Aradığımız ve
istediğimiz şey, hakikatin kendisidir. Artık içinde bulunduğumuz olumsuzluk ve
eksikliklerimizden hareketle, kendimizi ve bizleri gerçek mutluluğa götürecek,
özümüze dönmemizdir. Nedense, inancımız, bilinçsizliğimiz ve
kuşatılmışlığımızla, çeşitli ideolojik ve felsefi modlara indirilmiş kadar
dejenere edilmiştir. Bedeller ödeyerek savunduğumuz Aleviliğimizi bir kenara
koyarak, bizlere empoze edilmiş ve edilmeye devam eden ideolojilerin veya
sapmaların algısında büzülüp kalmışız. Bütün bu olumsuzlukların toplamında
geriye kalan; Kendi özlerine yabancılaşmış, her anlamda şartlandırılmış bir
kitle...Ve adımıza üretilmiş, tasarlanmış bir sürü klişeler...
Sürekli hakikatten ve
bizlere ait olandan saptırılarak, sahte zıtlıklarla hayatımız işgal edilmekte,
bunun sonucunda yeni kurgu ve adlandırılmalara teslim olma telaşındayız. Hangi
ihtiraslara kurban edileceğimizin bilincinde değilken, neden yeni rollere talip
olduğumuz da düşündürücüdür. Yeni kapılar çalmaktansa, Ali'nin kapısına gitmek,
bizleri yeniden huzura, düzlüğe çıkaracak tek kuvvet ve tek çaredir. Ve biz bu
merkezden koptukça, sahte gururlarla şişirilmiş manevi dünyamız da
bozulacaktır.
İçinde bulunduğumuz
bu durum ve gittiğimiz bu yol zıt bir yoldur. Yanlış ve çıkmaz bir yol
izlediğimizin farkında mıyız bilmiyorum. Yani kendimizden uzaklaştıran,
hakikatten, haktan uzaklaştıran bir yol. Kutsadığımız, özendiğimiz, bir anlamda
tapındığımız, tüketim maddesi haline getirilmiş bir Alevilik, öz kaynağından
koparılmış ve çarpık isteklerimizi tatmin aracına dönüştürülmüş bir Alevilik
olmayacak mı?
1400 Yıldır bizde,
bizim yaşamımıza damgasını vurmuş, belirlemiş olan bu manevi yolun yolcuları
olarak, günümüze damıtılarak gelen bu yolu devam ettirmektir. Bize verilen bu
mesajı yerine iletmektir...
Hüseyin Kaya