İran, inkılap sonrası yıllarda,
kendi kendine yetme ve iç kalkınmaya dayalı politikalar sayesinde tüm baskılara
rağmen savunma alanında büyük ilerlemeler kaydetmiştir. Yaptırımlar, tehditler
ve sabotajlar, İran’ın savunma alanındaki ilerlemelerini durduramamıştır.
Batı ve ABD yıllardır İran İslam
Cumhuriyeti’nin savunma gücünü yok etmeye ve bu alandaki ilerlemelerini
durdurmaya çalışmaktadır. Böylece İran’ı dış tehditlere karşı caydırıcılık
konumundan mahrum bırakmayı amaçlamaktadırlar. Bu baskılar, yaptırımlar,
sabotaj eylemleri ve İran’ın savunma teknolojilerinin gelişimini sınırlamaya
yönelik açık girişimler şeklinde kendini göstermektedir.
ABD ve Batı, yaptırımlar,
tehditler ve sabotajlarla hedeflerine ulaşamayacaklarını anladıklarında, bu
hedefi müzakere yoluyla gerçekleştirmeye çalıştılar. Bu nedenle, nükleer
meseleye odaklanan müzakerelerin, savunma konularını da içerecek şekilde
genişletilmesi hedeflendi.
2018’de Trump, İran’ın füze
geliştirmesi ve diğer silah sistemleriyle açıkça mücadele edilmesi gerektiğini
defalarca dile getirdi. Ancak nükleer anlaşmanın İran’ın savunma gücünü
durduramayacağını görünce anlaşmayı iptal etti. Bugün de başarısız olan "maksimum
baskı" politikasını sürdürerek İran’ı müzakere masasına çekmeye ve bu
yolla İran’ı balistik füzeler ve modern savunma sistemleri gibi gelişmiş
savunma yeteneklerinden mahrum bırakmaya çalışıyor.
İran İslam İnkılabı lideri, son
görüşmelerinde, zorba devletlerle – özellikle ABD ve Batılı ülkelerle – yapılan
müzakerelerin yalnızca yeni talepler dayatmak ve İran’ın savunma gücünü
sınırlandırmak için bir araç olarak kullanıldığını vurgulamıştır.
Batı ve ABD, bağımsızlık ve kendi
kendine yetme yolunda ilerleyen ülkelerin bilim, teknoloji, ekonomi ve savunma
alanlarında ilerleme kaydetmesini engellemeye çalışmaktadır. İran’a yönelik
baskılar, özellikle savunma ve ileri teknoloji alanlarında yoğunlaşmaktadır.
Batılılar, İran’ın balistik füzeler,
gelişmiş savunma sistemleri ve nükleer teknoloji gibi alanlardaki
ilerlemelerinin, bölgedeki ve dünyadaki askeri ve siyasi üstünlüklerini tehdit
edebileceğinden endişe duymaktadır. Bu nedenle, İran’ın gelişmiş askeri
ekipmanlar ve füze savunma sistemleri üretmesini engellemeye çalışmaktadırlar.
Uzmanlar, Batılı ülkelerin,
İran’ın bağımsız ve güçlü bir ülke olarak askeri ve bilimsel yeteneklere sahip
olmasını istemediğini belirtiyor. Çünkü bu durum, onların bölgesel ve küresel
çıkarlarını tehdit edebilir. Bu nedenle Batı, İran’ın bu ilerlemelerini
engellemek ve onu büyük güçlere bağımlı tutmak için her yolu denemektedir.
Düşmanların tüm çabalarına rağmen,
İran’ın savunma kapasitesi son yıllarda büyük değişimler geçirmiştir.
Geleneksel olarak ileri düzey silah sistemleri konusunda çeşitli kısıtlamalarla
karşı karşıya kalan İran, savunma ekipmanlarının üretiminde kendi kendine
yeterliliğe odaklanarak ve modern teknolojilerden yararlanarak askeri bir güç
haline gelmiştir.
Bu yetenekler arasında balistik
füzeler, füze savunma sistemleri, özel kuvvetler ve siber ve istihbarat
altyapıları yer almakta olup, İran’ın caydırıcılık kapasitesinde önemli bir rol
oynamaktadır.