Rusya’nın arabuluculuğunda gelişmesi beklenen sürecin,
taraflar arasında uzlaşılacak yol haritasına göre yaşama geçirilmesi
planlanıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Zirvesi için
gittiği ABD’den dönüşünde gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Suriye
ile yeniden barış ortamını kurmaya hazır olduğunu söyledi. Erdoğan, “Şu ana
kadar bu süreç olumlu istikamette gelişti. Temenni ediyorum ki yakın bir
zamanda somut adımları da atarız” dedi.
Erdoğan, süreçle ilgili yol haritasının oluşturulması için
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a verdiğini, Fidan’ın ilgili meslektaşlarıyla
süreci devam ettireceğini kaydetti.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad da yaptığı açıklamada,
"Türkiye ile ilişkileri geliştirecek her türlü girişime olumlu bakıyoruz.
Bu doğal bir şey. Kimse komşularıyla sorun yaratmayı düşünmüyor ancak bu,
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeye kuralsız gideceğimiz anlamına
gelmiyor" dedi.
Türkiye ile Suriye arasındaki yeni normalleşme sürecinin,
yine istihbarat-dışişleri-hükümet sırasına göre mi gelişeceği, yoksa Erdoğan’ın
dediği gibi liderler arasında bir temasla mı başlayacağı, yapılan görüşmelere
göre netleşecek.
İstanbul Gelişim Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ODAP Merkezi
Kurucu Direktörü Dr. Ali Semin, Mehr Haber Ajansına verdiği röportajda, ABD'nin
Suriye'de kenti çıkarları peşinde olduğunu ve Türkiye ile Suriye arasındaki
diplomatik ilişkilerin yeniden başlamasını istemediğini söyledi.
İşte röportajın tam menti:
1 - Son günlerde sayın Erdoğan Suriye ile ilişkileri
normalleşme konusundan bahsediyor. Tabii 2023 seçimlerinden önce de böyle bir
açıklamalarda bulunmuştu fakat bu sefer daha ciddi bir şekilde dile
getirmektedir. Seneler sonra Türkiye’nin bu konuya sıcak bakmasının sebebi
nedir?
2011 yılının Mart ayında Suriye’de halk ayaklanması başladı.
Türkiye o süreçte Esad’la görüşmeler yaptı. Erdoğan o dönem reform yapılmasını
ve Arap Baharı’nın Suriye’yi de etkileyeceğini söyledi. Fakat Esad’in 2011
yılının Nisan ayında bir yabancı gazeteye röportaj verdi. Esad şunu söyledi:
Buradan bütün Arap ülkelerin liderlerine sesleniyorum; halkın taleplerine cevap
versinler. Esad ayrıca 2011 yılında 16 Nisan’da Suudi Arabistan’ı ziyaret etti.
O zaman Suriye’de yeni bir halk ayaklanması vardı ve Türkiye’ye göçler
başlamıştı. O dönem Türkiye ile de ilişkileri vardı. Hatta 9 Ağustos 2011
tarihinde dönemin dışişleri bakanı ve MİT müsteşarı Suriyeli yetkililerle 6
saatlik bir toplantı yaptı. O toplantıda ne olduysa Türkiye bütün köprüleri
yıktı.
Türkiye’nin Suriye politikasını 2011 yılından sonra 3
aşamalı olarak görüyorum birincisi 2011-2015 yıllar arası; Türkiye tamamen Batı
ve ABD’nin politikaları doğrultusunda hareket etti. Bu politikada da büyük bir
zarar verdi. Batılı ülkeler bölgede bir değişim var bu Türkiye’nin lehine
olacak ve Türkiye’nin etki alanı açılacak diye söylediler ve böylelikle Türkiye
bunlarla işbirliğine gitti ve bu politika 2015’e kadar devam etti. Türkiye,
Suriye dostları grubunu kurdu. Bu grup 88 ülkeden oluşuyordu; Ama Ankara
devleti, Amerika’nın Türkiye ile bu görüşmeleri ve işbirliğini yaparken kendi
stratejisini de hayata getirdiğini farketti. 2015 yılında YPG ve PKK terör
örgütünün gayrı meşru bir özerkliliği oluştu. Daha sonra da Rusya ile uçak
krizi oldu. Türkiye şunu fark etti. Waşington Ankara ile tam tersi bir politika
izliyor.
Türkiye 2016 yılından itibaren artık Rusya ve İran ile
beraber çalışmaya karar verdi. Erdoğan’ın açıklamasından sonra gazetecileri
takip ediyorum şunu söylüyorlar Esad zafer kazandı. Esad’ın yanında İran ve
Rusya durmamış olsaydı Esad aynı Kadafi gibi olurdu. Yani Türkiye 2015 yılından
sonra şunu gördü artık sahada iki gerçek var bir İran bir de Rusya; bunlarla
sahada işbirliğine ihtiyaç var. Türkiye Amerika ile de sadece uluslararası
toplumlar arası toplantılar ve konferanslar yaptı. Türkiye 2016 yılından sonra
YPG’ye karşı Fırat kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı gibi operasyonlar
gerçekleştirdi. Böylelikle Türkiye, Suriye’de terörden arındırılmış bir bölge
oluşturdu. Sonrasında ise bu terör örgütleri Amerika’nın desteğiyle ciddi
anlamda ilerleme kaydetti ve bu Türkiye için büyük bir güvenlik sorunu oldu. O
yüzden 2021’den sonra Türkiye’nin dış politikasında yeni bir dönem başladı.
Türkiye artık komşularla krizler üzerinden değil iş birliğini artırarak
istikrar üzerinden bir dış politikası izliyor. Mesela sorunlar yaşadığı Mısır
ve Suudi Arabistan’la ilişkilerini normalleştirdi.
Türkiye 2022 yılından beri Esad ile normalleşmek istiyor
hatta 28 Aralık 2022 tarihinde dışişleri bakanı, savunma bakanı ve MİT başkanı
Moskova’da Suriye’de muhatapları ile bir toplantı yaptılar daha sonra 2023
yılının Şubat ayında Moskova’da bir toplantı daha gerçekleşti ama Suriye
tarafının ileri sürdüğü bir şartı vardı. O da Türk Silahlı Kuvvetlerinin geri
çekilmesi. Türkiye askerlerini geri çekmek istiyor. Ama Türkiye, geri çekilmesi
durumunda o bölgeyi kim koruyacak diye bir kaygılı. Türkiye’ye şu garanti
verilmesi gerekiyor; Türk Silahlı kuvvetlerinin geri çekildiği güvenli
bölgelere hiç bir şekilde YPG terör örgütü veya başka terör örgütü girmeyecek.
Şu gerçeği kabul edelim Suriye’de bu güç yok. Uluslararası ilişkilerde çözümü
zor olan bu tür sorunları bazen zamana yayarak çözersiniz. Türk Silahlı
kuvvetlerinin Suriye’de bulunması Esad’a bir zararı yok orada tamamen devletin
kaybettiği bölgeleri Türk Silahlı kuvvetleri, terörden arındırarak ve bir
güvenli bölge oluşturmuş. İki devlet arasında bir anlaşma yaparsınız askerler
geri çekilir Devletler arasındaki bu tür sorunlar daha çabuk çözülür, Birleşik
milletler 51. maddesi çerçevesinde çözülebilir. Ama terör örgütü oraya girdiği
zaman çözemezsiniz. Esad aynı şekilde şuanda Suriye’nin kuzey doğusunda
Fırat’ın doğusundaki bölgelere giremiyor; bunlarla bir anlaşma yapamazsınız
çünkü terör örgütünü muhatap kabul etmiş olursunuz. Türkiye de büyük ihtimalle
görüşmelerde bunu dile getirdi. Söylediğim gibi bir anlaşma yapar ve sorunu
halledersiniz. Daha önce de anlaşmalar yapıldı. Örneğin Türkiye ve Suriye
arasında 1998 Adana mutabakatı var; yani bunların hepsini bir anda olmasa da
zaman içerisinde böyle anlaşmalar yaparak çözebilirsiniz. Bu konu muhtemelen
Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Moskova ziyaretinde Putin’le yaptığı
görüşmede gündeme gelmiştir. Fidan büyük ihtimalle “askerlerin çekilme
maddesini kaldırırlarsa biz normalleşmek istiyoruz Cumhurbaşkanı Erdoğan da
istiyor” demiş. Bu görüşmeden sonra Putin kendi temsilcisini Şam’a gönderdi
ondan sonra Esad “Devletin egemenliğini korumak için koruyanlarla işbirliği
yapabiliriz” açıklamasını yaptı.
Türkiye şunu fark etti, Suriye ile sorunlar böyle devam
ederse terör örgütü bundan istifade edecek. Şimdi en önemli nokta şu; Türkiye,
Suriye ile açık bir şekilde görüşmek ve normalleşmek istiyor. 13 yıl aradan
geçti, Herşey eskisi gibi olacak mı? bu tartışılır.
Bir örnek daha vereyim: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çok sert
açıklamalar yaptı. Esad da öyle. Mesela Esad’ı Türkiye’de sosyal medyada gezen
bir röportajı var “Ben Erdoğan’la görüşmek zorunda kalsam bundan gurur
duymam”demiş. Bu ikili ilişkilere ben şöyle bakıyorum olaya; devletler
arasındaki sorunların liderler arasındaki sorunlara dönüşmesiyle daha kolay
çözülür çünkü liderler tartışırlar ama devletler karar verir. Liderler
arasındaki sorun daha iyi çözülür. Şu anda Türkiye devleti ile Suriye devleti
arasında bir sorun yok tehdit var. Tehdit nedir? Terör örgütleri tehdidi var.
Suriye’nin toprak bütünlüğünü dağılma tehdidi var onun dışında Türkiye’nin de
ulusal güvenliği sınır güvenliği tehdidi söz konusu. Türkiye ile Suriye
arasında elbette bir barış olacak.
Türkiye, Suriye hatta İran ve Rusya ortak bir şekilde
Suriye’nin toprak bütünlüğü için terörle mücadele vermesi gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esad’a istersen Türkiye’ye gel istersen üçüncü bir
ülkede görüşelim” diyor. Bilindiği üzere 3 senaryo var: ya Ankara’da ya
Moskova’da veya Birleşik Arap Emirlikleri’nde görüşme ihtimali üzerinde
konuşuluyor. Burada iki tarafın da niyeti önemli, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan
ilk defa “Sayın Esad” diyor “eskisi gibi olalım” diyor görüşüp aramızdaki
sorunları çözelim diyor. Tabii burada 3 tane temel sorun var birincisi terör
örgütü sorunudur, ikincisi Suriyeli muhalifler sorunudur üçüncü ise Türkiye’de
bulunan Suriyeliler meselesidir. Bu üç sorunu çözerlerse bence bir sorun kalmaz
ama Suriye’nin toprak bütünlüğü sorununu maalesef daha ciddi gibi gözüküyor.
Amerika’nın ve terör örgütlerin varlığı Suriye’nin toprak bütünlüğünü ciddi
anlamda zedeledi ve sorunlara yol açtı.
2 - Bazı
uzmanlara göre ABD’nin Suriye’den çekilmesinin en etkin yolu Türkiye-Suriye
işbirliğidir. Sizce ABD’nin Türkiye-Suriye normalleşmesine tepkisi nasıl
olacak?
ABD normalleşmeyi istemiyor. ABD’nin kendi ajanları ve
stratejileri var. Orada bir terör örgütünün oluşumu söz konusu. Suriye, Rusya
için Ortadoğu kapısıdır. Bu yüzden eğer ABD çekilirse Rusya Ortadoğu’ya
hakimiyet sağlayacak. Çin aynı şekilde. Bizim Suriye’nin bir Suriye’den ibaret
olduğunu düşünmemiz gerekiyor. ABD’nin varlığının sebebi YPG değil sadece,
mesela Obama döneminde dışişleri bakanı olan John Kerry, İran’ın oradan
desteğini kesmek istiyordu. ikincisi IŞİD meselesi üçüncüsü Esad devletinin
varlığıydı. IŞİD'i zaten Obama kurdu bunu ben söylemiyorum Trump dedi. Diğer
sebep de Rusya'dır. Bana göre YPG terör örgütü ABD’nin Suriye’deki varlığı için
3. veya 4. nedendir. ABD’nin Suriye’den çıkması zor. Orada hava üssü var.
Amerika, Irak, Suriye, Ürdün üçgenindeki sınırı kontrol ediyor. Bu nedenle ABD
oradan askerlerini geri çekse bile üstten çıkmaz. Söylediğim gibi Rusya faktörü
de var. Amerika geçelerde savaş gemisini Akdeniz’e gönderdiği zaman İran’ı
vuracak, Hamas’a karşı kullanacak gibi yorumlar yapıldı. ABD İran’ı vurmak
istese neden savaş gemisini Doğu Akdeniz'e göndersin. Irak’ta üssu var. Ama
bence Sovyetler döneminde nasıl Rusya’nın temel hedeflerinden birisi sıcak
denizlere inmekse 2011 yılından bu yana çok net bir şekilde bunu gösterdi ve
artık Rusya hedeflerine ulaştı. Rusya Doğu Akdeniz’i kontrol ediyor. Bu sürece
baktığımızda ABD’nin Suriye’den çekilmememsinin temel hedefi Rusya’nın da
Ortadoğu'ya yayılmaması. Rusya’yla rekabeti Suriye üzerinden yapılmasıdır. İran
ve Irak faktörü de var.
3 - Normalleşmenin bölgedeki etkisini nasıl
değerlendiyorsunuz?
Normalleşmenin bölgedeki etkileri Türkiye için farklı
olacak. Birincisi Türkiye Suriye için ticari ilişkiler kuracak çünkü
Antep-Ürdün ticaret koridoru var. Türkiye, Suriye üzerinden Ürdün'e Ürdün'den
de Fars Körfezi ülkelerine ticaret ediyordu. 2011 yılından beri kapalı. Şimdi Mersin
Limanı’ndan Kızıl Deniz’e yola çıkıyor ve bu hem zaman kaybı hem maliyeti
yüksek. Ticaret koridorun canlanması iki ülke için önemli diye düşünüyorum.
İkincisi Artık terörle mücadelede Türkiye tek başına değil aynı zamanda Esad’la
beraber hareket ettiği an bu Türkiye’ye güç katacaktır. Üçüncüsü ise
Türkiye’deki Suriyelilerin bir kısmının dönmesidir. Ben bunun kolay olacağına
inanmıyorum. 2011 yılında Türkiye’ye gelen bir günlük bir bebek şuan 13
yaşında. Bu sonuç itibari ile bir sosyolojik uzaklık. Bu sadece Türkiye’nin
sorunu değil Esad’ın da sorunu. Esad şu ana kadar 4 kez genel af çıkardı ama
kimse dönmedi. Devletle toplum arasında güven krizi çözülmediği zaman
güvensizliğin ortadan kalkması gerekir. Esad şimdi İran’la ilişkisi çok iyi,
Fars Körfezi ülkeleriyle de görüşüyor artık. Katar dışında diğer Arap
ülkeleriyle iyi bir ilişki kurdu. Tek sorunu Türkiye’yle. Bundan sonra sadece
İran ve Suriye değil Arap ülkeleri ve Türkiye de Suriye’nin yanında olacak. Ama
burada en büyük sorun budur: Suriye 2011'den önceki Suriye olmayacaktır. Bir
savaşta, savaş ekonomisi başladıysa o savaş zorla bitirilir. Bölgede savaş
ekonomisi var. Yıllardır bölgemizde birçok kriz oluyor ve ama malesef Batılı
ülkelerle çözmeye çalıştılar. Sorunlarımızı kendi içimizde çözmemiz gerekiyor;
Zaten bunları çıkaran Batılılar. İsrail sorunu da böyle işbirliği artırarak
çözebiliriz. 2. Dünya savaşından beri bölgedeki hangi sorun Batılı ülkelerin
girişimi ile çözülmüş? Bölge ülkeleri çatışmadan uzak rekabet yapabilirler.