Doğu Akdeniz BOP Planının Bir Parçası

GİRİŞ: 24.02.2022 06:55      GÜNCELLEME: 24.02.2022 06:55
Rasthaber -  Saadet Partisi Başkanlık Divanı Üyesi ve MİLKO Genel Sekreteri İlyas Tongüç, Doğu Akdeniz’de Kıbrıs merkezli oynanan oyunların arka planını açıkladığı kitabına dair Milli Gazete’ye bir röportaj verdi.

ABD, Yunanistan, işgalci İsrail rejimi, Güney Kıbrıs Rum Kesimi (GKRY) ve Fransa gibi güçlerin tehlikeli adımlar attığı bölgeye ilişkin konuşan İlyas Tongüç’ün röportajından satırbaşları şöyle:

-Doğu Akdeniz’in önemi hakkında neler söylersiniz?

1830’lu yıllarda Benjamin Disraeli isimli sonradan başbakan da olan şahıs, İngiliz Kraliçesi’ne rapor vermek üzere bütün sahil boylarını geziyor. Lübnan, Suriye ve Mısır güzergahını bütün Akdeniz’i gezdikten sonra “Eğer biz ileride Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Kafkaslara etki etmek istiyorsak bunun merkezi Kıbrıs’tır” diyor. Benjamin Disraeli, 20 yıl sonra başbakan olunca da dış politikasının temeline Kıbrıs’ı koyuyor. Sonrasında 93 Harbi esnasında Berlin Konferansı ile birlikte İngiltere adanın kendisine kiralanmasını sağlıyor. Sonrasında Lozan ile birlikte Kıbrıs tamamen elimizden çıkıyor.

BOP İLE BAĞLANTILI BİR DURUM VAR

Kıbrıs’ı elinde tutan Filistin, Lübnan, Suriye ve Ortadoğu’yu elinde tutar.  Kıbrıs doğal bir uçak gemisidir, Türkiye’nin güvenliği için olmazsa olmazdır. Kudüs ve Kıbrıs meselesi iç içe girmiş iki önemli meseledir. Kudüs ve Kıbrıs’ın kaderinin aynı olması bakımından bu iki merkezi kitapta birlikte ele aldık. Irak’ın işgali, Suriye’nin üçe bölünmesi, Lübnan’ın istikrarsızlaştırılması ve Kıbrıs... Birbiriyle bağlantılı bir süreçten bahsediyoruz. Meseleye sadece enerji bakımından bakarsanız bu yanlış olur. Burada Büyük Ortadoğu Projesi’yle bağlantılı bir durum var. Dünyanın bütün devletlerinin burada olmasını ancak bu şekilde izah edebiliriz

-Enerji mücadelesinden öte bir durum var…

Evet, buradaki mesele bir gaz meselesi değil. Büyük Ortadoğu Planı ve yeni dünya düzeni çerçevesinde bir olay zinciri yaşanıyor. Genel olarak baktığımızda sismik araştırmalarda tespit edilemeyen arazi kalmadı. Sadece Lübnan ile Suriye’nin bir bölümünde sondaj faaliyeti yapılamadı. Özellikle bizim de terörle mücadele ettiğimiz bölgelerde, Irak petrolünün koridorla, Suriye’nin de parçalanması neticesinde enerjinin Lübnan’dan Akdeniz’e aktarılması ve buradan da bütün dünyaya pazarlanması yıllık 200 milyar dolarlık bir getiri sağlıyor.

-East-Med projesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Son süreçte ABD’nin projeden çekildiğini gördük.

Doğu Akdeniz’deki gazın uluslararası boru hatları üzerinden başka bölgelere taşınmasının karlı bir yatırım olmadığı ortaya çıktı. Bu nedenle geçtiğimiz haftalarda ABD de Girit’teki projesini sonlandırarak East-Med projesinden vazgeçti. East-Med demek; Afrodit, Leviathan ve Tamar bölgesinden çıkarılan enerji kaynağının GKRY üzerinden Girit’e, Girit’ten Yunanistan’a ve Yunanistan’dan da İtalya’ya 1900 km’lik bir boru hattıyla taşınmasıdır. Bu çalışmalar çok maliyetli.

TÜRKİYE’SİZ PROJELER ÇOK PAHALIYA MAL OLUR

-Doğu Akdeniz’de İsrail’siz bir denklemin mümkün olduğunu düşünüyor musunuz?

Elbette. İki tane çok önemli gaz tedarikçisi ülke var; İran ve Rusya. Dünya rezervinin önemli bir bölümünü bu iki ülke sağlıyor. Türkiye’nin bu iki ülke ile de diğer bir gaz tedarikçisi olan Katar’la da arası iyi. Bu yönden baktığımızda Türkiye’nin İsrail’e ihtiyacı yok ancak İsrail’in Türkiye’ye ihtiyacı var. Bu noktada Türkiye üstünlüğünü çok iyi ele almalı. Türkiye’siz projeler çok pahalıya mal olur. O açıdan Türkiye’nin eli çok rahat. Biz İsrail’siz her şeyi yapabiliriz ama İsrail biz olmadan hiçbir şey yapamaz.

-ABD, Çin ve Fransa’nın bölgeye olan ilgisini nasıl değerlendirirsiniz?

Bence bu kadar rezervi düşük olan bir yere uzak ülkelerin ilgi göstermesi dikkat çekici. ABD, dünya ticaret yollarının açık olmasını istiyor. İkincisi ABD, özellikle Kuzey Afrika, Kafkaslar ve Ortadoğu’nun kontrol edilmesini amaçlıyor. Üç tane temel noktada meseleye yaklaşıyor. Buna göre ABD, Ortadoğu’daki enerjinin dost ve müttefiklerden başkasının eline geçmesini istemiyor. Ayrıca İsrail’in bölgedeki güvenliğini sağlamak istiyor ABD. Son olarak da ABD, İslami hassasiyete sahip oluşumların güç kazanmasına mani olmanın peşinde.

Çin, meseleyi askeri noktadan ziyade ticari olarak ele alıyor. Kuşak-Yol Projesi üzerinden Londra’ya giden önemli bir çalışması var Çin’in. Çin’e baktığımızda Süveyş Kanalı’na dair Mısır’la, İsrail ile Hayfa ve Yunanistan’la Pire limanı üzerine anlaşmalar yaptı. Limanların ve yakınlarının ticarete elverişli hale getirmeye çalışıyor. Rusya uzun zamandan beri sıcak denizlere inmeye çalışıyor. Suriye’de edindiği üslerle de Akdeniz’de bir aktör olduğunu ortaya koydu Rusya. Yine Rusya’nın GKRY’den de üs almak istediğini biliyoruz.

-AB’nin bölgeye olan ilgisini nasıl okumalıyız?

AB, Yunanistan ve GKRY’nin menfaatlerini gözetiyor. AB’nin Rusya’ya olan bağımlılığı Ukrayna kriziyle had safhaya çıktı. Avrupa enerji açığını kapatmanın yolunu arıyor. Bu doğrultuda Doğu Akdeniz’i çok önemsiyor AB. İngiltere de Ağrotur ve Dikelya Üsleri aracılığıyla bölgeyi izliyor.

MilliGazete

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM