniden inşa etmesini ve ülkede
nüfuzunu sürdürmesini engellemeye çalışırken elindeki kartlar sınırlıdır. Batı,
hedeflerine ulaşmak için "yaptırımlar" ve "insan
hakları"nın yanı sıra "terörizm faktörünü" de kullanıyor.
Bu nedenle ABD ve Batı, PKK/YPG terör örgütünü güçlü bir
şekilde destekliyor; Zira bu grubun ortadan kaldırılması, hem Türkiye üzerinde
baskı kurma gücünün kaybedilmesi hem de Suriye işlerine doğrudan müdahale
imkânının yitirilmesi anlamına geliyor. Böyle bir durumda Türkiye, Suriye'nin
kaderini belirlemede önemli bir aktör olarak ortaya çıkabilir. Bu yüzden
PKK/YPG örgütünün yok edilmesi Batı'nın çıkarlarıyla çelişir.
Batı'nın PKK/YPG'yi Koruma Çabaları
Batı, Suriye'deki varlığını sürdürebilmek ve Türkiye'nin
nüfuzunu önlemek amacıyla PKK/YPG terör örgütüne destek vermeye devam ediyor.
Ancak Ankara'nın bu örgüte karşı kararlı duruşu göz önüne alındığında, Batı'nın
onları desteklemesi geçmişe göre daha zor hale geldi. Bu konuda ABD bile
çelişkili tutum sergiliyor.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, PKK/YPG'ye desteğini
vurgularken Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı (Pentagon), bu
örgütün Suriye ordusuna katılma olasılığını dışlamıyor. Bu durum, ABD’li
yetkililer arasında YPG’nin geleceğiyle ilgili fikir ayrılığı olduğunu
gösteriyor.
Trump Döneminde ABD YPG'den Vazgeçebilir
Trump yönetiminin farklı Suriye hedefleri ve Türkiye ile
gerginliğin tırmanmasını önleme çabaları göz önüne alındığında, ABD'nin Trump
döneminde PKK/YPG'den vazgeçmesini beklemek pek de abartılı olmaz. Türkiye ile
daha yakın ilişkiler arayışında olan Donald Trump da bu yönde mesajlar
yayınladı. Bu durum PKK/YPG yöneticiler arasında ciddi endişeler yarattı.
Terör Örgütü PKK/YPG’nin Yeni Destekçi Arayışı
PKK/YPG liderleri, Fransa'dan Türkiye sınırında tampon bölge
oluşturmak üzere güçlerini konuşlandırmasını istedi; Artık PKK/YPG Fransız
ordusundan medet bekliyor; Ancak Ankara bu talebe hemen karşılık vererek
Fransa'yı uyardı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Fransa'ya Türkiye sınırına
asker konuşlandırmaması yönünde tavsiyelerde bulundu.
Fidan: Küçük Avrupa Ülkelerini Açıkçası Dikkate Almıyoruz
YPG örgütünün destek için Fransa'ya çağrıda bulunmasını
değerlendiren Fidan, Türkiye'nin Suriye'de muhatabının ABD olduğunu söyledi.
Fidan, Fransa'yı da adını anmadan eleştirerek
"Amerika'nın gücünü kullanarak, arkasına saklanarak [Suriye'de] kendi
menfaatlerini ilerletme konusunda söz söyleyen ülkeleri açıkçası dikkate
almıyoruz." dedi.
Fidan, "Avrupa'daki bazı küçük ülkelerin Amerika'nın
şemsiyesi altında söz söylemeye dönük politikalarının kendilerine hiçbir
katkısı olmadığını" söyledi.
"Amerikalılar yokken bölgeye gelebiliyorlarsa görelim.
Ama bunun böyle olmadığını biliyoruz" diye konuşan Fidan, Suriye ile
ilgili sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu konuda bizim muhatabımız ABD'dir. ABD'yle
konuşuruz. Arkasına takılan ülkelerle değil. Diğerlerini muhatap
almıyoruz."
Erdoğan: PKK'nın Sonu Yaklaşıyor
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise, ‘’PKK ve
uzantıları için zaman kısalıyor, çember daralıyor, yolun sonu görünüyor. Kimin
eteğine yapışırsa yapışsınlar, kimin tetikçiliğini yaparsa yapsınlar, hangi
yabancı odağa sarılırsa sarılsınlar, şunu çok iyi bilsinler ki kendilerini
bekleyen acı akıbetten kaçamayacaklar" şeklinde konuştu.
Erdoğan PKK’ye “Ya bir an önce silahlarını gömecekler ya da
silahları ile birlikte toprağa gömülecekler. Üçüncü bir yol yok.” dedi.
Erdoğan ayrıca, ‘’Terör örgütü ve destekçilerinin nasıl bir hesabı varsa elbette bizim de bir hesabımız var. Allah’ın izniyle sabırla kararlılıkla ve dikkatli bir şekilde hareket ederek emperyalistlerin oyunlarını bozacağız.” diye konuştu.