Vesail’u
Şia’da
nakledilen tafsilatlı bir rivayette, oruç tutan kimsenin ahlaki durumu hakkında
şöyle denir: “Oruçlu bir kimse, günahtan, yalandan, didişmeden, hasetten,
gıybetten, hakka muhalefet etmekten, küfretmekten, atışmaktan, sinirden, alay
ve zulüm etmekten, insanları azarlamaktan, gaflet etmekten, fasık kimselerle
birlikte olmaktan, söz götürüp getirmekten, haram yemekten uzak durmalıdır.
Namaza karşı sabırlı ve sadakatli olmalı, kıyamet gününe özel bir teveccühü
olmalıdır.” 1
Böyle
bir misafirlikte bulunma şartı sadece açlığa tahammül etmek değildir. Hadiste
şöyle der: Semavi rehberlere itaat etmekten kaçınan, şahsi ve ailevi
meselelerinde eşine kaba ve acımasız davranan, bakmakla yükümlü olduklarının
meşru isteklerini temin etmekten kaçınan yahut da anne ve babası kendisinden
razı olmayan kimsenin orucu da kabul değildir.
Bu
durumdaki kimse ziyafet şartlarını yerine getirmemiştir. Orucun her ne kadar
bedende bulunan gereksiz materyalleri yok etme gibi tıbbi yararları olsa da;
Ramazan ayının seher vaktinde kalkılması, ruhun nefaseti ve duaların icabet
bulması başka bir şeydir. Gerçek mahrum ise, bu tür hayır ve bereketlerden
yoksun kimsedir.
--------------------------------------------
1
Hürr
Amuli, Muhammed b. Hasan, Vesailu’ş-Şia