Kur’an’da şeytanın şu sözü geçer:
“Senin ihlâslı kulların hariç, onların hepsini saptıracağım.” (Hicr, 39)
Şeytan, insanları Allah’a isyan ettirmek için çalışır. Yolun üzerine oturur, hak yoldan saptırmaya çalışır. Fakat şu da unutulmamalıdır ki şeytan hiçbir zaman Allah’tan başka bir ilaha tapmamış, yani şirk koşmamıştır. Hatta Kur’an’da şöyle der:
“Ben sadece sizi inkâra çağırdım, siz de bana uydunuz. O hâlde beni kınamayın, kendinizi kınayın.” (İbrahim, 22)
Ve yine başka bir ayette:
“Gerçek şu ki ben sizden uzağım, sizin göremeyeceğiniz şeyleri görüyorum. Gerçekten ben Allah’tan korkarım. Allah’ın azabı çok şiddetlidir.” (Enfal, 48)
Şeytan, insanı Allah’a karşı isyan ettirmeyi hedef edinmiş, bunu yeminle taahhüt etmiş bir varlıktır:
“Rabbim! Beni saptırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde onlara kötülükleri süslü göstereceğim ve onların hepsini mutlaka saptıracağım. Ancak senin ihlâslı kulların müstesna.” (Hicr, 39)
Dolayısıyla şeytan sadece Müslümanların değil, tüm insanlığın düşmanıdır. Irkı, dili, dini ne olursa olsun. Ancak insan olma vasfını kaybetmiş kimselerle artık uğraşmaz, çünkü onlar zaten dünyanın cazibesine kapılıp sapıtmışlardır.
Peki Asıl Düşman Kimdir?
Ümmetin asıl düşmanı, kendine “Müslümanım” deyip; nefsini, hevasını ve dünyanın geçici nimetlerini ilahlaştıranlardır. Bunlar şeytanı dahi utandıracak, aklını ve vicdanını devre dışı bırakmış, maddi menfaate her şeyini feda eden kişiliksiz varlıklardır. Dışarıdan bakıldığında Müslüman gibi görünürler, fakat iç yüzleri hayvandan daha aşağı, şeytanı bile ürkütecek seviyededir.
Heva ve hevesleri uğruna her şeyi mübah görürler. Şeytanın dahi değer vermediği bu mahlûklar, onun hizmetkârlarının hizmetçiliğini yapar. İşte bunlar; münafıklar, tefrika çıkaranlar ve haricilerdir.
Bugün İslam ümmetinin karşısında duran Amerika, İsrail ya da Batı, düşmanlıklarını açıkça sergiliyorlar. Onlar zaten İslam’a karşı her fırsatta saldırıyorlar. Fakat asıl tehlike, Müslüman kanını akıtan, İslam düşmanlarıyla işbirliği yapan ve birkaç kuruş dünya menfaati karşılığında ümmeti satan içerideki hainlerdir.
Bunlar nefsinin ve çıkarlarının kölesi olmuş zavallılardır. Onlarla şeytan uğraşmaz bile çünkü zaten kendi iradeleriyle sapmışlardır. Nitekim şeytan bile şöyle der:
“Ben sizden uzağım… Ben Allah’tan korkarım.” (Enfal, 48)
En Tehlikeli Düşman: İçimizdeki İhanet
Bugün hakikat, güneş gibi ortadadır. Buna rağmen ümmete ihanet eden, ümmetin düşmanlarıyla işbirliği yapan ve Allah’ın adını kullanarak Müslümanlara karşı savaş açanlar; şeytanın dahi yüz vermeyeceği, onun hizmetkârlarının temizlik işlerini yapan mahlûklardır.
Amerika’ya, İngiltere’ye, dinsiz Batı’ya ya da siyonist cepheye karşı direniş göstermeyen, bu zalimlere karşı savaşan Müslümanlara destek olmayan, bilakis onların arkasından hançer saplayanlar, ümmetin en büyük düşmanıdır.
Müslümanların feryadına kulak tıkayan, ama düşmanla ticaretini sürdüren; kendi topraklarını işgalcilere kullandıran ve Müslüman kardeşinin kanına girmesine vesile olanlar ümmetin en büyük hainleridir.
Taassubu, mezhepçiliği ve ayrılığı din edinmiş olanlar, ümmetin zayıflamasına ve bölünmesine neden olarak İslam’a en büyük zararı veren düşmandır.
Bugünkü Felaketin Beş Ana Sebebi
1. Dünya sevgisi (mal ve mülke esaret)
2. Egosantrik hayat anlayışı (ben merkezcilik)
3. Nefsi ilah edinmek (egemenlik hırsı)
4. Taassup ve mezhepçilik (İslam’ı işlevsiz hâle getirme)
5. Tefrika (ümmetten kopma ve isyan)
Böyle bir ortamda Amerika, İngiltere ve dinsiz Batı zulümlerine zulüm ekler, Müslümanları katlederken; birçok Müslüman olan bitene sadece uzaktan ve tepkisiz bakar. Bir inek nasıl tren geçerken geviş getirerek bakıyorsa, Müslüman da benzer bir kayıtsızlık içindedir. Ta ki sıra ona gelene kadar… O zaman da kesime götürülen bir kurban olur.
TASPINAR MK
14 Temmuz 2025