Kısa bir süre önce Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan
savaşta İran İHA'larının bulunduğu iddiasının araştırılması için Polonya'da bir
toplantı yapılmasına karar verilmiş ancak bu toplantıya Ukraynalı temsilciler
katılmamıştı. Bunun için geçtiğimiz günlerde Katar'ın başkenti Doha'da aynı
mahiyette ve aynı amaçla bir toplantı daha düzenlendi. Toplantıda hazır bulunan
haber kaynaklarının bildirdiği gibi, bu görüşmenin sonucu da neredeyse sıfırdı.
Doha toplantısında bulunan kaynaklar, bu toplantıdaki
Ukraynalı temsilcilerin temel gerekçelerinin sadece Batı medyasının bazı
iddiaları şeklinde özetlendiğini ve bu toplantıda Ukrayna tarafından güvenilir
ve kesin hiçbir belge sunulmadığını belirtmişti.
İran insansız hava araçlarının Ukrayna savaşında bulunduğu
ve Rusya'yı desteklediği iddiasının üzerinden aylar geçmesine rağmen Batı
medyasında hala tekrarlanıyor. Kısa bir süre önce İran'daki terör ve kargaşa
zirvedeyken, bu konu zirveye ulaştı. Ancak İran İslam Cumhuriyeti,
Ukrayna-Rusya savaşında tarafsızlığını vurgulamış ve tabii ki Rusya'ya İHA
satışının asla Ukrayna ile yapılan savaşta kullanmak amacıyla veya Rusların
yanında yer almak gayesiyle yapılmadığını belirtti.
Batı medyasının ve siyasi kaynakların bu suçlamayı
vurgulaması birkaç açıdan incelenebilir. İlki; her şeyden önce Batı, İran
İHA'larının Rusya'ya satışını vurgulayarak ve Rusların bunu Ukrayna'yı
fethetmek için kullanması konusunda ısrar ediyor. Ayrıca Ukrayna'yı destekleyen
Batılı koalisyonun önünde Rusya'yı tek başına göstermemek ve Ruslara karşı
girişilen savaşı bir koalisyona karşı yapılan bir savaş olarak tanıtmak
istiyor. Batı da bu açıklamasıyla Ukrayna'da Ruslara karşı mücadele edemediği
yönündeki kamuoyu baskısından kendisini kurtarmış, aynı zamanda Rusya-Ukrayna
savaşındaki varlığının önemini Ukraynalılara göstermiş ve bu konuda Batı'ya
borçlu oldukları izlenimi vermek istemektedir.
İkinci sebep -ki bu, en önemli sebep gibi görünüyor-
Batı'nın insansız hava aracı konusunu her şeyden çok vurgulayarak İran'a çifte
baskı uygulamaya çalışmasıdır. İslam Cumhuriyeti'ne gözdağı vermek, nükleer
davada Batı'nın hileli şartlarını kabule zorlamak istiyor. Bundan hareketle
bütün bu son aylardaki baskının, "İHA'nın bir mazeret ve nihai hedefin
nükleer anlaşma" olduğu söylenebilir.
Yaşananlara bakıldığında, belki de İran'ın, Batı'nın İran'a
yönelik insansız hava araçları konusunda yönelttiği suçlamaların soruşturulması
için yeni görüşmeler yapılması gereğindeki ısrarı, Batı'nın İran'a yönelik son
dönemdeki propaganda saldırısının yeni boyutlarını ortaya çıkarabilir, dünya
kamuoyunu konuya daha aşina hale getirebilir ve son olarak bu hikayenin diğer
sırlarını da açığa çıkarabilir.