Tarihte günümüze her zaman ekonomi vardır. Savaşların asıl
kaynağı menfaatlerin çakışması. Kapitalizmde ekonominin dini, ahlakı,
anayasası, baba yasası olmadığı gibi menfaatler için insanlık gözlerinde bir
eşya gibidir.
Ekonominin savaşı
dediğimizde; ekonominin düzlüğe çıkarılması adına yapılan planları, uygulanan
tedbirleri anlamakla birlikte menfaatler için ülkeyi idare edenler ülkenin
batması pahasına küfürle ortak paydada buluşmaları tesadüf değildir.
kapitalist ülkeler
Cetvellerle sınırlarını çizdikleri ülkelere sömürü kanunlarını dayatmakla
yetinmedikleri gibi ülkelere lider olacak, bürokratları da kendi ülkelerinde
eğitim bahanesi ile beyinlerini yıkayarak ülkelerine göndermeleri sonucu idare
edenle idare edilenler sınıf farkı makyajla ortaya konulmaktadır.
ülkemizi idare eden idareciler, siyasiler ve kamuda görevli
idarecilerimizin kendileri ve çocukları çoğunlukla Amerika tornasında geçerek
ülkemiz gönderilmiştir.
Hedef 2023 algısı ile maymunun gözünü açtık, bu durum
karşısında tıpkı kurtuluş savaşında özgürlüğümüz için verdiğimiz savaşı yeniden
vermeye mecburuz.yıllardır faiz,kur,enflasyon ile sömürülen ülkemiz yapısal
değişimle tarih tekerrürde ibarettir sözüyle yeniden ülkemize içeride
işbirlikçilerle,dışarıda tüm küfür ehli birlikte alenen savaş açtılar.
Açılan bu savaş evrim geçirmiş yeni bir hal almıştır.
Günümüzde İslami kimlikli siyasi iktidarla acı olan küfrün bize dayatmaya
cesaret edemeyeceği kanunları gönüllü çıkarmaya başladık,önce ahlak ve
maneviyatta uzaklaşarak zinayı meşru kılan kanunla yüzleştik buna ses
çıkarmayınca erkeğin erkekle evliliğine onay olacak İstanbul sözleşmesini
uyguladık hatta bu durumu Müslüman idarecimizin kızının kuruluşunda yer aldığı
kadem derneği ve vekillerle savunur olmasına Sessizlik devam etti.
Allah bir kavmin kendini değiştirmedikçe o kavmi
değiştirmeyeceği buyruğuna savaş açtık. İsrail gasp devleti ile tarihte
olmadığı kadar iç içe girdik.gönüllü bop eş başkanı olduk şimdi soruyoruz biz
ne yaptık.biz bunları oy verdiğimiz idareciler eliyle yaptık bu günah bizlere yeter.
Ülkemizde ekonomi açısından son derece zorlu bir dönem
yaşanıyor. Kovid-19 salgını ile daha da belirginleşen ekonomik kriz süreci
ülkeyi, dolayısıyla halkın ekonomisini adeta uçurumun eşiğine getirmiş durumda.
Üretimde ve tüketimde dışa bağımlılığın giderek artması, döviz kurlarında
yaşanan ani yükselişlerin en somut etkilerini işsizlik ve enflasyon oranları
üzerinde göstermesi, halkın cebindeki paranın değerinin, satın alma gücünün
hızla düşmesi, milyonların yaşadığı geçim krizinin daha da derinleşmesini
beraberinde getirdi.
Bir savaştan bahsedilecekse, iktidarın, çıkarlarını temsil
ettiği sermaye sınıfının talepleri doğrultusunda kanunlar çıkaran siyasi erk
halkta kopuk dış güçlerin arzularına merhem olarak Türkiye’nin milli gelirinin
yüzde 60’ını geçen dış borcuna rağmen hâlâ müsrif harcamaları neticesi Türkiye
her geçen gün daha yüksek faizle borçlanmak zorunda kalıyor ve iflasa
sürükleniyor.
‘Ekonomik bağımsızlık savaşı’ verdiğini söyleyen siyasi erk
kamuya ait ne varsa yabancı sermayeye satarak, Enerji, telekomünikasyon,
bilişim gibi sektörlerde yabancı sermaye egemenliği tesis edilerek Madenler,
limanlar, dağlar, taşlar yabancılara peş çekildi yerli işbirlikçiler bu
ihalelerde ya bakan ya da din adamı sıfatı ile
baş rol oynadılar.
ABD ülkeleri işgal edip o ülkenin tüm kutsallarını ayak
altına alıp kendi çocuklarını ülkelerin başına bela bırakıp çekilmesi zaten
ahlak ve maneviyatı biten topluluklar köleliğe gönüllü olarak hizmette devam
yarışındalar.
Gemi su almakta önce tüm halk olarak Allaha tövbe ile
başlayarak bu tür veballeri üzerimizde atarak ümmet bilinci ile mezhep farkı
gözetmeden İslam kardeşliği prensibi ile Müslümanlar birleşin.
Sayın cumhurbaşkanımızı hedef göstererek kapitalizmin
değirmenine su taşıyanlardan olmayalım
safları netleştirelim. Ekonomik savaşın arkasındaki amacı ülkemizin
işgali gözükmektedir.Doların yükselişi buna delildir.iktidar beceriksizliği
diyenlere vicdanınıza sorun sizin vebaliniz yok mu?