Rasthaber - Mekke’nin Fethi (Arapça:فتح مكة); hicretin sekizinci yılında vuku bulmuştur. Hz. Resulü Ekrem’in (s.a.a) komutasındaki İslam ordusu Kureyşlilerin Hudeybiye antlaşmasını ihlal etmelerine karşılık Mekke şehrini fethetmiştir. Bu fetih, ileriki yıllarda Arabistan yarımadası müşriklerinin İslam’a yönelmesi gibi sonuçları da beraberinde getirmiştir. Ebu Süfyan gibi Kureyş müşriklerinin ileri gelenleri, İslam ordusunun Mekke’ye girmesinden önce Müslüman olmuşlardır. Allah Resulü (s.a.a) Mekke’nin fethedildiği gün “Bugün merhamet günüdür” (الیوم یوم المرحمه) nidasıyla genel af ilan etmiştir.
Savaşın Nedeni
Bu savaş Kureyşlilerin Hudeybiye antlaşmasını ihlal etmesi sonucunda meydana gelmiştir. Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarının ardından, hicretin altıncı yılında Hudeybiye bölgesinde Müslümanlar ile müşrikler arasında on yıl sürecek bir barış anlaşması imzalandı.[1]
Ancak anlaşmadan iki yıl sonra Kureyş müşrikleri anlaşmayı ihlal ettiler. Huzae Oğulları kabilesi Müslümanlarla Bekir Oğulları kabilesi de Kureyş’le müttefikti. Ama hicretin sekizinci yılında bu iki kabile arasında meydana gelen savaşta, Kureyş müşrikleri Bekir Oğulları kabilesinin lehine, Huzae Oğulları kabilesinden bazı kişileri öldürdü. Bu, Hudeybiye barış antlaşmasının ihlali anlamına geliyordu. Ebu Süfyan Medine’ye giderek şahsen özür dilese de özrü kabul edilmedi ve Allah Resulü (s.a.a) kısa bir süre sonra, barış zamanında ve İslam’ın yayılmasıyla toplanan büyük bir orduyla Mekke’nin fethi için yola çıktı.[2]
Ordunun Toplanması
Allah Resulü (s.a.a) Müslüman olan bedevi Araplara “Allah’a ve ahiret gününe inanan Ramazan ayında Medine'de bulunsun” mesajını gönderdi. Bunun yanında diğer kabilelere de elçiler göndererek onları savaşa davet etti. İslam ordusunun sayısının on bin kişi olduğunu ve farklı kabilelerden toplanan askerlerin kabile ve sayılarını ise, şöyle zikretmişlerdir:
Muhacirler; 700 savaşçı ve 300 at.
Ensar; 4000 savaşçı ve 500 at.
Muzeyne; 1000 savaşçı, 100 at ve 100 zırh.
Eslem; 400 savaşçı ve 300 at.
Cuheyne; 800 savaşçı ve 50 at.
Ka’b b. Amr Oğulları; 500 savaşçı.
Süleym Oğulları; 700 savaşçı.
Gıfar Oğulları; 400 savaşçı.
Diğer kabilelerden ise, yaklaşık 1500 savaşçı.[3]
Mekke’ye Hareket
Allah Resulü (s.a.a) İslam ordusu ile Mekke’ye doğru yola çıktı. Muhacirlerden “Hatib b. Ebi Beltaa” adlı biri, İslam ordusu daha harekete geçmeden önce “Sara” adındaki bir kadını, İslam ordusunun harekete geçtiği haberini Kureşylilere iletmesi için yolladı.[4] Ancak Resulü Ekrem (s.a.a) onların bu eyleminden haberdar oldu ve Hz. Ali (a.s), Zübeyr ve Mikdad’ı ne pahasına olursa olsun, o casus kadını yakalamaları için görevlendirdi.[5]
Onlar, casusluk yapan kadını Medine ve Mekke yolu arasındaki “Ravzatu’l Hah”da (Hah bahçesi) ve başka bir rivayete göre “Halika” bölgesinde yakalayarak Hz. Peygamber Efendimizin (s.a.a) huzuruna getirdiler.[6]
Hz. Fahri Kâinat efendimiz (s.a.a) Kureyş’in İslam ordusunun harekete geçtiğinden haberdar olmaması için çok fazla özen gösterdi. Bundan dolayı İslam ordusu Mekke’nin birkaç km. uzaklığındaki “Merru’z-Zahran” bölgesine varana kadar, Mekke ahalisi ve casuslarının İslam ordusunun hareketinden hiçbir haberleri olmadı.[7]
Mekke’nin İleri Gelenlerinin Teslim Olması
İslam ordusu Merru’z-Zahran bölgesine varınca, Hz. Peygamber (s.a.a) bütün noktalarda ateş yakılmasını emretti. Toplamda on bin ateş yakıldı. Haber almak için gelen Ebu Süfyan, Budeyl b. Verka ve Hekim b. Hizam uzaktan ateşlerin yandığını görünce, endişeye kapılarak Havazin kabilesinin kendilerine saldırmak için geldiğini düşündüler. Ancak Ebu Süfyan biraz daha yakınlaşınca İslam ordusunu gördü.
Hz. Resulullah'ın (s.a.a) amcası Abbas, onları Müslüman olması için Allah Resulü’nün (s.a.a) yanına getirerek: “Ben onlara güvence verdim ve sizinle görüşmek istiyorlar” dedi. Allah Resulü (s.a.a) de onları huzuruna kabul etti. Onlar bütün geceyi Hz. Resulullah’ın (s.a.a) çadırında geçirdiler. İslam Peygamberi (s.a.a) onlardan bazı şeyler sorduktan sonra, İslam’a davet ederek şöyle buyurdu: “La ilahe illallah deyin ve benim Allah’ın Resulü olduğuma şehadet getirin.” Bunun üzerine ikisi şehadet getirdi. Ancak Ebu Süfyan “La ilahe illallah” dedikten sonra, Allah Resulü’nün (s.a.a) risaletine şehadet getireceği zaman şöyle dedi: “Ey Muhammed! Bu konuda benim gönlümde bir şüphe - sıkıntı var, bu sonraya kalsın” dedi ve ertesi günün sabahı Hz. Muhammed’in (s.a.a) peygamberliğine şehadet getirdi.[8]
Mekke’ye Giriş
Hz. Fahri Kainat efendimiz (s.a.a) Ramazan ayının onunda, Ensar, Muhacir ve Medine çevresindeki kabilelerden olmak üzere on bin Müslümandan oluşan büyük bir ordunun başında Mekke’ye doğru hareket etti.[9] Bazı siret yazarları ve tarihçiler, Mekke’nin mübarek Ramazan ayının on üçünde fethedildiğini zikretmişlerdir.[10] Ancak Şia ve Ehlisünnet âlimlerinin geneli, mübarek Ramazan ayının yirmisinde Mekke’nin fethedildiğini belirtmişlerdir.[11]
Mekke’nin Fethi gününde Müslümanlar “Bizler, gerçekten yaratanın seçkin kullarıyız ” (نحن عباداللَّه حقا حقا) sloganlarıyla Mekke’ye girdiler.[12]
------------------------------------
[1] İbn-i Hişam, c. 2, s. 784; İbn-i Esir, c. 2, s. 204.
[2] İbn-i Esir, c. 2, s. 239 - 244.
[3] Tarih-i Yakubi, c. 2, s. 58, Beyrut, 1379.
[4] Ensabu’l Eşraf, c. 1, s. 354.
[5] Tarih-i İbn-i Haldun, metnin tercümesi, c. 1, s. 441.
[6] Tarih-i İbn-i Haldun, metnin tercümesi, c. 1, s. 441.
[7] Tarihu’t-Taberi, c. 3, s. 50.
[8] Vakıdi, Meğazi, c. 2, s. 655.
[9] Tarih-i İbn-i Haldun, c. 2, s. 458.
[10] El-Bidaye ve’n-Nihaye (İbn-i Kesir), c. 4, s. 326.
[11] Tarihu’t-Taberi, c. 2, s. 343.
[12] El-Kâfi, c. 5, s. 47.